Yaşam Amacınızı Bilmek İster miydiniz?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #23878
    Evangelist
    Anahtar yönetici

    Bir çekici düşünün. Çivi çakmak için tasarlanmıştır. O bu iş için yaratılmıştır. Alet kutusunda yaşar ve çivi çakmak için dışarı çıkar.
    Birde çekicin bir ruhu, bir bilinci olduğunu düşünelim. Günlerce alet kutusunda kilitli kalmıştır. İçerde durur ve bekler ancak ne için olduğunu bilemez. Sanki bir şeyleri kaçırıyordur ama onun ne olduğunu bilemez.
    Bir gün birisi onu alet kutusundan çıkartır ve onunla şömine için bazı dalları kırar. Çekiç canlanır. Tutuluyor, kullanılıyor, dallara vuruyor, çekiç mutlu olur. Buna rağmen, gün sonunda kendini hala daha eksik hisseder. Dallara vurmak eğlencelidir ama yeterli değildi. Bir şey hala daha eksiktir.
    O günü izleyen günler boyunca sık sık kullanılır. Bir janta tekrar şekil verir, bazı kayaları patlatır, bir masanın yerinden çıkan bacağını yerine sokar. Ancak hala daha eksik bişeyler vardır. Daha çok hareket etmek ister. Olabildiğince fazla bir şeyleri kırmak, bir şeyleri patlatmak, bir şeyleri göçertmek ve mümkün her türlü vuruşu gerçekleştirmek ister. Yeteri kadar vurmadığını ve tatmin olmadığını hisseder. Daha da kötüsü bu hareketlerin içindeki eksikliğin çözümü olduğuna inanır.
    Bir gün kutudan çıkartıldığında bir çiviye doğru hedeflenir ve onu çakar. Birden çekicin kafasında bir şimşek çakar. Artık gerçekten ne için tasarlandığını anlar. Onun yaşam amacı çivi çakmaktır. Diğer bütün eylemler artık sönük kalmıştır. Çekiç, ruhunun ne aradığını artık bilmektedir.
    Bizler ise Tanrı'nın benzerliğinde, O'nunla bir ilişki kurmak için yaratılmışızdır. Tanrı ile ilişki içinde olmak bizim ruhlarımızı nihai anlamda tatmin edecek olan tek şeydir. Tanrı'yı bilene kadar birçok harika tecrübemiz olmuştur ancak bir çivi çakmamışızdır. Bizler bazı soylu maksatlar için kullanılmışızdır ancak bunların hiç biri bizim tasarlandığımız amaç değildir, soylu maksatların hiçbiri ruhumuzu tamamen tatmin etmemiştir. Augustine, bu durumu şöyle açıklamıştır: “Tanrım, Sen bizi Kendin için yarattın ve Sende olana kadar yüreklerimiz asla huzur bulmayacaktır.”
    Tanrı ile olan bir ilişki bizim ruhumuzun açlığını söndürecek olan tek şeydir. İsa Mesih şöyle demiştir: ” «Yaşam ekmeği ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz».” Biz Tanrı'yı bilene kadar, açız ve susuzuzdur. Biz açlığımızın ve susuzluğumuzun tatmin olması için bir çok şey “içeriz” ve “yeriz” ancak tatmin olamayız.
    Biz çekiç gibiyiz. Biz boşluğu neyin dolduracağını bilmeyiz. Ancak Nazi esir kampında olan Corri Ten Boom, tek tatminin Tanrı'da olduğunu bilmiştir: “Bizim mutluluğumuz kaynağı, bizlerin İsa Mesih aracılığı ile Tanrı'da olmamızdır. Tanrı'nın sevgisine güvenebiliriz. . .Kayamız en büyük kötülükten bile güçlüdür.”
    Eğer hayatımızdan Tanrı'yı uzak tutarsak içimizdeki boşluğu başka şeylerle doldurmaya çalışırız ancak o şeyler asla yeterli olmaz. O şeylerden daha fazla tüketiriz hatalı bir şekilde fazlasının cevap olacağını düşünürüz ama sonunda tatmin olmamış bir şekilde kalırız.
    Bizim en büyük arzumuz Tanrı'yı bilmek, Tanrı'yla bir ilişkiye sahip olmaktır. Niçin? Çünkü bizler bu şekilde tasarlanmışızdır. Peki sen çivini çaktın mı?


    Rab İsa, sana iman ediyorum. Beni korkutan herhangi bir şeyin beni ezmeyip,
    sana itaat etmeme engel olmaması için, imanımda beni destekle! Kilisene eşlik et,
    kilisenle beraber kal, çobanların ve müminlerin imanını güçlendir.
    Senin yardımınla kutsal Adını, duymak istemeyenlere bile duyuracağız!

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.