Tanrı Kutsal Kitabı Nasıl İlham Etti?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27718
    Anonim
    Pasif

    İletişimin bugün tarihin hiçbir devrinde görülmemiş ölçüde etkileyici bir yeri vardır. Telefonlar, fakslar, bilgisayarlarla mesajların neredeyse dünyanın her yerine anında iletileceği bir zamanı yıllar önce kim düşünebilirdi?

    Bununla birlikte en ilginç olanı, insanın kullanma becerisini elde edemeyeceği bir iletişim türüdür, yani Tanrısal ilhamdır. Tanrı, yazılı Sözü olan Kutsal Kitabı oluşturmak üzere 40 kadar insan yazara ilham verdi. Tıpkı insanların birden fazla iletişim aracına sahip olması gibi, Tanrı da Kutsal Yazıları ilham etmek üzere farklı iletişim yöntemleri kullandı.

    Dikte Ettirme. Tanrı, sonradan Kutsal Kitap kaydına konan belirli mesajlar iletti. Örneğin, Kanun ahdini oluşturan talimatları ele alalım. Tanrı, Musa’ya, “bu sözleri yaz; çünkü seninle ve İsraille bu sözlere göre ahdettim” dedi. (Çıkış 34:27) ‘Musa, meleklerin ilettiği’ bu ‘sözleri’ yazdı; bunlar şimdi Kutsal Yazıların Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye kitaplarında bulunabilir.—Elçilerin İşleri 7:53.

    İşaya, Yeremya, Hezekiel, Amos, Nahum ve Mika da içinde olmak üzere başka birçok peygamber melekler aracılığıyla Tanrı’dan belirli mesajlar aldılar. Bu adamlar duyurularına bazen şu ifadeyle başladılar: “RAB şöyle diyor.” (İşaya 37:6; Yeremya 2:2; Hezekiel 11:5; Amos 1:3; Mika 2:3; Nahum 1:12) Sonra Tanrı’nın söylediklerini yazıya geçirdiler.

    Rüyetler, Rüyalar ve Vecitler. Rüyet genellikle olağandışı yollarla, uyanık durumdayken kişinin zihnine konan bir imge, görüntü ya da mesajdır. Örneğin, Petrus, Yakub ve Yuhanna “iyice uyandıkları vakit” görünümü değişen İsa’yla ilgili bir rüyet gördüler. (Luka 9:28-36; II.Petrus 1:16-21) Bazı durumlarda, mesaj, kişi uykudayken onun bilinçaltını etkileyerek rüya, yani gece rüyetiyle iletilir.

    Tanrı’nın, vecit, yani trans haline soktuğu kişinin, kısmen uyanık olsa da, derin bir konsantrasyon durumunda olduğu anlaşılıyor. (Resullerin İşleri 10:9-16 ile karşılaştırın.) Kutsal Kitapta “vecit” (ek′stasis) olarak çevrilen Yunanca sözcük ‘yerinden çıkarma ya da bir yere koyma’ anlamına gelir. Bu, zihni normal durumundan çıkarma fikrini çağrıştırır. Bu nedenle, vecit durumundaki kişi, rüyete tümüyle açık olmakla birlikte, etrafının bilincinde değildir. Havari Pavlus ‘cennete kapılıp götürüldüğünde ve insanın söylemesi uygun olmayan sözler işittiğinde’ büyük olasılıkla böyle bir vecit durumundaydı.—II. Korintoslular 12:2-4.

    Tanrı tarafından dikte ettirilen mesajları kopya edenlerin tersine, rüyetler veya rüyalar gören ya da vecit durumuna gelen Kutsal Kitap yazarları çoğunlukla gördüklerini kendi sözleriyle anlatmak üzere seçme özgürlüğüne sahiptiler. Habakkuk’a şunlar söylendi: “Rüyeti yaz, ve levhaların üzerine açıkça kaz da, onu okuyan koşsun.”—Habakkuk 2:2.

    Tanrısal Vahiy. Kutsal Kitap, peygamberlik—önceden açıklanmış ve yazılmış tarih—içerir; bu, insan yeteneğini oldukça aşar. Bir örnek, “Yunan ili kıralı” Büyük İskender’in yükselişi ve düşüşünün yaklaşık 200 yıl önceden bildirilmesidir! (Daniel 8:1-8, 20-22) Kutsal Kitap ayrıca insan gözlerinin hiçbir zaman tanık olmadığı olayları da açıklar. Göğün ve yerin yaratılışı buna bir örnektir. (Tekvin 1:1-27; 2:7, 8) Sonra, Eyub kitabında bildirildiği gibi gökte yapılmış konuşmalara da yer verilmiştir.—Eyub 1:6-12; 2:1-6.

    Tanrı tarafından doğrudan yazara açıklanmadığı durumlarda, böyle olaylar başka birine bildirildi; böylece sözlü ya da yazılı tarihe dahil oldular ve Kutsal Kitap kaydının bir kısmı oluncaya dek nesilden nesle aktarıldılar. Her durumda, Tanrı’nın tüm bu bilgilerin Kaynağı olduğundan ve kayıtların hatalar, abartmalar ve mitlerle bozulmaması için yazarları yönlendirdiğinden emin olabiliriz. Petrus peygamberlik konusunda, “insanlar Kutsal ruh tarafından sevkolunarak Allahtan söylediler” diye yazdı.

    Peki Neden İnsan Yazarlar?

    Tanrı’nın Kutsal Kitabın yazılmasında insanları kullanması O’nun büyük hikmetini gösterir. Şunu düşünelim: Tanrı bu işi meleklere devretseydi, Kutsal Kitap aynı çekiciliğe sahip olacak mıydı? Tanrı’nın niteliklerini ve işlerini bir meleğin bakış açısından okumaktan heyecan duyacağımız doğrudur. Fakat insan unsurundan tümüyle yoksun olsaydı, Kutsal Kitabın mesajını kavramakta zorluk çekebilirdik.

    Örneğin, Kutsal Kitap sadece Kral Davud’un zina yaptığını, cinayet işlediğini ve sonra tövbe ettiğini bildirebilirdi. Oysa Davud’un davranışlarıyla ilgili yürek parçalayan acısını ifade ederken ve Tanrı’dan bağışlanma dilerken kullandığı sözlerin elimizde olması çok daha iyi değil midir? O, “suçum daima önümdedir,” diye yazdı. “Ey Allah, kırılmış ve ezilmiş yüreği hor görmezsin.” (Mezmur 51:3, 17) Bu nedenle, Kutsal Kitap insan unsurunun yarattığı sıcaklığa, çeşitliliğe ve çekiciliğe sahiptir.

    Evet, Tanrı Sözünü bize vermek için en iyi yolu seçti. Zayıflıkları ve zaafları olan insan kullanılsa da, bu kişiler yazdıklarında hiçbir hata olmaması için mukaddes ruhla yönlendirildiler. Bu nedenle Kutsal Kitap eşsiz bir değere sahiptir. Onun öğütleri sağlam ve gelecekte Cennet’le ilgili peygamberlikleri güvenilirdir.

    Her gün Tanrı’nın Sözünden bir kısım okumayı neden alışkanlık edinmeyelim? Petrus, bu sözün içerdiği “ruhanî, hilesiz sütü özleyin, ta ki kurtuluş için onunla büyüyesiniz” diye yazdı. (I. Petrus 2:3) Tanrı tarafından ilham edildiğinden her Kutsal Yazıyı, ‘Tanrı adamının her iyi iş için bütünüyle donatılmış, tam yeterli olması’ açısından “öğretmek, tedip etmek, doğrultmak, adalet konusunda terbiye etmek için yararlı” bulacaksınız.—II. Timoteos 3:16, 17.

    Peki sizin cevaplamanızı istediğim bir soru var:

    Musa Yazdığı Bilgileri Nereden Edindi?

    selamlar

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.