Tek Yaratıcı – Tek Allah

  • Bu konu 17 izleyen ve 49 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 31 ile 45 arası (toplam 50)
  • Yazar
    Yazılar
  • #30223
    Anonim
    Pasif

    @mucizehal 8650 wrote:

    tartışma sürerken bir kaç cümlede ben yazayım istedim…bence senin inandığın tanrı ile benim inandığım tanrı aynı tanrı değil le başlayan cümleler ne kadarda saçma geliyor bana
    o halde yeryüzünde (haşa)10larca yaradanmı var..yaradan diyorum hepimizi yaradan tek ilah tek allah tek tek yaratıcıdır.müslümanlar etten hrisityanlar demirdenmi yoo hayır..farklımıyız bazımızın 2 kalbimi var allah hepimizi mükemmel ötesi yaratmış…insan anotomisi hala şaşırtıyor bilim adamlarını..bukadar mucize şekilde yaratılmışken hala senin tanrınla benim tanrım bir değil diyosunuz yaa.böle tartışmalara girmeyin artık..bence luzumsuz bir tartışma gece yapayanlız gözümüzden yaşarlar süzülürken ellerimizi açıp dua ederken kime yakarıyoruz kimden istiyoruz…aynı yaradandan seni kim yarattıysa ey hristiyan kardeşim bende ona tapıyorum bende ona inanıyorum işte beni kim yarattıysa sende ona tapıyosun değilmi …o halde yaratıcı tektir ve tek ilah vardır..bizi yaradan…

    Yaradan tektir. Herhangi bir alternatifi yoktur. Farklı farklı inanışlara sahip olan herkesi tek bir yaratıcı yaratmıştır.

    Tartışmalar yaratıcının tasfiri konusundadır.

    Yaratıcıyı tanımlarken fikir ayrılıklarına düşebiliyoruz.

    “Senin Tanrın ayrı, benim Tanrım ayrı” tarzındaki düşüncelere ben de çok karşıyım. Defalarca da bunu dile getirdim.

    Bazen doğru tanımlar yapabiliriz yada yanlış tanımlar yapabiliriz. Doğru yolda olabiliriz yada yanlış yolda olabiliriz; ama sonuçta hepimizi yaratan tektir, birtanedir.

    Hemfikirim sizinle…

    #30224
    Anonim
    Pasif

    Sayın OrhanAnt kardeşim,
    Burç kardeşten sonra sizle de aynı düşüncede olmak sevindirdi beni. Gösterdiğiniz hoşgörü ve içtenlik için de teşekkür ederim.

    Kur’an’ı kabul edin konusuna gelince…
    Böyle bir teklif yapmadım henüz :) Bilakis İncil’e göre yaşayın dedim. Ama Kur’an’ı da yok saymayın, onda bulunan ve kutsal kitapla birebir örtüşen mesajını görmezlikten gelmeyin dedim. Bu iki teklif çok farklı değil mi?
    Siz nasıl hristiyan olmayanların hristiyan olup kurtulmasını isterseniz, ben de her müslüman gibi dindar hristiyanların müslüman olmalarını isterim ama varılacak en son noktadır. Bu tür ortamlarda insanları HAK/gerçek dine çağırmadan önce birbirimizi tanımanın ve birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmenin daha önemli olduğunu düşünüyorum.

    Verdiğiniz misaldekine benzer bir şeyi yaşadım. Dini kitaplar sattığımız tezgaha Bahai olan bir beyefendi geldi ve ”Allah’ın kelamı tezgaha düştü demek” diyerek bizi eleştirmeye başladı. Dini inancını söylemediği için ne demek istediğini anlayamadım önce. Tevrat,incil ve kur’andan ayetleri sıralayınca bahai olduğunu tahmin ettim ve ondan sonra rahatlıkla tartıştık. Ama bahsettiğiniz gibi bir teklifte bulunmadı.
    Şimdi varsayalım ki bulundu, sizin misaliniz gereği. Bir müslümanın Kur’an dışındaki ilahi kitaba bakış açısını yine Kur’an belirleyecektir. Kur’an kendisinin son kitap olduğunu iddia etmiyor ama doğru yol gösterici olarak sadece tevratı ve kur’anı gösteriyor. Bu ayetlere göre tevrat ve kur’andan başka bizzat peygambere esinlenerek yazıya geçirilmiş ilahi başka bir kitap olması mümkün görünmüyor. Buna rağmen bahailiğin kutsal kitabı ”Kitab-ı Akdes”i alıp incelemek istiyorum. Ne diyor İsa Mesih; ”onları (yalancı peygamberleri) meyvelerinden tanıyacaksınız.” Bu meyvelerden birisi de bu dinin adıdır. Liderinin adı veya ünvanıyla anılan bir din ilahi bir din olamaz. İlahi din ona inananların yaptıkları en önemli işle adlandırılır.
    Yahudilik, (hud) hidayet yani doğru yolu seçenlerin,
    Hristiyanlık, (nasara) İsa’ya yardım edenlerin,
    İslam, Allah’a teslim olanların dinidir mesela..
    Neyse, konu bu değildi.
    İncil (açıkça bir kitap olarak olmasa da hz. İsa’ya verilen vahy), zebur(yine açıkça kitap olarak olmasa da hz.Davud’a esinlenen vahy) ve tevrat kur’anda onaylandığı ve övüldüğü için bir müslüman olarak onlara inanmam ve okumamdan daha doğal birşey olamaz. Ama bunların dışındaki herhangibir kitabı kabul etmem elbette mümkün değildir.

    İşte siz de bu mantıkla kur’ana yaklaşabilirsiniz. Tevrat(eski ahit) aslında yahudilerin kitabı olduğu halde nasıl hristiyanlığın da kutsal bir kitabı kabul ediyorsanız kur’anı da ilahi bir kitap olarak görebilirsiniz. Kutsal kitap İsa Mesihi müjdelyen ayetlerle dolu diyeceksiniz. Doğrudur. Ama tevratta yer alan birçok hükmü yeni ahitle ortadan kaldırıldı diye uygulamıyorsunuz. Demekki, kabul etmek ve uygulamak ayrı şeyler size göre. Kutsal kitap ve kur’an arasında zahiren görünen onca çelişkiye rağmen bir müslüman, bugünkü kutsal kitap değiştirlmemiştir diyorsa, bir hristiyan da ”kur’an Allah’ın vahyettiği kutsal bir kitaptır” diyebilir. Ki buna inanan yahudi ve hristiyanlar olmuştur tarihte. Mesela Yakubi adındaki bir yahudi mezhebi Kur’an’a ve hz. Muhammed’in peygamberliğine inanırlarmış ama bunların sadece araplara gönderildiğini kabul ederlermiş.

    Bu aşamaya gelmek için de hristiyan arkadaşların sedece genel kültürlerini artırmak için değil, ortak noktaları bulmak ve İsa’yı daha iyi tanımak için Kur’an’ı okumalrı gerekiyor. Tabi bunun için kur’an, hz. Muhammed ve islam hakkında kulaktan dolma bilgileri unutmanız gerekiyor.

    Ben bu yöntemle kutsal kitabı okudum ve çok güzel sonuçlara ulaştım.

    Son peygamber konusu ise biraz karışık. Bazı islam alimleri ilgili kur’an ayetinden yola çıkarak şeriat sahibi olmayan peygamberlerin gelebileceğini söylüyorlar. Bahaullah, hem kitap hem şeriat sahibi bir peygamber olarak islam dışına çıkmış oluyor.
    Bu durumda, yahudiler incilleri ve hz. İsa’yı kabul etmiyorlar, hristiyanlar, kur’anı ve hz. Muhammed’i kabul etmiyorlar, müslümanlar da bahaileri kabul etmiyorlar. Kabul etmeme gerekçeleri hep aynı: ”Son mesaj bizimkidir.”
    Bu iddianın taraflarca çok iyi ispat edilmesi gerekiyor. Bunun için de karşı tarafın iddialarına kulak verip araştırmak gerekiyor.

    Sonsuz hayatımızla ilgili böylesine önemli konularda ileri sürülen iddialar karşısında gülüp geçmeyeleim veya hakaret edip saldırmayalım, benim tavsiyem budur.

    Saygı ve selamlarımla…

    #30226
    Anonim
    Pasif
    agape07;8654 wrote:
    Merhaba AbdulKadir bey, acaba o degerli Papaz`in ismini ve hangi kilisede hizmet ettigini bize aciklarmisiniz?

    Yani bunun guvenlik acisindan bir sorunu yok (Eger guvenlik acisindan vermek istemeyebilirseniz diye yazdim),
    Esenlikler

    Merhaba Agape,

    açıklarım tabi de, bunun kime faydası olacak bilmiyorum yani :)

    İsmi Markus, burada (Berlin) bir bağımsız kilisede yarım gün hizmet ediyor. Kendisi evangelist ve iyi bir misyoner.

    (Küçük bir hatıra: İncil okumalarımız sırasında konu yabancı kadınlara bakmaya gelmişti. Ben sordum, cevap olarak, incilin emri gereği yabancı kadınlara şehvetle bakmadığını söyledi. Ben inanamış ve birkaç kere sormuştum. Onun bu imanı ve ameli karşısında bizim sözde müslümanlar aklıma gelmşti.)

    #30225
    Anonim
    Pasif

    sayın AbdülKadir bey size esenlik olsun;
    Titus braderimin ifadesinde onunla hemfikirim.bu konunun uzamasını istemem çünkü polemiğe döner. Şunu bilmelisiniz ki insan algısı doğal bendiliğin dürtüleri ile olgunlaşır. Size bir önceki yazımda anlatmaya çalıştığım şeyleri sanırım algılamak istediğiniz şekliyle usunuza yerleştirdiniz.
    Öncelikle şunu belirtmek isterim, siz yazınızda ne kadar güzel bir şekilde RAB İSA MESİH’i biz Hristiyanların TANRI olarak gördüğümüzü belirtmişsiniz. Peki sorarım size madem bizim mantığımızla düşünme yeteneğine sahipsiniz, o halde neden bana peygamberlerden örnek veriyorsunuz. Musa, Davut, Yeremya,Yeşaya ve yaşamış olan tüm peygamberler elbette ki değerlidir. Fakat arada kaçırdığınız onlar tek yaşamın, tek gerçeğin nerede olduğunu gösterirler oysaki Mesih İsa “Yaşam ve gerrçek Benim” diyor.
    Ne sizi ne de herhangi bir insanı elbette ki kırmak istemem.
    Yahya peygamber İsa Mesih’i gördüğü zaman “ben O’nun çarıklarının bağını bile bağlamay layık değilim” der. Sizce neden. Kutsal Kitap’ı okuduğunuza inanıyorsunuz fakat benden size dostça bir öneri, lütfen dikkatli bir şekilde okuyun ve beyninizdeki sabitlenmeden kurtularak bunu anlamay çalışın. Lütfen yanlış anlamayın bunu bir hakaret olarak söylemiyorum. En son karşılaştırmalarda siz zaten kendiniz farklılıkları ortaya tekrar beni teyit edercesine koymuşsunuz. Sanırım kendi yazdıklarınızı okumadınız.

    Tekrar size söylemek isterim ki her hangi bir şekilde herhangi bir insanla polemiğe girmek istemem. Şayet Kutsal Kitap hakkında soru sormak isterseniz(karşılaştırma yapmadan) hem ben hemde sitedeki diğer kardeşlerim size yardımcı olacaklardır.
    Bizler Kutsal Kitap’ın bize bildirdiği şekliyle TAnrı’yı tanıdık ve Kudretli Kurtarıcı RAB İSA’ya iman ettik. Yücelerde olan YHVH karanlıkta olan her canı ışığa eriştirsin.

    #30222
    Anonim
    Pasif

    Size de selam olsun sayın Advertiser,

    polemiğe girmemenin en kestirme yolu susmaktır. Sus-tum. :)

    #30229
    Anonim
    Pasif

    Sevgili abdulKadir aslında şöyle bir gerçek de var. Hiç bir Hristiyan Kuran-ı Kerim’i kutsal bir kitap olarak kabul etmez, edemez. Neden? En basit örneğiyle Kuran-ı Kerim son peygamberin Muhammet olduğunu ve sadece ona iman edenlerin kurtulabileceğini söyler. Eğer Hristiyanlar bu yazılanları kutsal metin olarak kabul ederse, otomatikman Hristiyanlığa ters düşmüş olur.

    Ama elbetteki Kuran-ı Kerim okunsun. Ona kulak verilsin. İnsanlar bilgilensin. Müslümanlar anlaşılmaya çalışılsın… Sonuçta, en basit örneğiyle, Osmanlı İmparatorluğu’ndan geliyoruz ve resmi dini İslam olan bir toplumda yaşıyoruz. Bir nevi Kuran-ı Kerimi okumamak, kendi tarihimizi ve ülkemizin kültürünü dışlamaktır ki bu da oldukça yanlış bir şeydir.

    Ama eğer söz konusu Kuran-ı Kerim’i kutsal metin olarak kabul etmekse, bu yanlıştır; çünkü İncil’in kabul etmediği bir şeyi Hristiyanlardan kabul etmelerini beklemek bir imkansızlıktır.

    #30230
    Anonim
    Pasif

    Sayın burç, güzel canınızı hiç sıkmayın. Gerçek ve diri,yaşayan, etkin olan bir tek Tanrı var. O da Kutsal Kitap’ta kendini tanıtan Yaratıcı. İsa,ne dedi ( Basitçe ): “Benden sonra yalancı ve peygamber olduğunu söyleyecek bir çok kişi gelecektir. Onlara kulak vermeyin. ” Bu nerde var ? diyen, açar Yeni Antlaşma’yı ve Rab’bin sözünü okur.Tanrı’nın sevgi olduğunu bilmeyenler, sadece düz mantıkla konuşuyor. Zira; Tanrı’yı tanımaktan çok dünyasal ( Ya da benliğe uyan ) ,kendi kafalarındaki ve işlerine gelen bir yaradana inanmak şeytanla dans etmekten başka bir şey değildir. Yanlış söylemler içinde olanlara gereğini söyleyiniz ki; onların basit tuzağına düşmeyiniz. Sayın halleluya’ya daha dikkatlice kulak vermenizi öneririm sevgili burç. Ordu’dan sevgilerle. Rab, sizi korusun.

    Rabbin sevgisi ve ışığında kalınız.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !

    Dünyayı kazansan ne yararı olur ?hac5 tanri sevgidir

    #30235
    Anonim
    Pasif

    @abdulKadir 8661 wrote:

    Sayın OrhanAnt kardeşim,
    Burç kardeşten sonra sizle de aynı düşüncede olmak sevindirdi beni. Gösterdiğiniz hoşgörü ve içtenlik için de teşekkür ederim.

    Kur’an’ı kabul edin konusuna gelince…
    Böyle bir teklif yapmadım henüz :) Bilakis İncil’e göre yaşayın dedim. Ama Kur’an’ı da yok saymayın, onda bulunan ve kutsal kitapla birebir örtüşen mesajını görmezlikten gelmeyin dedim. Bu iki teklif çok farklı değil mi?
    Siz nasıl hristiyan olmayanların hristiyan olup kurtulmasını isterseniz, ben de her müslüman gibi dindar hristiyanların müslüman olmalarını isterim ama varılacak en son noktadır. Bu tür ortamlarda insanları HAK/gerçek dine çağırmadan önce birbirimizi tanımanın ve birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmenin daha önemli olduğunu düşünüyorum.

    Verdiğiniz misaldekine benzer bir şeyi yaşadım. Dini kitaplar sattığımız tezgaha Bahai olan bir beyefendi geldi ve ”Allah’ın kelamı tezgaha düştü demek” diyerek bizi eleştirmeye başladı. Dini inancını söylemediği için ne demek istediğini anlayamadım önce. Tevrat,incil ve kur’andan ayetleri sıralayınca bahai olduğunu tahmin ettim ve ondan sonra rahatlıkla tartıştık. Ama bahsettiğiniz gibi bir teklifte bulunmadı.
    Şimdi varsayalım ki bulundu, sizin misaliniz gereği. Bir müslümanın Kur’an dışındaki ilahi kitaba bakış açısını yine Kur’an belirleyecektir. Kur’an kendisinin son kitap olduğunu iddia etmiyor ama doğru yol gösterici olarak sadece tevratı ve kur’anı gösteriyor. Bu ayetlere göre tevrat ve kur’andan başka bizzat peygambere esinlenerek yazıya geçirilmiş ilahi başka bir kitap olması mümkün görünmüyor. Buna rağmen bahailiğin kutsal kitabı ”Kitab-ı Akdes”i alıp incelemek istiyorum. Ne diyor İsa Mesih; ”onları (yalancı peygamberleri) meyvelerinden tanıyacaksınız.” Bu meyvelerden birisi de bu dinin adıdır. Liderinin adı veya ünvanıyla anılan bir din ilahi bir din olamaz. İlahi din ona inananların yaptıkları en önemli işle adlandırılır.
    Yahudilik, (hud) hidayet yani doğru yolu seçenlerin,
    Hristiyanlık, (nasara) İsa’ya yardım edenlerin,
    İslam, Allah’a teslim olanların dinidir mesela..
    Neyse, konu bu değildi.
    İncil (açıkça bir kitap olarak olmasa da hz. İsa’ya verilen vahy), zebur(yine açıkça kitap olarak olmasa da hz.Davud’a esinlenen vahy) ve tevrat kur’anda onaylandığı ve övüldüğü için bir müslüman olarak onlara inanmam ve okumamdan daha doğal birşey olamaz. Ama bunların dışındaki herhangibir kitabı kabul etmem elbette mümkün değildir.

    İşte siz de bu mantıkla kur’ana yaklaşabilirsiniz. Tevrat(eski ahit) aslında yahudilerin kitabı olduğu halde nasıl hristiyanlığın da kutsal bir kitabı kabul ediyorsanız kur’anı da ilahi bir kitap olarak görebilirsiniz. Kutsal kitap İsa Mesihi müjdelyen ayetlerle dolu diyeceksiniz. Doğrudur. Ama tevratta yer alan birçok hükmü yeni ahitle ortadan kaldırıldı diye uygulamıyorsunuz. Demekki, kabul etmek ve uygulamak ayrı şeyler size göre. Kutsal kitap ve kur’an arasında zahiren görünen onca çelişkiye rağmen bir müslüman, bugünkü kutsal kitap değiştirlmemiştir diyorsa, bir hristiyan da ”kur’an Allah’ın vahyettiği kutsal bir kitaptır” diyebilir. Ki buna inanan yahudi ve hristiyanlar olmuştur tarihte. Mesela Yakubi adındaki bir yahudi mezhebi Kur’an’a ve hz. Muhammed’in peygamberliğine inanırlarmış ama bunların sadece araplara gönderildiğini kabul ederlermiş.

    Bu aşamaya gelmek için de hristiyan arkadaşların sedece genel kültürlerini artırmak için değil, ortak noktaları bulmak ve İsa’yı daha iyi tanımak için Kur’an’ı okumalrı gerekiyor. Tabi bunun için kur’an, hz. Muhammed ve islam hakkında kulaktan dolma bilgileri unutmanız gerekiyor.

    Ben bu yöntemle kutsal kitabı okudum ve çok güzel sonuçlara ulaştım.

    Son peygamber konusu ise biraz karışık. Bazı islam alimleri ilgili kur’an ayetinden yola çıkarak şeriat sahibi olmayan peygamberlerin gelebileceğini söylüyorlar. Bahaullah, hem kitap hem şeriat sahibi bir peygamber olarak islam dışına çıkmış oluyor.
    Bu durumda, yahudiler incilleri ve hz. İsa’yı kabul etmiyorlar, hristiyanlar, kur’anı ve hz. Muhammed’i kabul etmiyorlar, müslümanlar da bahaileri kabul etmiyorlar. Kabul etmeme gerekçeleri hep aynı: ”Son mesaj bizimkidir.”
    Bu iddianın taraflarca çok iyi ispat edilmesi gerekiyor. Bunun için de karşı tarafın iddialarına kulak verip araştırmak gerekiyor.

    Sonsuz hayatımızla ilgili böylesine önemli konularda ileri sürülen iddialar karşısında gülüp geçmeyeleim veya hakaret edip saldırmayalım, benim tavsiyem budur.

    Saygı ve selamlarımla…

    Sevgili Abdülkadir biz İsa Mesih imanlıları olarak Allah’tan gelen hiçbir kutsal kitabın değiştirilmediği ve değiştirilmeyeceğine inanırız ancak dikkat et Allah’tan gelen diyorum. Kitabı gönderen Tanrı elbet kitabını koruma gücüne de sahiptir, biz sadece Kitab-ı Mukaddes’in Allahtan geldiğine ve değiştirilmediğine iman ederiz. Tanrı gönderirse hangi güç yeter O’nun kitabını değiştirmeye hiç düşündün mü? Eğer böyle olsaydı Tanrı kendinle çelişkiye düşmez miydi? Bir de Hristiyanların tevrattaki hükümlere uymadığını söylemişssin ancak bu konu hakkında da bilgi sahibi değilsin. İsa der ki ”ben ortadan kaldırmaya değil tamamlamaya geldim” burada tamamlamaktan kasıt insanı Tanrı ile barıştırıp Kutsal Ruhu ile onu yönlendirmesinden ibarettir. Tevrattaki kurallar insanların ne kadar günahlı olduğunu ve ne yaparsa yapsın bu günah rahatsızlığından ancak kefaretini ödeyerek kurtulacağını kanıtlamak için gelmiştir. Kefareti ise çarmıha gerilen İsa Mesihtir. Bizler eğer İsa Mesih’e ima eder ve bize kutsal ruhunu lütfederse bu günah hastalığından kurtulur Tanrı ile, aden bahçesinden kovulmadan önceki konumumuza tekrar kavuşuruz. Bizleri bu günahtan işleyeceğimiz günahlardan ancak İmanımız kurtarabilir başka hiçbir şey bizi kurtuluşa götüremez. Daha önce de yani İsa’dan önceki Yahudi toplumu tevrattaki kurallara uyarak kurtulacaklarını sanıyorlar ancak tekrar tekrar günaha saplanıyordu. Babamız bize lütüf etti ve kurtuluş planını hazırladı(tabi ki öteden beri hazırdı) Bu yazdıklarımı bir düşün sakin kafayla ve Tanrı’ya dua et sadece. Sana Hristiyan ol demiyorum sen dua et o seni doğru yola ulaştıracaktır. Hoşçakal sevgiyle kal.

    #30236
    Anonim
    Pasif

    Değerli Burç kardeşim,
    Kur’an, ”Allah’a ve öldükten sonra diriltilip tekrar yaşamaya inanıp iyi işler yapanların kurtuluşa ereceğini” açıkça söyler. Bunun dışında kalanlar yorumdur. Ama bir insanın müslüman olarak adlandırılabilmesi için hz. Muhammed’e ve Kur’an’a inanması elbette şarttır. Bu durumda ”müslüman olmak” ve ”kurtuluşa ermek” aynı şeyler olmamış olur. Bu fark çok önemli bir farktı aslında. Buna paralel olarak yine kur’anda ”insanların ait olduğu isme göre değil inandığı esaslara ve yaptığı güzel işlere göre Allah katında ödüllendirileceği” belirtilir.

    Kur’an’ın kutsal kitap olarak kabul edilmesi noktasında çok büyük bir teklifte bulunmuşum farkında olmadan. Düşüncenizde kısmen doğrusunuz. Böyle bir kabul durumunda bir hristiyanın bir çıkmaz sokağa gireceği görülüyor. ”Kur’an kutsal kitapsa ve Allah’tansa ona iman etmek gerekecektir” diye düz bir mantık hakim ne yazık ki. Aynı mantık müslümanlara da hakim durumda. ”Günümüzdeki kutsal kitapların değiştirilmediğine inanırsak o zaman Kur’an’ı reddetmiş oluruz, çünkü aralarında bir çok çelişki var. Ayrıca kutsal kitapta islama zıt bir çok konu var…” gibi bir önkabul var.
    Halbu ki bu iddialar özellikle yazdığım gibi önkabulden ibarettir. Her iki kitap ta önyargılardan arınarak tarafsız bir gözle incelenirse çelişki diye bize dayatılan, veya ait olduğumuz dinlere zıt diye kabul ettirilen birçok hususun gerçek olmadığı görülür.
    Küçük bir örnek vereyim. Müslümanların inandığı Allah ile hristiyanların inandığı Tanrı’nın aynı İlah olduğunu kabul eden hristiyanlar ve müslümanlar vardır az da olsa. Ama çoğunluğa bunu kabul ettiremezsiniz. ”Aynıdır” diyenler de aynı kutsal kitapları okuyorlar, ”aynı değildir” diyenler de. İki grubun da kutsal kitaptan delilleri var ve bu deliller basit şahsi görüşler değil. Demekki ortada bir bakış açısı farkı vardır. Bu bakış açısını genişleterek ayetleri yorumladığımızda ortak kabullerimizin daha da arttığını göreceğiz.
    Mesela İsa Mesih’in ”Tanrı’nın oğlu” olması konusu. Müslümanlarca kabul edilemez gibi görünüyor. Ama kutsal kitap bir bütün olarak incelendiğinde bu ifadenin ne anlama geldiğini görür ve insanı dinden çıkaracak bir söz olmadığını söyleyebiliriz.
    Aynı şekilde kur’anın, hz. İsa’nın tanrılığını reddetmesi konusuna baktığımızda, açıkça reddedilenin bütün yönleriyle insan olan bir peygamberin tanrılığının reddedildiğini görürüz. Siz ise gökteki tek olan Tanrı’nın insan olarak yeryüzüne geldiğine inanıyorsunuz. Arada çok ince bir nüans var ve bu nüans kalın bir duvar olup çıkıyor.
    Söylemek istediğim, bakış açımıza göre aradaki farklılıkların ve benzerliklerin değişiklik arzettiğidir. O yüzden aynı din içinde bile yüzlerce değişik mezhep, bu mezhepler içinde yüzlerce değişik grup vardır. ”Bunların hepsi yanlıştır sadece bizimki doğrudur” demek ise taassup/tutuculuk değil midir?

    Tevratı yahudiler okuyor ama sizin gördüğünüz gerçekleri göremiyorlar, ya da görmek istemiyorlar. Biz müslümanlar ve Yehova şahitleri aynı tevratı ve incilleri okuyoruz ama İsa’nın tanrılığını göremiyoruz. Bakış açısı farkı…
    Birçok müslüman kutsal kitabı inancı zedelenir düşüncesiyle bugünkü haliyle kabul etmiyor ama objektif olarak okunduğunda bilakis kutsal kitabın okunması inancını kuvvetlendirecektir.
    Hristiyanlar için de aynı şey sözkonusu. Nasıl yahudilerin inandığı tevratı kabul ediyor, ona inanıyor ve yeni ahite uyan kuralları uyguluyor ama uymayanları yorumluyorsanız, tevratı, incili ve İsaMesih’i onaylayan kur’anı da kabul edip inancınıza uyacak şekilde yorumlayabilirsiniz. hz.Peygamber döneminde böyle hristiyanlar olmuştur ve bunlardan kur’anda bahsedilmiştir.

    Bunun kolay bir bakış açısı olmadığını biliyorum. Onun için önceki yaptığım teklifimi şöyle değiştireyim o zaman:
    ”acaba kur’an da kutsal bir kitap olabilir mi” şüphesiyle yaklaşıp inceleyin.

    (Bütün bu yazdıklarımla yanlış anlaşılmak istemem. Buraya gelip sizlere islamı empoze ediyor durumuna düşmek te istemem. Amacımı yazmıştım ama sayın Fırat’ın son mesajından aldığım izlenime göre yanlış anlşılıyorum. Acizane kapı kapı dolaşıp kur’an meali dağıtıp insanları inandıkları din konusunda pratiğe davet ediyorum ve karşıma çıkan hristiyanlara incil teklif ediyorum. Hatta isteyen müslümanlara da incil veriyorum. Bu bilgiyi vermem belki yanlış anlaşılmamın önüne geçer diye düşündüm.)

    #30237
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Heartgate,

    Görüyorum ki çok çabuk yargılıyorsun, diğer bazı hristiyan arkadaşlar gibi:)
    ”Yargılamayın, yargılanırsınız.”
    Hristiyanların tevrata uymamalarından kastım, ondaki kuralların yeni ahit gereğince değiştirilmiş olmasıdır. Tevratı harfiyyen uyguladığınızı iddia edemezsiniz heralde. Eğer öyleyse, yahudi şeriati sizi de bağlayıcı olurdu değil mi?
    İsa’nın ”ben ortadan kaldırmaya değil tamamlamaya geldim” şeklindeki sözünde ”tamamlamak” kelimesi bazı incillerde ”yerine getirmek” ”gerçekleştirmek” olarak geçmektedir. İkisi çok farklıdır.

    Size garip gelecek ama kutsal kitaplar konusunda ben de sizin gibi düşünüyorum. Ama incillerin kutsal kitaba dahil olup olmadığı konusunda farklı düşünüyor olabiliriz. Çünkü biliyorusunuz bizzat İsa’nın kendisi ”Tanrı Sözü”ydü ve hayatı kendisinden en az 50 yıl sonra kaleme alınıp bugünkü inciller ve mektuplar oluştu.

    Kutsal kitaplar insanların yaptığı yorumlarla değiştirilir veya bozulur. Bütün kutsal kitapların karşı karşıya olduğu tehlike budur. Bozuk yorumlardan birine saplanıp kalmamak için dediğiniz gibi sakin kafayla dua etmek gerekiyor. Rabbim bu konudaki dualarımızı kabul etsin.

    #30246
    Anonim
    Pasif

    @abdulKadir 8680 wrote:

    Sevgili Heartgate,

    Görüyorum ki çok çabuk yargılıyorsun, diğer bazı hristiyan arkadaşlar gibi:)
    ”Yargılamayın, yargılanırsınız.”
    Hristiyanların tevrata uymamalarından kastım, ondaki kuralların yeni ahit gereğince değiştirilmiş olmasıdır. Tevratı harfiyyen uyguladığınızı iddia edemezsiniz heralde. Eğer öyleyse, yahudi şeriati sizi de bağlayıcı olurdu değil mi?
    İsa’nın ”ben ortadan kaldırmaya değil tamamlamaya geldim” şeklindeki sözünde ”tamamlamak” kelimesi bazı incillerde ”yerine getirmek” ”gerçekleştirmek” olarak geçmektedir. İkisi çok farklıdır.

    Size garip gelecek ama kutsal kitaplar konusunda ben de sizin gibi düşünüyorum. Ama incillerin kutsal kitaba dahil olup olmadığı konusunda farklı düşünüyor olabiliriz. Çünkü biliyorusunuz bizzat İsa’nın kendisi ”Tanrı Sözü”ydü ve hayatı kendisinden en az 50 yıl sonra kaleme alınıp bugünkü inciller ve mektuplar oluştu.

    Kutsal kitaplar insanların yaptığı yorumlarla değiştirilir veya bozulur. Bütün kutsal kitapların karşı karşıya olduğu tehlike budur. Bozuk yorumlardan birine saplanıp kalmamak için dediğiniz gibi sakin kafayla dua etmek gerekiyor. Rabbim bu konudaki dualarımızı kabul etsin.

    Sen yanlış anlamışsın ben sizi yargılamadım ancak sadece Hristiyanlık konusunda bilgisiz olduğunu yazdıklarını göz önünde tutarak ifade ettim. Biz Hristiyanların Tevrattaki kurallara uymak gibi bir derdi yok zaten böyle bir amacımız da yok. İncil’de der ki: Sizleri tevrattaki kurallar kurtuluşa götüremez ancak İsa Mesih yoluyla imanla kurtulursunuz. Bizler hamdolsun Tanrı’nın başhettiği ölçüde Kutsa Ruhla hareket etmekteyiz. Doğru söylemişsin İsa gerçekleştirmeye geldi, insan için hazırladığı kurtuluş planını gerçekleştirmeye. Tanrı bize lütüuf etti niçin bunu anlamak istemiyorsunuz, Tanrı bizleri çok seviyor kurallarla yasayla kurtarmak istemiyor. Bizleri yaratan yüce Tanrı’nın böyle istmeye hakkı yok mu? Evet İsa Tanrı sözüydü, Tanrı söz olup aramızda yaşadı, daha sonra da Kutsal Ruhu ile seçtiği elçileri yönlendirerek İncili kaleme aldırdı ki Müjde tüm uluslara ırk farkı gözetmeksizin yayılsın ve herkes Tanrı’nı kurtuluşuna erişsin. Daha başka şüpheleriniz varsa bilgim ölçüsünde yanıtlamaya çalışırım. Tanrı’ya dua edin mutlaka sesinizi duyacaktır.

    #30251
    Anonim
    Pasif
    heartgate;8692 wrote:
    Sen yanlış anlamışsın ben sizi yargılamadım ancak sadece Hristiyanlık konusunda bilgisiz olduğunu yazdıklarını göz önünde tutarak ifade ettim.

    İnsan neden devamlı karşıdakini anlayışsızlıkla, anlamak istememekle suçlar da, kendinin yanlış anlayabileceğini ya da doğru ifade edemediğini hiç aklına getirmez? :confused:

    #30252
    Anonim
    Pasif

    Kur’an, ”Allah’a ve öldükten sonra diriltilip tekrar yaşamaya inanıp iyi işler yapanların kurtuluşa ereceğini” açıkça söyler. Bunun dışında kalanlar yorumdur. Ama bir insanın müslüman olarak adlandırılabilmesi için hz. Muhammed’e ve Kur’an’a inanması elbette şarttır. Bu durumda ”müslüman olmak” ve ”kurtuluşa ermek” aynı şeyler olmamış olur. Bu fark çok önemli bir farktı aslında. Buna paralel olarak yine kur’anda ”insanların ait olduğu isme göre değil inandığı esaslara ve yaptığı güzel işlere göre Allah katında ödüllendirileceği” belirtilir.

    Bence burada çok yanlış bir bilgi aktarıyorsunuz. En basit örneğiyle, Kuran-ı Kerim’de maide 72den (5:72) başlayarak hiç bir Hristiyanın cennete giremiyeceğini apaçık bir şekilde söylemektedir. İşte böyle bir durumda da bizim bu yazıları “kutsal” olarak adlandırmamız imkansızdır.

    Kur’an’ın kutsal kitap olarak kabul edilmesi noktasında çok büyük bir teklifte bulunmuşum farkında olmadan. Düşüncenizde kısmen doğrusunuz. Böyle bir kabul durumunda bir hristiyanın bir çıkmaz sokağa gireceği görülüyor

    Kelimeler üzerinde oynamayalım :)

    Bakın kimsenin çıkmaz sokağa girdiği yok.

    Sadece şunu söylüyorum. Bir Hristiyan için Kutsal Kitap herşeydir ve böyle bir durumda, Kutsal Kitabın sonuna kadar red ettiği bir şeyi Hristiyanların yapmasını beklemek ne kadar mantıklı olur?

    ”Bunların hepsi yanlıştır sadece bizimki doğrudur” demek ise taassup/tutuculuk değil midir?

    Hayır değildir; çünkü doğru tektir ve alternatifsizdir.

    Daha da açmam gerekirse… Bakın; sevgi, barış, dostluk harika kavramlardır. Dolayısıyla dinler arası diyolokta güzel bir şeydir… Ama kaş yapalım derken de göz çıkartmayalım :) Birbirimizi anlamak uğruna Rab’bimizin buyruklarından uzaklaşırsak ve O’nun bize yasakladığı şeyleri kabul edersek bu ne kadar doğru olur?

    #30254
    Anonim
    Pasif
    izmirligizem;8581 wrote:
    gerçekten 3 lü birlik kavramını bende iyi anladığımı söyleyemiycem. bu konuda nolur beni kınamayın çok denedim ama bir türlü mantığıma anlatamadım.sevgili kardeşlerim sakın beni yalnış anlamayın inancınıza son derece saygılıyım ve onu halada araştırıyorum. ama tanrı eğer isa da bedeb aldıysa bunu açıkça söylerdi. bakın ben tanrıyım ve beden aldım derdi. ayrıca bu ikisi arasında bir ruha yada bir güce neden ihtiyaç olsun. ayrıca eğer tanrı isada beden aldıysa tanrıya inssan nasıl işkence edebiliri ve onu öldürebilir?bakın burda işte insan mantığı pes ediyor artık. yani yaradan gelicek bir insanda bedeb alıcak ve sonra yaratığı kişiler tarafından öldürülecek. ve en önemli soruda şu oluyor?ademle bütün insan soyu günah işlediyse yani ademle günah insanla tanrı arasına ayrılık yada ölüm konulduysa ve isa aracılığı ile tanrı insanla barıştıysa günah ortadan kalktıysa, hala bu olanlar nedir?hala ölüm var hala zulum var hala günah var ve tüm şidetiyle devam ediyor. buda demek oluyorki isayla günah yok olmadı ölümde ortadan kalkmadı.bunların mantıklı cevapları varmı sizce?

    Sayın İzmirligizem,
    Üçlübirlik kavramını anlayamamış olabilirsiniz, sizi kınamıyoruz. Bunu size Tanrı’nın Kutsal Ruh’u açarsa anlayabilirsiniz ancak. Bunun için Rab’be içtenlikle dua edin, bu konuda size açıklık getirmesini dileyin. İnanın Rab Tanrı bu konuda size yanıt verecektir.

    Kutsal İncil Kitabı’nda İsa Mesih şöyle der: ‘Ben ve Baba biriz, beni gören, Baba’yı görmüş olur’.

    Sanırım bu ayeti açıklamama gerek yoktur; çünkü ayetin anlamı çok açıktır. Ayrıca İncil’de Yuhanna 1:1-3’te şöyle okuyoruz:

    ‘Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.

    Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi.
    Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiç bir şey O’nsuz olmadı.

    Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.
    Işık karanlıkta parlar, karanlık ışığı altedemedi’.

    Başlangıçta var olan Söz, İsa Mesih’in kendisidir. Tanrı’yla birlikteydi ve Söz, yani İsa Mesih Tanrı’dır. Her şey o Söz’ün yani İsa Mesih’in aracılığıyla yaratıldı.

    Sayın İzmirligizem, İsa Mesih Tanrı’nın özünden geldi. Yani Tanrı kendisinden bir parçayı, günahlı insanları sonsuz cehennem yargısından kurtarmak için dünyamıza gönderdi. Bu Tanrı’nın kurtuluş planıdır. Tanrı insanlara olan sonsuz sevgisi yüzünden biricik Mesih’ini kurbanlık sunu olarak sundu. İsa Mesih haç üzerinde kanını akıtarak günahlı insanın çekmesi gereken cezayı kendisi üstlendi.

    İsa Mesih sizin ve benim çekmemiz gereken cezayı kendisi bizim yerimize çekerek bizlere kurtuluş yolunu açtı. Bu, Tanrı tarafından bizlere sunulan bir armağandır. Ya bu armağanı elinizin tersiyle iterek: ‘İsa, senin armağanına ihtiyacım yok, ben kendi iyi işlerimle, çabalarımla cennete gidebilirim’ diyebilirsiniz, ya da İsa Mesih’in karşılıksız olarak bizlere sunduğu kurtuluş armağanını imanla kabul edip, ‘Teşekkür ederim Rab, diyerek alabilirsiniz. Bu konuda Tanrı kimseye zorlama yapmıyor, herkesi özgür bırakıyor. Ama unutmayın ki İsa Mesih’ten başka hiçbir kurtuluş yolu yoktur. Hiç bir din, hiç bir mezhep, hiçbir ideoloji ya da insanın yapmış olduğu iyi işler ve çabalar insanı cehennem yargısıından kurtaramaz.

    Quote:
    ademle bütün insan soyu günah işlediyse yani ademle günah insanla tanrı arasına ayrılık yada ölüm konulduysa ve isa aracılığı ile tanrı insanla barıştıysa günah ortadan kalktıysa, hala bu olanlar nedir?hala ölüm var hala zulum var hala günah var ve tüm şidetiyle devam ediyor. buda demek oluyorki isayla günah yok olmadı ölümde ortadan kalkmadı.bunların mantıklı cevapları varmı sizce

    Adem ve Havva’nın itaatsizlikleri yüzünden bütün insan soyu günah nedeniyle Tanrı’dan ayrıldı ve insan ölümlü oldu. Ama İsa Mesih dünyamıza gelerek Tanrı ile insanı barıştırdı. İsa Mesih’e iman ederek günahlarından dönen bir kimse ölümden yaşama geçmiştir.

    Dünyada savaşlar, ölümler, haksızlıklar, zulümler vardır ve olmaya devam edecektir. Bunların sorumlusu Tanrı değildir. Dünya Şeytan’ın etkisi altındadır, insanlar Şeytan’ın elinde birer oyuncak gibi kullanılmaktadırlar. İsa Mesih’e iman edenler ölüme karşı zafer kazanmışlardır. Bu dünyada bedensel olarak ölürler, ama ruhsal olarak sonsuza dek yaşayacaklardır.

    Sevgiler
    Suna

    #30276
    Anonim
    Pasif

    Yanlış olabilir ama ben bu inançtayım. Bu konuda diğer sayfada yeterince açıklma yaptım. Ona ek olarak yine maide suresindeki şu ayetleri de vereyim.(Propaganda niyetiyle değil, yanlış bilgilndirmediğimi ispat ve sizi doğru bilgilednirmek için veriyorum. Asılsız ithamlardan öyle korkuttunuz ki, açıklama yapmak zorunda kalıyorum ikidebir:) )
    ”İncil sahipleri, Allah’ın onda indirdiğiyle hükmetsinler.” (47)
    ”İman edenlere sevgice en yakınını ‘biz nasraniyiz(hristiyanlarız)’ diyenleri bulursun. Çünkü onların içinde kibir göstermeyen alim keşişler ve dünyadan yüzçevirmiş rahipler vardır.”(82)

    BURÇ;8697 wrote:
    Kelimeler üzerinde oynamayalım :)

    Bakın kimsenin çıkmaz sokağa girdiği yok.Sadece şunu söylüyorum. Bir Hristiyan için Kutsal Kitap herşeydir ve böyle bir durumda, Kutsal Kitabın sonuna kadar red ettiği bir şeyi Hristiyanların yapmasını beklemek ne kadar mantıklı olur?

    Sonuna kadar reddettiği mi??? Bu bakış açısıyla bakarsam, yaygın görüşe göre kur’an da bugünkü kutsal kitabı reddediyor. Yaygın görüşün doğru olduğunu kim bilecek???

    BURÇ;8697 wrote:
    Hayır değildir; çünkü doğru tektir ve alternatifsizdir.

    Daha da açmam gerekirse… Bakın; sevgi, barış, dostluk harika kavramlardır. Dolayısıyla dinler arası diyolokta güzel bir şeydir… Ama kaş yapalım derken de göz çıkartmayalım :) Birbirimizi anlamak uğruna Rab’bimizin buyruklarından uzaklaşırsak ve O’nun bize yasakladığı şeyleri kabul edersek bu ne kadar doğru olur?

    Tanrı katında doğru tektir ve alternatifsizdir. Ama biz tanrı değiliz. O’nun kuluyuz ve inanın O bizim fikir ayrılığımızı hoşgörüyor ve bununla bizi sınıyor. İnsanlar nazarında herşey siyah-beyaz netliğinde olmayabilir. Siyah ve beyazın tonlarında gri tonlar vardır. Biz işte bu gri tonları tek gerçektir diye kabulleniyoruz.

    İnanın bana diyeceğim ama inanmayacaksınız, onun için demiyorum. Göreceksiniz diyeyim, sevgi, barış ve dostluk adına atacağımız çok küçük adımlar Allah katında ödülsüz kalmayacaktır. Siz de biz de karşılığını alacağız. Tabi tek bir şartla, O’na imanlarımızı koruyabilir ve O’na denk tanrılar edinmezsek. Dinler arası diyalog olmaz gibi geliyor bana ama dindarlar arası iletişim çağımızda kaçınılmaz görünüyor ama dindarlar başlarını kumdan çıkarma niyetinde değiller.
    İsa’nın hükümranlığı günlerinde Tanrı sorarsa,
    ”…. hanım, dünya barışı ve sevgi küprüleri kurma yolunda neden bildiğin gerçekleri uygulamaktan geri durdun?”
    Ne cevap vereceksiniz?

    ” Ey Rabbim, senin buyruklarına ters hareket etmekten korktum” mu diyeceksiniz??

    Halbuki O, ”düşmanını bile seveceksin” demişti daha önceden.

15 yazı görüntüleniyor - 31 ile 45 arası (toplam 50)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.