Saba’nin sorusu

  • Bu konu 5 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26792
    Anonim
    Pasif

    Fledelfiya’yla ilgili Sözler de Kilise’nin tüm dünya üzerine gelecek olan deneme saatinden korunacağını belgeler:
    ‘Söze uyarak sabırla dayandın. Ben de yeryüzünde yaşayanları denemek için bütün dünyanın üzerine gelecek olan denenme saatinden seni esirgeyeceğim’(Vahiy 3:10).üm

    Buradaki Yunanca ‘tireo’ daha güçlüdür: ‘Seni de deneme saatinden dışarı’ veya ‘ ‘dışarda’ saklayacağım. Bu da Kilise’nin sıkıntı esnasında yerde korunacağını değil, büyük sıkıntının dışında olarak korunacağını belirtir.
    Bundan başka büyük eline verileceğini okuyoruz. korunmak bir yana, Antikrist’in :

    ‘Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı’ (Vahiy 13:7).


    Sevgili Rüzgar;
    Verdiğin bilgiler,gerçekten bereketlenmemi sağlıyor,Ellerine, yüreğine,
    emeğine,sağlık. RAB tüm dileklerini gerçekleştirsin, diye dua ediyorum.
    Benim, en zorlandığım konu, Vahiy bölümüdür.Açıkçası hala bile öğrenmek için çabalıyorum.
    Bundanda, sikayet etmiyorum,çok ta memnunum.
    Yukardaki Ayette,takıldığım, konuyu paylaşma ihtiyacı hissettim.Bilen tüm kardeşler katılırsa memnun olurum.
    *************
    Söze uyarak sabırla dayandın. Ben de yeryüzünde yaşayanları denemek için bütün dünyanın üzerine gelecek olan denenme saatinden seni esirgeyeceğim’(Vahiy 3:10)

    RAB,bin, burada yeryüzünde yaşayanların,büyük sıkıntının dışında, koruncağı vaati var.benim anladığım, yeryüzünde yaşayanların üzerlerine gelecek, denenmelerdeki yaşanacak sıkıntılarda, RAB sizi esirgeyeceğim diyor,tamam bu anlaşılır.

    Daha sonra, ilave edilen,
    ” Seni de deneme saatinden dışarı’ veya ‘ ‘dışarda’ saklayacağım. Bu da Kilise’nin sıkıntı esnasında yerde korunacağını değil, büyük sıkıntının dışında olarak korunacağını”

    Burda yukarda bir sözcük var…. “kilise’nin sıkıntı esnasında.. yerde koruncağı değil”…bu yerde değil,e takıldım…!

    Ve devam eden Cümle..

    “Bundan başka büyük sıkıntı imanlılarını korumak bir yana ANTİKRİST
    eline verileceğini okuyoruz”
    Ve Ayet’te:

    “Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı’ (Vahiy 13:7).

    Neden korumak bir yana..?Hrıstıyanlara karşı olanın, eline verilecek deniliyor…?

    Ve gene Ayette Antikris: (Canavar,İblis,Şeytan) Dünyayı saptıran yılan deyim yerindeyse,Tanrı halkını alt edip, yeniyor,yetkisinin tüm dünyayı ele geçirmesinden bahsediliyor.
    Bu yenilen TANRI”nın halkı olan İnanlılarmı..?
    Kutsallar dediği Kim..? İnanlılarmı..?

    Peki..! İSA MESİH’in eğemenliğinden önceki, son Dünya İmp,luğunda,
    Mesihe Ait olan,Kuzunun Yaşam kıtabında adı yazılı olanlar,RAB İSA MESİH’e İman ederek kurtulan Uluslar.Büyük sıkıntı döneminden önce ilk yukarı alınanlar degilmi..? bu doğruysa ..!
    Peki yenilen…TANRI Halkı kim..?

    Vahiy bölümünde Ayet 7:9 De betimlenen kişilerde… diyorki..her ulus ,her oymak ,her halk,her dil ve diğer yahudi olmayan uluslardan bahseder.yani bu Ayete göre onlar, Kuzunun Tahtı önünde duranlar..
    İhtiyarlardan biri Yunanna’ya soruyor..”Beyaz Kaftan giymiş olan bu kişiler kim..?” Yuhanna’da ona..” bilmiyorun efendim” diyor..
    Ve Yuhanna ekliyor.. İhtiyara.. “Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenler” diyor

    Gene takıldığım konu.. o sıkıntıdan geçip gelenler, Antikrist,e yenilen ve büyük sıkıntıyı geçiren kişilerle aynı .. kişilermi..?

    Beni aydınlatan.. her kardeşime teşekkür ediyorum,RAB’bım İSA MESİH hepinizi bereketlesin.

    VİRAN DEDE..sen yazmak istersen cevaplama için.. seni anlayabilmem için osmanlıca ya az yer ver.bazen anlayamıyorum.genede yazıların çok süslü ve karizmatik demedende geçmiyeyim.

    #34617
    Anonim
    Pasif

    Saba kardeşim… yazılarımın uslübü hakkındaki güzel sözlerine teşekkürler… ‘Süslü’ de demişsin halbuki süslü hiç değiller. Şiirsellikleri vardır belki ama o kendiliğinden zuhur eden bir nitelik. Bu gibi şeyler esinlenişle yazılır… Esinleniş olmadı mı ruhsuz olurlar bir bakıma. Hani o rüzgarın esişi vardır ya… özellikle geceleri sukünette çalılarda, ağaçlarda, hatta binalar arasındaki dolaşışını hissederiz. İhtiyari bir niyeti yoktur müzik oluşturmaya ama ne kadar iliğe işleyici bir müziği vardır neticede… Yeni Ahit’te Ruh’ul Kudüs’ün rüzgara benzetilişi hiç de tesadüfi değildir elbet.

    Şimdi bu ‘eskatolojik’ (varoluşun sonuçlanması ile ilgili yani) konular üzerinde konuşmayı pek istemem… Yeni Ahit’in ‘Vahiy’ kitabı çok yoğun bir ‘mit’ diliyle konuşuyor. Bu ‘mit’ yani imgeler dilinin bir tarih diliymiş gibi algılanması bence tamamen yanlış. İnsanları, neticede hayal kırıklığına uğratacak boş beklentilere sürüklüyor. İki bin sene geçmiş, Hz. İsa Mesih’in belirişinden, bilmek kaç kez bu süre içersinde ‘son’un geldiği sanılmış ama… ‘son’un falan gelmiş olduğu yok. Çünkü beklenen ‘son’ salt tarihi bir olay değil. Boşuna bekleniyor öyle bir olay. Bu ‘son’ bambaşka bir olay. Zaman mekan ile zaman mekan ötesi Ebediyet’in kucaklaşmasından müteşekkil bir koşul. Öyle olduğundan da normal nesir diliyle ifade edilemez bir şey. Dolayısıyla imgeler dili kullanılıyor sözünün edilmesinde.

    Evet… varoluşun bir sonu var ama bu ‘son’ o zaman mekan içersine hapsolunmuş, herşeyi ancak zaman mekan birimleşmesi perspektifinden algılayan zihnin değebileceği bir şey değil. Öyle bir şeyden çok daha engin bir mevhum da ondan. Efendimiz Tanrı’nın Saltanatı’nın ‘izlemeyle gelmeyeceğini’ söyler (Luka 17:20). Ne demek oluyor bu söz? ‘İzlemek’ demekle neyi kastediyor? İzlemenin fonksiyonu varlığı izleyen ile izlenene bölmek. Halbuki ‘son’ bölünmüşlüğün feshedilmesi ve Varlığın Ebedi vahdetinin satha çıkmasıyla olacak. Sözün kısası ‘orda’, ‘burda’, ‘şimdi’, ‘sonra’ dendiği zaman sorun vardır demektir. ‘Orda’, ‘burda’, ‘şimdi’ ve ‘sonra’lar ‘günah’ berisi yaklaşımın ürünleri. ‘Günah’ ötesinde ‘orda’, ‘burda’ diye bir bölünmüşlük yoktur. Zaman aşılmıştır, Ebediyet belirmiştir… ölümsüzlük satha çıkmıştır.

    Dikkat ediyorum bugün Amerika’da mesela… özellikle Protestant çevrelerde çok büyük bir ‘son’ beklentisi var (Dünya’daki öbür Hristyan cemaatlerinde de var ama daha eski, daha ‘pişkin’ cemaatler olduklarından daha bir temkinlilerdir bu konularda)… ‘Göklere alınmalar’ falan. Buna benzer bir ‘Mehdi beklentisi’ de İran da varmış, Müslüman, Şii bir hayat algılayışının verileri ortamında tabi. Ama bu beklentiler aslında nefsi bir doğrulanış, haklı kılınış, ‘seçkinlilik’ ve kendilerine uymayanların cezalandırılış beklentileri. Bencilliğin ağır bir dindarlık libasına bürünüşü, başka bir şekilde söylenecek olsa yani.

    Bir de konuyla ilgili fıkra anlatayım, nükteyi de katmış olalım:

    Günün birinde Kutsaldağ’ı (Aynaros, bin yıldan fazla tarihi olan bir manastırlar beldesi… otonom devlet statüsü de vardır zaten resmi açıdan, Yunan devletine bağlı olmasına rağmen ) ziyarete gitmiştik… Çernobil olaylarının yaşandığı yıllardı. Orda manevi konularda tecrübesi derin bir rahip arkadaşla sohbetteydik. Bir ara meclisten biri ”Vahiy’de bir kazanın açılmasından bahsediliyor, işte ‘kazan’ infilak etmiş nükleer reaktör’ diye bir söz edince (o zamanlar çok yaygındı bu tür söylentiler) rahip arkadaş ”Vahy’in yazıldığı zamandan bugüne kaç tane kazan açılmış biliyor musun’ dediği zaman çok gülmüştük :-)))

    Bilmem bu yazı bu forumda yayınlanır mı ama… benden söylemesi. Görüp de yayınlamayan moderatörün yararına olur en azından… :-)))

    #34640
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Sabacım,

    ‘Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı’ (Vahiy 13:7).

    Yukarıdaki ayette sözü edilen kutsallar, Mesih’in büyük sıkıntıdan önce göğe alınan kilisesi ve gelini değildir. Bunlar, kilise göge alındıktan sonra büyük sıkıntıda sonradan imana gelmiş olanlardır. Anladığımız kadarıyla Mesih’ın gelini olan Kilise göğe alındıktan sonra ANTIKRIST ortaya cıkacak ve sonradan iman edenler BÜYÜK SIKINTI dönemini yaşayacaklardır.

    Sevgilerimle

    #34646
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Rüzgar,
    Bu açıklamadan şunu anlıyorum; her imanlı Rab ile 1000 yıl egemenliği paylaşmayacak. Ama bu doğru değil. Çünkü vahiy 20. bölümü okuduğumuzda tüm imanlıların Rab ile olacaklarını, ilk dirilişe sahip olacaklarını ve zaten bunların kutsal ve mutlu olarak tanıtıldığını görüyoruz. 1000 yıl egemenlik süreceklerini okuyoruz. Ama bu egemenlik nerde olacak? Bu da önemli bir soru. Bence bu dünyada olacak. Diğer türlü kutsal kente saldırmanın anlamı ne olurdu (vahiy 20)?
    İki türlü sıkıntı durumu var .Biri imanlıların bu dünyadayken Rab’be ait olmaları yüzünden çektikleri acılar, sıkıntılar ki bundan kaçış yok, bu imanın değerini arttırır, diğeri ise kıyametin kopacağı zaman çekilecek sıkıntı ve felaketler. Bu sıkıntı döneminden imanlılar etkilenmeyecek. Bu sıkıntı imansızlar için. Saba’nın sorusu bu iki sıkıntı tanımıyla ilgili. İmanlılar hiçbir şekilde kıyamet sıkıntısını,imansızların başına gelecek felaketlerden etkilenmeyecek, çünkü onlar kurtulmuş olanlardır. Ve yine kurtulmuş oldukları ve Rab’be ait oldukları için Rab’bin ikinci gelişine kadar imansızların verecekleri sıkıntılar yaşayacaklar.

    Rab’bin lütuf çağı, Rab İsa Mesih’in ikinci gelişiyle son bulacaktır. Dolayısıyla iman etmeyenler için ve sonrakiler için artık geçtir. Bu nedenle “bugün onun sesini duyarsanız yüreğinizi nasırlaştırmayın”(mezmur 95-7) denilir.

    Sevgili Rüzgar, dikkat ederseniz antichrist ın ortaya çıkacağı zaman Rab’bin ikinci gelişinden öncedir. Doalyısıyla imanlıların Rab’bin yanına alınması ve sonrasında iman edenlerin yaşayacağı açıklaması mantıklı görünmemektedir.
    Rab bizi aydınlatsın. Esenlikler.

    #34647
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Rüzgar,
    Açıklaman için çok sağol.
    Çevabın beni bereketlediği gibi,bilmediğim bu ayet, senin..açıklaman bilgin ışığında.. beni biraz araştırmaya yönlendirdi..
    Bazen Kutsal Kıtabı okurken,birden dikkatimizden kaçan,yada o an fark etmediğimiz,yada düşünmeden okuduğumuz ayetler..gün geliyor dikkatimizi çekiyor…ben bunu zaman zaman yaşıyorum..Yaa.. diyorum o zaman.. bunu nasılda gözden kaçırmışım..kendim bile şaşırıyorum.

    Senin, açıklaman.. beni düşünmeyede itti.
    Sana, sorduğum soruda,senin açıklamanla birlikte,biraz araştırınca şunu, farkettim..TANRI’nın insana, duyduğu sevgi,merhamet ve koruma, son saatlere kadar sürmüş.

    RAB,İSA MESİH,kendisine ait olan İnanlılarını (Kilise)yukarı alıyor.
    Daha sonra,inanmamış olan,İsrail ulusu,ve diğerlerinede büyük sıkıntının başlama döneminde,bir şans daha vererek,Merhamet kapılarını açıyor.yüzlerini O’na dönmeleri için..bu yedi yıllık dönemde MESİH’i, reddedenlere gösterdiği muazzam sevgi.. bu..

    Sıkıntılı dönemde.. O’nun Göksel Kralığına girmeleri ve kurtuluşu alabilmeleri için..Yok olmalarını, mahfolmalarını istemiyor.Kendini reddeden Yahudi halkına gösterdiği kurtuluşa giden kapıy..ı açışı ise gerçekten RAB’bin Olağan üstü, güzelliğini bize bir kez daha gösteriyor.
    Kutsal kıtap’ta okuyoruz..

    “Çünkü o günlerde öyle korkunç bir suıkıntı olacak ki,dünyanın başlan-
    gıcından bu yana böylesi olmamış,bundan sonra da olmayacaktır.O günler kısaltılmamış olsaydı,hiç kimse kurtulamazdı.Ama seçilmiş olan-
    lar uğruna o günler kısaltılacak.”
    Matta 24:21

    Sıkıntılara.. dayanabilmeleri, için günleri kısaltıyor..Lütuf alsınlar diye O’nu reddedenlere bir firsat daha veriyor..bu kelimelerle ifade edilemez bir kurtuluş yolu.Bu RAB İSA MESİH’in İnsana duyduğu Sevgi.

    Gerçekten,adına Şükrediyorumki..
    Benim TANRIM’, bir Sevgi TANRI,sı.
    Benim TANRIM, Merhamet TANRI’sı.
    Benim TANRIM, Lütuf TANRISI.
    BENİM TANRıM, Kullarının inayetini düşünen bir TANRI.

    İlahilerimiz ne güzel diyor..

    Avlularına al beni,
    Ve kutsal yere..
    Tunç sunağına kadar..
    Çehreni görmek isterim.
    En kutsal yere al beni,
    Kuzunun kanı sayesinde.
    En kutsal yere al beni,
    Kor ile …arındır..burdayım

    “İncir ağacınından ders alın!Dalları filizlenip yaprakları sürünce yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.Aynı şekilde,bütün bunların gerçekleştığını gördüğünüzde bilinki, İnsanoğlu yakındır,kapıdadır.”
    Matta 24:32

    YA RAB.. senin gelişinin, ne zaman olduğunu bilmiyoruz.Kutsal Ruhunu İçimizde çalıştır..Çalıştır ki..Kandilimiz temiz ve Yağla dolu olsun.Kutsal ve yüce adınla.AMiN

    Sevgili Rüzgar.. RAB seni ve Aileni korusun ve kutsasın

    #34649
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Tubacım,
    Yorumların için teşekkür ediyorum. Aslında bazı Kutsal Kitap yorumcuları, KİLİSE’nin, BÜYÜK SIKINTI döneminden ve ANTİKRİST’in gelişinden önce alınacağını, bazıları ise KİLİSE’nin ANTİKRİST geldiğinde henüz göğe alınmamış olacağını, BÜYÜK SIKINTI dönemini yaşayacağını belirtmektedirler.

    Kilise tarihinde bu doğrultuda kesin ve net açıklamalar yoktur, üstelik bu konuda birbiriyle çelişen pekçok açıklamalar var.. Kilise tarihinde konuyla ilgili belirgin dayanaklar olabilir ya da olmayabilir, sonuçta her öğreti kilise tarihiyle değil, fakat Kutsal Kitap’ın ışığında değerlendirilmelidir. Ben de bu konuda araştırıyorum, öğreniyorum, hep birlikte öğreniyoruz. İster Büyük Sıkıntı döneminden önce dünyadan alınalım, ister sonra alınalım, her ne olursa olsun, Rabbimiz’in adını asla inkar etmeyecek, O’nu yüceltmekten asla vazgeçip ödün vermeyeceğiz. Denenmelerde, sıkıntılarda Rab her birimizi sımsıkı ellerinde tutsun ve korusun, koruyacaktır da…

    Sevgilerimle

    #34667
    Anonim
    Pasif
    Rüzgar;17586 wrote:
    Sevgili Tubacım,
    Yorumların için teşekkür ediyorum. Aslında bazı Kutsal Kitap yorumcuları, KİLİSE’nin, BÜYÜK SIKINTI döneminden ve ANTİKRİST’in gelişinden önce alınacağını, bazıları ise KİLİSE’nin ANTİKRİST geldiğinde henüz göğe alınmamış olacağını, BÜYÜK SIKINTI dönemini yaşayacağını belirtmektedirler.

    Kilise tarihinde bu doğrultuda kesin ve net açıklamalar yoktur, üstelik bu konuda birbiriyle çelişen pekçok açıklamalar var.. Kilise tarihinde konuyla ilgili belirgin dayanaklar olabilir ya da olmayabilir, sonuçta her öğreti kilise tarihiyle değil, fakat Kutsal Kitap’ın ışığında değerlendirilmelidir. Ben de bu konuda araştırıyorum, öğreniyorum, hep birlikte öğreniyoruz. İster Büyük Sıkıntı döneminden önce dünyadan alınalım, ister sonra alınalım. Her ne olursa olsun, Rabbimiz’in adını asla inkar etmeyecek, O’nu yüceltmekten asla vazgeçip ödün vermeyeceğiz. Denenmelerde, sıkıntılarda Rab her birimizi sımsıkı ellerinde tutsun ve korusun, koruyacaktır da…

    Sevgilerimle

    Tamamiyle katılıyorum.Kilisenin büyük sıkıntının başında mı, ortasında mı yoksa sonunda mı göğe alınacağı hiç de önemli değildir.Önemli olan her dönemde Rab Isa Mesih (Yesua)’ya sadık olmaktır,gelişine hazır olmaktır.Inanlilar arasında bu konuda tam bir uzlaşma yoktur ama tartışmalar çok olmaktadır.Olmaması gereklidir.Birbirimizi üzmenin,kırmanın ve yargılamanın zamanı değildir.Şimdi SEVMEnin zamanıdır.

    Sevgi ve Saygilarimla.

    friends-forever-4.gif

7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.