Yorum Bilmi

  • Bu konu 1 izleyen ve 17 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 16 ile 18 arası (toplam 18)
  • Yazar
    Yazılar
  • #30435
    Anonim
    Pasif

    KK yorumcuları akıllı birer mermi gibi olmalılar. Uyumun sağlanması için ne yapılması gerektiği konusunda gerekli ayarlamaları yapmalısınız. Tam olarak bu hesaplamaları yapmazsanız. Gerçek hedefi kaçıracaksınız. Rüzgar estiğinde yağmur yağdığında ne olursa olsun hedefi kaçırmasın diye. Bu ayarlamaları KK yorumcuları yapmalılar. Mikro prosesi ne yönlendiriyor. Lazeri takip ediyor. Gerçekten çok uygun bir önder. Akıllı Mikro proses lazeri takip ediyor. Kim var böyle yanılmaz bir önder. Tek yanılmaz önder kimdir. Tabi ki KK. KK KK’ı yorumlar. Bunu KK yapıyor. EA’dan alıyor lazeri ve YA’ya gönderiyor ve ne olacağını gösteriyor. Bunu uyguladığı zaman YA tamamen uygun oluyor o zaman. Mesela Yeşu kutsal savaşa gönderildi. Yeşu’nun yazarı bunu silaha doldurdu. Yeşu’nun kutsal savaşa çağırılması öyküsünü aldı. İlk hedefe göre bir öykü yazdı. Birinci hedefe doğru mermi uçtu. Orijinal okuyuculara. Orijinal okuyuculara bu kutsal savaşı götürüyorlardı. Nasıl savaşacaklarını Yeşu’nun birinci bölümünü okuyarak öğrendiler. Onlara çok açıktı. Kılıçları vardı. Fiziksel düşmanları vardı. Saldırılacak şehirleri vardı. Yeşu’nun olduğu gibi. Böylelikle bir uyum sağlanmıştı. Orijinal anlam silahın içinden hedefe doğru gitti. Ama şunu unutmamalıyız. Bir hedef nokta daha var. siz akıllı mermi içindeki mikro prosessiniz. Ne yapmanız gerekiyor. Bir lazer öncülüğü gerekiyor. İkinci hedefi hedeflemek için bunu izlemek gerekiyor. Modern izleyiciler için. Bu nedenle lazer hedefine bakıyorsunuz. Nedir bu KK öğretisi. KK değişik konulara nasıl uyarlıyor bu savaşı. Uçuyor uçuyor bu kutsal savaş öbür kutsal savaşa çarparak devam ediyorsunuz. Tarihleri okuyorsunuz Zekeriya’yı okuyorsunuz. Sadece benim ruhumla güçle kuvvetle değil okumaya devam ediyorsunuz. Ondan sonra merminiz esas olması gereken yere düşüyor. Burası neresi. İsa’nın geldiği zaman. Gerçekten çok çalışmanız ve rehbere her zaman geri dönmeniz gerekiyor. Bu çok önemli . tekrar buldunuz devam edin Efesliler 6’yı buldunuz. 2.kor.10 2.Kor.2 ne diyor. bedene kana değil görünmez güçlere karşıdır savaşımız. Tanrı’nın kalkanlarını giymelisiniz. İşte bulduk asıl yönlendiricilerimizi. Biraz geri gelelim. Kol.1 İbr.2 Efes. 4 ne anlatıyor bize İsa geliyor. O bizim için Kutsal savaşı savaşıyor. O kutsal savaşın uyduğu bir yol. İsa’nın ölümünde ve dirilişinde şeytan yenildi. Şeytanın gücü İbr.2. bölüm Göğe çıktığı zaman Efes.4.bölüm ve armağanlar yağdırdı kendi halkına. Bu armağanlar neydi. Kutsal Ruh’un armağanları. Öğretmenlik, peygamberlik, önderlik vs. Birincisi İsa ilk uyarlama kendisi kutsal savaşı kendi adı da Yeşu zaten. Efes.6 kendimiz hakkında kutsal savaşçılar olarak söylüyor. Müjde aracılığı ile silahlarla değil savaşımız. Sonuç hedef olarak ikinci geliş var. Vah.19 İsa Mesih geri geldiğinde bir savaşçı olarak, at sürerek, düşmanlarını öldürerek. Ne yazıyor onun kaftanında. Kralların Kralı Rablerin Rab’bi. Beyaz bir kaftanı üzeri kanla dolu. Belki düşmanların kanı. Önemli olan büyük savaşçı olarak gelmiş olması. Son savaş Armegedon diyoruz biz bu savaşa. İmparatorluğun geri çöktüğü. YA bizim yanılmaz rehberimiz. Bize enformasyon verdiğinde o zaman mikro prosesin yeri bulması zor değil. Tabi ki zor olabilir eğer böyle bir lazer öncünüz yoksa. Rehberiniz yoksa. Diğer bir deyişle YA buna benzer şeyler vardır. Eğer YA bize rehberlik etmezse bize söylemezse ne kadar dogmatik ne kadar kesin olabiliriz. Böyle bir uyarlamanın nasıl olacağını YA anlatmazsa. Dogmatik kesin mi olacaksınız yoksa alçakgönüllü mü. YA da bulduğumuzdan daha fazla dogmatik olacaktık. YA yanılmaz rehberimiz. EA’daki her bir konu için bir açıklama yapmıyor bize YA. Eğer yanılamaz bir rehberimiz olmazsa o zaman biz EA konusunda nasıl bir yön bulacağız. Kendimize en uygun olanını yapabiliriz ama çok daha az dogmatik, kesin olmalıyız. Çok inatçı olmamalıyız. YA bize yön vermiyorsa çok katı olmamalıyız. Bulduğumuz zaman da YA’nın anlattığı tarzda olmak durumundayız. Mesela EA bazı suçların cezalandırılmasından bahsediyor. Musa’nın yasası gidiyor İsrail’e. İsrail eğer bir suç varsa öldürüyor. Tam hedefi vuruyor. Ama biz bununla ilgilenmiyoruz. Ama biz bu öldürme görüşünü ne yapacağız. Gidiyor mermi hedefi bulmaya çalışıyor lazeri takip ederek. Bir şey buluyoruz. Ölüm hakkındaki terminolojiyi EA’dan alıyor ve kiliseye uyguluyor. Öldürmek için değil. Nasıl uyguluyor. Disiplin olarak. Kesiyor atıyor kiliseden. Kiliseden kesmek anlamı var. biz bu öldürmeye baktığımız zaman EA’daki yani kilise ne yapmalı. İnsanları öldürmemeli. Bunu bilmemiz gerekli. Çünkü geçmişte bazı kiliseler bunu ölüm olarak aldılar. Aslında çok açık. Bunda güvenimiz yüksek olmalı. Ama hala sorumuz var. hükümet konusunda ne diyeceğiz. Devlet insanları öldürebilir mi? hangi suçlardan ötürü. Bazı liste yapılırsa bu suçlar 12-13 civarında. Maksimum 12 si ölüme tekabül ediyor. Orijinal anlamı koyduk. EA’da ne olması gerektiğini bulduk. Sorumuz YA’da ne yapacağımız. Lazer yönlendiriciye bakıyoruz. Bir rehber yok bu konuda. YA’da bu konuda ne yapacağım konusunda bir şey vardı galiba ama yeterince açık değildi. Ne yapmamız gerekiyor a zaman. Bazı cevaplarla gelebilmeniz için en iyi olanı yapmanız gerekiyor. Politikacıysanız , yargıçsanız ya da jüriyseniz. Bir sonuçla gelmeniz gerekiyor. Ama YA bu konuda kesin bir şekilde konuşmadığı için biz de kesin olamayız. Bu bir seviye meselesi ne kadar az ne kadar çok. Ne kadar açık ne kadar kapalı. Bulabiliyor musunuz rehberi. Tarih zaman birimlerine bölünüyor. Bunlar antlaşma periyotları temel olarak. Biz bu mermiyi alıyoruz. Bu farklı antlaşma periyotlarından geçiriyoruz. Bu bir çeşit değişim. Antlaşma tarihindeki değişim. Tanrı’nın vahiyi. İkinci tarz bir değişim var. aynı dünyada yaşıyoruz. Ama dünyanın kültürü aynı yönde değişmeli. Bazen kültür anlaşılmalı o zamandaki. 1.Kor.9 da elçi Pavlus şöyle diyor. Yahudi olanla Yahudi olmayanla Yahudi olmayan oldum. Herkesle her şey oldum. Kültürel olarak uyumda özgür olmalıyız olgun bir Hıristiyan kendi kültüründe bir hapishanede olmamalıdır. Olgun Hıristiyan esnek olandır. Aynı zamanda bu bölümde yasasız gibi davrandım diyor ama ben yasasız değilim. Yasa altındaki bir kişi gibi davrandım ama ben yasa altında değilim. Pavlus’un sınırları var. esnek olmak ne demek biliyor. Bu kültürel esneklik. Biz aynı dünyada yaşıyoruz. Bugün EA’yı uygulamaya getirdiğimizde de ayını esneklikte olmalıyız. Farkları bilmek içinde hikmeti edinmeliyiz.

    #30436
    Anonim
    Pasif

    Bir arkadaşım var dağların tepesinde yaşıyor. Oturduğu yerde büyük bir hortum oldu Tornedo. Bahçesinde 3m çapında bir çınar ağacı vardı. Tornedo bu çınar ağacını kökleyip attı. Evinin yakınında küçük bir çam ormanı vardı. Bu ormana baktığınızda Tornedo’nun nereden ve nasıl geçtiğini çok iyi görebilirsiniz. Ayrıca o ormana baktığınızda çam ağaçlarının orada durduğunu görebilirdiniz. Çınar ağacı gibi kökünden sökülmemişti. Çam ağaçları esnektirler. Çınar ağaçları ise esnek değildirler. Çınar ağaçları çok sağlam oldukları için hiç bir şey olmayacağını düşündü. Fakat hortum gelip onu yerinden söküp attı. Ama hortum geldiğinde çam ağaçları hortum hangi yöne o yöne doğru esnek bir şekilde döndüler. Domuz yerim domuz yemem. Küpe takarım küpe takmam. Dövmem var ya da dövmem yok. Benim için önemli değil. Benim için önemli olan köküm. Mesela Amerikalılar Amerikan kültürü ile Hıristiyanlığı ayıramıyorlar. Aslında birçok millet aynı. KK’ın söylediği kökler konusunda sağlam durmalıyız. Köklerimiz çıkmamalı. Mesih’te sağlam kalmalı. Pavlus Mesih’te sağlam kaldı, KK’ta köklendi. Ama hala tapınağa gidiyor, gelenekleri yerine getirmeye çalışıyordu. Bu kadar esnek biriydi. Herkes bu esneklikte ve hikmette olmayacak. Bu nedenle kendi vicdanınızı dinleyin diyor KK. Aynı zamanda başkalarının da vicdanını dinleyin. Gerçek konusunda esnek olmak demek değil. Gerçeği nasıl söyleyeceksiniz bu konuda esnek olmak. 15 yaşındakine söylediğiniz gibi 50 yaşındakine de söyleyemezsiniz gerçeği. Zengin adama yaklaştığınız gibi fakir adama yaklaşamazsınız. KK’ı anlatırken insanlara şu tuzağa düşebiliriz. Kendi kültürel önyargılarınız çabucak Hıristiyan gerçeği ile tanımlanabilir. Bizim görevimiz bunu yapmak değildir. KK’ta bazı şeyler bulduğunuzda kendi kültürünüzde bunu anlamaya başladığınızda ve kendi kültürünüzde buna baktığınızda gerçeği kaybetmeksizin kendi kültürünüze uygulama yapmalısınız.
    Biz orijinal anlam üzerinde düşünmeliyiz. Önceden yönü anlamak konusunda. Ondan sonra biz uyum sağlamak için mümkün olduğunca KK’a göre KK bizi değişik kültürler aracılığı ile götürene kadar.
    Üçüncü şey şudur. Biz bugün aynı kişileriz daha önceden olduğu gibi. Ama her zaman şunu hatırlamalıyız ki her zaman değişik farklı tipte insanlar var. mesela bir bölümü uyguluyorsunuz dedeler hakkında. 4 yaşındaki çocuğa uygulamanızdan farklı. Mesela beni düşünün. 4 yaşında bir torunum var. KK diyor ki durmaksızın dua edin diyor. Bir dede olarak bir teoloji profesörü olarak benim torunumun dua etmesini mi istiyor Tanrı. 4 yaşındaki torundan farklı dua etmemi istiyor. Tabi ki önderlerin daha farklı olmasını istiyor. Bu Hıristiyan yaşamının doğası. KK’da daha fazla enformasyon bulduğunuzda daha fazla güveniyorsunuz bu kavrama. Bu birçok Hıristiyan öğretmeninde geçerli. Çok kesin ve güvenilir olacağınız şeylerle çok kesin ve güvenilir olamayacağınız şeyler arasındaki farkları bilmiyorlar. Ne yapıyorlar insanlar öğretirken. KK’ın çok kesin ve güvenilir olarak söylediği herşeyi ve kendi görüşlerini karıştırıyorlar. Bu durumda dogmatik olmamaları gerekiyor. Mesela bu cümle hakkında dogmatik olabilirsiniz. Kadın ve erkekler uygun giyinmeli. Sanırım bu konu hakkında çok farklı kanaatler var. belki de bu konuda fedakarlık edemeyeceksiniz. Ama buradaki alçakgönüllü giyim hakkında ayrıntılı düşünürseniz. Şimdi görüşünüzü göstermeye başlıyorsunuz. KK hakkında konuşmuyorsunuz. Mesela ben ve eşim bir keresinde Sibirya’ya bir kilisede öğretmeye gittik. Eşim çok fazla takı takmaz ve makyaj yapmaz. Sade biridir. Orada kadınlarla konuşuyordu. İlk gün kadınlar ona çok kibar davranmaya çalıştılar. İkinci gün ona şöyle sordular. Neden fahişe gibi giyiniyorsun. Eşim tercümede bir problem olduğunu düşünmüştü. Ama tercümede bir problem yoktu. Eşimin üzerinde sade bir pantolon ve kazak vardı. Kulağında da küçük bir küpe vardı. Makyaj yoktu. Eşim onlara neden böyle düşündüklerini sorduğunda ona küpe takmışsın, kulağını deldirmişsin ve pantolon giymişsin. Yeterli bir nedendi Sibirya kilisesi için. Bu alçakgönüllü giyim kavramından çok uzak bir şey. Kişisel ve kültürel standartta. Bu nedenle insanlara hikmetli bir sunuş olmalı. Keşke önceden birisi bunu bize söyleseydi. Elbise giyerdi ve küpeleri çıkarırdı. Bu onları rahatlatmak ve esenlikleri için uygun olurdu. Bu nedenle çok hikmetli bir öneri getirmelisiniz. Ama bunu da bir öneri olarak sunabilirsiniz. Tanrı’nın yasası gibi sunamazsınız. Bu uyarlamaları yaparken çok dikkatli olmalısınız. Bazılarını zorlayamazsınız. Bu bilmeniz gereken çok önemli bir şey. İçinde 2-3 kişi ile oturursunuz böyle bir kilisede.

    #30437
    Anonim
    Pasif

    İbrahim’in öyküsüne geri dönüp bu uyarlamaları yapmaya çalışacağız.
    Yar.12:1-9 “RAB Avram’a, “Ülkeni, halkını, babanın evini bırak, sana göstereceğim topraklara git” dedi, “Seni büyük bir ulus yapacağım, Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım. Bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacağım. Seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki halkların hepsi Senin aracılığınla kutsanacak.” Avram RAB’bin buyurduğu gibi yola çıktı. Lut da onunla birlikte gitti. Avram Harran’dan ayrıldığı zaman yetmiş beş yaşındaydı. Karısı Saray’ı, yeğeni Lut’u, Harran’da kazandıkları malları, edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine doğru yola çıktı. Oraya vardılar. Avram ülke boyunca Şekem’deki More meşesine kadar ilerledi. O günlerde orada Kenanlılar yaşıyordu. RAB Avram’a görünerek, “Bu toprakları senin soyuna vereceğim” dedi. Avram kendisine görünen RAB’be orada bir sunak yaptı. Oradan Beyt-El’in doğusundaki dağlık bölgeye doğru gitti. Çadırını batıya düşen Beyt-El’le doğuya düşen Ay Kenti’nin arasına kurdu. Orada RAB’be bir sunak yaptı ve RAB’be yakardı. Sonra kona göçe Negev’e doğru ilerledi.”
    İbrahim’in çağrılışı. İbrahim vaat edilen topraklara çağırıldı. Silahına bunu koydu. Silahı ateşledi İsraillilere. İsrailliler ne olması gerektiğini biliyorlardı. Musa’nın onları vaat edilen topraklara götürmek için çağırdığını biliyorlardı. Ama dikkat edin orada küçük bir uyarlama var. tanrı İbrahim’i çağırdı. Musa ise İsraillileri çağırıyor. Aynı zamanda dikkat edin. İbrahim Mezopotamya’daydı. İsrail ise Mısır’daydı. Bu nedenle farklı zıt taraflara gitmek zorundaydılar. Aynı şekilde değil ama yakın. Aynı ülkeye gitme ve aynı Tanrı’nın çağrısını izleme konusunda. Bu orijinal anlam. İbrahim gibi olmak ve vaat edilen topraklara gitmek. İsrail’e gidiyor ve bize doğru geliyor. Sürekli olarak değişmeler oluyor. Burada ne bulacağız. Antlaşma döneminin değişimini buluyoruz. Burası çok net konuşuyor. Biz aşağı doğru devam ettikçe daha fazla değil daha az. Nasıl antlaşma konusu değişiyor. YA bize şunu anlatıyor. 1.Kor.10.bölüm orası büyük bir bölüm. Nasıl çıkış bölümüyle bağlantı kuruyor. Korintliler 10 da diyor ki biz gidiyoruz vaat edilen topraklara. İsrail Musa’da vaftiz olduğu gibi, gökten ekmek geldiği gibi. Biz Hıristiyanlar da Mesih’te vaftiz olduk. Biz göksel ekmeği yedik. Onlar vaat edilen topraklara doğru devam ediyor. Biz de yeni yer ve yeni gök için devam ediyoruz. Vaat edilen topraklara yürüyüşlerinde birçokları düştüler. Biz de yeni yer ve yeni göğe doğru giderken başarısızlığa uğramayalım. Hepsi 1.Kor.10.bölümde yer alıyor. Bize ne yapacağımızı anlatıyor. İşte burada lazer yönlendirici var. biz buna hemen hedeflemeye başladık. İbrahim Kenan’a çağrıldı. Biz de yeni dünyaya Tanrı’nın krallığına çağrılıyoruz. Tanrı’nın krallığına gidiyorsak Tanrı’nın gitmesi gibi Tanrı bizi çok bereketleyecek. Çok zengin olacağız, büyük adlarımız olacak. Ama bundan da öte kendimizi bereketlemiş olacağız. Bir prosessin içine tüm dünyaya. Bu bereket İbrahim’in bereketlenmesi gibi. Bu bereketi bütün dünyaya taşıması gibi biz aynı şeyi yapacağız. İbrahim’in çağrısı burada bizim çağrımız olmuş oluyor. İsa Mesih’i izlemek. İbrahim Tanrı’yı izlemek için çağrılmıştı. İsrail Musa’da çağrıldı Tanrı’yı izlemek için. Biz İsa ile çağrıldık ki o Tanrı’nın çağrısını istedi. Orada Kenanlılar vardı. Peki bu Hıristiyanlar olarak bizim yaşamımızı nasıl etkiliyor. Bizim düşmanımız şeytan ve onu izleyenlerdir. Dünya sizindir. Ama diğer insanlar işgal etmişler ve bunlar güçlü insanlar. Bizden çok daha fazla paraları ve dünyasal güçleri var. biz zayıfız. Olması gerektiği gibi. Her halükârda biz savaşa gitmek zorundayız. İbrahim o bölgeye gitti. Tanrı’nın adını çağırdı. Sunaklar inşa etti. İsrailliler sunak inşa etmediler. Bir sunak vardı. Çadırları ve onu kendileri ile birlikte etrafta gezdirdiler. İbrahim’im yaptığının aynısını yapmadılar. Bize gelince ne oluyor. Biz sunakta inşa etmedik. Bizim sunağımız nerede. İsa neredeyse orda. Biz her yere gidip Rab’bin adını çağırabiliriz. Sadece Kenan’da değil her yerde. Gördüğünüz gibi bir uyarlama yapmak zorundasınız. Eğer bir uyarlama yapmazsanız. Ne yapacaksınız. Yaratılış 12:1-9 arasında ne yapacaksınız. Hiç bir uyarlama olmaksızın İsrail’in tam olarak yaptığını yapmak isterseniz ne yapacaktınız. Mısır’a gitmeniz, çölü ve kızıl denizi geçip yürüyecektiniz. Kenanlıları arayacaktınız. Sunaklar inşa edecektiniz. Bu bir sapkınlık olmayacaktı. İsa’nın yaptığını inkar etmek demektir. Sizin için bir anlam ifade ediyor mu bu. Size söylediğim aslında zor bir şey değil. Özellikle KK’ın açıkça öğrettikleri ve öğretmedikleri arasındaki ayrımı görmemiz gerekiyor.

3 yazı görüntüleniyor - 16 ile 18 arası (toplam 18)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.