Tevrat, Zebur ve İncil birbirinle uyum halinde midir?

  • Bu konu 7 izleyen ve 12 yanıt içeriyor.
13 yazı görüntüleniyor - 1 ile 13 arası (toplam 13)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26737
    Anonim
    Pasif

    Merhaba değerli arkadaşlar.

    Sizlere bir sorum olacak. Birçok Hristiyan’dan duyuyorum fakat, gerçekte böyle midir? Eğer böyleyse baplardan cümleleri delil göstererek yazabilir misiniz?

    Şimdiden teşekkür ederim.

    Esenlikle kalın.

    #34312
    Anonim
    Pasif
    winston23;17038 wrote:
    Merhaba değerli arkadaşlar.

    Sizlere bir sorum olacak. Birçok Hristiyan’dan duyuyorum fakat, gerçekte böyle midir? Eğer böyleyse baplardan cümleleri delil göstererek yazabilir misiniz?

    Şimdiden teşekkür ederim.

    Esenlikle kalın.

    Sevgili wingston

    Uyumdan ne anladiginizi tam anlayamadim.Ama Kutsal Kitab’in tamami birbiriyle celismeden ve birbirini tamamlayan,birbiriyle baglantili Tanri Söz’üdür.Eski Antlasma Yeni Antlasma’nin öncüsüdür,Yeni Antlasma’ya köprü görevi yapar.Ayni zamanda Mesih’in gelisini müjdeler ve Mesih’in gölgesini orda görmek mümkündür.Mesih Yeni Antlasmada ortaya cikmistir.Eski Antlasma olmadan Yeni Antlasma’yi,Yeni Antlasma olmadan da eskiyi anlamak mümkün degildir,eksiktir.

    Sie iki ayri ayet yazmak istiyorum.

    Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın.Ben geçersiz kılmaya değil tamamlamaya geldim.Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan,herşey gerçekleşmeden,Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacaktır.
    Matta 5,17-18

    Isa Mesih(Yahsuah) burada Eski Antlasmanin gecerli oldugunu ve bununla da Yeni Antlasmayla uyumlu oldugunu belirterek herseyin tamamlandigini ilan ediyor.

    Peygamberlerin sözleri bizim için daha büyük kesinlik kazandı.Gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek,karanlık yerde ışık saçan çıraya benzeyen bu sözlere kulak verirseniz, iyi edersiniz.Öncelikle şunu bilin ki,Kutsal Yazılar’daki hiçbir peygamberlik sözü kimsenin özel yorumu değildir.Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı.Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler.
    2.Petrus 1,19-21

    Görüldügü gibi sevgili wingstonPeygamberlik sözleri ve Kutsal Yazilar denirken Kutsal Kitab’in tamami kastediliyor ve bunlar kimsenin özel yorumu degil bizzat Tanri tarafindan insanlara vahiy yoluyla iletildigi vurgulaniyor.Tanri’nin ise hata yapmayacagi,kendisiyle celismeyecegi ve kendi sözleriyle uyumlu oldugu herkesce kabul edilen bir gercektir.

    Ama bazi Kutsal Kitab kritikcileri ve özellikle Islam’a bagli olanlar Tanri Söz’lerini anlamadiklari icin kendilerince celiski veya tahrif oldugunda israrci oluyorlar.Ama söyledikleri konularda bile tutarli olduklari ve ispatladiklari en ufak bir iddilari YOKTUR.

    Sevgiler

    TANRISEVGIDIR.png

    #34314
    Anonim
    Pasif

    Değerli yorumunuzu yapmaya ayırdığınız zaman için teşekkür ederim.

    Ben de kutsal kitapların çelişkilerini arayan ve hepsinde de sayısız tutarsızlık bulan biriyim. Bu konuda nesnel hüküm belirtmenizin yanlış olduğunu düşünüyorum.

    Yazılarınızdan ve kutsal kitap metinlerinden anlaşılan o ki Tevrat, Zebur ve İncil uyum içinde yani aralarında hiçbir çelişki mevcut değil.

    Sitenizin kurallarına uygunsa ben de size şunları göstermek istiyorum;

    “Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir.” Yuhanna 1/18

    İncil’de durum böyle belirtilirken, bakın Tevrat’ta nasıl izah edilmiş;

    “Kral Uzziya’nın öldüğü yıl yüce ve görkemli Rab’bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu.”
    Tevrat Yeşaya/1

    Eleştirisel değil, sadece öğrenme amacı güden bir sohbet yapmak istediğimi belirtmek istiyorum.

    Bana bu ayetlerin izahını mantık, felsefe yönünden kabul görecek bir şekilde yapabilir misiniz?

    Esenlikle kalın.

    #34316
    Anonim
    Pasif

    @winston23 17044 wrote:

    Değerli yorumunuzu yapmaya ayırdığınız zaman için teşekkür ederim.

    Ben de kutsal kitapların çelişkilerini arayan ve hepsinde de sayısız tutarsızlık bulan biriyim. Bu konuda nesnel hüküm belirtmenizin yanlış olduğunu düşünüyorum.

    Yazılarınızdan ve kutsal kitap metinlerinden anlaşılan o ki Tevrat, Zebur ve İncil uyum içinde yani aralarında hiçbir çelişki mevcut değil.

    Sitenizin kurallarına uygunsa ben de size şunları göstermek istiyorum;

    “Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir.” Yuhanna 1/18

    İncil’de durum böyle belirtilirken, bakın Tevrat’ta nasıl izah edilmiş;

    “Kral Uzziya’nın öldüğü yıl yüce ve görkemli Rab’bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu.”
    Tevrat Yeşaya/1

    Eleştirisel değil, sadece öğrenme amacı güden bir sohbet yapmak istediğimi belirtmek istiyorum.

    Bana bu ayetlerin izahını mantık, felsefe yönünden kabul görecek bir şekilde yapabilir misiniz?

    Esenlikle kalın.

    Sayın winston23,

    Sormuş olduğunuz sorularınızın tümünü, almış olduğunuz cevapları ve bu cevaplara gösterdiğiniz reaksiyonları inceledim. Kusura bakmazsanız, beni ikna edemediniz. “Tanrı’yı arıyorum, çok yakınım, az kaldı” sözleriniz bir takiyedir ve bence siz bir Müslümansınız. Sitede kardeşlerimin vaktini harcadığınız gibi; inceden inceden İslâm’ı tebliğe geldiniz. Adımlarınız, çok dikkatli, çok yumuşak. Ürkütmek istemiyorsunuz.

    Sinsi sinsi mi diyeyim? Kuzu postu bürünmüş kurt mu diyeyim? Buna siz karar vereceksiniz. Sorularıma verdiğiniz yanıt, bunu ortaya koyacaktır.

    1)Hangi İslâm sitesinde, hangi soruları sordunuz? Site adresi de verin lütfen, çünkü ben bakmak istiyorum. ‘Dinsiz olan ve araştırmakta olan biri’, bunu da yapmaz mı? İslâm’a da soru sormaz mı? Kaldı ki, bizlere sorduğunuz her soru, ve tümü de, İslâm mentalitesinden doğan sorulardır. Ta baştan samimiyetinizden ve kimliğinizden şüphe ettiğim için, size hiçbir cevap yazmadım.

    2) “Kutsal Kitapları araştıran ve hepsinde sayısız çelişki bulan biriyim” diyorsunuz. O zaman, Kuran’da bulduğunuz çelişkilerin 10 tanesini de açıkça bu sitede yazıp açıklarmısınız lütfen? Biz de öğrenmiş oluruz. Sizin de, ‘Kurt’ olmadığınızı anlarız.

    Rab Sizi Aydınlatsın.

    #34315
    Anonim
    Pasif

    Sayın Wiston 23,
    Bizlere, iki ayrı ayet yazıp, aradaki çelişkiyi sormuşsunuz..

    *”Tanrı,yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi”Yunanna 1:18
    *”Kral Uzziyanın öldüğü yıl yüce ve gölkemli Rabbi gördüm,giysilerinin etekleri tapınağı dolduruyordu.” Yeşaya 6:1

    Öncelikle şunu belirtmeliyim Tanrı=Kutsal Ruh’dur.
    Eski Antlaşma döneminde Kutsal Ruh,belirli görevleri yapma, gücü vermek üzere.. seçtiği.. bazı insanların..(dikkatini,çekerse seçtiği diyorum) üzerine gelirdi,bunlar bildiğimiz ve bugünde peygamber dediğimiz kişilerdi.Bu,peygamberlere esinleme, Rüya yada görünüm olarak gelir yada Tanrı Ruh’unu, onların üzerine indirir onlara,belirli görevler verip onları yönlendirirdi.Kutsal Kıtap,ta bununla ilgili bir çok Peyganberi görevlendirdiğini biliyoruz.
    Yeşaya Peygamberde onlardan biridir ve Yeşaya Peygamber ve İ.Ö 8 Yüzyılın ikinci yarısında Yaruşalinde yaşamış bir peyganber olup Tanrının yönlendirmesi ile Halkın günah ve Tanrıya başkaldırışları ve güvensizliklerinden dolayı onları uyarmak için( Tanrı’nın seçtiyi uyarıcı, olarak) görevlendirdiği bir peygamberdi.

    Yeni antlaşmaya, baktığımızda(Pentikos sonrasi, Kutsal Ruh Çağı) Tanrı’nın Kutsal Ruh’unu yeniden doğmuş her Hristıyanın üzerine indirdiğini görürüz.Eski antlaşmada bu yoktu. Arada ki fark İsa Mesih’e iman eden herkezin Kutsal Ruh’u almasıdır.
    Sayın Wiston,
    Sizin sorunuza gelince,Tanrı Ruh olduğuna göre görünmez.Bedeni yoktur.Eski Antlaşmada insanlara Melek yada insan şeklindede görünebiliyordu. Tanrı, evreni yaratan,İnsanı varedense,Tanrı herşeyi yapabilecek güçe sahiptır.
    Kutsal kitabi okuduğunuzda,Tanrıyı Gölkem ve ışık olarak resmeder.Tanrının tüm varliğini, şeklini kimse görmemiştir ve göremez,Yeşaya peygamberde onu gerçek anlamda görmemiştir ordaki gördüğü görünümdür.Ayette betimlediğide budur. görünüm yada rüyalar halkına konuşmak iletişim kurmak yada yönlendirmek için seçtiği geçiçi görünümlerdir.

    Sayın Wiston, yeryüzünde güneşi,ayı,yıldızları tüm evreni yaratanı düşünün,yarattığı biz insanoğlunu,düşünün.Evrendeki atom yapısını,her ayrıntısını,denetimini düşünün,Dünyanın böylesine sınırsız ayrıntılarını tanımlayan,oluşturan.
    TANRI, için bizler ancak şunu, söyleyebiliriz,

    “Rabbin düşüncesini kim bildiki,O’na öğüt verebilsin.”
    1 Korıntliler 2:16

    “Ana rahmindeki çocuğun nasıl ruh ve beden aldığını
    bilmediğin gibi,
    Herşeyi yaratan Tanrı’nın yaptıklarını da bilemezsin”
    Vaiz 11:5

    Tanrım ve Rabbim,seni anlayabilmek ve seni kavrayabilmek için seni bilmeyen yürekleri, Ruh’un la bereketle diye dua ediyorum. Amin

    #34318
    Anonim
    Pasif

    Kemal abimizin cevabını okuduğumda güldüm… akıl çevikliği hoş. ‘Güvercin kadar fesatsız ve şiddetsiz, yılan kadar uyanık ve temkinli’ Rab’bın deyişiyle… Tanrı iyiliğini versin (hepimizin elbet)… :-)))

    Sevgili Winston, Kitab-ı Mukaddes’e sadece akıl yoluyla yaklaşılmaz. İnsan sadece akıl değildir, sürüyle başka şeydir de. Akıl, zihin, olayları bir sıraya dizip, mantıki, matematiksel bir değerlendirme yapıp arşivlendirme yetisi, insandaki hayatla ilişkilerindeki unsurlardan sadece ama sadece biridir. Önemlidir kuşkusuz ama herşey değildir. Aklın daha bir üst mertebesinde bulunan bir fakülte vardır insanda. Kalp ve gönül denen, kendisinde ‘niyetler’in barındığı bir varlıksal düzey. Bu niyetler adil olmadı mı, önyargılı oldu mu insanın tüm zihni yönünü de kendi istedikleri yönde yola düzerler. Eski azizlerden aynı zamanda büyük bir düşünür olan ‘İllahiyatçı’ ünvanı ile de bilinen aziz Gregoryus ‘sempati ve antipetilerimiz gerçeği bizden kapar, görmemize mani olurlar’ der… Bu çok önemli bir saptayıştır.

    Eski ve Yeni Ahit’te Tanrı’dan bahsedilirken çoğu kez Tanrı’nın sıfatlarının sembolik kullanımıyla bahsedilir. Hani ‘Tanrı elini koysun’ der ya halk… Tanrı’nın beşeri anlamda bir elinin olduğuna inandığından değildir elbet. Bunu ufak çocuk aklı bile anlar. Bir şeyi insani imkanlarla, elde olan yollardan anlatabilmek mevzubahistir öyle bir durumda. ‘Tanrı’yı kimse görmemiştir deniyorken ise Tanrı’nın tümden aşkın olan özü söz konusudur. Tanrı görülebilecek bir şey değildir zaten çünkü Tanrı bir ‘şey’ değildir. Bir ‘obje’ değildir. Sınırlanmışlığı yoktur. Sınırlanmışlığı olmayan, yani yaratılmamış olan bir mevhum nasıl ‘görülebilsin’ ki…

    Bu sorduğunuzun cevabı üzerinde durulmasına bile gerek olmayacak kadar basittir aslında. Dolayısıyla, ya çok zor onarılır cinsten bir rasyonalistsiniz ya da… Kemal abinin dediği gibi niyeti başka olan biri. Ama… her ne iseniz Tanrı sizin de iyiliğinizi versin… :-)))

    #34325
    Anonim
    Pasif

    Endişenizi anlayabiliyorum ve kusur olarak görmediğimi de eklemek istiyorum.

    Son mesajımın tarihi yaklaşık 1.5 ay önceye denk geliyor, bu da çok uzun bir süre. Ben bu süreden önce de imansız biriydim, karşılıklı teist ve ateist kaynaklardan bilgi topluyor, çeşitli fikirlere tabi insanlarla sohbetler yapıyor ve felsefemi netleştirmeye çalışıyordum. Son zamanlarda araştırmalarımı günde 5-6 saate çıkarttım ve kompleks olan fikirlerim kısa bir süre önce netleşti. Müslümanlıktan 1 sene önce kurtulmuş fakat diğer dinler konusunda endişeli biriydim. Sonunda hepsinin anlamsız ve çelişkiler dolu olduğunu görüp aydınlığa ulaştım.

    İslamiyet hakkında sorduklarım soruların cevapları İslami sitelerde sürekli vardı. Sorduğum soruların herhangi bir din esaslı olduğunu düşünmüyorum.

    Kuran çelişkilerini elbette yazabilirim. Ardından isteğiniz takdirinde bir o kadar da İncil ve Tevrat çelişkileri de yazabilirim. Hem din kardeşlerinize nötr bir hareket sergilemiş olurum. İki dinin de çelişkilerini görebilirler.

    1-“Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.” Hicr/19
    “Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler.” Neml/88

    Ayetlerin birinde dağların sabitliliğini, diğerinde ise hareketliliğini vurguluyor.

    2-Allah’ın matematik hatası; http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=1464

    3- “Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.” Tarık/7

    “Bu su” ifadesinle anlatılmak istenen önceki ayetlere de bakıldığında insanın oluştuğu sıvı olan spermdir. Burada modern biyoloji katledilerek spermin testislerden çıktığı reddediliyor.

    Aklımda olan 3 tane çelişkiyi belirttim.

    Fakat hiçbir Müslüman sizin bu çelişkileri ona gösterdiğiniz zaman bunları kabul etmez. Aynı sizin yaptığınız gibi, mecazi anlam olduğunu vurgulayan ve çeşitli mantık dışı cevaplar verir. Hristiyanlığa sorgusuz ve görmez bir şekilde bağlı olduğunuz için, belki de Hristiyan kültürüyle yetiştiğiniz için çoğu fikire açık olamıyorsunuz. Bunları inkar etmenin anlamı yok, çünkü çoğu imansız arkadaşım ve ben dinlerimizi bırakırken saçma ötesi cevaplar verdiğimizin farkındayız. Saçma olduğunu ancak imansız olduğunuzda anlayabilirsiniz. Bu aşamadan geçmiş biri olarak bunu söyleyebilirim.

    Ben size bir şeyi kanıtlayabilirim fakat kabul ettiremem. Dikkat edilmesi gereken nokta İncil yani esastır. Orada bir çelişki varsa bunu düşüncenin kabul etmediği yollarla açıklamak yerine hiç açıklamamak daha mantıklı olur. Prof. İlhan Arsel bile İncil ve Tevrat’ın eleştirisine az önem verirken İslam’a yoğunlaşmayı seçmedim. İncil’in eleştirisi çok daha keyif verici oluyor. Müslümanlardan daha tuhaf cevaplar geliyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?

    Sayın Saba,

    Direk soruma değindiğiniz yerden başlamak istiyorum.

    Tanrı hem İsa, hem ruh, hem de baba oluyor. Tanrının ruh olduğunu nereden çıkardınız? Tanrı, İncil’de de belirtildiği gibi tanrının tahtta oturduğunu hatta giysi giydiğini görebiliyoruz. Bu söylemlerde bulunarak İncil’i reddediyorsunuz. Burada mecazi izah yöntemlerine yer bırakmadan açıkça belirtilen bir şeyi reddetmeniz beni pek ikna edemedi.

    “Ve Musa ile Harun, Nadab ve Abihu, ve İsrailin ihtiyarlarından yetmiş kişi çıktılar; ve İsrail’in tanrısını gördüler; ve onun ayakları altında, gök yakuttan tuğla döşeme gibi, aydınlıkça asıl göke benzer bir şey vardı. Ve İsrail oğullarının asilzadelerine dokunmadı; ve tanrıyı gördüler, ve yiyip içtiler.” (Çıkış 24:9-11)

    Aynı şekilde burada da tanrıya has bazı özellikler belirtilmiş. Tanrının ayaklarının altında göke benzeyen bir şey varmış. Nasıl mecaza bağlayabiliyorsunuz anlamıyorum.

    Ayrıca birkaç sorum olacak;

    Engizisyon mahkemeleri İnci’e göre mi kuruldu?
    İncil, Dünya’nın 12.000 yıllık olduğunu mu savunur?
    İncil, Dünya’nın tepsi gibi olduğunu mu belirtir?

    Zamanın Hristiyan aleminin bu hareketlerde bulunmasının nedenlerini de yazarsanız daha açıklayıcı olur.

    Esenlikle.

    #34324
    Anonim
    Pasif
    winston23;17080 wrote:
    Endişenizi anlayabiliyorum ve kusur olarak görmediğimi de eklemek istiyorum.

    Son mesajımın tarihi yaklaşık 1.5 ay önceye denk geliyor, bu da çok uzun bir süre. Ben bu süreden önce de imansız biriydim, karşılıklı teist ve ateist kaynaklardan bilgi topluyor, çeşitli fikirlere tabi insanlarla sohbetler yapıyor ve felsefemi netleştirmeye çalışıyordum. Son zamanlarda araştırmalarımı günde 5-6 saate çıkarttım ve kompleks olan fikirlerim kısa bir süre önce netleşti. Müslümanlıktan 1 sene önce kurtulmuş fakat diğer dinler konusunda endişeli biriydim. Sonunda hepsinin anlamsız ve çelişkiler dolu olduğunu görüp aydınlığa ulaştım.

    İslamiyet hakkında sorduklarım soruların cevapları İslami sitelerde sürekli vardı. Sorduğum soruların herhangi bir din esaslı olduğunu düşünmüyorum.

    Kuran çelişkilerini elbette yazabilirim. Ardından isteğiniz takdirinde bir o kadar da İncil ve Tevrat çelişkileri de yazabilirim. Hem din kardeşlerinize nötr bir hareket sergilemiş olurum. İki dinin de çelişkilerini görebilirler.

    1-“Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.” Hicr/19
    “Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler.” Neml/88

    Ayetlerin birinde dağların sabitliliğini, diğerinde ise hareketliliğini vurguluyor.

    2-Allah’ın matematik hatası; http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=1464

    3- “Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.” Tarık/7

    “Bu su” ifadesinle anlatılmak istenen önceki ayetlere de bakıldığında insanın oluştuğu sıvı olan spermdir. Burada modern biyoloji katledilerek spermin testislerden çıktığı reddediliyor.

    Aklımda olan 3 tane çelişkiyi belirttim.

    Fakat hiçbir Müslüman sizin bu çelişkileri ona gösterdiğiniz zaman bunları kabul etmez. Aynı sizin yaptığınız gibi, mecazi anlam olduğunu vurgulayan ve çeşitli mantık dışı cevaplar verir. Hristiyanlığa sorgusuz ve görmez bir şekilde bağlı olduğunuz için, belki de Hristiyan kültürüyle yetiştiğiniz için çoğu fikire açık olamıyorsunuz. Bunları inkar etmenin anlamı yok, çünkü çoğu imansız arkadaşım ve ben dinlerimizi bırakırken saçma ötesi cevaplar verdiğimizin farkındayız. Saçma olduğunu ancak imansız olduğunuzda anlayabilirsiniz. Bu aşamadan geçmiş biri olarak bunu söyleyebilirim.

    Ben size bir şeyi kanıtlayabilirim fakat kabul ettiremem. Dikkat edilmesi gereken nokta İncil yani esastır. Orada bir çelişki varsa bunu düşüncenin kabul etmediği yollarla açıklamak yerine hiç açıklamamak daha mantıklı olur. Prof. İlhan Arsel bile İncil ve Tevrat’ın eleştirisine az önem verirken İslam’a yoğunlaşmayı seçmedim. İncil’in eleştirisi çok daha keyif verici oluyor. Müslümanlardan daha tuhaf cevaplar geliyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?

    Sayın Saba,

    Direk soruma değindiğiniz yerden başlamak istiyorum.

    Tanrı hem İsa, hem ruh, hem de baba oluyor. Tanrının ruh olduğunu nereden çıkardınız? Tanrı, İncil’de de belirtildiği gibi tanrının tahtta oturduğunu hatta giysi giydiğini görebiliyoruz. Bu söylemlerde bulunarak İncil’i reddediyorsunuz. Burada mecazi izah yöntemlerine yer bırakmadan açıkça belirtilen bir şeyi reddetmeniz beni pek ikna edemedi.

    “Ve Musa ile Harun, Nadab ve Abihu, ve İsrailin ihtiyarlarından yetmiş kişi çıktılar; ve İsrail’in tanrısını gördüler; ve onun ayakları altında, gök yakuttan tuğla döşeme gibi, aydınlıkça asıl göke benzer bir şey vardı. Ve İsrail oğullarının asilzadelerine dokunmadı; ve tanrıyı gördüler, ve yiyip içtiler.” (Çıkış 24:9-11)

    Aynı şekilde burada da tanrıya has bazı özellikler belirtilmiş. Tanrının ayaklarının altında göke benzeyen bir şey varmış. Nasıl mecaza bağlayabiliyorsunuz anlamıyorum.

    Ayrıca birkaç sorum olacak;

    Engizisyon mahkemeleri İnci’e göre mi kuruldu?
    İncil, Dünya’nın 12.000 yıllık olduğunu mu savunur?
    İncil, Dünya’nın tepsi gibi olduğunu mu belirtir?

    Zamanın Hristiyan aleminin bu hareketlerde bulunmasının nedenlerini de yazarsanız daha açıklayıcı olur.

    Esenlikle.

    Sayin winston

    Inanin yazdiginiz herseye cevap verebilecek (ben de dahil) cok sayida bilge ve degerli kardes burda var.Ama cevap versek ikna olacak misiniz?Verdigimiz cevap hosunuza gidecek mi?Anlayabilecek misiniz? Tanri Kutsal Sözlerini bir cocugun bile anlayabilecegi,her cagin insaninin anlayabilecegi sekilde gönderdi.Bakiniz bu cok önemli.Simdi siz kendi aklinizin degilde Tanri’nin düsüncesini ariyorsaniz acarsiniz Kutsal Kitab’in en bas sayfasini Tanri’nin insani ve tüm evreni nasil yarattigini okursunuz.Sonrasinda insanin nasil günah isledigini,Tanri’nin onlari cennetten kovmasini,insanligin cogalmasini ve günahlarin cogalmasindan dolayi yasanan felaketler,Tanri’nin yargisi(Nuh Tufani,Sodom ve Gomorra ve diger olaylar)Tanri’nin insanlari uyarmak ve kurtarmak icin gönderdigi peygamberler ve son olarak ta kendisinin dünyaya gelisini ve dünyanin son zamanlarinda neler olacagi hersey aciklanmis.Sirasiyla ve sistematik bir sekilde.Baslangic ve Son.Senin benim hikayem.Insanoglu bunu anlayip,Tanri’ya dönme yolu dururken hep baska hesaplar pesinde.Ve bunun icindir ki dünyanin kurulusundan buyana milyarlarca insan mahva dogru gitmistir ve gitmeye de devam ediyor.Simdi sayin winston sen nereye dogru gidiyorsun?Tanri’nin senin icin hazirladigi kurtulus planini kabul edip yönünü degistiriyor musun? Yoksa kendince sacma,celiski ve tutarsiz diye saptamalarda mi bulunacaksin? Emin ol senin bu yaptiklarini gercegi arayan nice insan yapti.Samimi bir sekilde Tanri’yi arayanlar sonunda gercegi gördüler ve diri Tanri’ya ve Kutsal Kitab’a iman ettiler. Kemal Abinin dedigi gibi bizlerin burda cook zamanlari yoktur.Toklarla ugrasacak zamanimiz hele hic yoktur.Bizler ac olan ve Tanri’yi arayan insanlara gerekirse uykumuzdan da olup yardimci olmaya seve seve haziriz.Ama siz ne Tanri’yi ariyor ne de gördügüm kadariyla ac bir insansiniz.Onun icin bizleri lütfen oyalamayin.Yine söylüyorum sözlerimi bir kacis olarak degerlendirmeyin.Burda ki kardeslerimin cogu da müslümanliktan gelmis olup gerek müslümanligi ve gerekse hristiyanligi cok iyi bilmektedirler.Gercegi aramislardir ve bulmuslardir.Rab’den dilegim sizin de gözlerinizi acmasi..

    Sevgiler

    #34322
    Anonim
    Pasif

    Ek olarak yazmis oldugunuz sorulara kisaca cevaplar:

    Engizisyon mahkemeleri İnci’e göre mi kuruldu?

    Hayir!! Incile’e göre degil Incil’e uymak istemeyen din adamlarina göre kuruldu.


    İncil, Dünya’nın 12.000 yıllık olduğunu mu savunur?

    Incil dünyanin yasiyla ilgili bir aciklama yapmaz.Ama Bilim Adamlarinin iddia ettikleri gibi de milyar yillar yasinda olmadigini söyleyebiliyoruz.Bunu ispat eden cok sayida inanli Bilim Adami vardir.

    İncil, Dünya’nın tepsi gibi olduğunu mu belirtir?

    Hayir!!Tam aksine bir hic üzerinde asili oldugunu ve yuvarlak oldugunu Kutsal Kitap belirtiyor.Ama okuyan YOK.

    TANRISEVGIDIR.png

    #34323
    Anonim
    Pasif

    ‘Sonunda hepsinin anlamsız ve çelişkiler dolu olduğunu görüp aydınlığa ulaştım’

    Dostum siz gerçeği bulmuşsunuz apaçık… kendi dediklerinize göre tabi. O halde sormaya neden devam ediyorsunuz ki? Yoksa bizi de ‘doğru yol’a getirmeyi mi misyon edinmişsiniz?… :-) Bir önceki mesajınızda samimi bir öğrenme maksadıyla sorduğunuzu söylemişsiniz ama son mesajınızda resmen kendinizi yalanlıyorsunuz. Gerçeği bulmuş olup ”aydınlığa kavuşmuş” olanın sormaya ne ihtiyacı var ki…

    Mecazi anlamlandırışın yani mit dilinin (ki rasyonellik dilinden çok daha kapsamlı ve engin bir iletişim vasıtası teşkil eder) sadece Hristiyanlık değil tüm insanlık tarihinde ne anlama geldiğini ve nasıl kullanılmış olduğunu araştırmanız gerekiyor en önce (bu konuda zamanımızın en büyük din tarihçilerinden Mircea Eliade’nin kitaplarını okumanızı tafsiye ederim). Mit dili rüyalar dilidir. Şahsi korkularınızın, endişelerinizin, arzularınızın rüyalarda cüsse, görünüm ve değişik şekillere büründüğü gibi mit de genelde varlığın ve insanlığın gayb ve aşkınlık düzeyindeki mana aleminin gerçeklerini şekillendirir. Mit dili meseller dilidir. Salt mantıkçılığın (mutlaklaştırılmış rasyonalizmin) herşeyi arşivleyebilip izah edebileceği vehminin çok ötesinde işler.

    Engizisyon falan meselelerine gelince… Engizisyon uygulamalarının İncil ile var olan veya olmayan alakalarını İncil’i kendiniz okuyup anlayabilirsiniz rahatlıkla. Dünya’nın tepsi gibi oluşu: İncil’in umurunda değil tepsi, küre veya dörtgen gibi olup olmadığı. İncil’in hedefi başkadır. Aritmetik veya coğrafya kitabı değildir İncil. Bu tür bahisler hiç bir yerinde geçmez. Kainat’ın ne zaman yaratıldığı: Kitab-ı Mukaddes’te zaman ve mekan kavramları mit dilindeki süre anlamlarıyla, tarih dilindeki süre anlamlarını iç içe barındırır. Bunun anlaşılması ‘ben aydınlandım’ türünden insanın kendi bilincini sakatlaştırdığı yaklaşımlarla mümkün değildir. İnsanın bu tür anlatıların ne dediğini idrak edebilmesi için çok ama çok açık ve, dolayısıyla, hassas bir bilince sahip olması gerekir. Bu emrivaki ‘aydınlandım’ların parmağı ardında saklanmaya çabalayan bir varlıksal endişe ve güvensizliğe kısa sürelik ağrı kesicilik etmekten başka bir rolleri yoktur.

    Ama… buyrun düzülün ‘aydınlanmış’ hayat yolunuza… bakalım nereye vardıracak. Biz buralarda bir yerlerde oluruz Tanrı kısmet ederse yine… ‘Aydınlanmanız’da bir çatlak belirdiğinde konuşuruz bunları yine… :-)

    Biz de size bir şey soralım ama, sizin bize sorduğunuz gibi: eğer Tanrı falan yoksa… bunlar uyduruk hikayeler ise, herşey ölümle noktalanıyorsa herhangi bir sosyal düzeni ve ahlağı nasıl gerekçelendirebilirsiniz ki? Yani başka bir şekilde sorulacak olsa: eğer herşey boşsa, neticede anlamsızsa (çünkü Tanrı’nın varolup olmadığı mevzuu, varoluşun kendiliğinden bir anlamının olup olmadığı ile eşdeş mevzudur bir bakıma) siz buraya gelip de niye soruyorsunuz ki? Önem vermenizin, yorulmanızın nedeni ne? Hem de o kadar eminseniz öne sürdüklerinizden? :-)

    Turan Dursun’ları, İlhan Arsel’leri biz de okumuşuz dostum… hem de şaşabileceğiniz derecede detaylı olarak. Bu adamların sorunlanmalarını da derin bir anlayışla karşılıyoruz, hatta bir çok saptamalarında hak da veriyoruz kendilerine. Ama vücudumuz ağrıyorsa intihar edecek de değiliz, tedavisini bulmaya çalışmamız gerek. İnsanlık tarihinde din adına menfaat hesaplarına girişilmişse, şiddet, zulum uygulanmışsa bu din olgusu tümden sökülüp atılmalı diye bir şeye mazeret olamaz. Kaldı ki Hristiyanlık din bile değildir, insanın Yaratıcısı ile doğrudan olan ilişkisidir.

    #34320
    Anonim
    Pasif

    Syn. winston…

    Konuyla alakalı değil ama birşey sormak istiyorum ;
    Lütfen mantıklı bir cevab verin bana,tabi cvblamak isterseniz.
    Öldükten sonra ne olacak size?size göre sizi ne bekliyor?

    #34321
    Anonim
    Pasif

    Winston23
    Hamdolsun daha önceki yazınızda sizin gemi, bizim limandan bayağı uzakta olduğu için geminizin boyunu, ve yükünü pek tahmin edememiştim, fakat sizin gemi bizim limana yaklaştıkça rengi, boyu ve taşıdığı yükün ne olduğunu anlıyoruz.

    Yeşaya 6:1 den örnek vermişsiniz.
    Aynı yeşaya 6 bölümden bende size sohbetimin başında bir teşvik ayeti vereyim.

    ” Git bu halka şunu duyur dedi,
    Duyacak duyacak ama anlamayacaksınız.
    bakacak bakacak ama görmeyeceksiniz.”

    Bakıyorsunuz ama göremiyor, duyuyorsunuz ama anlayamıyorsunuz.

    Hristiyanlık ana teması Baba, oğul, ve Kutsal Ruh’tur. Siz önce üçlü birlik konusunda kendinizi geliştirin. O zaman kavrama kabiliyetiniz artacaktır.

    Yuhanna 1:18 bölümden cımbızla aldığınız ayetin tamamı şudur.!
    ” Tanrı’yı hiç bir zaman hiç kimse görmedi. Baba’nın bağrında bulunan
    ve Tanrı olan biricik oğul onu tanıttı”
    Yuhanna 1:18
    Baba


    Oğul


    Kutsal Ruh.
    Tanrı’yı


    Tanrı özünde olan oğul’da


    Gördük
    Anlayabilmeniz için tevrat ve İncil’de var olan ” görünüm” armağanının
    ne olduğunu anlamanız gerekli.

    Tanrı tarafından verilen armağandır.
    ” Ondan sonra bütün insanların üzerine
    Ruhumu dökecegim,
    oğullarınız kızlarınız,
    Peygamberlikte bulunacaklar.
    Yaşlılarınız düşler,
    gençleriniz görümler görecekler.
    Yoel 2:28

    İşte değişik zamanda değişik şekillerde Tanrı görünümü almak, bu armağan neticesindedir.
    Örnek ayetler:

    ” Tanrı Nuh’a insanlığa son vereceğim dedi”
    Yaratılış.6:13

    ” Rab Abrahama ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak sana gösterecegim ülkeye git dedi.”
    Yaratılış.12:1

    ” Harun İsrail topluluğuna bunları anlatırken, çöle doğru baktılar. Rab’bin görkemi bulutta görünüyordu.Rab Musa’ya şöyle dedi.”
    Mısırdan çıkış.16:10-11

    ” Rab’bin görkemi konutu doldurdu.”
    Mısırdan çıkış.40:34

    Rab öyle göründü, böyle göründü, şöyle göründü ne önemi var kardeşim. Senin inanmamaya kararın varsa bu garip mutaf havada uçup yanına gelse ne fark eder.
    *Musa ile sina dağında antlaşma yaptı.
    *İbrahim’e çalıdan seslendi.

    Gerçi Rab’in Ruhu bana, sizin ne Musa’yı, nede İsa’yı öğrenme gibi bir niyetinizin olmadığını söylüyor.
    Sana bir kardeşim sormuş.?
    sen bu kadar çelişki yakalamaya meraklı isen.!
    “Kuran” da gördügün on tane çelişkiyi göster diye sormuş.
    Siz Kemal Başaran kardeşin dediği gibi kurnaz kurt misali yüzlerce ayet içinden çoğu müslümanın dahi haberinin olmadığı etkisiz,
    dağların yürüyor mu yoksa duruyormusundan, yok efendim meninin nereden geldiğinden gibi gündelik yaşamla bağlantısı olmayan kuran ayetlerini örnek veriyorsunuz.
    Meninin testislerden gelip gelmemesi sizin için çok mu önemli.?
    Kendinizi üzmek mi istemiyorsunuz.?
    Senin örnek ayetlerine gelinceye kadar daha ne önemli ayetler var
    gerçi sizde biliyorsunuz fakat işinize gelmiyor.

    Bak ben sana Kuran’dan bir kaç çelişkili örnek ayet vereyim.

    * “Dinde zorlama yoktur.”
    Bakara:256
    * “Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğdir.”
    Al-İmran:20
    * “O haram aylardan çıkınca müşrikleri nerede bulursanız öldürün.”
    Tevbe:5

    * “Allah’ın ve Resul’unün haram ettiğini haram tanımayan ve hak
    dinini edinmeyen kimselerle aşşağılanmış olarak elden cizye verene
    kadar savaşın.”
    Tevbe.29
    * ” Ey peygamber kafirlerle ve münafıklarla savaş ve onlara katı
    davran.”
    Tahrim:9

    Böyle sert çelişkili ayetler dururken, ki istersen onlarca verebilirsin,
    sizin örnek ayetleriniz çok garip !

    *Engizisyon mahkemeleri İncil’e göre değil Hristiyan ve Mesih’te görünen kuzu postuna bürünmüş kurtlar tarafından kuruldu.

    *Dünyanın kaç bin yıllık olduğu bizler için önemli değil

    Bizim için önemli olan;
    ” İşte tez geliyorum ! vereceğim ödüller yanımdadır. Herkese yaptığının karşılığını vereceğım. Alfa ve omega, birinci ve sonuncu benim.”
    Vahiy.22:12-13……………………………………………………..Ayetidir.

    İsa Mesih’in dünyayı yargılamaya gelecegini senin kitabın Kuran da da yazıyor.
    İncil dünyanın tepsi gibi olduğunumu belirtiyor diye sormuşsunuz..?
    İncilde böyle bir şey yok.
    Biz Mesih İmanlıları “Hurafe’lerle” ilgilenmiyoruz
    Biz Türk Hristiyanların tepsi ile olan ilişkisi sadece üzerinde yemek yeriz veya çay taşırız.

    Not:Saba kardeşime sormuşsun Tanrı’ya nasıl Ruh dersin diye
    Üçlü birliği çalıştıktan sonra bu ayet üzerinde düşün.

    ” Tanrı’nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.”
    Yaratılış.1:2

    Esenlikle.

    #34326
    Anonim
    Pasif

    Degerli Mutaf kardesim

    Yazindan cok bereket aldigimi belirtmek isterim.Ayni ruhta ve ayni vaadin cocuklari oldugumuza seviniyorum.

    Rab seni bolca bereketlesin.

    Sevgiler

    TANRISEVGIDIR.png

13 yazı görüntüleniyor - 1 ile 13 arası (toplam 13)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.