İman Serüveninde Yedi Adım

  • Bu konu 3 izleyen ve 8 yanıt içeriyor.
9 yazı görüntüleniyor - 1 ile 9 arası (toplam 9)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25373
    Anonim
    Pasif

    1. Kutsal Kiatap’ı her gün okuyunuz. Bu düşüncelerinizin yenilenmesinin ve yaşama, İsa’nın vereceğine benzer bir tepki vermenizin anahtarıdır.

    2. Sık dua edin. Bu, yüreğinizde sevinç ve esenliğin kök salmasının, Rab’le aranızdaki dostluğun gelişmesinin ve gereksinimlerinizin karşılandığını görmenizin anahtarıdır.

    3. İnancınızı başkalarıyla paylaşın. Bu, sonsuzlukta muhteşem ödüller elde etmenin ve yaşamda mutluluk ve de amaç sahibi olmanın anahtarıdır.

    4. Diğer inanlılarla düzenli olarak bir araya gelmekten zevk alın. Bu, imanda büyümenizin ve gerçek arkadaşlıklar kurmanızın anahtarıdır.

    5. Eli açık olun. Bu, Tanrı’nın sağladığı bereketin doluluğunu almanızın anahtarıdır.

    6. Yaşamınızı günlük olarak Rab’be teslim ediniz.Bu, size şu an ve gelecekte yarar sağlayacak seçimler yapıp kararlar vermenizin anahtarıdır.

    7. Bağışlama konusunda hızlı olun. Bu gerçek özgürlüğü, yaşamınızda denemenizin anahtarıdır.

    Peygamber Yeremya, şöyle demiştir:”… sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum” diyor Rab. ” Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar ” ( Yeremya 29:11 )İmanın yedi adımı konusunu dikkate alırsanız, gerçekten harika bir gelecek ve umut içinde yürüyor olacaksınız; yalnızca bugün ve yarını kapsayan değil, sonsuza dek sürecek olan !

    Birçok kişi eğlenceli kutlamaları sever !İnsanlarla bir arada olmaktan; kendilerinin veya başkalarının yaşamlarındaki önemli günleri kutlamaktan büyük zevk alırlar. Örneğin; doğum günü, yldönümü, mezuniyet, nişan ya da düğün, bir bebeğin doğumu, yeni bir iş ya da tanıtımla ilgili kutlama, başarılı bir girişim, emeklilik, bir seyahat için iyi yolculuklar partisi… Birçok kişinin ise, bir kutlama için çok fazla bir nedene gereksinimi bile yoktur.

    Günahlı bir kişi; İsa Mesih’i kurtarıcısı olarak kabul ettiğinde, gökyüzünde büyük bir kutlamanın olduğunu biliyor musunuz ? İsa, bunu şu sözlerle dile getirir: ” Gökte, tövbe eden tek bir günahkar için, tövbeyi gereksinmeyen doksan dokuz doğru kişi için duyulandan daha büyük sevinç duyulacaktır. ” ( Luka 15:7 ) ” Aynı şekilde Tanrı’nın melekleri de tövbe eden bir tek günahkar için sevinç duyacaklar.” ( Luka 15:10 )

    İsa’yı kurtarıcı olarak kabul ettiğinizde, O’nun ölümsüz kurtuluş armağanına ve Kutsal Ruh’un yaşamınızdaki varlığına kavuştuğunuzda, göklerde ne denli büyük bir sevinç olur !

    Ortadoğu’da, düğünler büyük anlaşmalardır – aslında her ülkede böyledir. Düğün son kutlamadır; müzik, şarkı, ziyafet, hediye verme ve büyük bir kutlama zamanıdır. Tanrı’nın sizinle arasındaki ilişkide de, tıpkıdüğündeki gelin ve damat gibi, heyecan duyup sevindiğini biliyor musunuz ? Kutsal Kitap; ” Güvey gelinle nasıl sevinirse, Tanrın da seninle öyle sevinecek ” der. ( Yeşaya 62:5 ) İşte böyle bir sevinç !

    Yaşamınızı İsa’ya adayıp ruhsal olarak yeniden doğduğunuzda, sizi tanıyan ve sevinen imanlı kardeşlerinizin sevincin aynısının göklerde de duyulduğuna kuşku yok. Petrus, İsa Mesih’e kurtarıcı olarak güvenenlere ilişkin, “… Şu anda O’nu görmediğiniz halde O’na iman ediyor, sözle anlatılmaz yüce bir sevinçle coşuyorsunuz. Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna erişiyorsunuz ” demiştir ( 1. Pe. 1:8, 9 ). Kurtuluşumuza ilişkin her şey görkem ve sevinçle doludur.

    Peki Mesih’i kabul ettikten sonraki günlerde ne olur ?

    Genellikle büyük kutlamalardan sonra her şey normale döner ve her şey eski halini alır. Fakat bu, yeni bir imanlı için geçerli değildir. İsa Mesih’i kabul ettikten sonraki gün, kişinin yüreğinde yeni bir yaşama adım atmanın verdiği daha da büyük bir sevinç vardır. Yaşamımızı İsa Mesih’e adadıktan sonraki gün, ima yaşamımızda serüven başlar. Şimdi sıra, Mesih’te büyümeye geldi! Büyürken, derinleşip olgunlaşan bir sevinç bulacaksınız ve bu sevinç hayal ettiğimizden de fazla olacak.

    Mesih’teki yeni yaşama güzel bir başlangıç yapabilmeleri için, her yeni imanlıyı teşvik edecek olan ( 1. ietide de belirttiğim gibi ) yedi adım vardır. Bunlar her imanlının, yaşamında her gün atmaya devam etmesi gereken adımlardır. Bunlar, bir Hristiyanın iman yaşamında sağlam gerçekler oluşturmak için atılan temellerdir:

    1- Kutsal Kitap’ı her gün okuyunuz.
    2- Sık dua ediniz.
    3-İnancınızı başkalarıyla paylaşınız.
    4- Diğer inanlılarla düzenli olarak bir araya gelmektan zevk alınız.
    5- Eli açık olunuz.
    6- Yaşamınızı günlük olarak Rab’be teslim ediniz.
    7- Bağışlama konusunda hızlı olunuz.

    #31134
    Anonim
    Pasif

    1- KUTSAL KİTAP’I HER GÜN OKUYUN

    En önemli noktalardan biri, Tanrı’nın bize söylediklerini bilmemizdir. Devam ettiğimiz kilisenin önderinin , diğer inançlı Hristiyanların söyledikleri yeterli değildir. Tanrı’nın sözlerini bilmemiz gerekir. Tanrı’nın Kutsal Kitap’taki bildirisi, O’nun aynı zamanda bize olan bildirisidir.

    Kutsal Kitap, Tanrı’nın bize sevgi mektubudur. Tanrı, bu mektupta bizi ne kadar çok önemsediğini ve bize gerekenleri sağlamak için ne kadar derin bir istek duyduğunu anlatır. Kutsal Kitap, Tanrı’nın bizleri kötülüklerden korumak için ne denli büyük bir istek duyduğunu bildirir. Tanrı, buyruklarını inanlıları eğlenmekten kısıtlamak için vermemiştir. Veriliş amacı, sadece ve sadece onları fiziksel, duygusal ve ruhsal incinmelerden korumaktır. Tanrı, Kutsal Kitap’ta yıllar boyunca insanların yaşamındaa nasıl çalıştığını, şimdi de bizim yaşamımızda nasıl çalışmak istediğini anlatır.

    İsa’nın sağladığı kurtuluşa kavuşmadan önce, Kutsal Kitap’ı anlamak birçok kişi için zor olmuştur. Ama kurtulduktan sonra sanki her şey değişmiştir. Birdenbire okuduklarının anlamını kavrayabilmektedirler ! Kutsal Kitap’ta, İsa Mesih kurtarıcı olarak kabul edildikten sonra, tamamıyla anlaşılabilecek noktalar vardır.

    Önemli olan nokta şudur: Kutsal Kitap’ı dili açısından en kolay anlayabileceğimiz çeviriden okumalıyız. Kutsal Kitap’ın kabul gören birçok iyi çevirisi vardır. Eski ve yeni Türkçe çevirilerde okumak için en iyi bölüm Luka 15’tir.

    Daha sonra, Kutsal Kitap’ı her gün okumaya başlamalıyız. Neden her gün ? Bedenimizin, her gün beslenmeye gereksinimi olması gibi, ruhumuzun da her gün beslenmeye gereksinimi vardır.

    Ama sevinip eğlenmek gerekiyordu. Çünkü bu kardeşin ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu ! ( Luka 15:32 )

    #31174
    Anonim
    Pasif

    3-İnancınızı başkalarıyla paylaşınız.

    bunu nasıl yapıcam?öyle zor oluyor ki…daha bugün bir arkadaşım bana durup dururken biraz tiye de alaraktan sen hristiyanmısın dedi..bende bunu bana neden sorduğunu söyle dedim oda sorma sebebini söylemedi bende cevabımı söylemedim bu durumda…yargılamak ve tiye alınmak beni yoruyor içimi acıtıyor…ya da ben bunu izah etmenin uygun yolunu bilmiyorum ondan mı?bazı yakın dostlarım konuşma sırasında espri yapıolar beni kırmak için diğil biliorum ama birden çok sinirleniorum…ya da bu madde bizim gibi imanlı olanlarla paylaşmak anlamına mı gelior?yani ben ona evet desem ve anlatsam değişcek mi anlıcak mı saygı mı duyacak bana… halbu ki biz herkese saygı duyuyoruz öyle diğil mi yanılıor muyum?neden insanların içini acıtmak ve inancı ile uğraşıolar ki?ben sadece gerçekten içten dürüst şekilde merak edip soranlarla paylaşıorum böle bir karar aldım..ör neğin geçen gün ateist bir arkadaşım gerçekten mesih’in gelip gelmeyeceğini sordu bu içten bi soruydu cevap verdim …dediğim gibi 4 ncü maddeyi uyguluyamıorum ben :(

    #31178
    Anonim
    Pasif

    doğa;10209 wrote:
    3-İnancınızı başkalarıyla paylaşınız.

    bunu nasıl yapıcam?öyle zor oluyor ki…daha bugün bir arkadaşım bana durup dururken biraz tiye de alaraktan sen hristiyanmısın dedi..bende bunu bana neden sorduğunu söyle dedim oda sorma sebebini söylemedi bende cevabımı söylemedim bu durumda…yargılamak ve tiye alınmak beni yoruyor içimi acıtıyor…ya da ben bunu izah etmenin uygun yolunu bilmiyorum ondan mı?bazı yakın dostlarım konuşma sırasında espri yapıolar beni kırmak için diğil biliorum ama birden çok sinirleniorum…ya da bu madde bizim gibi imanlı olanlarla paylaşmak anlamına mı gelior?yani ben ona evet desem ve anlatsam değişcek mi anlıcak mı saygı mı duyacak bana… halbu ki biz herkese saygı duyuyoruz öyle diğil mi yanılıor muyum?neden insanların içini acıtmak ve inancı ile uğraşıolar ki?quote]

    Canım Doğacım,
    İsa Mesih’e iman ettiğini kimseye söylemediğin halde demek ki sende bir şeyler sezmişler. Sen daha yeni iman ettin ve Ruh’ta yeni doğmuş bir bebeksin. Kiliseye giderek, Kutsal Kitap’ı paylaşarak ruhsal olarak büyüyeceksin. Bu nedenle iman ettiğini hemen herkese söylemen gerekmez. İnancını başkalarıyla paylaşman için sanırım biraz erken! Ama yine de dua et, Kutsal Ruh seni nasıl yönlendiriyorsa öyle yap!

    Rab seni bolca bereketlesin, atacağın her adımda, söyleyeceğin her sözde, yapacağın her işte Rab sana bilgelik ve anlayış versin ve yol göstersin diye dua ediyorum.

    Sevgiler

    #31187
    Anonim
    Pasif

    Sayın doğa, kilometre ötede ‘Agape’ kilisesine giderek; başta sevgili kardeşim Orhan ve diğer kardeşlerle birlikte Rab’de buluşmanıza Rab’de çok sevindim. Sayın Orhan da ifade etmiş ki; içinde gerçek inanırlık olmayan bir kişi, kendini dinlence olan bir zamanda bir ya da diyelim üç defa en az kiliselere gidip; inanlıların ne ya da nasıl kişiler olduğunu anlamaya çalışan kişilerden olmadığınız ortada. Bunu, nereden biliyorum? Sadece pastör olduğu için değil; Rab’de tanıdığım ve de çok sevdiğim Orhan kardeşimin yazılarındaki ifadelerinden!

    ‘İnancınızı paylaşın’ maddesinde; her gördüğünüzü ya da aştığınıza inancınızı anlatın anlamında değil (Bunun ayrıntısını yazacağım ki; Rab, izin verirse!). Sayın Suna, gerekeni yazmış ki; ben de bir kaç söz söyleme gereksinimi duydum. İnanç, sadece inanlılarla paylaşılmaz. Oturduğunuz, çalıştığınız, gittiğiniz vb. yerlerde; konu açıldığında inancınızı paylaşabilirsiniz. Her noktada, ‘ben inanlıyım, İsa’ya gelin’ gibi ifadeleri ya da düşüncelerinizi olur olmaz ifade etmeniz anlamında değildir. İsa’yı gözönünde bulundurun ve de sinirlenmeyin. Rab’be dua edin ve O’nun yardımıyla alay edenlere ve sizi ti’yi alanlara kulak asmayınız. Siz, onların ‘Rab’bin yüreklerine dokunması’ için dua ediniz. Herkes, İsa’nın adını duyduğunda iman etmiş olsaydı; dünya şimdiki gibi mi olurdu ? Bu, çok önemli!

    Size basit bir örnek vereyim: Bir yabancı kardeş, ilahiyatı okumuş ve gelmiş. Bana şunu söyledi: ‘İnsanlara bakıyorum da , kimse gelip bana İsa’yı sormuyor. Onlara İsa’yı ve kurtuluşu anlatmak istiyorum ve de dua ediyorum; yine gelmiyorlar’. ‘Bu sözler, karamsarlık içermektedir. Çünkü öz be öz Hristiyan olarak yetişmiş ve o alanda eğitim görmüş kişi.

    Kısacası; sayın Suna’nın dediği gibi siz Ruh’ta yeni doğmuş bir bebeksiniz. İnanlı olmak kolay değildir ki; özellikle müslüman çoğunluğun olduğu bir ülkede! Bir kere daha yazayım ki; başka yazılarımda da aynı ifadeleri kullandım. Cennete gidecek insanların sayısını Tanrı bilir. Nuh olayını anımsayın. Dünyada yeni nesil oluşması, 8 kişi sayesinde oluşmuştur. Zira biz, dünyasal değiliz. Rab’bin ışığının sarmalında kalınız.

    Biz inanlılar, Tanrı’nın merhametiyiz.
    Ayak izimiz, Mesih’tir ve yolumuzdur.
    Mesih, bizim ışık kaynağımızdır. hac5 :elsalla: :elsalla: :elsalla:

    #31188
    Anonim
    Pasif

    hmm..peki o zaman..suna abla yeni doğan bir bebek olmaktan bahsetti henüz benim için..nasıl ki bebekler henüz konuşmazsa bende öle yapıcağım büyüyene kadar konuşmucam tartışmalardan uzak durcam hem kendim için en mantıklısı bu…bir de daha sabırlı olmak için gayret göstericem teşekkürler..önce diğer 6 maddeyle ilgilenmeliyim kendim için:)esen kalın…

    #31189
    Anonim
    Pasif

    3- İnancınızı Başkalarıyla Paylaşın

    Sayın doğa, sanırım ki; ben, anlatmayı beceremedim ya da anlatamadım. Size kimseyle konuşmayın, suskun kalın demedim ki !… Tabi ki, inancınızı başkalarıyla paylaşacaksınız. Ben, sadece olur olmaz, her görüştüğünüz kişilerle hemen değil, anlamında yazdım yazımı. İnsan, ırası( karakteri ) bilmediği konularda ürkektir. Yani insan karakteri, zayıftır. Hele bazı konuların bombardımanı altındaysa ki; dünyasal düşünmek ve yalnız kalmak , ona zor gelir.

    Kurtuluşumuz, iyi bir haberdir. ( İster istemez sizin ifadeleriniz doğrultusunda 3. maddeden bahsetmek zorunda kaldım . ) Bu , asla kendimize saklamamamız gereken bir haberdir. Türkiye dışından herkese, kendi inancını ifade etmek kolay gelir. Hatta bölgesel değil de, şehirsel olarak söyleyeyim: İstanbul, İzmir,Ankara, Antalya, Hatay vb. şehirlerde oturanlar için inanlı olduklarını açıklamak kolaydır. Diğer yerlerde, insanların zorluklarını yaşamakdıkça bilmenin olanağı yoktur.

    Gün içinde, yaptığımız konuşmalar sırasında Rab’bin adını dile getireceğimiz fırsatları aramalıyız. Zaman zaman başımıza iyi bir şey geldiğinde ya da iyi bir haber aldığımızda kendimize ” Rab’be şükürler olsun ” derken bulabiliriz. Bazen kendimizi, yaralanmış birini taşırken bulabiliriz. Bu kişiye, Tanrı’nın onu sevdiğini ve kendisine yardım etmek istediğini anlatmalıyız. Bunun gibi basit yollar, insanların İsa’ya yaşamlarını nasıl adayacakları ve zor zamanlarda Tanrı’nın onlara nasıl yardımcı olacağını anlatmamız için fırsatlar tanır.

    Neyse !… Bu konuyla ilgili söylemim, devam edecek.Dünyasal yaşamda yarım yüzyılı geride bırakmama rağmen; Ben de bir bebeğim Rab’de hala ! Kişilerin asla mevki ya da getirildikleri dünyasal düzey seviyelerine bakmıyorum. Onlar, geçici. İnanlı olduktan sonra ne isem yine oyum ! Önemli olan, Rab’bin gariban bir işcisi ve hizmetkarı olabilmeyi becerebilmektir. Yani İsa Mesih gibi olabilmek.. Gerisi boş ! Dünyasal olarak bir yönetici olmak ( Ben çeşitli kurumlarda müdürlük de yaptım ki, anlamsız olduğunu gördüm. ) bir yerde önemli bir ad ile anılmak, çok önemli değil! İnsanların övgüleri boştur. Sıkıntılarda bile, Rab’be teşekkür etmek gerekir. Rab’bin sevgi selinin olmadığı yerde kişiler, şeytan ve onun karanlık güçleri ile dansederler. Yani dünyasal efendiye boyun eğerler ki; gerçek ölümü gördüklerinde, artık, iş işden geçmiştir !…

    İnanlı olmayan kişiler, daha önce dediğim ve de sizin dediğiniz gibi, inanlıları ” ti” ye alacaklar,kendilerine göre dışlamaya çalışacaklardır. Tek güvencemiz Rab’dir. Gerisi, boştur. Çok sevdiğim annem ( Bir inanlı değildir ! ), sen Hristiyan mısın? hala dedi, geçen hafta . Ama, ağladığını gördüm. Zira ondaki dünyasal bir anne yüreği. İsa’yı kabul etse de; çevresi, onu etki altında bırakıyor. Ebeveyimlerime saygım sonsuz. Kısacası; inanlı olmak kolay değildir ! Tekrar ifade ediyorum, kesinlikle suskun kalın , demedim. Ama konu açıldığında ya da bazı söylemler gerektiğinde düşüncelerinizi ( Diğer kişileri kırmadan ) ifade ediniz. Bu, çok önemli ! Bir inanlı olarak, inanç sistemimizdeki düşünceleri başkalarına kabul ettirmek zorunda gibi davranışlara neden olamayız.

    Sonuç, sadece Rab’be güvenelim. İnanlı olmayanların olması için sadece dua edelim.Karamsar olmayalım. Daha önceki iletimde de belirttiğim gibi; cennette olacakların sayısını biz bilemeyiz. Rab, onların yüreklerine dokunsun.

    #31198
    Anonim
    Pasif

    tamam Fırat abi ben o gün kü yaşadıklarımdan dolayı,birden başladım kızdım yazdım.. yazımda da belli başımdan geçenleri anlattım soora açıkladınız siz efet anladım..konuşmucam derken dediğim gibi iyi niyetli sorulara cevap vericem tabi ki de… orda ateist olan bir arkadaşıma cevap verdiğimi yazdım..artı o günki yaşadıklarımın bunaltısı ile iyi de okumadım…zaten içimize tanrı ilham verior iyi niyetli ya da kötü niyetli olup olmadığını karşımızdakinin hissettirior…yok konular sıkmıor beni hergün okumaktayım forumumuzu…tekrardan güzel paylaşımlarla esenlik diliorum…:):)

    #28921
    Anonim
    Pasif
    doğa;10238 wrote:
    hmm..peki o zaman..suna abla yeni doğan bir bebek olmaktan bahsetti henüz benim için..nasıl ki bebekler henüz konuşmazsa bende öle yapıcağım büyüyene kadar konuşmucam tartışmalardan uzak durcam hem kendim için en mantıklısı bu…bir de daha sabırlı olmak için gayret göstericem teşekkürler..önce diğer 6 maddeyle ilgilenmeliyim kendim için:)esen kalın…

    Evet Doğacım,
    Yeni Rab’be gelen, yani tövbe ederek İsa Mesih’e iman eden bir kimse ruhta doğar. Çünkü bedende zaten doğduk, dünyaya geldik ve bir gün ölüp bu dünyadan ayrıldığımız zaman, bedenimiz toprağa dönecek. Ama ikinci doğuş ruhsal doğuştur. Ruhsal olarak sonsuza dek yaşayacağız. Ama sen ruhta daha körpecik bir bebeksin. Ruhsal olarak emeklemeye, yürümeye, konuşmaya ve süt değil de katı şeyler yemeye başlayacak ve büyüyeceksin. Rab’bin sözleriyle büyüyeceksin, o senin ruhsal gıdan olacak.

    Ruhsal olarak büyümeden tartışmalara girmemekle en doğrusunu yaparsın. Her şeyin bir zamanı var. Zamanı geldiğinde Rab sözlerini senin ağzına koyacak ve gerektiği zaman gerektiği yerde söylemen gerekenleri söyleyeceksin. Sen ruhsal gıdalarını al, iyi beslen ve Rab’de büyü canım Doğacığım.

    Rab’bin esenliğinde kal!


9 yazı görüntüleniyor - 1 ile 9 arası (toplam 9)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.