incil saf haliyle kalmışmıdır?

  • Bu konu 11 izleyen ve 24 yanıt içeriyor.
10 yazı görüntüleniyor - 16 ile 25 arası (toplam 25)
  • Yazar
    Yazılar
  • #30903
    Anonim
    Pasif

    Yani bir kimse Hristiyan ilahiyati okuyup din adami oldugu zaman ayni zamanda “melek” mi oluyor?

    Şimdi yazdığım herhangi bir cümlede benim din eğitimi almış kişiler melektir diye bir imam mı oldu? Yoksa bunun tam tersini mi söyledim?

    Din adamları da Kutsal Ruh sayesinde tören yapıyor, ama törenlerinde de bir çok sefer yanlış iş yapıyorlar. Yapmıyorlar mı?

    O zaman da işte Kutsal Ruh’un herkese gitmediğini görürüz.

    Özel seçilmiş insanlara gittiğini görürüz ki Azizlik mertebesi de buna bir örnektir.

    İncilden ayetlerle yazınızı destekleyin de demeyin. Zaten burada İncil’i yazanlardan bahsediyoruz :) İncili yazanlar, bu yazıyı yazma esnasında hata yapmışlar mıdır? Hayır… Peki Kutsal Ruh ile din töreni yapan din görevlilerinin DİNİ TÖREN ESNASINDA hata yaptıkları görülmüş müdür?Evet… O zaman buradan da Kutsal Ruh’un her insana gitmediğini ve sadece imanlılar arasından seçilmişlere gittiğini görmez miyiz?

    Ayrıyetten bunlar ‘sizin düşünceleriniz olacak’ tarzında ki yorumunuzu da doğru bulmuyorum. Siz de pekala biliyorsunuz ki Ortodoks ve Katolik mezhepleri bu tarz bir mertebeyi kabul eder. Bunun ismi Aziz olur, Saint olur, Aya olur… İsimler değişir ama mantık aynıdır.

    #30904
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Anliyorum.. Incilin yazilisinda görev alan insanlar elbette göksel kilavuzluk altinda yaptilar bu görevlerini. Vahiy kavraminin özü de budur. Ancak benim itirazim, onlarin bu görevi yerine getirmekle mertebe sahibi olmalarinin gerekmedigidir. Incil her iman edenin Rabbin önünde durup hesap verecegini söyler. Rabbe islerimiz icin hesap verecegiz ve o zaman ödüller ve armaganlar olacak.. Bazilarinin sadece cani kurtulacak, armagan alamayacak. Incilin genelindeki ögretislerden yola cikarak, ödüllerin ve yetkilerin dagitilmasi henüz gerceklesmemistir. Bu nedenle kimlerin Rabbin yaninda yetkilendirilecegini simdiden bilemeyiz. Katolik kilisesi ve Ortodoks kilisesi imanda yararli isler yapan inananlari öldükten sonra “aziz” ilan ediyor diye, bunu gözü kapali kabul etmemiz mi gerekir? Incilin ögretislerinden kimlerin aziz oldugunun ayetlerini bir önceki yanitimda verdim. Isaya Rabbi ve Kurtaricisi olarak iman eden her insan Tanri önünde zaten kutsaldir, azizdir.. 1.Petrus 1:16. Kilise’nin ölmüs olan imanli Hristiyanlari aziz olarak ilan etme yetkisi yoktur. Varsa Kutsal Kitap’tan gösterin ki, biz de görelim..

    Bu konuyu daha fazla uzatmayacagim. Roma Katolikligi bölümünde bu konulara yeterince yanit verdik. Gereksiz uzatmalarla zamanimizi bosa gecirmeyelim. Rab iman gözlerinizi acsin ve umarim ki sadece Kutsal Kitabin sasmaz yetkisini ve sadece Isa Mesih’in kefaret ölümünü ve sadece lütuf yoluyla kurtulusu anlar ve kabul eder ve bu temellerin disinda kalan her türlü insani ögretisler ve geleneklerden bütünüyle uzaklasirsiniz..

    #30905
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Arkadaşlar,

    Aziz olma ve kutsallık konusunda Kutsal Kitabın açıklamalarından anladığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

    Biliyorsunuz ki Ademin günaha düşüşünden itibaren tüm insan ırkı bu orjinal günahın bozuşmuşluğunu yaşıyor. Günah işleyenler bu kutsallık mertebesine ulaşamazlar.

    Tanrını lütfunu almış kişi yeniden doğar ve Kutsal Ruhun yönlendirilişi altına girer. Kutsal Ruh Tanrımız imanlı kişilerdeki bir işi de onları kutsallaşma yolunda donattığıdır. Bu kutsallık tam bir kutsallık olmaz çünkü kişi hala günah işleyebilmektedir. Ama aklandıkları için Baba Tanrı bu kişileri kutsal olarak , değerlendirir. Birer Mesih gibi görür. Bu nedenledir ki Tanrı’nın kendi halkına “kutsallarım” diye seslenir.
    Tamamen kutsal olmamız için göğe alınmamız gerekir. Tanrı’nın yanında olabilmek için, Tanrıyla birlikte olabilmenin, Tanrıyı görebilmemiz için kutsal olmamız gerekir. Bu ancak göğe alındığımızda gerçekleşir.
    Katolik meshebi Azizlik mertebesini yaşayan kişilere de veriyorsa sanırım bunu onlara sormanız gerekir.

    Kutsal Ruh her imanlının yüreğinde, aklında, duygularında kısaca içinde etkindir. Kutsal Ruh her imanlının içinde farklı farklı çalışır. Bizler bir bedenin üyeleriyiz. Kutsal Ruh, göze başka, kulağa başka şekilde dokunur.

    Kilisede vaaz eden kişi zaten Tanrı tarafından bu görev için yetkilendirilmiş, donatılmış, atanmış kişidir. Tapınma sırasında da diğer davranışlarında da hatalar yapabiliriz, hepimiz. Bu kutsal Ruhun bizde olmadığınıi, çalışmadığını göstermez. Günah işlemeye açık bir doğamız var. Her imanlı hata yapabilir, yapıyoruz da…

    Biliyorsunuz ki Kutsal Kitabın asıl yazarı Tanrıdır. Kutsal Kitap Tanrı’dan bir vahiy değil; Tanrı’nın vahyidir.
    Tanrı esin yoluyla, kaleme aldırdığı kişilerin tüm benliklerinde etkin olur “Tanrı eski, zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez atalarımıza seslenmiştir”(İb.1:1). Onların kültürlerine, eğitim seviyelerine, yaşlarına, yaşadıkları duygulara bakmazsızın yazmasını istedikleri şeylerin aktarılmasını gerçekleştirir. Örneğin Davutun, işlediği günahların pişmanlığıyla kaleme aldığı Mezmurlarda onun bu ruh halini görebiliriz.
    Bazen dikte ettirir, bazen görüm yoluyla (Daniel, Vahiy gibi) yazarlarda etkin olur ama bir gerçek var ki bunu iyi anlamalıyız; Kutsal Kitap Tanrı Sözüdür, diridir, kişiler üzerinde etkindir (İbraniler 4:12)en üstün oteritedir, gerçektir, hatasızdır.

    #30908
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Burç,

    “Aziz Antuan gibi öldükten sonra, Aziz olmadan önce mucize gösterip, bu göstermiş olduğu mucizenin sonucunda Aziz olanlar vardır. Bu konu hakkında bir şey demiyecem… Bunu benim de aklım almıyor; ama örneğin Antuan’ın dili, ölümünden yıllar geçmesine rağmen, hala eskisi gibidir.”

    Tanrımız mucizeler yaratan tanrıdır. Bazı kullarına da mucize yapma yetisi verdi. Bu mucizelerini onları aziz ya da önemli biri yapmak için değil; kendi yüceliğinin görülmesi için yaptı.

    Düşünüyorum da, acaba Antuan’nın dili Tanrıya ne yücelik veriyor?

    #30872
    Anonim
    Pasif
    Ankarali;9792 wrote:
    Sevgili Burç,

    “Aziz Antuan gibi öldükten sonra, Aziz olmadan önce mucize gösterip, bu göstermiş olduğu mucizenin sonucunda Aziz olanlar vardır. Bu konu hakkında bir şey demiyecem… Bunu benim de aklım almıyor; ama örneğin Antuan’ın dili, ölümünden yıllar geçmesine rağmen, hala eskisi gibidir.”

    Tanrımız mucizeler yaratan tanrıdır. Bazı kullarına da mucize yapma yetisi verdi. Bu mucizelerini onları aziz ya da önemli biri yapmak için değil; kendi yüceliğinin görülmesi için yaptı.

    Düşünüyorum da, acaba Antuan’nın dili Tanrıya ne yücelik veriyor?

    Sevgili Ankaralı,

    Size olan saygım çok büyüktür. Güzel yazılarınızdan her zaman öğrenecek birşeyler buluyorum ve yazdığınız her yazıyı gerçekten de büyük bir hevesle okuyorum…

    Aziz Antuan’ın dili hakkında tek bildiğim mezardan çıkarıldığında bedeninin çürüdüğü; ama diline ise hiç bir şey olmadığıdır. İnanın ki bu noktadan sonra hiç bir bilgim yoktur. Sanırım bunların cevabını da bir tek Rab biliyordur.

    #30875
    Anonim
    Pasif
    BURÇ;9784 wrote:

    Bu konulara hiç girmiyecem… Sonu yok çünkü bunun… 2000 yıldır insanlar Pavlus’u tartışıyor, dolayısıyla bu forumda kısıtlı zamanımızla bu sorunu çözebileceğimize inanmıyorum.

    Satır arası bunu belirttim; çünkü orada Kutsal Metinlere olan güvenimi dile getirdim ve hemen anti parantez Pavlus hariç dedim. Bunu belirtmeseydim ve Kutsal Metinler deseydim Pavlus’u da içine katmış olacaktım. Oysaki başka konularda Pavlus’un bazı yazılarını oldukça çelişki bulduğumu dile getirmiştim. Sonra orada öyle yazıyorsun, burada böyle yazıyorsun, sen bizi kandırmaya mı çalışıyorsun tarzında muhabbetler oluyor… Bunlar başımıza gelmeyen şeyler değil. Dolayısıyla herşeyi apaçık bir şekilde yazmak, konularla alakası olmayan bu tarz eleştirilerin önünü kesmek için bence en iyi seçim :)

    Pavlus’un yazdiklarini Kutsal metinlerden ayri tutmanizi yani kutsal saymamanizi garipsiyorum.Pavlus’u hala anlayamamaniza,yeterince Kutsal Kitap Söz’ünde gelismemenize yoruyorum.

    Pavlus 2000 yildir tartisiliyor,elestiriliyor.Evet dogru.Ama kimler tarafindan?Kutsal Kitab’i tartismasiz Tanri Söz’ü olarak kabul eden,Isa Mesih(Yahsuah,Yesua)’yi Rab ve Kurtarici olarak kabul edip O’nun ismiyle Vaftiz olmus yani yeniden dogusu (Yuhanna 3) yasamis imanlilar tarafindan degil.Bunun disinda olan ve Kutsal Kitab’i yüzeysel okuyanlar insanlar herzaman kendilerince yanlisliklar bulacaklar,celiskiler bulacaklar ve tartisacaklar.Biz böyle yapmiyoruz ve yapmayacagiz.Bu konuda su ayetleri okumakta ve anlamakta fayda vardir.2.Petrus mek.3,15-16, 2.Timoteos 3,16-17,2.Petrus 1,20-21

    Pavlus’un bazi mektuplarini ve yazdiklarini kabul edip Tanri Söz’ü oldugunu söyleyeceksiniz diger taraftan bazilari kendi görüsüdür,yanlistir celiskilidir tartismalidir deyip kabul etmeyeceksiniz.Olmaz öyle sey!Ya hep ya hic.

    Pavlus ile ilgili süpheleri olan insanlari arastirmaya ve bilgelikte zenginlige sahip olan imanli kardeslerden yardim almalarini tavsiye ediyorum.

    Rab imanimizi ve bilgeligimizi arttirsin.Alcakgönüllü ve pisman bir yürek versin.
    hamdolsun-2.png

    #30917
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Burç sana esenlik olsun;
    Sen istediğin sürece ve ayırabildiğimiz zaman zarfında dilediğin her konu hakkında yazışabiliriz. Yani zamanımız kısıtlı değil. (hele ki yağmur yağarken çünkü yağmurda iş yapma olasılığımız düşüyor) RAB dilediği sürece soluğumuz kesilmeyecek. Fakat elbette ki yazdıklarımız çekişme değil, samimi bir şekilde kafamızdakileri çözümlemek üzere olmalı. Sanırım her imanlı diğer bir kardeşinden bir çok şey öğrene bilir. Geçenlerde yeni iman etmiş bir kardeşim benim öyle bir şey görmemi sağladı ki, RAB’be şükrettim.

    Pavlus ile 2000 bin yıldır tartışma var demişsin…. evet bende sana diyorum ki; inanmakta olduğumuz Tanrı sözü hakkında da yüzlerce yıldır tartışma var. Kimi oraya kimi buraya çekmek istiyor fakat bizim güvencemiz sadece imanımızın öncüsü ve sağlayıcısı Mesih’tir. Tanrı’nın akladıklarını kim suçlaya bilir diyor ayet….peki Tanrı böyle derse Pavlus’u kim suçlayabilir.

    Diğer yandan Kutsal Ruh’un etkinliğinden bahsederken sürekli seçilmiş imanlılar diyorsunuz. Bununla ilgili daha önce sevgili fırat ağabey ile karşılıklı yazdığımız yazıda bakışım bellidir zaten. Elçilerin İşleri 13. bölümde dendiği gibi bir çok kişi RAB’bi yüceltir fakat seçilmişler imanlıdır. Fakat lütfen burada bir yanılsamaya düşüp insanların imanlarını sorgulamayalım. Yanlış anlamayın ricaederim, bunu yaparsınız diğe değil sadece kardeşçe bir uyarı.

    Ve son olarak gıyabınızda diğer kardeşlere söylüyorum;Kelimeler elbette insan ifadesinde köklü yer tutar fakat kelime mahkumiyeti bizi asla ileri taşımaz. Olduğumuz yerde döner döner dururuz. Diliyorum ki herkesin bakışı aynıdır; bu forum paylaşımlarımız için ve birbirimizden öğrenmemiz için önemlidir fakat çekişmeler için değil.
    Sadece Tanrı’nın gösterdiğini yapalım.
    Esenlik dilerim her birinize!

    #30920
    Anonim
    Pasif

    Evet sevgili Kores zamanında sizinle bu konuları oldukça çok tartışmıştık :)

    Ama size çok içtenlikle bir şey söyleyim mi?

    Pavlus’un bizleri aldatmadığı konusuna inanın ki ben sizden daha çok inanmak istiyorum…

    Bir insanın içsel çelişkileri nedir, kafasının içinde hep soru işaretleri taşıması nedir, tüm bunlar bir insan pisikolojisini nasıl etkiler inanın ki bunları bilemezsiniz. Bunları ben yaşıyorum ve bunlar bana acı veriyor. Siz şanslısınız ve ne mutlu size ki pisikolojik olarak hiç böyle sorunlar yaşamamışsınız. Bende isterdim yaşamamayı (zaten kim ister ki kafasının içinde bu tarz sorunlar yaşayıp kendisini mutsuz etmeyi?) ama bazen de önüne geçemiyorum bunların…

    Haklı olabilirsiniz… Belki yüzeysel okuduğumdan dolayı ve gerçek Pavlus’u bilmediğimden dolayı böyle düşünüyorum… Belki de haddinden fazla sorular soruyorum… Bunun sebebini inan ki bilemiyorum… Tek dilediğim kafamda ki bu soru işaretlerinin kalkması…

    Hristiyanlığa inanmadan önce Pavlus’a hiç ısınamamıştım. Hristiyan olduktan sonra ise Pavlus’la hiç bir problemim yoktu ta ki son 2-3 aya kadar. Yine estirdiler bana işte… Kafama bir çok şey takılmaya başladı…

    Zaman… Herşeyin ilacı zaman :) Umarım yoluna girer herşey…

    #30921
    Anonim
    Pasif
    advertiser;9808 wrote:
    Sevgili Burç sana esenlik olsun;
    Sen istediğin sürece ve ayırabildiğimiz zaman zarfında dilediğin her konu hakkında yazışabiliriz. Yani zamanımız kısıtlı değil. (hele ki yağmur yağarken çünkü yağmurda iş yapma olasılığımız düşüyor) RAB dilediği sürece soluğumuz kesilmeyecek. Fakat elbette ki yazdıklarımız çekişme değil, samimi bir şekilde kafamızdakileri çözümlemek üzere olmalı. Sanırım her imanlı diğer bir kardeşinden bir çok şey öğrene bilir. Geçenlerde yeni iman etmiş bir kardeşim benim öyle bir şey görmemi sağladı ki, RAB’be şükrettim.

    Pavlus ile 2000 bin yıldır tartışma var demişsin…. evet bende sana diyorum ki; inanmakta olduğumuz Tanrı sözü hakkında da yüzlerce yıldır tartışma var. Kimi oraya kimi buraya çekmek istiyor fakat bizim güvencemiz sadece imanımızın öncüsü ve sağlayıcısı Mesih’tir. Tanrı’nın akladıklarını kim suçlaya bilir diyor ayet….peki Tanrı böyle derse Pavlus’u kim suçlayabilir.

    Diğer yandan Kutsal Ruh’un etkinliğinden bahsederken sürekli seçilmiş imanlılar diyorsunuz. Bununla ilgili daha önce sevgili fırat ağabey ile karşılıklı yazdığımız yazıda bakışım bellidir zaten. Elçilerin İşleri 13. bölümde dendiği gibi bir çok kişi RAB’bi yüceltir fakat seçilmişler imanlıdır. Fakat lütfen burada bir yanılsamaya düşüp insanların imanlarını sorgulamayalım. Yanlış anlamayın ricaederim, bunu yaparsınız diğe değil sadece kardeşçe bir uyarı.

    Ve son olarak gıyabınızda diğer kardeşlere söylüyorum;Kelimeler elbette insan ifadesinde köklü yer tutar fakat kelime mahkumiyeti bizi asla ileri taşımaz. Olduğumuz yerde döner döner dururuz. Diliyorum ki herkesin bakışı aynıdır; bu forum paylaşımlarımız için ve birbirimizden öğrenmemiz için önemlidir fakat çekişmeler için değil.
    Sadece Tanrı’nın gösterdiğini yapalım.
    Esenlik dilerim her birinize!

    Canım kardeşim,

    Söylediklerinizde haklısınız… Hata benim hatamdır… Yazılanlarda ve uygulanan teorilerde bir tezatlık görünce kendimi tutamadım ve neden ‘Azizlik’ mertebesini kabul etmiyorsunuz dedim… Oysa ki kendimi tutmalıydım ve dememeliydim… Bu konuda ne deseniz haklısınızdır, Rab’de özür dilerim…

    Bir şeyi daha belirtmek istiyorum. Ben kimsenin imanını ölçmedim ya da yargılamadım. Eğer yazıklarım bu şekilde anlaşılmışsa da özür dilerim. Ayrıca benim düşünceme göre, seçilmişliğin yada Kutsal Ruh’un size yardım etmesinin imanınızla bir alakası yoktur. İstediğimiz kadar imansız olalım yeter ki Rab yardım etmek istesin, sizi seçer ve sizi doğru yola sokar. Ki Pavlus bunun en iyi örneğidir. Havari olmadan önce Mesih İsa’ya çektirdikleri ortadadır; ama Rab onu seçti ve kutsadı. Yani yaşanılan bu gerçekleri de baz alırsak, seçilmişlik konusunda ben kimseyi imanı az yada imanı çok diye yargılamam. Ama yazdıklarım dan bunlar anlaşılmışsa özür dilerim.

    #30923
    Anonim
    Pasif
    advertiser;9808 wrote:
    Sevgili Burç sana esenlik olsun;
    Sen istediğin sürece ve ayırabildiğimiz zaman zarfında dilediğin her konu hakkında yazışabiliriz. Yani zamanımız kısıtlı değil. (hele ki yağmur yağarken çünkü yağmurda iş yapma olasılığımız düşüyor) RAB dilediği sürece soluğumuz kesilmeyecek. Fakat elbette ki yazdıklarımız çekişme değil, samimi bir şekilde kafamızdakileri çözümlemek üzere olmalı. Sanırım her imanlı diğer bir kardeşinden bir çok şey öğrene bilir. Geçenlerde yeni iman etmiş bir kardeşim benim öyle bir şey görmemi sağladı ki, RAB’be şükrettim.

    Pavlus ile 2000 bin yıldır tartışma var demişsin…. evet bende sana diyorum ki; inanmakta olduğumuz Tanrı sözü hakkında da yüzlerce yıldır tartışma var. Kimi oraya kimi buraya çekmek istiyor fakat bizim güvencemiz sadece imanımızın öncüsü ve sağlayıcısı Mesih’tir. Tanrı’nın akladıklarını kim suçlaya bilir diyor ayet….peki Tanrı böyle derse Pavlus’u kim suçlayabilir.

    Diğer yandan Kutsal Ruh’un etkinliğinden bahsederken sürekli seçilmiş imanlılar diyorsunuz. Bununla ilgili daha önce sevgili fırat ağabey ile karşılıklı yazdığımız yazıda bakışım bellidir zaten. Elçilerin İşleri 13. bölümde dendiği gibi bir çok kişi RAB’bi yüceltir fakat seçilmişler imanlıdır. Fakat lütfen burada bir yanılsamaya düşüp insanların imanlarını sorgulamayalım. Yanlış anlamayın ricaederim, bunu yaparsınız diğe değil sadece kardeşçe bir uyarı.

    Ve son olarak gıyabınızda diğer kardeşlere söylüyorum;Kelimeler elbette insan ifadesinde köklü yer tutar fakat kelime mahkumiyeti bizi asla ileri taşımaz. Olduğumuz yerde döner döner dururuz. Diliyorum ki herkesin bakışı aynıdır; bu forum paylaşımlarımız için ve birbirimizden öğrenmemiz için önemlidir fakat çekişmeler için değil.
    Sadece Tanrı’nın gösterdiğini yapalım.
    Esenlik dilerim her birinize!

    Sevgili advertiser; yazılımınıza içtenlikle katılarak okudum.Üçüncü paragrafınızdaki “…… seçilmişler imanlıdır.” sözüne bakış açım sizden öyle farklı değil. Ben şunu demek istedim: Farklı şekilde yorum getirenleri de gösterirsek ; açılımı daha iyi gösterir ve bu konuyu daha iyi öğrenir ve kavrarız. Bundan dolayı; kendi yorumum haricinde yazdıklarımın ismini veriyorum. Bu konuda aşırı derecede yorum var ki; bir ya da ikisiyle yetiniyorum.

    İlk paragrafta örnek vererek ifade ettiğiniz ve son paragrafta dediklerinize tümüyle katılıyorum.

    Pavlus üzerine sürekli tartışma yaratılmasının nedeni; inanlıların inanç sistemlerini yok etmek üzerinedir. Siz daha iyi bilirsinizki propaganda nedir ? Diyorlar ki; Mesih inancını ya da Hristiyanlık dinini Pavlus, kendine göre oluşturmuş ve inşaa etmiştir. Bu savdan hareketle; hem Mesih’in kimliğini yok etmeye çalışıyorlar, hem de inançlıların inancının boş olduğunu belirtmeye çalışıyorlar. Dikkat edilirse; inanlılar üzerine yapılan propagandalarda: 1 ) Çarmıhta dökülen kanın geçersizliğinin ispatı, 2 ) İsa’nın dirilmediğinin ispatı 3 ) Pavlus’un her şeyi kendi kafasına göre uydurduğunun ispatı 4 ) Kutsal Ruh denilen olgunun Ahmed olduğu ispatı sürekli ön planda olan şeylerdir. Tabi ki daha saymadığım birçok tezi de öne sürüyorlar.

    Pavlus üzerine yapılan tartışmalar, genelde Yeni Antlaşma üzerine yayılıyor. Dikkat edilirse Eski Antlaşma’ya pek dokunmuyorlar ya da açıklamalar,genelde, onun üzerine değil. Zira; orada şeriat var. Yani şunu demeye getiriyorlar : Bakın bu şeriat bizde de var. Ama bunu yalnış yönlendiren Pavlus’tur. İsa, peygamberdir.Herkes,islamdır. Yapılan filimlere ve çizgi filmlere bakalım. İsa, oralarda, müslümanlar gibi namaz kılıyor olarak gösteriliyor. Namaz, niyaz,dua sözcükleri aynı anlamdır ki; anlamı çarpıtılarak gösteriliyor. Kısacası; biz, müslümanız ama hepimiz islamız, deniyor ( İslam ile müslüman sözcükleri de aynı değildir. Kapsamları, farklıdır. ).

    Akıtılan kanın önemsiz olduğu ya da öyle bir durum olmadığı( İsa’nın akıttığı kanın ) ve de dirilişin olmadığı beyinlere nüfuz ettirildiğinde ; Hristiyanlığın yok edileceğini bildiklerinden en fazla Pavlus üzerinde duruluyor.

    Yanılmıyorsam star tv. de( Ramazan ayı başladığında ) ; Konya şehrinde atanan bir papaz üzerinde ve söyledikleri, tekrar nasıl müslüman olduğuna dair ( tekrar bir programdı. ) durdular. Bir kişi; hakim olduğu konu üzerinde ( Özellikle diller üzerinde uzman ise ) Pereklutos ile Parakletos sözcüklerini karıştırıp da yıllarca inanlı benliğini bırakıp da farklı dünyasal bir dini benimser mi ?

    Sayın advertiser’in dediği konuya geldik. Demek ki; o kişi seçilmiş bir kişi değil.Yani seçilmiş bir imanlı değil ! Neyse ! Bu konu da yazılacak çok şey var. Okuyanları sıkmayayım. Rab, inanmayanların yüreğine dokunsun.

    jesus… İnsan, canına karşılık ne verebilir ?
    Dünyayı kazansan neye yarar ?

10 yazı görüntüleniyor - 16 ile 25 arası (toplam 25)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.