Yuhanna İncil’i girişinin açıklaması ve Tanrı.

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27455
    Anonim
    Pasif

    YUHANNA BÖLÜMÜNÜN GİRİŞİ
    Hristiyan tarihinin ilk üç yüzyılında, kilisenin Mesih’in doğası üzerinde düşünmesinin merkezinde, Yuhanna Bölümünün Giriş sözleri –Yuhanna 1:1-18 – yer alıyordu. Yuhanna’nın Mesih için Logos (Söz) kavramını kullanması, teologların düşünme şeklini etkilemişti. Burada, Yeni Antlaşma’nın İsa hakkındaki en soyut ve belki de en derin öğretişiyle karşılaşmaktayız.

    Yuhanna Bölümü şu sözlerle başlamaktadır: “Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi.” (Yuhanna 1:1-2)
    Göze çarpan bu ifadeler Yuhanna tarafından, Söz (Greçke Logos) hakkında yapılmıştır. İlk ifade, Söz’ün “başlangıçta” var olmasıdır. Yuhanna sözlerine, Söz’ün yaratılışta etkin olduğunu beyan ederek devam etmektedir. “Başlangıçta” sözcüğü, yaratılış zamanını anlatmakta ve Söz’ün dünyanın yaratılışından önce var olduğunu belirtmektedir. Yani, evren var olmadan önce Logos vardı. Teologların, Mesih’in “önceden var olması” diye bahsettikleri şey budur. Hristiyan teolojisi, genelde, önceden var olmayı sonsuzlukla ilişkilendirir. Yani kilise, Mesih’in eksiksiz tanrılığını kabul ettiğinde, İsa’nın sadece dünyadan önce var olduğunu değil aynı zamanda dünyadan önce, sonsuzluklar boyunca var olduğunu iddia etmektedir.

    Mormonlar ve Yehova Şahitleri, İsa’nın önceden var olduğunu kabul ederler fakat sonsuz olduğunu reddederler. Kutsal Kitap Mesih’e “tüm yaratılışın ilk doğanı” ve Baba’nın “biricik Oğlu” dediği için, Mormonlar ve Yehova Şahitleri, İsa’nın Baba tarafından yaratılan ilk yaratık olduğunu ileri sürüyorlar. O zaman İsa, dünyanın yaratılması işine sonradan ortak olmuş oluyor.

    Yuhanna, Logos’un dünyadan önce var olmasından başka şeyler de söylemektedir. Söz’ün Tanrı ile birlikte olduğunu söylüyor. Bu ifadenin iki önemli yönü vardır. İlk olarak, ile birlikte ifadesinin kullanılması dikkatimizi çekiyor. Grekçe’den diğer dillere ile diye çevrilen üç sözcük vardır. Bunlardan ilki, syn- ön eki olarak çevrilen sun sözcüğüdür. (aynı synthesis (senaaa), synagogue (sinagog), synchronize (senkronize, eş zamanlı ayarlamak) sözcüklerinde olduğu gibi). Saatlerimizi aynı zamana ayarlarken, saatlerin zamanlarını birbirleri ile karşılaştırırız. Sinagog sözcüğü ise bu ön eki, insanların birbirleri “ile” bir arada olmaları için bir araya gedikleri bir yeri anlatmak için kullanılır.
    Grekçe sözcüklerden ikincisi meta sözcüğüdür. Bu sözcük genelde, “yanında” olmak anlamındaki “ile” olarak tercüme edilir. Ben eşimin yanında, onun ellerini tutarak sokakta yürürken, meta anlamında eşim “ile” birlikteyimdir.

    Grekçe sözcüklerden üçüncüsü ise, bu üç sözcük arasında en derin anlamlı olanıdır. Bu Grekçe sözcük pros sözcüğüdür. Bu kısa sözcük, “yüz” anlamına gelen Grekçe prosopon sözcüğünün kökü olarak işlev görür. Pros sözcüğünün içerdiği anlam ise, birisiyle yüz yüze bir ilişkiye sahip olmaktır. Yuhanna’nın bölümüne Girişte kullandığı sözcük budur. Yuhanna, Logos’un başlangıçta “Tanrı ile birlikte” olduğunu bildirirken, burada aktarılan düşünce, Logos’un Tanrı ile birlikte yakın, derin ve kişisel bir ilişkide bulunmasıydı.
    Bu ifadenin ikinci önemli özelliği ise, Yuhanna’nın burada Söz ile Tanrı’yı belirgin bir şekilde birbirinden ayırmasıdır. Bu da, Tanrı’nın üçlü kişiliğinde ayırım yapmamız gerektiğinin başlıca bir nedenidir. Kutsal Kitap, belirgin bir şekilde Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasında ayırım yapar. Yuhanna 1.Bölüm, bu ayırımın A Delilidir.

    Buna rağmen, kesinlikle en çok dikkatimizi çeken şey, Yuhanna’nın üçüncü iddiasıdır. Yuhanna sadece, Söz’ün Tanrı ile birlikte olduğunu söylemekle kalmıyor ve bildirisine şöyle devam ediyor: “ve Söz Tanrı’ydı.”

    Burada, Yeni Antlaşma’nın Mesih’in tanrılığı üzerine yaptığı en açık ve net iddia ile karşılaşmaktayız. Oysa, bir önceki ifadesinde Yuhanna, Söz ile Tanrı’yı birbirinden ayırmasına rağmen, şimdi, “olmak” yükleminin bir biçimini kullanarak Logos ile Tanrı arasında bir özdeşlikten bahsediyor. Burada Söz’ün varlığının ve de Tanrı’nın kimliğinin belirlenmesini görmekteyiz.

    Kilisenin, Kutsal Kitap’a sadık kalarak, Üçlü Birliğin üyeleri arasındaki var oluşun birliği üzerinde ısrar etmek zorunda kalmasının tek büyük nedeni budur. Kutsal Kitap belirgin bir şekilde, Söz ile Tanrı arasındaki var oluşun özdeşliğini beyan etmektedir. Logos ve Tanrı, varlık veya öz olarak tektirler.

    Ancak, Logos ile Tanrı arasında var olan ayırımı kabul etmeye devam etmeliyiz. Bu bölümde iki şey gayet açıktır: 1. Logos ile Tanrı arasındaki var oluşun tekliğini savunmalıyız. 2. Logos ile Tanrı’nın öz olarak tekliğine zarar vermeden aralarındaki farklılığı belirtmeliyiz. Logos ile Tanrı birbirinden ayrı diye, bu ayırım, öze yönelik bir farklılık veya ayırım olmamalıdır.

    Mormonlar ve Yehova Şahitleri, bu metnin açık öğretişinden kaçmak için inanılmaz dil oyunları yapmaktalar. Aslında, metinden kendi görüşlerini elde etmek için metni çarpıtıyorlar. Örneğin Yahova Şahitleri’nin Kutsal Kitap’ı bu metni şöyle tercüme ediyor: “Ve Söz bir Tanrı’ydı.”

    Yehova Şahitleri’nin kendilerini haklı çıkarmak için kullandıkları gerekçe, hatalı bir dildir. Metindeki belirgin anlam çıkarılmıştır. Grekçe’de belirsizlik harfi yoktur. Bir ismin yanında belirtme eki olmadığı zaman, eğer anlam gerektiriyorsa belirsizlik eki olan bir sözcüğü eklenebilir. Eğer bu tür bir eklentinin yapılmaması gereken bir anlam varsa, o da bu ayetin anlamıdır. Eğer Mormonlar ve Yehova Şahitleri buraya belirsizlik eki olan bir sözcüğünü eklemek istiyorlarsa, çok tanrıcılığın en aşağı seviyesine düşmektedirler. Eğer Logos, Tanrı değil de, “bir” Tanrı ise, şu aşikar soruyu sormamız gerekir: Kaç tane Tanrı var? Yuhanna Bölümü’nün yazarı hakkında bildiğimiz bir şey varsa, o da Yuhanna’nın tek Tanrı’ya inanan birisi olduğudur.

    Birçok Mormon ve Yehova Şahiti buna katılmaktadır. Savunmalarını daha kurnaz bir alana çevirmektedirler. İsa’nın ağzından çıkan ve anlaşılması güç bir satıra dikkat çekerler. İsa, kendisine iftira edenlerle tartıştığı sırada, Yahudiler Şöyle yanıt verdiler: “Seni iyi işlerden ötürü değil, küfür ettiğin için taşlıyoruz. İnsan olduğun halde Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun.” İsa şu karşılığı verdi: “Yasanızda, ‘Siz ilahlarsınız, dedim’ diye yazılı değil mi? Tanrı, kendilerine sözünü gönderdiği kimseleri ilahlar diye adlandırır. Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez. Baba beni kendine ayırıp dünyaya gönderdi. Öyleyse ‘Tanrı’nın Oğluyum’ dediğim için bana nasıl ‘Küfür ediyorsun’ dersiniz? Eğer Babamın işlerini yapmıyorsam, bana iman etmeyin. Ama yapıyorsam, bana iman etmeseniz bile, yaptığım işlere iman edin. Öyle ki, Baba’nın bende, benim de Baba’da olduğumu bilesiniz ve anlayasınız.” (Yuhanna 10:33-38)

    Mormonlar ve Yehova Şahitleri, Yuhanna 1:1’in “ve Söz bir tanrıydı” şeklindeki çevirisini aklamak için bu bölümü göstermektedirler. Burada İsa, içinde ilah sözcüğünün ölümlüler için kullandığı 82.Mezmur’dan bir alıntı yapmaktadır. Bu yüzden Mormonlar ve Yehova Şahitleri, Yuhanna’nın Söz için “bir” tanrıydı demesinin, Yuhanna’nın Giriş’teki amacının Logos’un gerçekten Tanrı olduğunu iddia etmesi anlamına gelmediğini ileri sürmektedirler.

    Fakat, eğer Yuhanna 10. Bölümdeki metne daha dikkatli bakarsak, kendisini küfür etmekle suçlayan Yahudiler ile arasında geçen konuşmada İsa’nın, kendi tanrılığını reddetmediğini göreceğiz. Katiyen. Aslında metin, İsa’nın tanrılığının kuvvetli bir şekilde onaylanmasını içermektedir.

    Bu tartışmada İsa, kendisine yapılan küfür suçlamasına yanıt vermektedir. Düşmanları, İsa’nın kendisini Tanrı’nın Oğlu olduğunu iddia etmesi üzerine İsa’ya saldırıyorlar. İsa’yı küfür etmekle suçluyorlar çünkü, “insan olduğun halde Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun” diyorlar. Burada Yahudiler en azından Mormonların ve Yehova Şahitlerinin kavrayamadıklarını anlamışlardı; İsa, gerçekten de Tanrı olduğunu iddia ediyordu.
    İsa’nın verdiği yanıttaki kurnazlık, İsa’nın kullandığı tartışma yöntemi bağlamında anlaşılmalıdır. Burada, klasik bir ad hominem türünden bir tartışma durumu yer almaktadır. Ad hominem yönteminde birisi tartışmayı kişiye karşı yapar. Yani, bir kişi kendi karşıtının görüşünü bir anlığına kabul eder ve bu görüşü mantıksal sonucundan geçirerek görüşün saçmalığını ortaya koyar. ( Bu yöntem reductis ad absurdum türünde bir tartışma olarak da adlandırılmaktadır.)

    Mormonlar ve Yehova Şahitleri, İsa’nın söylediklerini şöyle yorumlamaktadırlar: “Kendime Tanrı’nın Oğlu dediğim için mi beni küfür etmekle suçluyorsunuz? Dinleyin, Davut’un söylediği şeyden başka bir şey demedim. Ben, Eski Antlaşma’da ‘ilahlar’ diye adlandırılan yaratıklardan daha ilahi değilim.”

    Yuhanna 10. Bölümün bu yorumuna göre İsa, “ilah” kelimesi gerektiği gibi Tanrı anlamını taşımadığı için, küfretmekle suçlanmaktan kurtulmaktadır. Fakat İsa’nın tartışmada vurguladığı nokta bu değildi. İsa’nın söylediği şeylerin anlamı şuydu: “Eğer Davut’un ‘Siz İlahlarsınız, Yüceler Yücesi’nin oğullarısınız hepiniz’ (Mezmurlar 82:6) demesi küfür sayılmıyorsa, o zaman Baba’nın biricik oğlunu anlatmak için Tanrı sözcüğünü kullanmak hiç de küfür sayılmaz. Yani, eğer İsrail’in çocuklarına Tanrı’ya küfür etmeden, en basit anlamıyla Tanrı çocukları deniliyorsa, o zaman eşsiz bir şekilde Tanrı’nın Oğlu olan Kişi’ye Tanrı demek hiç de küfür sayılmaz.”
    Aynı paragrafta İsa, dünyaya Babası tarafından gönderildiğinden bahsetmekte ve ardından kendisinin Babası ile bir olduğunu belirtmektedir: “Baba’nın bende, benim de Baba’da olduğumu bilesiniz.”

    Yuhanna 1:1’e döndüğümüzde, bu ayetin “Ve Söz bir Tanrı’ydı” şeklinde tercüme edilmemesini mecbur kılan bir başka neden görürüz. Eğer Mormonlar’ın ve Yehova Şahitleri’nin yürüttüğü mantığı takip edersek, aynı anda ve aynı şekilde, Yuhanna’nın en kötü türden çifte anlam ifade etmekten ötürü suçlu olduğu sonucuna varmak zorunda kalırız. Bu çift anlamlılığın mantıksal hatası, bir tartışma veya mantık yürütme sırasında terimlerin varsayımlarındaki anlamlar değiştiği zaman ortaya çıkar. Yuhanna şöyle yazıyor:

    Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.
    Belirtme eki ile veya belirtme eki olmadan, Yuhanna’nın tutarlı bir sonuca varması için, Tanrı sözcüğü metin boyunca anlamını koruması gerekir. Eğer ilk ifadede Tanrı sözcüğü Tanrı’nın kendisi anlamına geliyorsa, o zaman Yuhanna başka bir anlam amaçlamadığı sürece, aynı anlam ikinci ifadeye de uyarlanmalıdır. Eğer Mormonlar’ın ve Yehova Şahitleri’nin iddiasının ardından gidersek, Tanrı sözcüğüne bir ve aynı cümlede, birbirinden tamamen farklı anlamlar yüklemek zorunda kalırız.
    Tüm bunlara, Yuhanna’nın hemen ardından, her şeyin Logos aracılığıyla yaratıldığını beyan ettiği ifadesini eklediğimizde, Yuhanna’nın Logos ile Yaratıcı Tanrı’yı bir tuttuğuna dair geride hiçbir şüphe kalmaz.

    O zaman Yuhanna 1:1’in, Logos ile Tanrı arasında, bir anlamda ayırım olduğunu ve başka bir anlamda ise bir özdeşlik olduğunu görmemizi istediği sonucuna varıyoruz.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.