Jaguar ve tuğla

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26225
    Anonim
    Pasif

    Genç ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguar’ıyla bir mahalleden hızlı bir şekilde geçiyordu. Parketmiş arabaların arasından yola aniden çıkabilecek çocuklara dikkat ediyordu ve bir şey gördüğünü sanarak yavaşladı.

    Arabayla caddeden yavasça geçerken hiç bir çocuk göremedi fakat, arabasının kapısına bir tuğla atıldığını farketti. Aniden arabasını durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü.

    Arabadan indi, orada bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu parketmiş bir arabaya doğru iterek bağırmaya başladı; “Bunu neden yaptın?

    Sen de kimsin, ne yaptığının farkında mısın?” İyice sinirlenerek devam etti:

    “Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya malolacak. Bunu neden yaptın?” Çocuk yalvararak cevap verdi:

    “Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı” Parketmiş bir arabanın arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu.

    “Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü, ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz?Benim için çok ağır.”

    Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve adamın ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti.

    Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek “teşekkür ederim efendim, Tanrı sizden razı olsun” dedi. Genç yönetici, küçük çocuğun, ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü.

    Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı.

    Tanrı, ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazan, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı, ister tuğlayı dinleyin.
    Tercihi siz yapın…

    Bazen Tanrı’da bizi çok sevdiği için bize karşı Kıskanç olabiliyor, ve dikkati tekrar üzerine çekip ona yoğunlaşmamız için “bizi öldürmeyen tuğla’lar atabiliyor” bizler dilersek o tuğla’dan canımızı acıtmadan Tanrı’yı daha hoşnut edebiliriz,

    DÜNYASAL ŞEYLERE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRMAKTAN VAZGEÇİP, TANRIYLA OLAN İLİŞKİLERİMİZİ “DAHA SONRA HALLEDERİM” demeden

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.