İntihar etmek

  • Bu konu 11 izleyen ve 18 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 16 ile 19 arası (toplam 19)
  • Yazar
    Yazılar
  • #35957
    Anonim
    Pasif

    @Dilbera-Dersimi 20398 wrote:

    Kötü kavramı bireyin içinde bulunduğu yada hissettiklerine göre değişiyor bir yerde. Ölümden sonra herhangi bir huzursuzluk hissedeceğimi düşünmüyor ve ihtimal vermiyorum.Soluk almak için neden(ler) gerekir.

    Neden yoksa yaşamın amacı nedir ?

    Siz neden yaşamaya devam ediyorssunuz ? Ölümden sonra harika bir dünya var ise ölen arkadaşlarınız yada dindaşlarınız için neden üzülüyorsunuz ?

    Yiyoruz,içiyoruz,gülüyoruz,eğleniyoruz,ağlıyoruz ,tüm zihinselve fiziksel süreçleri yaşarken yaşlanıyoruz.

    Ölüm kaçınılmazdır.

    Kişisel olmazsa SİZ neden yaşıyorsunuz ?

    Saygılarımla

    Sevgili Dilbera Dersimi,

    2010’dan beri yazmış olduğun tüm yazıları okudum. Edindiğim izlenim, “Bu adam kendi kendiyle o kadar dolu ki, kibiri, gururu ve kendini beğenmişlikle o kadar taşıyor ki, asla intihar etmez. İntihar girişiminde bulunabilir belki. Ama dostumuz Viran Dede’nin de apaçık belirttiği gibi bu ‘karşı tarafı dize getirtme, ondan intikam alma veya taviz kopartma’ amaçlı olur” yönündedir.

    Bu yazılanlar doğru olmasaydı ve sen kendi yazılarına inansaydın (şöyle demiştiniz: “Ölümden sonra herhangi bir huzursuzluk hissedeceğimi düşünmüyor ve ihtimal vermiyorum”), o zamandan, yani intihar girişiminden bu yana, neredeyse 10 gün geçti ve bunu hiç tereddütsüz tekrarlardın. Hem de bir defa değil, başarıya ulaşana kadar tekrarlardın.

    Sorduğun sorular, aslında bir arayış içerisinde olmadığını gösterir. Ayinlerde niye farklılıklar var? Hristiyanlıkta ‘oruç ve iftar’ var mı? Hakikaten merak mı ettin? Bunların cevablarını bilsen ne yazar? Bilmesen ne yazar? İman etmenin önündeki tek engeller bunlar mı kalmıştı? Cevaplarını aldığında iman mı edecektin? Yoksa sırf sormak için mi sormuştun? Bence yüreğin, Yaşayan Tanrı’yı aramaktan çok çok uzak.

    Ve bu Yaşayan Tanrı, seni korkunç bir sevgiyle sevdiği için ve seni dize getirmek için, ve de gece gündüz bu yönde çalışıyor olduğu için; gerekirse hayatını daha da beter, darmadağınık ederek, süründürerek, gururunu paramparça ederek, yerden yere vurarak ve bu sefer ‘hakikaten’ seni intihar noktasına getirerek, hayatını (inanmadığın o ebedî hayatını) kurtarmaya çalışacaktır.

    Göreceksin kardeşim. Sözlerim doğru çıkacaktır. “Nasıl biliyorsun?” dersen, “Çünkü herkesin içinde, kendi eski benliğimizden bir parça görüyoruz” derim. Yani, biz de ayni senin gibiydik. Ama, Tanrı’nın sevgisinin gücünü tattık. “Ne için yaşıyorsunuz bu dünyada?” diyorsun. Cevabımız, inansan da, inanmasan da: “Rab içindir. Yaşadığımız her gün, aldığımız her nefes, verdiğimiz her karar, harcadığımız her kuruş, gün 24 saat, hepsi Rab içindir. Büyük bir sevinçle, büyük bir coşku ve mutlulukla, sadece ve sadece Rab için, O’na hizmet için yaşıyoruz.”

    Çoğumuz bu dünyadan göçüp gitmek ve O’nun yanında olmanın özlemi içinde yanıp tutuşuyoruz. Ama gidemeyiz. Gitsek, dünyadaki bir yığın Dilbera-Dersimi’lere ne olacak? Onları kim uyaracak? Kurtulmalarına kim yardım edecek? Sana bu forumda bile yardımcı olmak isteyen kardeşlerimizin birçoğu, hergün bedeller ödemekte, acılar çekmekte ve tehdit altında yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Bunu, senin için yapmaktadırlar. Senin için ödenen bedel az değildir. Ama en fazla bedeli de, Rab İsa, senin günahların için, çarmıhta kurban edilerek ödedi. Sırf sen, o inanmadığın ‘Ebedî Hayatı’ alasın diye. Sen, kan pahasına satın alındın. Ne olur O’nu reddetme. Sevgiler.

    #35959
    Anonim
    Pasif

    ‘Ölümden sonra herhangi bir huzursuzluk hissedeceğimi düşünmüyor ve ihtimal vermiyorum.’

    Eğer o kadar eminsen kardeşim… Kemal abi’nin de dediği gibi ne diye sormakta devam ediyorsun?

    Bak sana şunu söyleyeyim: keşke ölümden sonraki durum senin dediğin gibi bir topyekün sıfırlanıştan müteşekkül olsaydı… herşey o kadar kolay olurdu ki o zaman… herkes mutlak sıfıra indirgenişin bahtiyarlığını cebinde gezdirir olurdu… Budistler’in ‘Nirvana’sını her an arzusunun halihazırında bulundurmuş olurdu yani, başka bir deyişle. Gel gör ki ama… Budistler bile o senin dediğin ‘sıfıra’ indirgenişin hiç ama hiç kolay olmadığını vaaz ederler hep. Hele hele kendi ölümünle bir başkasını cezalandırmak ise maksadın, sürüyle hayatlar boyu kıvranırsın, o işlediğin bencilliğin hesabını ödeyebilmek için… : – )

    ‘Ben’inden kaçış en zor şey bu hayatta sevgili kardeşim… üstelik kendisine dayalı bir çabayla ‘ben’den kurtulunmaz. ‘Ben’ kendisini nasıl silsin ki? Silen olarak geride kalacak olan kim olacak, öyle bir durumda? Bencilliğe karşı bencillikle savaşılmaz… Bencilliğe karşı Tanrı’nın bizzat mevcut lütfu ile savaşılır ancak.

    Hristiyanlık’ta ‘keşfediş’ değil de ‘vahiy’ ile kurtulunabileceği öğretisinin özünde bu tespit yatar… ‘ben’den ‘ben’in kendi çabalarıyla kurtulunamayacağı tespiti… ‘Dış’tan gelen bir güçle silinebilir ancak bencillik. Kendi kendine silinmez. Nasıl düşerse düşsün yere, dik duran bir dikendir ‘ben’ çünkü… eski bir zahit ermişin demiş olduğu gibi.

    Sevgiler…

    #35960
    Anonim
    Pasif

    İlgilendiğiniz için teşekkür ederim.Ben arayışta olduğumu idda etmiyorum aslında.Sorduğum soruları öylesine de sormadım.Yada belirli bir inanca geçmek için kafama takılan soru işaretleri de değildi.

    İnanç değil bilgi temelinden görüşlerinizi okuyorum.Yanıtlarınız için de teşekkür ederim.

    İntihar konusuna gelince.Kişisel kararım doğrultusunda hareket edeceğim.Yaşamı anlamlı kılan şeyler var diyorsunuz.Fakat aynı anlamı ben göremiyorum.

    Bu konu kişisel,öznel bir içerik taşıdığından artık bu konu cercevesinde görüş dile getirmeyeceğim.

    İlgilendiğiniz için tekrar teşekkür ederim.

    Saygılarımla

    #35962
    Anonim
    Pasif

    Merhaba,
    Dilbera Dersimi.

    Hayatımızda yada sizin hayatınızda en önemli şey ne diye sorsam.?
    Ukallalık etmem sanıyorum.!
    Bak güzel kardeşim.buna kimi ailem der,kimi çocuğum, kimi eşim, kimi aşık olduğum kız yada aşık olduğum erkek,yani açıkçası gelen cevaplar hep değişkendir.
    Hayatımız da da bir çok şey değişime uğrar.yada değişime uğratılır,başkaları tarafından.
    Hep çıkış yolu ararız,sindiremediklerimiz için.
    Bazen,içinde bulunduğumuz zor durumlar,dayanma güçümüzün sınırlarını zorlar.nefes alamayız,nefes aldığımız her saniyeden de nefret ederiz.Çoğu zaman çevremizin bizi anlayamamasından yakınırız.kaçmak isteriz,kaçış için yolun tıkanıklığı bizi içinde bulunduğumuz girdapta dibe tüm güçü ile çeker.
    Bedenimiz bize ağır gelir.Çünkü umut yok olmuş tükenmiştir. Bırak başkalarından nefret etmeyi,kendimizden bile nefret ederiz. Bizi üzenleri üzmek,düşüncesi,içimizdeki öfke ve kızgınlığın dışa vurumu gibi bizi belki rahatlatır.
    İntikam dürtüsü akla hep intiharı getirir.
    İntihar..
    Şeytanın elinde, bizimle oynadığı bir oyuncaya benzer.
    Düşünemeyiz,yemek yiyemeyiz,gördüğümüz her şey gözümüze karanlık gelir.nefes alamayız.
    Tanrı hiç yoktur aklımızda.
    Çünkü,bizi eline alan başka bir güç vardır.her şeyi karanlık görmemizi sağlayan ve kendiside karanlık olan güç, tüm hücrelerimizi ele geçirmiştir.

    Oysa gerçek bu değildir.
    Hiç bir sorun herşeyden vazgeçmemize neden olacak kadar büyük ve karanlık değildir.Önemli olan hayata iyi bir başlangıç yapmakta yada hayal kırıklıklarına uğramakta değildir,Önemli olan hayat yarışında sona kadar dayanabilme becerisidir.
    İnanç’la birlikte.

    Bu gün ben, siz,tüm kardeşler,Tanrı’nın var ettiği özel kişileriz.Tanrı herbirimizi,özel ve özgün bir birey olarak yarattı.
    Yarattığı bu cana kıyma sizce.. TANRI’ya karşı geliş değilmidir.?
    TANRI’nın size bahşettiği güzel şeyleri düşünün.
    Sizi tanımıyorum tanısaydım. sizi tanıdıktan sonra belki,size bunları, ben anlatırdım.

    Yazın tarz’ınızdan, sizin kendinizi yetiştirmiş aydın bir kişi olduğunuzu çıkardım.

    Bir yüksek atlayıcı düşünün.
    Çalışırken çıtayı atlayamayacağı bir yükseklığe çıkarması gibi,Tanrı da biz sonunda daha güçlü olalım diye yaşantımızdaki sorunlara izin verir.Çıta yükseldikçe atlayamıyacağımızı sanırız,zaferin bize vereceği hazzı unuturuz,korku duyarız.

    Tanrısal inanç,yükselen Çıta ne denli yüksek olursa olsun,bize zaferin ne anlama geldiğini öğretir.

    Başta yazdığım gibi,hayatlarda bir çok şey değişime uğrayabilir.Ama değişmeyen ve biz İnanlılardan asla alınmayacak tek şey vardır.
    Bizlerdeki Tanrı duyulan SEVGİ ve İMAN’dır.

    Esenlikle.

4 yazı görüntüleniyor - 16 ile 19 arası (toplam 19)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.