İsa Tanrı mıdır? İsa hiç Tanrı olduğunu iddia etmiş midir?

  • Bu konu 13 izleyen ve 25 yanıt içeriyor.
11 yazı görüntüleniyor - 16 ile 26 arası (toplam 26)
  • Yazar
    Yazılar
  • #36263
    Anonim
    Pasif

    Misyoner – Babasız insan olmaz. İsa babasız olduğuna göre, tanrı olmasa bile tanrının oğludur.

    CEVAP

    Babasız doğmak tanrının oğlu olmayı mı gerektirir?

    Mis – Bu işte bir harikalık yok mu?

    CEVAP

    Elbette büyük bir harika bu. Ama bunun çocukla ilgisi ne?

    M – Herkes öyle doğmadığına göre, büyük bir ilgisi var demektir.

    CEVAP

    Büyük ilgi, onu yaratandadır. Yaratılana tanrı veya tanrının oğlu demek yanlış olur.

    M – Başka kimse babasız yaratılmadığına göre, onun tanrının oğlu olması niye anormal olsun ki?

    CEVAP

    Babasız kimse yok ama, hem anasız hem de babasız olanlar vardır. Hz. Âdem, Hz. Havva ve melekler ana babasız değil mi? O zaman Hz. İsa gibi hâşâ bunların da tanrı olmaları gerekmez mi?

    M – Peki İsa’nın ölüleri diriltmesi onun tanrı olduğunu göstermez mi?

    CEVAP

    Bu bir mucizedir. Birçok peygamberde bu görülmüştür. Mesela Tevrat’ta yazıldığına göre, Benî İsrail Peygamberlerinden birkaç Peygamber de, ölüleri diriltmiştir. Hz. Musa, canlı olmayan bastonu diriltti. Bastonu yılan yapmak, ölüyü diriltmekten daha güçtür. Çünkü, bir değnek olan baston ile yılan, çok farklıdır. Hz. Musa’nın bastonu ejderhaya çevirdiğine inanıyorsun da, niye ona, hâşâ tanrı veya tanrının oğlu demiyorsun?

    M – Peki, Hz.İsa’nın göğe çıkması onun tanrı olduğunu göstermez mi?

    CEVAP

    Yani Hz.İsa çeşitli hakaretlerle öldürüldükten sonra, göğe çıktı diyorsun öyle değil mi?

    M – Evet öldürüldükten üç gün sonra.

    CEVAP

    Göğe çıkan değil, onu çıkaran kim? Hz. İdris, hayatta iken hiçbir hakarete maruz kalmadan göğe kaldırıldığına siz de inanıyorsunuz. O halde, hâşâ Hz. İdris’in tanrı olması daha uygun değil mi?

    M – Bir soru daha: Her Peygamber günah işledi ama İsa günah işlemedi. Bu ilah vasfı değil mi?

    CEVAP

    Bizim inancımıza göre hiçbir peygamber günah işlemez. Hangi peygamber günah işledi?

    M – Davud peygamber zina etmedi mi?

    CEVAP

    Bu iftirayı Yahudiler yapıyor. İsa’nın babası Davud diyorlar. Dört İncil’de de, Hz.İsa, Davud oğlu İsa diye, kendinden bahseder. Davud zina etmişse, hâşâ Hz. İsa onun nikahsız çocuğu olur. Bu ne çirkin iftira öyle?

    M – İsa tanrı olmasa da Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi barbarlık dini değil, şefkat ve sevgi dinidir.

    CEVAP

    Bu öteki sözlerinden de saçmadır. Çünkü İncillerde diyor ki:

    (Bir şehre savaş için girince önce barış iste. Kabul ederlerse herkes senin hizmetçin olacak ve sana kulluk edecekler. Barışı kabul etmezlerse, o şehirdeki her erkeği kılıçtan geçir. Kadınları, çocukları, hayvanları ve şehirdeki her şeyi yağma et. Şehirde nefes alan kimseyi bırakma. ………bütün milletleri yok et.) [Ahdi atik, Tesniye kitabı bab 20/10-18 Türkçesi s.169]

    (Ruhsal yasaya göre her şey kanla temizlenir, kan dökülmeden bağışlama olmaz.) [İbranilere 9/22 Türkçesi s.499]

    M – Ben hatırlamıyorum. İnceleyip bildireyim.

    Günler geçti misyonerden cevap yok. Acaba Hıristiyanlar, bu maddelere göre mi Haçlı seferleri düzenleyip, Müslümanların günahlarını kanla temizlemeye çalıştılar? Bu kadar sevgi ve şefkat çok değil mi?

    alıntıdır. Hz.İsa’ya inanmak inanmamak tartışılmamalı bile. şüphe duymam ki o kutsal bir insandı, bir peygamberdi. ama peygamberin başka Tanrı’nın başka olduğunu düşünüyorum. sizinkiyle çelişiyor ama vicdanım böyle söylüyor. eğer ben yanılıyorsam Tanrı beni affetsin.
    esenlikle.

    #36265
    Anonim
    Pasif

    Chosen, her iki yazini okudum; cok yüzeysel, derinligi olmayan siradandilar. ilk yazinda Tanriyi nasil görüp de sag kalabiliriz, diyorsun. Dogru, Tanriyi görüp sag kalamayiz, kutsal kitabimizda bu da gecer ayrica, eger incili okuma zahmetine katlanmis olsaydin, Isa icin, yüceliginden soyundu kul özünü aldi, aciklamasini görürdün. Isanin vucuduna hicbir hristiyan tanri demiyor; vücudu insandi, ruh olarak Tanrisaldi ve Tanriydi. Onda görülen Tanri ayni zamanda yine tüm evrende mevcut varligini sürdürdü. (incili okuduktan, bilgili olarak bu konulari degerlendirmeni tavsiye ederim. Insan bilmedigi konuda ne konusabilir ki.) Isa yla karsilasan bir kadin, ona soruyor, sen bizim büyük peygamberlerimizden Ibrahim gibi bir peygamber misin? sence Isa basitce neden evet, haklisin demiyor da, ben Ibrahimden önce de varim diyor(dikkat et, varim tüm zamanlari kapsayan bir ifadedir) Yazinda diyorsun, peygamberlerin yüzü suyu hürmetine, peygamberlerin böyle bir iddasi yok, nerden uyduruluyor, peygamber hatri icin af olacagi. Isa nin disinda peygamberler, Tanri yasalarini insanlara ilettiler, yasalar karsisinda insanlar kendi sorumluluklarini kendileri tasidilar. Isa yasayi degil, kani araciligiyla Tanri affini saglayan tek kisidir. Ikinci metnini okudum, seytan yalanin babasidir, der kutsal kitap. Soru da cevap da kendi uydurmalari, nasil belli ediyorlar nereye ait olduklarini. Yine de aciklayayim: Adem ve havva yaratildilar, insanligin baslayabilmesi icin. Insanlik soyu basladi. Isa babasiz degil, meryem kendi basina yapmadi, Isanin babasi kutsal ruh tur. Tanri neden böyle birseye gerek duydu dersin: Normal bir insandan olsaydi, yeryüzüne ait olacak, bizim gibi günahkar olacakti, onun ruhunun Tanrisal olabilmesi icin, kutsal ruhtan olmasi gerekliligi vardi. Ve öyle de gerceklesti. Peygamberler günah islediler, temsil ettikleri seriati kendileri bile eksiksizce yerine getiremediler. Ey muhammet kendinin ve ümmetinin günahlarinin bagislanmasini dile, sana en yakin kitapta bile gecer. Tesniye de gecen ayetleri örnek vermissin, kim daha barbar babindan, hristiyanlarin Mesih Isa araciligiyla seriat antlasmasinin disinda gerceklesen lütuf antlasmasina tabi oldugunu unutuyorsun. Insanlarin hacli seferleri veya baska yanlis uygulamalar yapmalari bizim inanc temelimiz degildir Kurandaki kesme öldürme savas ayetleri tüm yer ve zamanlari kapsamasiyla, tevratta gecen verdigin örnekteki belli bir yer ve zaman dahilini ifade eden ayetlerle ayni degildir. Sorsam, ibrahimin ishakin Yakup un Tanrisina inandigini söylersin, eger gercekten inaniyorsan, duanda cesaret edip söyle de: Ibrahimin ishakin Yakup un Tanrisi, hayatima gel, seni istiyorum. Dogru gercegini sen bana göster. Diyebilir misin? Eger ictenlikle dersen cevabini alacaksin. Ve eminim cevap Mesih Isa olacak. Buyur hodri meydan. Hamdolsun, süphe olmayacak sekilde acik hersey gözümüzün önünde. Bir de sana sunu söyleyeyim ki, yargilanmak icin tanri önüne cikan ve kaybeden insanlar, bir yardimci arayacaklar, bir kurtarici icin kivranacaklar, kurtarici Isa dir. Bugün kabuletmeyenlere o gün kurtarici olmayacak ama, vah vah ki Tanri gercegi yerine insan sözü ve gücü pesinde gidenlere.

    #36264
    Anonim
    Pasif

    sayın mustifi kardeşim,
    haşa Hz.İsa’yı aşağılamışım gibi bir cevap yazmışsın. oysa ben onun ruhunun kutsal olduğunu zaten kabul ediyorum. yazımda “o kutsal bir insandı, bir peygamberdi” dedim. İslamdaki Tanrı inancı hakkında en ufak bir fikrin varsa, Hristiyanlığı yeni yeni tanımaya çalışan birinin bu fikre hemen ısınamayacağını bilirsin. ve İncil’i bilmiyor olmam hakkında “zahmet etseydin” gibi ukalaca bir yorumu haketmediğimi düşünüyorum. sadece iki haftadır Hristiyanlıkla ilgileniyorum yani üşenecek kadar bir zaman geçirmedim ve bugün St. Antuan Kilisesinden bir İncil aldım. birazını yolda okudum. dili insanı esir alıyor, büyülüyor. okuduğum iki satır bile içimi aydınlatı. her kelimesinden sevgi damlıyor. ve bugüne kadar bana öğretilen “İncil kayboldu, değişti vs” sözleri bana aşılayanları aşmak için bu adımı attım.
    ben İslami düşüncelerimi yaymak için katılmadım aranıza. ben kaçıncıya söylüyorum bilmiyorum ama sizi ve inancınızı tanımak için sizinleyim şu an. çünkü benden ve Tanrı’dan başka kimse ama hiç kimse bilemez ki içimde Hz.İsa’ya derin bir iman isteği var. bu yıllardır mevcut ama bir yerde bir şekilde zamanın gelmesini bekledim dieyim size. önce bana sunulanı tanımak istedim. onu da sevdim, kabul ettim. fakat şu an benim olan hakkında yani İslam hakkında hakikaten yanlış bilinen şeyler var. evet ben henüz Hristiyanlığı yeni yeni tanıyorum ama İslam’ı uzun süredir. yanlışı görüp susmayı da vicdanıma kabul ettiremedim. bu İslam için değil sadece başka bir konuda bir yanlış görürsem yine aynı şeyi yaparım. Hristiyanlık için de öyle lakin bilgilendikten sonra.
    ve bir önceki mesajımda yaptığım alıntı da nelerin beni böyle düşünmeye ittiğini gösteren bir örnektir. beni “böyle düşünmeye itti” diyorum dikkat ederseniz. zaten orada da açıktır ki “ben böyle düşünüyorum, yanılıyorsam Tanrı beni affetsin” dedim.
    sizi ve inancınızı tanımak için buradayım. birbirimizin inandığı şeyler hakkında birbirimizin yanlış duyduklarını ve bildiklerini onaralım diye aranızdayım. daha bir şey söylememe gerek yok sanıyorum.
    esenlikle.

    #36275
    Anonim
    Pasif

    Sayın Closer,
    Araştırmanıza devam edin. Ve islamı da gerçekten yaşamak istiyorsanız ya arabistan’a ya da afganistana ya da iran’a ya da islam şeriatının uygulandığı bir ülkeye bakıp islam gerçeğini görmelisiniz.Benim bu konuda söyleyeceğim bu kadar. Çünkü ben biliyorum ki orda uygulanan herşey kuran ve Muhammed’in yaşamını esas alır.

    Diğer tartışmalara cevap vermek istiyorum. Tevratı okuduğunuzda birçok savaş hikayesi okuyacaksınız. Tanrı, planını uygulamaya bir kişiyi seçerek başladı. İbrahim’i. Sonra bu seçtği kişiden, imanlı kişiden, bereketleyeceğini vaad ettiği bir halkı çıkardı. İshak, oğlu Yakup soyundan çoğalan Yahudiler. Tanrı bir halkı oluşturarak, o halkı kullanarak Kendi adını yüceltti. Tanrı seçtiği halkına bir ülke verdi, ve oraya yerleşmeleri için onlarlaydı, savaştıklarında onlarlaydı, öyle ki çok az olan yahudiler, Tanrı’nın vaad ettiği topraklarda yaşayan kendilerinden sayıca çok ama çok üstün halkları yendiler, sürdüler, esir ettiler ve her savaşta olduğu gibi ölüm kaçınılmazdı. Ama şunu diğer halklar çok iyi anladılar ki, yahudilerin Tanrısı kimse, o çok güçlü idi. Çünkü şaşılacak işler gerçekleştirdi. Evet Rab yahudileri hem bereketledi, ama bazen de diğer halkların gözünde seyirlik duruma getirdi. Tüm bunların nedeni de yahudilerin Tanrı’dan ve yasadan uzaklaşıp, putlara dönmeleriydi. Ve Tanrı bu zamanlarda, kendi seçilmiş, kutsal olması için seçmiş olduğu bu halkı, şiddetli bir biçimde, çoğu zaman diğer halklarla cezalandırdı. Babilliler, persler, asurlular ülkelerini işgal etti, yahudileri öldürdüler, çoğunu sürgün ettiler, yurtlarını darmadağan ettiler. Yani evet yahudiler o topraklara kan dökerek girdiler (ki o topraklarda yaşayanlar da putperest halklardı, Tanrı bu şekilde onların bu büyük tanrı tanımazlıklarını bu şekilde de cezalandırdı) ama o halklar gibi olmaya başladıklarında da Tanrı şamarını esirgemedi. Tevratta bir bütün hikayeyi görmek gerekir. O yahudi halkı, senden, benden farklı değildi. İman olarak, yaşayış olarak, gayeler olarak. Bu nedenle bir halk görüyoruz orda ama bu halk kimseden farklı da değildi. Tek özel oldukları an; tövbe edip, Rab’be güvenip, Ona iman ettikleri ve O’nun sözlerini dinledikleri zamandır. İşte o zamanlar Rab onları olabildiğince bereketlemiş, korumuş, büyütmüştür. Aslında tüm insanlık için bir örnek olarak Rab gözler önüne sermiştir onları. Rable insanın durumunu görebilmek için çok uygun bir örnek olmuşlardır.

    Hiçbir peygamber, hiçbir insan ruhu Tanrı’nın Ruhu değildir. Mesih hariç, bu nedenle ki O mesihtir. İnsan ruh, kişilik ve bedenden oluşur. Sizin ruhunuz, benim ruhum, tüm peygamberlerin ruhu yaratılmış insan ruhudur. Tanrı’nın Ruhu ise yaratılmamış olandır. Tanrı da Ruhtur. Ve mesih’in bedeni Tanrı Ruhuyla dolu idi, mesihin ruhu Tanrı Ruhuydu. Bu nedenle Tanrı beden alıp aramızda yaşadı diyoruz. Melekler beden alıp insanlara gözükme yeteneğine sahiptirler, aynı şekilde Tanrı 2000 sene evvel beden alıp Mesih olarak bize gözüktü. İsa bu nedenle Mesihtir. O normal bir peygamber değildi. Çünkü peygamberler ruhsal özde insandırlar, ama Mesih’in öz ruhu, Tanrı’nın Ruhudur. Mesih’in doğasını belirtmek için Tanrı oğlu denilir. Ama biz insanlar insanoğlu diye anılırız, çünkü hem ruhen, hem de bedenen insan doğasında yaratılmışız, ama Mesih ruhen yaratılmış bir insan ruhuna sahip değildi. Fark bu, Onun bedeninde %100 Tanrı vardı. Tanrı bedende gözüktü…. Mesih’de gördük, görünüşte bir insandı ama o Tanrı’nın ta kendisiydi. Bu nedenle günahları bağışlamakta, ölüleri diriltmekte , yargılamakta yetkindi. Bu yetkiler sadece Rabbe aittir.

    Musa bir peygamberdi. O da mucizeler gerçekleştirdi ama hiçbirini kendi gücünden yapmadı, Rab ona şöyle yap, bu olacak dedi ve oldu. Rab Musaya emirler verip, yönlendirip mucizelerini gösterdi. İncilde Mesihin mucizelerinin yapılışına bakarsanız hiçbir şekilde buna benzer bir şeyi göremezsiniz. Tam tersine , o kimseye böyle yapayım mı diye sormadı. Dedi ve oldu. Tam bir yetkiyle yaptı tüm mucizeleri, kullanılan bir aracı değildi (musa gibi), ama kendi isteğiyle,kendi gücüyle yaptı. Bu nedenle, en azından bu durumu göz önüne alarak, onun herhangi bir peygamberden daha üstün olduğunu görebilirsiniz. “Günahların bağışlandı, seni affediyorum, gidebilirsin” dediğinde Mesih bir günahkara, Yahudi din bilginleri “bu ne diyor böyle, kendisini Tanrı yerine koyuyor” diye sinirlenmişlerdi. Gerçek de buydu, O Tanrı idi, bu nedenle bunları yaptı ve söyledi , kimliğini de yaptıklarıyla gösterdi, kanıtladı.

    Rab sizi aydınlatsın. Esenlikler…

    #36274
    Anonim
    Pasif

    Sevgili closer,

    Yazılarını okudum ve kardeşlerim Tuba ve Mustifi’nin yorumlarındaki ışığı fark etmeniz amacı ile birkaç söz söylemek istedim.

    Araştırmalarınızda samimi olduğunuza tabii ki inanıyorum. Ama belli ki, çok uzun zaman İslâmî senaryoların, taraflı yazı ve yorumların etkisi altında kalmışsınız. Meselâ Misyoner’le ilgili ‘Soru-Cevap’ tam taraflı bir senaryodur. İslâmcı biri tarafından hayal edilmiş olup, istediği şekilde sormuş ve istediği şekilde cevaplamış, Misyoneri ‘neye inandığını bilmiyen bir geri zekâlı’ olarak göstermiş, ondan sonra da dönüp kendi kendini alkışlamıştır.

    Analizlerinizde, incelemelerinizde, lütfen şu konuyu yeniden ele alın: Peygamberlerin ‘suçsuz ve günahsız’ olduklarını kim söylüyor? Bu soruyu cevaplandırmalısın önce. Çünkü ‘anahtar’ burdadır. Diğer insanların günah işledikleri kabul edilir de, Peygamberlerin günah işledikleri, birtek İslâm dünyasında reddedilmektedir. Peki, bu doğru mu?

    Adem ve Havva’nın günah işleyerek Aden’den atıldıklarını biliyoruz. Ne yapmışlar? Günah işlemişler. İbrahim ve Sara, putlara tapan, tamamen putperest bir kavim olan Kildaniler’den gelmişlerdi. Onlar da ataları gibi putlara tapıyorlardı. Ta ki, yaşayan Hakikî Tanrı Yahova veya Yahveh, onları çağırıp da, “Bu halkın arasından çıkın” diyene kadar. Bu Yahova, “Ebedî (hiç değişmeyen) adım budur” diyen, “İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un Tanrısı Ben’im” diyen Tanrı’dır. Adı hiçbir zaman ‘Allah’ olmamıştır ve bu Allah denen kişinin de 99 tane adı olmasına rağmen, hiçbiri de Yahova, ya da Yahveh değildir.

    İbrahim de böylelikle günah işleyenler arasındaydı. Ve sadece Tanrı Yahova’nın çağrısından önce değil; ondan sonra da günah işledi. Meselâ: Üzerine gelen orduları görünce korkudan, karısı güzel Sara’nın, ‘kız-kardeşi’ olduğunu söyledi. Böylelikle, Sara’yı elde etmek için, onu öldürmek zorunda kakmayacaklardı.
    Davud, birinin karısıyla zina yaptı ve kocasını öldürttü. Süleyman, defalarca Tanrı’ya ihanet edip diğer ilâhlara taptı vs. vs. vs.

    Tevrat, Zebur ve İncil diyor ki: Günah işlememiş olan tek bir insanoğlu bile yoktur. Bu, bütün Kutsal Kitap boyunca, defalarca tekrarlanmış, insanoğlunun Tanrı önündeki aciz durumunu ortaya koyan ve böylelerine sağlanacak TEK KURTULUŞ’tan bahseder. Tanrı’nın yüreğini bilmek, O’nun insanoğlu için çektiği acıları anlamak istiyorsan, belki de aşağıdaki tek bir ayet bile yeterli olacaktır: “Doğru kimse yok, tek kişi bile yok. Anlayan kimse yok. Tanrı’yı arayan yok. Hepsi saptı, tümü yararsız oldu. İyilik eden yok. TEK KİŞİ BİLE YOK! Ağızları açık birer mezardır. Dilleriyle aldatırlar. Engerek zehiri var dudaklarının altında. Ağızları Lânet ve acı sözle doludur. Ayakları kan dökmeye seğirtir. Yıkım ve dert var yollarında. Esenlik yolunu da bilmezler. Tanrı korkusu yoktur onlarda” (Romalılar 3:10-18).

    Kutsal Kitap, insanoğlunun yüreğinin ‘korkunç bencil ve kötü’ olduğunu söylüyor. Ne onarılır, ne tamir edilir, ne de şifa bulur. İnsan yüreği iğrenşlikle yoğrulmuş, kendi kendini aldatan, yücelten bir çirkef kuyusudur. Sadece kendisini sevenleri sevebilir. Oysa İsa Mesih, bizlere düşmanlarımızı bile sevmeyi buyurdu. Ne olur kardeş, madem ki şimdi bir İncil’in var; şu an aç ve bu bölümleri oku: Luka 6:27-49 ve Romalılar 12:9-21 ve da 1.Korintliler 13:1-8

    Bir peygambercik, yani alelade bir insanoğlu, insanlığı kurtaramazdı. İnsanlara Tanrı’nın doğrularını iletebilirdi belki, ama onlara, bu doğruları yerine getirecek gücü veremezdi. Hadi gel de düşmanlarını sev bakayım. Senden nefret edenleri sev, onlar için iyilik dile, Tanrı’ya yakar. Onlar için canını ver. Yüzüne tükürenler için çarmıha geril bakayım. “Sevgi ASLA son bulmaz” diyor. Hadi gel de sev bakayım. Yüreğinde, düşüncende bile zina yapmayacaksın diyor. Hadi git de yap (yani yapma bakayım). Hangi peygambercik sana bunu verebilir? Hangi insanoğlu, sendeki bu iğrenç yüreği alabilir ki?

    İşte, bütün bunları Tanrı’nın kendisi yaptı. Beden aldı. Tüm peygamberlik sözlerinde de yazıldığı gibi, bir insan olarak, Betlehem’de, bakireden doğdu. Seni, beni kurtarmak, bizlere tertemiz bir yürek, yepyeni bir RUH vermek için geldi ve bizler için kurban edildi. Günahlarımızın affı için gönderilen, vaad edilmiş tek TANRI KUZUSU O’dur. Mesihtir.

    Tahtta oturanın sağ elinde, iki yanı da yazılı, yedi mühürle mühürlenmiş bir tomar gördüm. Yüksek sesle,”Tomarı açmaya, mühürlerini çözmeye kim layıktır?” diye seslenen güçlü bir melek de gördüm. Ama ne gökte, ne yeryüzünde, ne de yer altında tomarı açıp içine bakabilecek KİMSE YOKTU. Acı acı ağlamaya başladım. Çünkü tomarı açıp, içine bakmaya KİMSE BULUNAMADI. Bunun üzerine ihtiyarlardan biri bana, “Ağlama! dedi. İşte Yahuda oymağından gelen Aslan, Davut’un Kökü galip geldi. Tomarı ve 7 mühürünü O açacak”. Tahtın, dört yaratığın ve İhtiyarların ortasında, boğazlanmış gibi duran bir KUZU gördüm” (Vahiy 5:1-6)

    İşte bu Tanrı Kuzusu, İsa Mesih’tir. O’nun haricinde hiç kimsede kurtuluş yoktur. Kelin ilâcı olsa, kendi kafasına sürerdi. Beni kurtaracağını vaad edenlerin hepsi mezarlarında. Bir tek O’nun mezarı boştur. Bir tek O, günah işlemedi. Bir tek O, Tanrı Ruhu’ndan doğdu. Biz, ‘Babası yok’ diye “Tanrı Ruhundan doğmuş olmalı” demiyoruz. Biz, Tanrı Ruhu’ndan doğdu diye, “Tanrı Ruhu’ndan doğdu” diyoruz. Yani Tanrı Ruhu, bir bebekte beden aldı ve aramızda yaşadı. İbrahim, İshak’ı kurban edeceğinde (İsmaili değil, çünkü o çoktan evden gönderilmiş ve diğer ilâhlara tapmaya başlamıştı annesi Hacer ve pagan karısı ile) Tanrı İbrahim aracılığı ile insanoğlunun günahlarını bağışlatacak olan “Yakmalık sunu için KUZU’yu Tanrı kendisi sağlayacaktır” (Yaratılış 22:8) demiştir. İşte bu kuzu İsa Mesih’tir. Yahya peygamber, halklara onun gelişinden bahsederken birgün aniden ortaya çıkan Mesih hakkında, “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu! Kendisi için, “Benden sonra geliyor, O benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı” dediğim kişi işte budur” dedi. (Yuhanna 1:29-30)

    Kardeşim, eğilip, doğrulup namaz kılmak birşey değiştirmiyor. Doğruları bilmek, birşey değiştirmiyor. Bir peygamber daha gelse, “Doğrular bunlar bunlar bunlardır dese”. “Yanlışlar bunlar, bunlar bunlardır dese” ne değeri vardır. Biz de biliyoruz. Bilmek başka birşey, yapmak başka birşey. Lâfla yürek değişmez. Uçağa binip Mekke’ye veya Kudüs’e gitmekle hiçbirşey değişmez. Bizler içimizde birer yılan barındırırken, solucan olamayız. İçimizde bir kurt varken, Kuzu olamayız. Bu yüreği değiştirebilen, bizlere yepyeni bir yürek ve yepyeni bir Ruh verebilen Tek kişi ardır, o da İsa Mesih’tir. “Başka HİÇ KİMSEDE kurtuluş yoktur. Bu göğün altında, insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek, başka HİÇBİR AD YOKTUR” (Elçilerin İşleri 4:12)

    Aramaya ve ararken de Dua’ya (Mustifi kardeşimin de dediği gibi: Allah’a değil; İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrı’sına yakararak) devam edersen, Rab’bi mutlaka bulacak ve bulduğuna da bu hayatta emin olacaksın. Rab seni kurtarsın ve araştırmalarını bereketlesin. Sevgiler.

    #36276
    Anonim
    Pasif

    sevgili kemal başaran,
    cevap için çok teşekkür ederim. söylediklerinizi aklımdan çıkarmama gayreti içinde olacağım. O ışığı bulana kadar içimde, dışımda, İncil’de, bu güne kadar inandıklarımda arayacağım. ve Rab’be dua edeceğim. bu arada bana İncil’deki çelişkiler konusunda yardımcı olur musunuz. İncil’de de var. bakın yazayım;
    1- Hz. İsa, gölün karşı yakasında Gadaralıların veya Gerasalıların ülkesine varınca, Matta’ya göre cinlere tutsak olmuş iki deli ile karşılaşmıştır. Markos ve Luka’ya göre cinlere tutsak olmuş sadece bir deli ile karşılaşmıştır.

    2- Hz. İsa Eriha’dan ayrılırken, Matta’ya göre yolun kenarında oturan iki kör adam kendisinden yardım istemiştir. Markos ve Luka’ya göre ise yolun kenarında oturan sadece bir kör adam kendisinden yardım istemiştir .

    3- Yahudilerin Hz. İsa’dan delil göstermesini istemelerine karşılık, Markos İncilinde onlara asla delil gösterilmeyeceği haber verildiği halde, Matta’da onlara Yunus peygamberin delilinin gösterileceği ifade edilmektedir.

    4- Hz. İsa’nın kabre konulduktan bir süre sonra kabirden çıkışma Yuhanna İnciline göre, Havariler çok şaşırmışlardır. Bu İncilin naklettiğine göre Havariler böyle bir olayı asla beklemiyor ve ummuyorlardı. Halbuki Sinoptik İncillere göre Havariler, Hz. İsa’nın kabre konulduktan üç gün sonra dirilip kabirden çıkacağını biliyorlardı. Çünkü Hz, İsa çarmıha gerilmeden önce defalarca bunu onlara söylemişti.

    5- Sinoptik İncillere göre Petrus ve arkadaşları, Hz. İsa’nın davetinin ilk günlerinde onun mucizesi ile ağlarını balıkla doldurmuşlar ve denizdeki fırtınadan kurtulmuşlardır. Yu-hanna’ya göre bu hadise, Hz. İsa’nın davetinin ilk günlerinde değil, yeniden dirilip kabirden çıktıktan sonra olmuştur.

    6- Hz. İsa, Kefernahum’da vermiş olduğu meşhur dağ vaazından sonra Matta’ya göre önce bir cüzzamlıyı, sonra yüzbaşının hizmetçisini iyi etmiştir. Lukaya göre ise ilk önce Petrus’un kaynanasını, sonra diğer hastaları tedavi etmiştir. Luka, yüzbaşının hizmetçisinin tedavisinden bahsetmez.

    7- Hz. İsa’nın, öldükten sonra dirilttiği havra reisinin kızı konusunda Matta İncili, reisin, kızını diriltmesi için kızı öldükten sonra Hz.İsa’yı çağırdığını haber verirken; Markos İncili, havra reisinin, kızı henüz ölmeden, tam ölmek üzere iken Hz. İsa’yı çağırdım haber vermektedir.

    8- Hz. Yahya’nın yediği şeyler konusunda Matta İncili, “Yahya yemiyerek, içmeyerek geldi” derken, Markos İncili, “Yahya deve tüyü giymişti, belinde kuşağı vardı, çekirge ve yaban balı yerdi” demektedir.

    9- Luka İnciline göre, şarap, içip sarhoş olmak, “çünkü rabbin gözünde büyük olacak, şarap ve içki içmeyecek” denilerek yasaklandığı, sarhoşluk veren herşeyin içilmesinin ve kumarın haram olduğu bildirildiği halde, Yuhanna İncilinde Hz. İsa Kana düğününde misafirler için mucize göstermek sureti ile suyu şaraba çevirmiş, ve insanların bol bol şarap içmesini sağlamıştır.

    10- Hz. İsa’nın üzerine güzel koku saçan kadın ile ilgili olarak:

    a) Markos’a göre kadın, kokuyu hamursuz bayramından iki gün önce dökmüştür. Yuhanna’ya göre ise kadın kokuyu hamursuz bayramından altı gün önce dökmüştür.

    b) Matta ve Markos’a göre koku dökme olayı Simun’un evinde olmuştur. Yuhanna’ya göre ise Mecdelli Meryem’in evinde olmuştur.

    c) Matta ve Markos’a göre kadın, kokuyu Hz.İsa’nın başına dökmüştür. Yuhanna’ya göre ise kadın kokuyu Hz. İsa’nın ayaklarına dökmüştür.

    d) Matta’ya göre, kadının bu güzel kokuyu Hz. İsa’nın üzerine dökmesine öğrencileri karşı çıkmışlardır. Markos ye Yuhanna’ya göre ise sadece daha sonra ihanet edecek olan Ye-huda İşkaryot karşı çıkmıştır.

    bunlar çok küçük bir kısmı. çok ama çok fazla var. bunlar doğru mudur? bunlar önceki araştırmalarımda bir sitede bulduklarımdır. bu konuda yardımcı olur musunuz? teşekkür ederim şimdiden, esenlikle.

    #36277
    Anonim
    Pasif

    Sözlerime baslamadan önce, hepinize ibrahimin, ishakin, Yakupun yasayan diri Tanrisindan iyilikler diliyorum. Sözkonusu sey: Sahitlik. Adli vakalarin gercegini ortaya cikarmada da en güvenilir verilerden biri olarak günlük yasantimizda vardir. Sahitler birbirinin anlattiklarini kesinlikle tekrarlamazlar, kimisi diyelim on dakika öncesini, kimisi on dakika sonrasini veya bir saat diyin, kimisi su sözü , unsuru kimisi su sözü ve unsuru sunar. Yalanci sahitlikte kisiler önceden anlasirlarsa birbiriyle farksiz ifadede bulunurlar, ki isin uzmanlari onlarin önceden anlasmali ifade verdigini ayniliktan anlar. Farklilik ve celiski degisik kavramlardir. Dogru sahitlikte farklilik olur, celiski olmaz ama. Incilde dört sahitlik karsimiza cikiyor. Diyelim bir kisi, benle closer in konusmasina sahitlik yapacak olsa; sahitligin basinda üstümde ceket varsa, o kisi der ki, üstünde ceket vardi, baska biri üstünde kazak vardi dese yalan mi olur, hayir, on dakika sonra ben ceketimi cikarmistim, hala closerle konusuyordum. O da on dakika sonraki kendi dikkatini ceken durumu söylemis, yalan degil. Biri desin ki closer ve yaninda arkadasiyla konusuyordu, closer le konusuyordu diyen yalan söylemiyor ki, illa arkadasini da demek zorunlulugu yok. Birbiriyle farki var ama celiskisi yok. Olayi anlatirken ayni anda, ayni malzemeyi ayni sekilde sunma diye bir sart yoktur sahitlikte. Anlatilanlar birbiriyle birlestirilir, bir örüntü meydana getirilir. Mesala Gadaralilar bölgesinde biri bir kisiyi kullanarak olayi vermis, digeri iki kisiyi, bir kisiyi kullanan demiyor ki kesinlikle yalnizca bir kisi vardi, ancak böyle söylese celiski olur. Olay anlatimi merkezde, sahit olan bir kisiyi kullanmak istemisse anlatiminda kim ona ne diyebilir ki. Ki bu farklar ne kadar orjinal olduguna delilildir, incil sahitliklerinin.
    Closer arkadasimizin maddelerini de tek tek aciklayabiliriz bu genel aciklamadan sonra.

    #36278
    Anonim
    Pasif

    çok teşekkür ederim mustifi,
    tüm gün bekledim ben de cevap gelmediğinde daha fazla şahitlik farkına dikkat çeken bir konu açmıştım. ama beklediğim cevabı aldım.
    gözümden bir perde kalkmış gibi hissediyorum iki gündür. ama hala karanlıktayım. sadece artık ümid edebileceğim bir ışık var, ondan bir huzme görüyorum. diğer konularda geçen tartışmalar beni daha objektif kaynaklara itti. meğer biliyoru demekte ne kadar hatalıymışım…
    İslam zorluyormuş hakikaten, tasvir edilen Tanrı’dan bana gönderilen, beni aşağılayan bir mektup gibi. bana Tanrı’dan geldiği söylendiği için böyle diyorum. beni hiç sayıyor, özellikle bayan olarak. çünkü cennet dahi erkeğin cennetiymiş…
    ama içimde yine de bir korku var mazur görün. İslam… o ağılda kuzu olmayı düşünüyorum fakat sanki bunun için bedenimden bir parça kesmem gerekiyor. İslam’a objektif bakmaya korktum çok zaman. bunu aştım ama şimdi bunu dile getirmeye korkuyorum.
    ışığı görüyorum ama aydınlığa çıkmak zor, çok zor.
    esenlikle.

    #36282
    Anonim
    Pasif

    Sayın Closer,
    Mustifi’nin cevabı diğer maddeler için geçerli cevap olduğuna inanıyorum ama 5. madde için ayrı yanıt vermek istiyorum. Bunun haricinde şunu unutmamak gerekir, o da incil yazarlarının hepsi aynı sıra içinde olayları anlatmamıştır. Eğer tam bir sıra umut ediyorsanız Luka’nın incili olay sırasını da incilini yansıtmıştır.
    Ama diğer incilerde anlatılanlar yalan değildi. Onlar olmuş olaylardı tabi, ama Luka aynı zamanda tarihçi olduğunu için, incilinin başında da olayları başından beri titizlikle araştırıp sırasıyla yazıyorum ifadesinden kronolojik sıraya dikkat ettiğini analayabilirsiniz.

    Şimdi 5. maddenizde bahsettiğiniz olayı yuhanna incilinde yazılı olan olay gerçektir, ve buna benzer olay öğrencileri seçerken de meydena gelmişti. Dikkat edin, yuhanna (sevdiği öğrenci) aynı şeyin tekrar gerçekleştiğini görünce ilk önce tanıyamadıkları İsa Mesih’i bu tekrarlayan durumla tanıyıp, bu Rab’dir dedi diğer öğrencilere. Bu olay sadece bir kere yaşanmadı. Bir kere yaşandığını da kimse iddia etmiyor zaten.
    Siz incili kendiniz alıp okuduğunuzda da bu dediğimin gerçekten de böyle olduğunu göreceksiniz.

    Esenlikle..

    #36286
    Anonim
    Pasif
    closer;21070 wrote:
    çok teşekkür ederim mustifi,
    tüm gün bekledim ben de cevap gelmediğinde daha fazla şahitlik farkına dikkat çeken bir konu açmıştım. ama beklediğim cevabı aldım.
    gözümden bir perde kalkmış gibi hissediyorum iki gündür. ama hala karanlıktayım. sadece artık ümid edebileceğim bir ışık var, ondan bir huzme görüyorum. diğer konularda geçen tartışmalar beni daha objektif kaynaklara itti. meğer biliyoru demekte ne kadar hatalıymışım…
    İslam zorluyormuş hakikaten, tasvir edilen Tanrı’dan bana gönderilen, beni aşağılayan bir mektup gibi. bana Tanrı’dan geldiği söylendiği için böyle diyorum. beni hiç sayıyor, özellikle bayan olarak. çünkü cennet dahi erkeğin cennetiymiş…
    ama içimde yine de bir korku var mazur görün. İslam… o ağılda kuzu olmayı düşünüyorum fakat sanki bunun için bedenimden bir parça kesmem gerekiyor. İslam’a objektif bakmaya korktum çok zaman. bunu aştım ama şimdi bunu dile getirmeye korkuyorum.
    ışığı görüyorum ama aydınlığa çıkmak zor, çok zor.
    esenlikle.

    Degerli Closer

    Bütün yazilarini okudum.Öncelikle buraya hosgeldin diyor ve seni buraya getiren(tesadüf degil)Yasayan Diri,Herseye Egemen Rab’bimize hamd ve sükürler olsun diyorum.

    Rab’bin senin yüreginde yaptigi degisikliklerin farkina varmamak mümkün degil..Simdiden Rab’bin sevdigi ve kurtarmak istedigi kuzu closer olma yolundasin..Sevgili closer korkma ve yilma..Seytan seni caydirmak isteyecektir,kafani bulandirmak isteyecektir.Aman dikkat…Dua et ve Rab’bin senin ellerinden tutmasini dile..Bak Kutsal Kitab’imizda ne der ayet: Iste kapida durmus,kapiyi caliyorum.Biri sesimi isitir ve kapiyi acarsa,onun yanina girecegim;ben onunla, o da benimle, yemek yiyecegiz.Ben nasil galip gelerek Babam’la birlikte Babam’in tahtina oturdumsa,galip gelene de benimle birlikte tahtima oturma hakkini verecegim. Vahiy 3,20-21

    Bunlari söyleyen Rab Isa Mesih YESUA seni seviyor ve seni cagiriyor. Ben koyunlarin kapisiyim.Benden önce gelenlerin hepsi hirsiz ve hayduttu, ama koyunlar onlari dinlemedi.Kapi Ben’im.Bir kimse benim araciligimla iceri girerse kurtulur Girer,cikar ve otlak bulur.Hirsiz ancak calip öldürmek ve yok etmek icin gelir.Bense insanlar yasama,bol yasama sahip olsunlar diye geldim.Ben iyi cobanim.Iyi coban koyunlari ugruna canini verir. Yuhanna 10,7-11

    Sevgili Closer Seytan cok iyi calisiyor ve insanlari Tanri’dan uzaklastirmak ve gercegi bulandirmak icin elinden geleni yapiyor.Sen gercegi bulma yolundasin ve isiga gelmek üzeresin.Ama gercegi kabul etmenin ve isiga gelmenin bir bedeli var.Bu bedeli ödemeye hazir olmalisin.Rab sana yardim edecektir.Bizlerde sana elimizden geldigi kadar yardim edecegiz.Sorularini sormaya devam et,ve forumda yazilanlari oku.Herseyi sorgula.Incil’dfe bazi celiski gibi görünen yerler vardir ki bunlarin cevaplari mevcuttur ve cok kez de cevap verilmistir.Bunlardan haberimiz var.Cok fazla zamanimiz olmasa da firsat oldukca ben ve burada gönüllü hizmet eden diger kardeslerimiz sana yardim edeceklerdir.Umarim seni sikca burda agirlariz ve umarim ki sen de birgün Rab’bin kuzularindan biri olursun.

    Rab sana bolca lütuf ve merhamet etsin calismalarini bereketlesin.

    Esenlik ve dualarimla..

    #36288
    Anonim
    Pasif

    1) İsa gölün karşı yakasında Gadaralıların memleketine vardığında, cine tutsak iki kişi mezarlık mağaralardan çıkıp O’nu karşıladı. Bunlar öyle tehlikeliydi ki, o yoldan kimse geçemiyordu. (Matta 8:28)

    Sanırım bu ayetten bahsediyorsun. Bunu hangi İslam sitesinden buldun bilmiyorum, ama gerçekten cahilce bir çelişki. Yorumlara bakmadan, at gözlüğü takarak, sırf kendilerini haklı çıkarmak için İncile çamur atmaya çalışıyorlar. Ama alıştık…İslam bu n’apalım.

    Neyse, konuyu ele alayım.
    Matta, Markos ve Luka’nın kontekstlerine dikkat etmemiz gerekiyor. Matta, farklı bir bakış açısından yazdı. O hikayenin tümünü okuyalım;
    “İsa gölün karşı yakasında Gadaralıların memleketine vardığında, cine tutsak iki kişi mezarlık mağaralardan çıkıp O’nu karşıladı. Bunlar öyle tehlikeliydi ki, o yoldan kimse geçemiyordu.İsa’ya, «Ey Tanrı’nın Oğlu, bizden ne istiyorsun?» diye bağırdılar. «Buraya, zaman dolmadan bize işkence etmeye mi geldin?»Onlardan uzakta otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı. Cinler İsa’ya, «Bizi kovacaksan, şu domuz sürüsüne gönder» diye yalvardılar.İsa onlara, «Gidin!» dedi. Cinler de adamlardan çıkıp domuzların içine girdiler. O anda bütün sürü dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp boğuldu.Domuzları güdenler ise kaçıp kente gittiler. Cinli adamlarla ilgili haberleri dahil, olup bitenlerin hepsini anlattılar.Bunun üzerine bütün kent halkı İsa’yı karşılamaya çıktı. O’nu görünce bölgelerinden ayrılması için yalvardılar.”(Matta 8:28-34)
    Şimdi buraya dikkat; Matta’nın ele aldığı olay, 2 cinli adamın iyileştirilmesi. Sadece bu.Ancak Luka ve Markos sadece onu değil aynı zamanda, 2 cinli’nin 1 tanesini ele aldılar ve o adamın İsaya minnettarlığını, ve İsa’nin en sonda ona dediği sözü ele aldılar. İşte kilit ayet: İsa kayığa binerken, önceleri cine tutsak olan adam O’na, «Seninle geleyim» diye yalvardı. Ama İsa adama izin vermedi. Ona, «Evine, yakınlarının yanına dön» dedi. «Rab’bin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet ettiğini onlara anlat.»Adam da gitti, İsa’nın kendisi için neler yaptığını Dekapolis’te duyurmaya başladı. Anlattıklarına herkes şaşıp kalıyordu. (Markos 5:18-20)

    2) Aynı şey burada da var. Matta genel olarak aldı olayı, 2 kör dedi. Markos ise, Timay oğlu Bartimayı yazdı. Çünkü Bartimay iyileştikten sonra İsa’yı takip etmeye başladı.

    3) Mustifi abi’nin yazdığı gibi, şahitler aynı şeyi tekrarlamazlar. Bu “çelişkiyi” ortaya adam insanın İncil okumağı belli. Çünkü Mattada Yunusun belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek dedi. Aynı gösterilmeyecek sözü Markostada geçiyor.

    4) İsa’nın ölüp dirileceği Yuhannada da bildirilir. Matta Markos ve Lukada, kadınlar İsa’nın cesedine baharat sürmeye gitmişlerdi. Demekki imanlarını kaybetmişlerdi. Yoksa ellerine yağ alarak mezara gitmezlerdi. Yani imansız oldukları sadece Yuhanna bölümünde belirtilmez.

    5) Fırtına konusu bu “çelişkiyi” ortaya atan kişi tarafından karıştırılmış. İncili okumanı tavsiye ederim. Balık avlama ve fırtına olayı farklı zamanlarda olmuştur.

    6) Burada yine hata yapıldı. Hangi siteden aldın bilmiyorum, ama o sitenin admin’i gerçekten akıl bulandırmaya çalışmış. Matta’ya göre dağdaki vaaz bitince İsa cüzamlıyı iyileştiriyor, sonra yüzbaşının kölesini ve sonra Petrusun kaynanasını. Lukada ise ilk önce yüzbaşının kölesininin iyileşmesinden bahsediyor. Cüzamlı adamın konusu geçmez. Bu çelişki değil. Mustifi kardeşin anlattığı şahitlikle ilgilidir.

    7) Aynı şey burada da tekrarlanıyor. İncili okursan bunu görürsün.
    İsa onlara bu sözleri söylerken bir havra yöneticisi gelip O’nun önünde yere kapanarak, «Kızım az önce öldü. Ama sen gelip elini onun üzerine koyarsan, dirilecek» dedi. (Matta 9:18)
    İçeri girerek onlara, «Niye gürültü edip ağlıyorsunuz?» dedi. «Çocuk ölmedi, sadece uyuyor.» (Markos 5:39)
    Gördüğün gibi, kalabalık kızın öldüğünü biliyordu.
    *İsa Mesih, ölmedi uyuyor ifadesini dirilttiği Lazar içinde kullanmıştı.* Yani sonra kız uyuyordu gibi düşünceler aklına gelmesin..işte bahsettiğim ayet:
    Bu sözleri söyledikten sonra, «Dostumuz Lazar uyumuştur» diye ekledi, «ama onu uyandırmaya gidiyorum.» Öğrenciler, «Rab» dediler, «uyumuşsa iyileşecektir.» İsa Lazar’ın ölümünden söz ediyordu, ama onlar olağan uykudan söz ettiğini sanmışlardı. Bunun üzerine İsa açıkça, «Lazar öldü» dedi. (Yuhanna 11:11-14)

    8) Matta ve Markos değil, Matta ve Luka olması gerekiyordu, neyse…
    Burada çelişki yoktur.
    Mattada İsa, Yahya için “asla bir şey yemezdi” demedi. Oruç tutardı ve şaraptan kaçınırdı:
    Yahya geldiği zaman oruç tutup içkiden kaçındı, ona `cinli’ diyorlar. (Matta 11:18)
    Ancak Markosta ise Yahya’nın giysisini açıklıyor ve yediği şeyin ne olduğunu yazıyor:
    Yahya’nın deve tüyünden giysisi, belinde deriden kuşağı vardı. Çekirge ve yaban balı yerdi. (Markos 1:6)

    9) Kumar oynamak günahtır. Ancak bu ayette komardan bahsetmez. Şarap konusu ise farklıdır. İsa suyu şaraba çevirip insanları sarhoş etmedi! Metni dikkatli okursak görürüz.
    İnsan şarap içince ağzı tat alamaz..uyuşur. Bu yüzden şölen başkanı şöyle diyor: “Herkes önce iyi şarabı, çok içildikten sonra da kötüsünü sunar. Ama sen iyi şarabı şimdiye dek saklamışsın.” (Yuhanna 2:10)
    Demek ki İsa şarabı verince insanın ağzı tat almaya başladı. İsa sarhoşu uyandırdı, daha fazla sarhoş etmedi. Aslında bu olay simgeseldir. İsa’nın yaptığı şarap Kutsal Ruh’u simgeliyor.

    10) İsa Beytanyada.

    a) Yuhanna İsa’nın Beytanyaya geldiği günü yazdı. Markos ise yemek yenilen günü yazdı.

    b) Yuhanna Yahuda’nın hırsız olduğunu belirmek için sadece Yahudayı yazdı.

    c) Yuhannaya göre ayaklarına dökmedi, sürdü:
    “Meryem, çok değerli saf hintsümbülü yağından yarım litre kadar getirerek İsa’nın ayaklarına sürdü ve saçlarıyla ayaklarını sildi. Ev yağın güzel kokusuyla doldu.” (Yuhanna 12:3)
    Sürmekle dökmek arasında fark var. Başından aşağı döktü, ancak ayaklarına sürdü.

    d) Yuhannada kimin evinde toplandıkları yazmıyor. Ancak yağı getirip İsa’nin ayaklarına sürenin Meryem olduğu yazıyor.

    Rab yüreğini aydınlatsın!

11 yazı görüntüleniyor - 16 ile 26 arası (toplam 26)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.