Azizlere Dua’ya.. TANRI ne diyor..

  • Bu konu 9 izleyen ve 25 yanıt içeriyor.
11 yazı görüntüleniyor - 16 ile 26 arası (toplam 26)
  • Yazar
    Yazılar
  • #36468
    Anonim
    Pasif

    Tek şefaatimiz Rab İsa Mesih’tir. Tek yol O’dur. Çünkü O Gerçektir. Ve O içimizdedir. Rab Tanrı artık içimizdedir, MÜJDE!!!!….. O artık bizden uzak değil ki, biz O’ndan uzak değiliz ki… Biz birlikte yaşıyoruz, yüreğimizin tahtını Rab’be vermişiz. İç içe geçmişiz, sözlerimizi duymakta zorluk çekmiyoruz. Dolayısıyla hiç kimsenin aracılığına ihtiyaç yoktur. Yeni yaratılıştan önce de yoktu, Tanrı her zaman direk kendisine dua edilip , dileklerin dillendirilmesini istemiştir, emretmiştir. Çünkü diğer türden yolların (azizlerden dua ederek, onlardan yardım isteyerek) ölümcül günah olduğu bildirilmiştir. Eğer siz hristiyan olmanıza rağmen, azizlere dua etmeyi ya da şefaat dilemeyi kabul ediyorsanız, Tanrı’nın İsa Mesih aracılığıyla insanlığa sunduğu Kendisiyle birlikte yaşama, Kendisinin içinde bulunduğu birer tapınağa dönüştürülme hediyesini, lütfunu elinizin tersiyle itmiş oluyorsunuz demektir.
    Şunu sormak istiyorum katolik ve ortodokslara; İSA MESİH’İN SUNMUŞ OLDUĞU LÜTUF, MÜJDE, VAATETTİĞİ YENİ YARADILIŞ NEDİR?… Bunun cevabını Kutsal Kitapta bulabilirsiniz. Ama yalnızca okumak bir işe yaramaz, önemli olan Rab’bin gerçeğini arayan samimi bir yürekle okumak, dua ile gerçeği Rab’den istemektir. Azizlerden değil!!… Rab’de samimi olan herkes GERÇEĞİ GÖRÜR, GÖRMEK İSTEMEYENLER BURDA YANLIŞ YOLLARINI DİLLENDİRMESİNLER BİLE.RAB’BİN KELAMI KESKİN BİR KILIÇ GİBİ KESİN VE NETTİR.

    #36474
    Anonim
    Pasif

    Canım Tuba… sen eğer Rab’bın sadece bir dileyiş ile her istediğini aracısız gerçekleştirdiğine inanıyorsan yemek pişirirken neden mutfağa girip tüm tencereyi, sahanı, fırını falan seferber ediyorsun… bir yere gittiğinde niye otobüse biniyorsun… Dile, kendiliklerinden olsunlar… yemek kendiliğinden hazır olsun, gideceğin yere anında mekan ışınlamasıyla gidesin. : – )))

    Aslında anlatmak istediğim o kadar bariz ki… düşün bir kere: Rab’bın yazılı kelamı bile bize aradaki kilise tarihi aracılığıyla ulaşmış. Bir ‘aracı’ vasıtasıyla yani.

    Kainat sosyal bir yaradılışa sahiptir, doğasından ötürü… tabiatı itiabarıyla bir ‘cemaat’tır yani… hiç bir şey öyle kendiliğinden, boşluğun ortasında, bir arıtılmışlık ortamında olmaz. Herşey herşeye bağlantılıdır. Bir ‘bağ’dır kainat… ezelden beri var olan, Rab’bı kendisinin apaçık belirttiği gibi.

    Evren öyle çalışır… cemaat ve birliktelik yoluyla. Herşeyin herşeye ihtiyacı vardır. Ve bu herşeyde bir tevazu yaratır elbet.

    Denebilir ki günah bir ihtiyaçsızlık yanılgısından ibarettir. Kibirden yani.

    Bu çok önemli bir noktadır, üzerinde çok düşünülmesi gerekir.

    Benden ufaksındır sanırım, abin olarak kucaklıyor öpüyorum yanaklarından. Gülümseme dolu hem. Eğer büyüksen… ablam olarak kucaklıyor öpüyorum. Maksadım tepki değil inan… önceden demiş olduğum gibi bazı şeyleri anlaşılır kılmak. Hepsi bu. : – )

    #36477
    Anonim
    Pasif

    Viran Dede,
    Dedikleriniz, sizi kendiniz haklı çıkarmaya yönelik nafile bahanelerdir. Benim söylemimle uzaktan yakında alakası yoktur. Benim söylediğim, altını çizdiğim husus çok açıktır. Ve buna rağmen bu tür alakasız, benim savunduğum şeye en ufak derecede karşılık olamayan bu yazılarınızı gerçekten okumak beni biraz sinirlendiriyor. Çünkü gerçekten görmüyorsunuz.

    #36476
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Tuba, sinirleniyor olman ‘bu kendiyle bunca fikir ayrılığında bulunduğun adamı da sevebilmen gerekiyor’ şeklinde bir teşviğe işarettir belki, Yüce’lerden sana hitap eden… bu ihtimali de bir düşünüver istersen. : – )))

    Rab müridi olmaya azimli herkes bu dünyada kendiyle fikir birliğinde olmayanları sevmeye de azimli olmalıdır. Başkalarıyla aynı fikirde olmamak meşrudur ama iyiliklerini kalpten dileyemeyecek bir halde yaşamak meşru değildir, kesinlikle. Sorundur ve kendiyle acilen yüzleşilmesi gerekir.

    Fikir ayrılığına rağmen hoşgörü ve sevginin olması yaşanılabilirliği olan bir toplumun varolabilmesi için en asgari şartlardan biridir zaten.

    Güzellikler diliyorum hayatında…

    #36478
    Anonim
    Pasif

    @Viran dede 21552 wrote:

    Sevgili Tuba, sinirleniyor olman ‘bu kendiyle bunca fikir ayrılığında bulunduğun adamı da sevebilmen gerekiyor’ şeklinde bir teşviğe işarettir belki, Yüce’lerden sana hitap eden… bu ihtimali de bir düşünüver istersen. : – )))

    Rab müridi olmaya azimli herkes bu dünyada kendiyle fikir birliğinde olmayanları sevmeye de azimli olmalıdır. Başkalarıyla aynı fikirde olmamak meşrudur ama iyiliklerini kalpten dileyemeyecek bir halde yaşamak meşru değildir, kesinlikle. Sorundur ve kendiyle acilen yüzleşilmesi gerekir.

    Fikir ayrılığına rağmen hoşgörü ve sevginin olması yaşanılabilirliği olan bir toplumun varolabilmesi için en asgari şartlardan biridir zaten.

    Güzellikler diliyorum hayatında…

    Amin Viran Dede Amin…

    #36479
    Anonim
    Pasif

    Kutsal Kıtap buyrukları ve ilkeleri bizi Tanrı’ya götürürür.Tanrı isteği ne ise bunu açıklar ve anlamamızı sağlar.
    Musa:

    “Eyer benden hoşnutsan,lütfen şimdi bana yollarını göster ki,seni daha iyi tanıyıp hoşnut etmeye devam edeyim” Çıkış 33:13

    Demişti.

    Bu bizlere,Tanrı’nın isteğini ve buyruklarını ve onların ardında yatan ilkeleri bilmenin,Tanrı’nın kişiliğini iyi tanımanın yolu olduğunu anlatmıyormu.!
    Belirli bir seçimi yada eylem biçimini Tanrı’nın isteği ile karşılaştirdığımızda, kafamizdaki tüm soruların cevabını, buluruz.

    Bu çevapları bulurken unutmamamız gereken bir şey vardır.
    Kutsal KItapımız derki:

    “Komsunu kendin gibi sev”
    Bunu derken,ayrıca, sevgi ile hizmet etmeden bahseden ayet’te derki:
    Birbirinize sevgiyle hizmet edin.ve ayet’in devamında :

    “Ama birbirinizi ısırıp yiyorsanız,dikkat edin,birbirinizi yok etmeyesiniz.”
    Galatyalılar 5:15.

    İnandığımız Tanrı, sevgi Tanrı’sı değilmi.?
    İnsanı uygulamalar ,törensel gösteriler,bizi inandığımız aynı tanrı’dan ayırabilir mi.?
    Sonuçta Günah mı..?
    Yargılayacak olan Tanrı’dır.
    Yada görüş farklılıkları:?
    Nefret barındırabilirmi Sevgi Tanrı’sı çocuklarında.
    Hayır.
    Diyorum ki Tanrı mız Sevgiyse,ve biz Sevgiyi en üstün olarak görüyorsak Sevgide sevkat var diyorsak,Sevgide sabır olduğunu dile getiriyorsak,Sevgi’nin kaba davranmadığını haykırıyorsak, sevgi kolay kolay öfkelenmez diye bağırıyorsak.
    Bunu hayatımıza da geçirelim,

    İste O zaman.. Mesih’in Çocukları oluruz.

    Kardeşimizden Nefret edersek yada kızarsak..sinirlenirsek,”Komsunu kendin gibi sev” ifadesinin ..ki biliyoruz bu tüm yasanın özetidir,bir anlamı kalırmı.?

    Rab İsa Mesih O’nu Kabul eden her dili,bereketleyip Kutsasın.

    Esenlikle.

    #36481
    Anonim
    Pasif

    Viran Dede,
    Siz mükemmelsiniz, düşünceleriniz de mükemmel diyemem. Bu türden paylaşımlarınız beni sinirlendiriyor, bunun sizin kişiliğinizle, size karşı olan duygularımla alakası yok. Tıpkı islamı sevmediğim, ve ona ait yalanlarla karşılaştığımda sinirlendiğim gibi..

    #36482
    Anonim
    Pasif

    Saba kardeşimizin yazdıkları çok manalı… kesinlikle katılıyorum.

    Rab kendi arzusunu hepimize vahyetsin, emin kılsın bizleri. Önemli olan tüm kalbimizle bunu dilememiz. Bunu kalpten diledik mi, O mutlaka doğru olanı bize gösterecektir, hiç şüphesiz. Bize tek düşen her an niyetimizi dikkatimizde bulundurmamız. Bu yeter de artar bile. Ötesi bizim işimiz değil zaten, tamamıyla O’nun işi.

    Fırat kardeşimizin bunca derinden yazmış olduğu ‘amin’ de çok manalı tabi. İyi niyetin ve karşılıklı anlayışın ne kadar önemli olduğunun kalpten bir ifade ile altını çizmiş.

    Tüm burdaki kardeşlere, herkese sevgiler, her halükarde…

    #36483
    Anonim
    Pasif

    MÜSLÜMAN AZİZLER:

    Az önce televizyonlardaki haberleri izliyordum. Ramazan dolayısıyle, onbinlerce kişi, kutsal sayılan yerleri ziyarete gitmişlerdi. Ayrıca yine, her zaman olduğu gibi, üzerlerinde ya ‘Allah’ yazılı veya ‘Muhammed’ yazılı bir koyun ortaya çıkarıldı. Ne büyük mucize diye halk bir kez daha uyutuldu. Birileri yere havadan bir kova kum dökse, ‘Allah’ adının yine ortaya çıkacağına bahse girerim.

    Ziyaret edilen kutsal(?) yerlerden bir tanesi de ORUÇ DEDE Türbesi idi. Yine anahtarlar çıkmış ceplerden, habire türbeye sürüyor ve dua ediyorlardı. Kimileri çok duygulanmış, kimisi ağlamış, çeşitli sözlerle Allah’ı yüceltiyor ve minnettarlık sunuyorlardı.

    Araba anahtarı sürtersen türbeye, araba sahibi olursun. Ev anahtarı ise, ev sahibi. Kimisi cüzdanlarını sürüyordu. Kimisi Oruç Baba’ya şahitlik ediyordu. “Çocuğum yoktu oldu”, “Evladım şifa buldu”, “Kızım eş buldu”, “Torunum iş sahibi oldu” gibi şeyler söyleyerek, Oruç Babanın ne kadar hikmetli olduğunu anlatıyorlardı. Kimisi her yıl geldiğini ve her istediğini de aldığını söylüyordu.

    TV sunucusu onlara yaklaşarak, “Sizce doğru mu yaptığınız? Allah yerine bir ölüye tapıyor, ondan medet umuyorsunuz?” diye sordu. Ordakiler ise hiç toz kondurmayarak, “Biz Allah’a tapıyoruz. Oruç Dede sadece bir aracı. Dualarımızı iletiyor” diye cevap verdiler. Ne diyelim! Eh işte! Meğer ‘Müslüman Azizler’ de varmış.

    #36485
    Anonim
    Pasif
    Quote:
    Demekki hala öbür taraftan buraya mesajlar geliyor ve burdan oraya dualar gidiyor.

    Ne bizim taraftan diger tarafa ne de diger taraftan bizim tarafa bir mesaj gelemez.Dualar da sadece Tanri tarafindan alinir ve degerlendirilir.Mesih bu iste tek aracidir.Bunu söyleyen de otoritesini zayiflattiginiz Kutsal Kitap’tir ve insan fikirleri kattiginiz kilise geleneklerinizdir.

    Quote:
    Neyse konumuzdan sapmayalım yinede ben diğer mesajımın yayınlanmasını arz ediyorum.Yoksa burası demokratik değilde sadece evanjeliklere açık olan bir forummu.Sakın yanlış anlamayın sizi küçümsemiyorum ancak siz bana Güzel Anglican diyerek küçümsüyorsunuz.

    Burasi Kutsal Kitab’a uygun ögretilerin paylasildigi ve sevgi sayginin ön planda tutuldugu bir platformdur. Müslüman üyelerimizin oldugu kadar ateist ve karsit görüslü olan cok sayida diger mezheplerden de üyelerimiz de mevcuttur.

    Birisine Güzel…. dendiginde o kisiye hakaret edilip kücümsenmiyor tam tersine o kisiye hürmet edilip saygi duyuluyor.Bundan emin olabilirsiniz.Lütfen böyle alingan olmayiniz.

    Quote:
    Sizde biliyorsunuzki birbirimiz için dua etmek bizim bir parçamızdır.Aziz Pavlus kendisi için herkesin dua etmesini istemiştir.Şimdi İsa’nın öğrencilerinimi dinlemeliyiz.Yoksa ondan 16 yüzyıl sonra çıkmış tek işi Katolik’lerin yaptığını reddetmek olan birisinimi ?

    Birbirimiz icin tabi ki dua edecegiz ve etmeliyiz de.Pavlus bunlari hep istemis ve bizler de bunu savunuyoruz zaten.Lakin Pavlus ve bizler dünyada yasayan kimselerden bunu bekliyoruz.Bu dünyadan ayrilip Rab’den ödülünü almak üzere,islerinden dinlenmis olan “kutsallari”rahatsiz etmek istemiyoruz.Dikkat ederseniz Saul da kendisini cagirtmis olan Samuel’den firca yemis ve kendisini cagirtmaktan duydugu rahatsizligi ifade etmisti.Roma katolik kilisesini sadece elestiren Martin Luther degil her dönemde bu yanlis ögretilerle mücadele etmis cok sayida imanli var olmustur.Ayrica Martin Luther’in tek isi katoliklerin yanlisliklariyla mücadele olmayip Kutsal Kitab’in ana dilde cevirisini yapip Kutsal Kitab’in yorumlamasi üzerinde de cok degerli calismalari olmustur.Onun icin hakkini yemeyelim.

    Sevgiler

    #36490
    Anonim
    Pasif

    Azizler kimdir? Onlar da bizler gibi İsa Mesih’e, O’nun bağışına, yardımına gereksinimleri olan insanlardır. Üstelik bu kişiler ölmüşlerdir. Ölülerden medet ummak, onlardan yardım istemek Kutsal Kitap öğretisine tamamiyle ters düsmektedir. Yasayan diri Tanrımız dururken kalkıp ölmüş insanlardan yardım dilemek bosuna zaman kaybetmek ve yanlış kapıyı çalmak demektir.. Bizimle Tanrı arasına aracıya gerek yoktur. İsa Mesih’le birebir iletişime geçebilir, tüm ihtiyaclarımızı, tüm isteklerimizi O’na iletebiliriz.. O yaşadığı için bizi duyuyor ve yardım etmek için kendisine yönelmemizi ve seslenmemizi bekliyor.

11 yazı görüntüleniyor - 16 ile 26 arası (toplam 26)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.