Armagan
Oluşturulan forum yanıtları
-
YazarYazılar
-
ArmaganAnahtar yönetici
sevgili hackermy, forumumuza uye olup soru ve dusuncelerinizi paylastiginiz icin tesekkur ederiz.
Evet, Orta Cagin karanlik donemlerinde papalar ve din adamlari insanlarin cehaletinden yararlanarak cennetten parseller satmislardir. Ancak bu onlarin yanlis ogretisi ve menfaatlerinden kaynaklanmistir, Incilin degistirildiginden degildir. Hristiyanlar tarihi buyunca sadece bir tek Incil kabul etmislerdir ve dunyanin her yerinde bu Incil okunmaktadir.. Halk cahil olunca birileri mutlaka onlarin uzerinden nemalanir. Bu durum Islamda da boyledir, diger dinlerde de..
Islamdan Hristiyan inancina gecen kisilerin hayat hikayelerini ve neler soylediklerini kendi yazilarini okuyarak ogrenebilirsin. http://hristiyanturk.com/forumdisplay.php?f=95
Bu arada Incilin islamda oldugu gibi toplum yasamini duzenleme gibi iddiasi yoktur. Tanrinin amaci yeryuzunde teokratik bir saltanat surmek degil, gunahli insani gunahlarindan ozgur etmektir. Incilde okuduklariniz size sacma gelmis olabilir. Cunku carmihla ilgili haber gunahlilara sacmalik olarak gelir.. Acik bir yureklilikle, onyargisiz okumanizi tavsiye ederim. Hristiyan inanciyla ilgili sorularinizin yanitini forumda ilgili bolumlerde bulabilirsiniz. Yanitini bulamadiginiz sorulari da burada bizlere her zaman sorabilirsiniz. Esen kalin..
ArmaganAnahtar yöneticiSevgili Hasan kardeşimiz, sorduğun bu samimi sorun için teşekkür ederiz.
Ancak sorunuzda bizim inanmadığımız unsurlar olduğunu hemen söyleyelim. Bizim Teslis inancımızda hz. Meryeme yer olamaz, çünkü meryem sizin bizim gibi bir insandır.
İncildeki tek Tanrı kendisini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan oluşan tek Tanrı olarak tanıtır. Bunu insan aklıyla kavramak elbette mümkün değildir, ama anlamamıza katkıda bulunabilecek bazı örnekler verebiliriz. Verecegimiz hiçbir örnek yine tam olarak bize Teslisi tarif edemezse de, en azından bu şekilde O’nu kavramaya başlamış olabiliriz. Tanrının doğasını ve niteliğini günahlı ve ölümlü insanlar olarak kavrayamayacağımız da başka bir gerçektir.
1- Su örneği…
Su kimyasal bir madde olup formulü H2O’dur. Ancak su üç farklı görünümde olabilmektedir: Katı halde, sıvı halde ve gaz halinde.. Bu üç halde iken dahi kimyasal yapısı tektir, H2O’dur. Tek bir madde, ama üç farklı formda olabilmektedir.
Tek Olan Tanrı da Kendisini bizlere Baba, Ogul ve Kutsal Ruh’un kişiliğinde açıklamıştır. Üç tane farkı ilahlar değil, ama kendisini üç kişilikte tanıtan Tek Tanrı’dır.
Müslümanlara göre Teslis 1+1+1=3,
Biz Hristiyanlara göre ise Teslis: 1x1x1=1(Bu açıklamalarımız devam edecektir)
ArmaganAnahtar yöneticiBenzerlikler….
1.) kerbala vakasıyla İsanın çarmaha gerilmesindeki arasındaki metaforik benzelik
2.) Hz Hasan ile onun takipçileri (12 imam) ve Hz isa ile takipçileri (12 havariler) arasında kalıpsal benzerlik..
3.) Hıristiyanlığın ikona sanatı ile aleviliğin kutsal resmediliş sanatınının bundan etkilenmiş olması(kutsallığın resmedilişi islamiyette yokktur)
4.) semböler düzeyde gerçeklik kazanan benzerlikler(haç ile zülfikar işlevsel benzerlikler arz etmektedir)
5.) üçlemedeki benzerlik hıristiyanlıkta baba, oğul ve kutsal ruh şekillenişi üzerinde anlam kazanırken alevilikte bu Allah Muhammet ve Ali üzerinden anlam bulur,,
ALEVİLİK İLE MUSEVİLİK ARASINDAKİ BENZERLİKLER
1.) Musevilik kansal mirasla yayılır ve bir kavime özgü dindir, aleviliktede bu yakınen böyledir (alevi olamazzsın alevi olman için aynı inanca sahip alevi ana ve babadan doğmalısın)
2.) musevilikte beklenen ve israillileri toplayıp huzur ortamı yaratacak kurtarıcı figürü alevilikkte mehdi ile sembolleşir
3.) Kökleri itibariyle kendilerini Hz İbrahime ve Yahudaya dayandıran kendilerinin burdan geldiğine inan mitsel inanış söz konusudur İsraillerde. Alevilikte bütün aleviler köklerini Hz Muhammede ve Hz Aliye dayandırmaktadır..
4. ) Israilliler kendilerini 12 büyük boya ayrır. Bazı alevi yörelerin 12 büyük aşiret örgütlenişi vardır..
5.) Tevrat ta bu boylardan birinin (Levililer) kutsal insanlar çıkardığı söylenir. İsraillilerin ruhani liderleri bu boydan çıkar ve antlaşma sandığını korurlar. Hz harun soyundan gelen bu boy kutsallıkların savucusudurlar..alevilikte de bazı yörelerde bir aşiret diğer aşiretlerden kutsaldır dede rayber vb ruhani önderler bu aşiretten çıkar ve bütün sırlar onlarda saklıdır ve kendilerini kureyşe dayandırırlar..
6.) Müzikli ibadet kökleri museviliğe dayanır. Tevratta lir çalarak israillerin dans ettikleri ve yehovaya adadıkları bilinir aleviliktede temasal benzelikler söz konusudur..
ArmaganAnahtar yöneticiIstavroz, ya da haç çıkarmak genellikle bir Katolik ve Ortodoks geleneğidir.
Bilindiği gibi, İsa haç üstünde öldü ancak ölmeden önce öğrencilerine bir uyarıda bulunarak:
‘Beni izlemek isteyen her gün kendi çarmıhını yüklensin ve ardımdan gelsin,’ dedi.
Bu haç çıkarma, insanların Onu izlediklerinin ya da andıklarını ifade eden bir simgedir. Ben İsa’ya iman ediyorum, anlamına gelir. Ancak Protestanlar, artık şekilciliğe dönüşmüş bu geleneğe biraz da bu nedenle olsa gerek, pek sıcak bakmazlar.
ArmaganAnahtar yöneticiSevgili Misafirimiz, sorunuz için çok teşekkür ederiz. Forumumuza üye olduğunuz taktirde diğer bölümlerimizi de ziyaret edebilir, konulara cevap verebilir veya yorum yazabilirsiniz.
Evet, İSEVİ ve İSEVİLİK kavramları hristiyan ve hristiyanlık kavramlarıyla tamamen aynı anlamdadır. Sadece sonrakilerine göre daha az kullanılmaktadır. Arada hiçbir fark yoktur.
Musa’nın öğretişlerini izleyenlere Musevi dedikleri gibi İsa’yı izleyenlere de İsevi demişlerdir.
Esen kalın
ArmaganAnahtar yöneticiDear friends, some of you received information about this ancient monastery. On Wed., Feb. 11th, there is an important court case in the city of Mardin in the south of Turkey. This sitting is considered of extreme importance. Many local Christians and representatives of foreign media will be present. Please pray earnestly that God will overrule this staged court case. We believe He will answer these prayers on behalf of this ancient Christian monastery which has become a fresh symbol of ongoing injustice against Christians in Turkey. Those of you who have read the previous letter we trust have sent letters to the addresses given. Sincerely, Tom Cosmades
http://www.jihadwatch.org/dhimmiwatch/
Turks step up legal jihad against ancient monastery
Let them into the EU! Here is an Islamic Tolerance Alert from modern, moderate, secular, beacon-of-democracy-in-the-Islamic-world Turkey. An update on this story. “Turkish State Escalates Legal Battle Against Assyrian Monastery,” by Abdulmesih BarAbrahem for AINA, February 6 (thanks to James):
Tur Abdin, Turkey (AINA) — Contrary to the expectation that the Turkish authorities might change the course of events and establish some barriers to protect the monastery of St. Gabriel from the arbitrary claims of the neighbouring villages, the state itself is now increasing the legal pressure by filing a new claim at the cadastre court in Midyat, claiming further pieces of land that belong to St. Gabriel.
Across European parliaments, many politicians are observing with surprise and deep worry, how a few neighbouring Muslim villages, with legal support of the state, pressure one of the oldest Christian monasteries in the world. Numerous appeals by politicians, churches and human rights organizations sent to the government in Ankara ask for state protection of the remaining Christians and for the freedom of religion in Turkey.
According to European diplomats, Erdogan’s government is aware of the explosiveness of the case. The EU has underlined its strong interest in this matter, particularly expressed through the deployment of the Swedish diplomat Helena Storm as an observer to the trial in late December in Midyat (AINA 1-21-2009). The topic of religious freedom in context of the accession negotiations with the EU is on the agenda. However, what EU observer have witnessed so far does not appear to be evidence of special respect and protection of the Christians as an indigenous population by a country that intends to join the EU.
As previously reported, based on several inspections and oral statements made last year by the heads of the three neighbouring villages, Yaylantepe, Eglence, and Candarli, the state claimed 276 hectares of monastery land. As a consequence, the disputed monastery forest has been allocated to become pasture land for the neighbouring villages. This contradicts the boundaries officially defined in 1938 between the monastery and the three villages. The documents of the monastery, which prove the ownership along with the evidence that the monastery paid property taxes are apparently ignored. Therefore, the monastery submitted a complaint with cadastre court in Midyat, where, after several hearings, the latest was held on December 19th, and decision postponed to February 11th. […]
What is behind this course of action? This question is raised by many observers of the case who cannot decipher the attitude of the government with regards to St. Gabriel. Why is the Turkish government escalating and complicating the problem?
It would probably be too easy and trivial to explain or answer the questions the way many Assyrians do, which is, that Turkey tries to drive out the remaining Christians from their historical homeland. Upon closer examination, the case appears much more subtle and complex, like many issues in Turkey. […]
These hints would strongly suggest that the members or followers of the AKP party, which are influential in southeast Turkey, backed by politicians, are capable of using the state and its judicial system to annex monastery land for the Kurdish villages; they are trying to demoralize the residents of the monastery by a continuous legal battle to compel surrender.…
Assyrian organizations in Germany organized a large protest rally on Sunday, January 25th in Berlin, where about 20,000 people from all over Germany and its neighbouring countries participated. Many German politicians, church representatives and human rights groups expressed their solidarity with the Assyrian monastery. Some of the posters the demonstrators carried through the streets of Berlin said: “What have we done to you?” which best characterizes the embitterment of hundreds of thousands of Assyrians living abroad, who themselves were driven out of Turkey over the past decades.
What indeed, other than being non-Muslims in an increasingly Sharia-influenced state?
Posted By Robert SpenserArmaganAnahtar yöneticiGalatyalılar 1 ve 2
Pavlus ile Kefas (Petrus) arasındaki Sözkonusu bu tartışmayı Pavlus’un ağzından Galatyalılar Mektubunun 1 ve 2. bölümün tamamında bulabilirsiniz.
Galatyalılar, Bölüm 1
1-2 İnsanlarca ya da insan aracılığıyla değil, İsa Mesih ve O’nu ölümden diriltmiş olan Baba Tanrı aracılığıyla elçi atanan ben Pavlus’tan ve benimle beraber olan bütün kardeşlerden, Galatya’daki inanlı topluluklarına selam!
3 Babamız Tanrı’dan ve Rab İsa Mesih’ten size lütuf ve esenlik olsun.
4 Mesih, Babamız Tanrı’nın isteğine uyarak, bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için günahlarımıza karşılık kendini feda etti.
5 Tanrı’ya sonsuzlara dek yücelik olsun. Amin.Tek Müjde6 Sizi Mesih’in lütfuyla çağıranı bırakıp değişik bir müjdeye böylesine çabuk dönmenize şaşıyorum.
7 Aslında başka bir müjde yoktur. Ancak aklınızı karıştıran ve Mesih’in müjdesini çarpıtmak isteyen kimseler vardır.
8 Biz ya da gökten bir melek bile, size bildirdiğimiz müjdeye ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona!
9 Daha önce söylediğimizi şimdi yine söylüyorum, bir kimse size, kabul ettiğinize ters düşen bir müjde bildirirse, ona lanet olsun!
10 Şimdi ben insanların onayını mı, Tanrı’nın onayını mı arıyorum? Yoksa insanları mı hoşnut etmeye çalışıyorum? Eğer hâlâ insanları hoşnut etmek isteseydim, Mesih’in kulu olmazdım.Pavlus, Mesih’in elçisi oluyor11 Kardeşlerim, yaydığım müjdenin insan uydurması olmadığını bilmenizi istiyorum.
12 Ben bu müjdeyi insandan almadım, kimseden de öğrenmedim. Bunu bana İsa Mesih açıkladı.
13 Yahudi dinine bağlı olduğum zaman ne tür bir yaşam sürdüğümü duydunuz. Tanrı’nın topluluğuna alabildiğine zulmediyor, onu kırıp geçiriyordum.
14 Atalarımın geleneklerini savunmakta son derece gayretli ve Yahudi dininde, yaşıtım olan soydaşlarımın birçoğundan daha ilerideydim.
15-16 Ama beni daha annemin rahmindeyken seçip lütfuyla çağıran Tanrı, uluslara müjdelemem için Oğlunu bana göstermeye razı oldu. Ben de hemen insanlara danışmadım.
17 Kudüs’e, yani benden önce elçi olanların yanına da gitmedim. Arabistan’a gittim, sonra yine Şam’a döndüm.
18 Bundan üç yıl sonra Kefas ile tanışmak üzere Kudüs’e gittim; on beş gün onun yanında kaldım.
19 Öbür elçilerden hiçbirini görmedim; yalnız Rab İsa’nın kardeşi Yakup’u gördüm.
20 Bakın, size yazdıklarımın yalan olmadığını Tanrı’nın önünde belirtiyorum.
21 Sonra Suriye ve Kilikya bölgelerine gittim.
22 Yahudiye’nin Mesih’e ait toplulukları beni şahsen tanımıyorlardı.
23 Yalnız şunu duymuşlardı: «Bir zamanlar bize zulmeden adam, önceleri yıkmaya çalıştığı imanı şimdi yayıyor.»
24 Böylece benden ötürü Tanrı’yı yüceltiyorlardı.Bölüm 2
Öbür elçiler Pavlus’u kabul ediyor1 On dört yıl aradan sonra Titus’u da yanıma alıp Barnaba’yla birlikte yine Kudüs’e gittim.
2 Tanrısal esine uyarak gittim. Boş yere koşmayayım, ya da koşmuş olmayayım diye, diğer uluslar arasında yaydığım müjdeyi özel olarak ileri gelenlere sundum.
3 Benimle birlikte olan Titus bile, Grek olmasına karşın, sünnet edilmeye zorlanmadı.
4 Ne var ki, İsa Mesih’te sahip olduğumuz özgürlüğü el altından öğrenmek ve böylece bizi köleleştirmek için gizlice aramıza sızan sahte kardeşler vardı.
5 Müjde’nin gerçeği sizinle sürekli kalsın diye, bir an bile onlara boyun eğip teslim olmadık.
6 Ama ileri gelenler – ne oldukları bence önemli değil, Tanrı insanlar arasında ayrım yapmaz – evet, bu ileri gelenler söylediklerime bir şey katmadılar.
7 Tam tersine, Müjde’yi sünnetlilere bildirme işi nasıl Petrus’a verildiyse, sünnetsizlere bildirme işinin de bana verildiğini gördüler.
8 Çünkü sünnetlilere elçilik etmesi için Petrus’ta etkin olan Tanrı, diğer uluslara elçilik etmem için bende de etkin oldu.
9 Topluluğun direkleri sayılan Yakup, Kefas ve Yuhanna bana bağışlanan lütfu sezdikleri zaman, paydaşlığımızın işareti olarak bana ve Barnaba’ya sağ ellerini uzattılar. Diğer uluslara bizlerin, Yahudilere ise kendilerinin gitmesini uygun gördüler.
10 Ancak yoksulları hatırlamamızı istediler. Ben de tam bunu yapmaya gayret ediyordum.Pavlus Antakya’da Kefas’ı azarlıyor11 Ne var ki, Kefas Antakya’ya geldiği zaman, suçlu olduğu için ona açıkça karşı geldim.
12 Çünkü Yakup’un yanından bazı adamlar gelmeden önce Kefas, diğer uluslardan olanlarla beraber yemek yerdi. Ama o adamlar gelince sünnet yanlılarından korkarak sünnetsizlerden uzaklaştı, onlarla yemek yemez oldu.
13 Öbür Yahudiler de onun gibi ikiyüzlülük ettiler. Öyle ki, Barnaba bile onların ikiyüzlülüğüne kapıldı.
14 Müjde’nin gerçeğine uygun davranmadıklarını görünce hepsinin önünde Kefas’a şöyle dedim: «Sen Yahudi olduğun halde Yahudi gibi değil, diğer uluslardan biri gibi yaşıyorsan, nasıl olur da ulusları Yahudileşmeye zorlarsın?
15 Biz Yahudi doğduk, diğer uluslardan olan `günahkâr’lar değiliz.
16 Yine de kişinin, Kutsal Yasa’nın gereklerini yapmakla değil, İsa Mesih’e olan imanla aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de, Yasa’nın gereklerini yapmakla değil, Mesih’e imanla aklanalım diye Mesih İsa’ya iman ettik. Çünkü hiç kimse Yasa’nın gereklerini yapmakla aklanmaz.
17 Eğer biz Mesih’te aklanmak isterken günahlı çıkarsak, Mesih günahın yardakçısı mı olur? Kesinlikle hayır!
18 Yıktığım şeyleri yeniden kurarsam, yasa bozucusu olduğumu kanıtlarım.
19 Çünkü ben, Tanrı için yaşamak üzere Yasa’nın aracılığıyla Yasa karşısında öldüm.
20 Mesih’le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve uğruma kendini feda eden Tanrı Oğluna imanla sürdürüyorum.
21 Tanrı’nın lütfunu geçersiz saymış değilim. Çünkü aklanma Yasa aracılığıyla kazanılabilseydi, o zaman Mesih boş yere ölmüş olurdu.»ArmaganAnahtar yönetici
Gordon kardesim, Rab sizi bereketlesin. İsa Mesihi tanıyarak daha yakından öğrenebileceğiniz bir kilise topluluğuna gidebildiğiniz için seviniyoruz. Buradaki paylaşımlara da katılarak Rabden aldığınız bereketleri bizlerle paylaşmanızı bekliyoruz.
Esen kalınArmaganAnahtar yöneticiBundan 94 yıl önce yaşayıp yaşananları kendi gözlerimizle görmediğimiz için olayı şahsen yaşayanların ifadelerine göre değerlendirmekte yarar var. Amacımız ulusları kötülemek değil. Ama şu bir gerçek ki, yeryüzünün ulusları arasında sütten çıkmış, hatasız, tertemiz bir tek ulus yoktur. Ulusları bireyler oluşturur ve bireyler günahlı ve Tanrıdan uzak olduğu gibi uluslar da mükemmel değildirler. Hataları ve günahları vardır. 100 yıl önce yaşananlar dönemin siyasi iradelerinin kararı sonucunda yaşandıysa bunda suclu olan onlardır. Küçük bir zümrenin yanlış kararı ve hatası nedeniyle elbette bütün bir ulus suçlanamaz. İncile inanan bireyler olarak bu tür olayları milliyetçilerin penceresinden bakarak değil, ama Rabbin öğretişleri açısından bakarak değerlendirmeliyiz. Rab, hiçbirimizin doğru ve haklı olmadığımızı, ama hepimizin yoldan sapıp Tanrıdan uzak olduğumuzu söylüyor. Bırakın, tarihçiler bir sonuca varsınlar..bizler değil. Üstelik özür dilemek alçakgönüllülüğün bir belirtisidir. Tanrı gurululara karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder. İncil, Yakub 4:6. Türk aydınları ve çok sayıda sivil toplum örgütleri İsa Mesih’i ve O’nun Sözlerini tanımadığı halde, ve yine Ermeni aydınları diyasporanın sert doktrinlerine ragmen geçmişte yaşananlardan dolayı vicdanlarında suçluluk duyup özür dileyebiliyorlarsa, Mesih’i ve O’nun Sözlerini tanıyan bizler bunu onlardan daha iyi yapamaz mıyız? O yüzden biz kesinlikle suçsuzuz, suçlu olanlar sadece onlardır gibi ifadeler, yüreğimizde hala bir yerleri Mesihin ellerine teslim etmediğimizi gösteriyor.
Quote:26Öfkelenin, ama günah işlemeyin. Öfkenizin üzerine güneş batmasın. 27İblis’e de fırsat vermeyin. 28Hırsızlık eden artık hırsızlık etmesin. Tersine, kendi elleriyle iyi olanı yaparak emek versin; böylece ihtiyacı olanla paylaşacak bir şeyi olsun. 29Ağzınızdan hiç kötü söz çıkmasın. İşitenler yararlansın diye, ihtiyaca göre, başkalarının gelişmesine yarayacak olanı söyleyin. 30Tanrı’nın Kutsal Ruhunu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh’la mühürlendiniz. 31Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve sövgü sizden uzak olsun. 32Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih’te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. İncil, Efesliler 4:26-32ArmaganAnahtar yöneticiizmirligizem;12171 wrote:Sevgili evangelist
Hep avrupanın özgürlükçü nimetlerinden söz ettin durdun ve orda yaşayan türklerin ve diğer müslümanların icraatlarınıda saydın durdun. Ama aynı şeyi türkiyede yapamıyoruz dedin. Dün akşam cine5 haber bir haber izledim kanım dpndu.İtalyada bir kentin belediye başkanı camii yapılmasını yasaklamış.Hatta daha ileri giderek müslümanların nemaz kılmalarıda yasaklanmış. İşte senin övüp durduğun avrupanın çirkin çift standartlı demokrasisi ve insan hakları. Buna ne cevabın olucak merak ediyorum.Sevgili gizem, ne diyeceğimi merak etmeniz gerekmiyor. Ben özgürlüklerin sonuna dek yaşanması taraftarıyım. Müslümanların namaz kılmaları nasıl yasaklanabilir? Her inanç sahibi inancını açıkça ve rahatça yaşayabilmelidir. Ben o haberi izlemedim. Ama orada böyle bir münferit olay yaşanmışsa, baskı gören bu müslümanlar seslerini çıkartıp haklarını yasal yollarla almalıdırlar, bu belediye başkanını mahkemeye vermelidirler.. İtalyan yasaları herkese inanç özgürlüğü tanır. Bu özgürlüğü her kim engellerse suç işler. İtalyada buna benzer başka bir haberi daha önce işitmedim. Aşırı sağcıların işidir mutlaka. Zaten her yerde aşırı sağcılar aynı kafadalar. Kendilerinden başkasına yaşam hakkı tanımazlar. Umarım en kısa zamanda mağdurlukları son bulur.
ArmaganAnahtar yöneticiBence Türk aydınları gibi Ermeni aydınları da en doğru olanı yapıyorlar. Umarım onların arasında da imzaya katılanlar bu önyargıların yıkılmasına olumlu katkılarda bulunurlar. Geçmişte her iki toplum arasında yaşanmış korkunç olayları bugüne getirip bunların hesabını bu suçları işleyenlerin bugünkü torunlarından sormak zaten başta hatanın kendisidir. Anadoludaki Ermeniler bu toprakları davul zurna eşliğinde, güle oynaya terketmediklerine göre, canlarını kurtarmak için kaçmak zorunda kalmışlar, kaçamayanlarsa ya müslüman olmaya zorlanmışlar ya da yok edilmişlerdir. Bunlar bilinen gerçeklerken bunlardan hiç söz etmemekle ya da sadece karşı tarafı suçlayıp kendini suçsuz görmekle bir yere varılamayacağını bir asır boyunca gördük. En büyük meziyet, suçunu kabul edip özür dilemektir. Bunu başaranlara ne mutlu!
ArmaganAnahtar yöneticiSayın Turist,
Forumdaki yazılarınızı bir kez daha gözden geçirin, olumlu ve yapıcı, sevgi aşılayıcı, teselli edici tek bir söz söylemediğinizi göreceksiniz. Her sözünüzde bir nefret, kin, düşmanlık ve zorbalık var. Zorla, baskıyla güzellik olmayacağını biliyor olmanız gerekirdi.
Forumumuzun hristiyantürk forumu olması siyasi düsüncelerimizin sizinkiyle aynı olmasını gerektirmiyor. Biz vatanımızı, ulusumuzu seven vatansever türk hristiyanlarız, ama sizin gibi milliyetçi olamayız. Çünkü inancımızda etnik ayrılıklar yoktur. Hangi ulustan, boydan, soydan gelirlerse gelsinler, bütün insanları oldukları gibi sever sayarız. İnsanları ırklarına göre birbirinden ayırıp farklı uygulamalara tabi tutmak hem Tanrıya karşı günah, hem de bir insanlık suçudur.
Konu üzerindeki tartışmalarda sınırlarımızı çoktan geçtiniz. Aslında yazılarınızın hiçbiri onaylanmadan çoktan yasaklanmanız gerekirdi. Size bu vesileyle son bir şans daha veriyoruz. Forum kurallarını bir kez daha ve dikkatlice okuyun.
Diğer sitelerdeki gibi siyaset ve ırkçılık konularında aklınıza gelen her şeyi burada yazamayacağınızı ve hangi değerler ve dengeler üzerine yoğunlaştığımızı umarım farkeder ve o sınırlar içerisinde kalırsınız.ArmaganAnahtar yöneticiSayın HayQ,
Çok kereler uyarılmanıza rağmen hala sivridilliliğinize ve her şeyi en iyi sadece kendinizin bildiğini düşünmeye, diğer kardeşlerimizin görüşlerini hiçe sayıp her sözde mana aramaya, her uyarıda zeytinyağı gibi üste çıkmaya, gereksiz polemiklere girerek Forumu provake etmeye devam ettiniz. Tutumunuzda saygı, alçakgönüllülük, yumuşaklık gibi meziyetlerden eser yok. Bu nasıl hristiyan olmak?
Yukarıdaki gerekçeler nedeniyle Forumdaki etkinliğinize 10 gün süreyle son verilmiştir! Bu zaman bitiminde aynı tutumunuzu sürdürmeniz süresiz yasaklanmanızı gerektirecektir. Bu uyarıyı göz önünde tutup öz eleştiride bulunmanızı ve yanlıs tutumlarınızın farkına varıp dönmenizi diliyoruz.
ArmaganAnahtar yöneticiizmirligizem;12017 wrote:o memurluk olayına bende öteden beri kafayı taktım zaten. Evet olmaması çok ayıp ötesi ayıp. sevgili evangelist hristiyanları terörist ilan eden yine hristiyandı. Bakın türk ortodoks patrikhanesi buna en iyi örnektir.Sevgili Gizem,
Sözünü ettiğiniz Türk Ortodoks Patrikanesi, ne yazıktır ki, Hrisitiyanlıkla, Ortodokslukla alakası kalmamış, beş kişilik cemaati bile olmayan, kurucusu Papa Efraim’in, Sevgi Erenerol gibi torunlarının elinde çarçur edilip Ergenekon örgütünün karargahı olabilecek kadar yozlaşmış bir vakıftan başka bir şey değildir. Tutuklandığı bir yıl öncesine kadar Patrikanenin sözcüsü Sevgi hazretlerinin Tv programlarında kendisini hiçbir zaman hristiyan olarak tanıtmadığını, kendisini her zaman aşırı milliyetçi gruplarla yanyana görüp onların diliyle konuştuğunu ve de haklı olarak karanlık işlere bulaştığından bugün yargılandığını ve adalete hesap verdiğini sadece biz değil, ama bütün Türkiye görüyor. Onların protestanları terörist göstermeleri gayet doğaldır. Ama asıl teröristlerin kendileri olduğu bugün ortaya çıkmıştır. Tanrımız, kendisine inananların hakkını her zaman alacaktır.
ArmaganAnahtar yöneticiSevgili İzmirli Gizem,
Haksızlıklar başka ülkelerde oluyor diye bizde de mi olmalıdır? Haksızlığı ve yanlışı her gördüğümüz yerde açıkça dile getirmeliyiz.
2005 yılında en üst düzey Milli Güvenlik Konseyi’nde Protestan kiliseleri ve misyonerler ülkenin en tehlikeli terörist gruplarıyla aynı listede gösterildi. Kışkırtılan gençler Hristiyan rahipleri, Hrant Dink’i, Malatyadaki üç protestanı öldürdüler, kilise binalarına saldırıp din görevlilerini tartaklayıp dövdüler, tehdit ettiler, kimilerini de bıçakladılar.Ve tehditler hala devam ediyor. Örnek arayanlara çok örnek vardır. Bakın o tarihlerdeki gazete ve internet arşivlerinde dediklerimi bulacaksınız. Ama bu haksız suçlamayı yapanlar ve cinayetleri azmettirenler bugün Ergenekon davasında tek tek hesap veriyorlar. Göksel adalet bir yolla tecelli oluyor.
Sözümüz, İncil, Hz. İsa gibi kavramları kabul ediyoruz deyip de ülkede Hristiyan Türkleri görmek istemeyenlere, Hristiyan turistlerin ülkeye gelip para bırakmalarını, ama inançlarından hiç söz etmemelerini isteyen örümcek kafalılaradır. Avrupa ülkelerindeki dinsel hoşgörü çok mükemmel olmayabilir, ama adamlar seni farklı inancına rağman en azından adam yerine koyup kendilerinin sahip olduğu bütün haklardan seni de yararlandırıyorlar. Oysa bizim ülkemiz hristiyanlara yapılan baskılar ve kısıtlamalar nedeniyle Batıda en çok hristiyan kaçırtan ülke olarak algılanmaya hala devam ediyor. Bunlar haklı eleştirilerdir. Düzelmesi gereken yanlışlardır. Belki bunları yapanlar hatalarını anlarlar da insanı ilkin insan olarak görüp saymayı öğrenirler. Umarım mesajımız bir yerlere gidiyordur.
-
YazarYazılar