Rasızm-ırkçılık-milliyetçilik

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25064
    Anonim
    Pasif

    Irkçılık ve Milliyetçilik (Rasizm)
    (Yazar: Tomas Cosmades)



    Rasizm olarak bilinen ırkçılık ve milliyetçilik şu dönemin en yoğun bunalımlarından birisidir. Bunu bilmiyen kalmadı. Önlenebilmesi için uluslararası konferanslar düzenleniyor, çeşitli uygulamalar sürtüşüyor. Öte yandan şövenizm de ne oluyor? Nikola Şöven biri İmparator Napolyon’un hayran olduğu bir askeriymiş. Defalarca yaralanmış. Milliyetçiliğini öyle aşırılığa taşımış ki, her nerede bayrağı görse, hemen vaziyet alır selamlarmış. Kendisi gibi davranmayanları bayrağa hakaret suçuyla suçlarmış. Sonunda da bu tutkuya kendi adını vermiş. Şövenizm sözcüklere geçmiş.


    Ne yazık ki, şövenizm bu askerin bağlı olduğu barakalara kısıtlanmamış, her yana dal budak salmış, ırkçılığı, milliyetçiliği eniklemiş. Kendi ulusunu her ulustan üstün görmeye, savaş açıp kan dökmeye, soykırımları getirmeye dek gitmiş. Irkçılık-milliyetçilik sancağı altında yeryüzünün en ürkütücü, tüyler ürpertici kötülükleri işlenmiş.


    Günümüzde Sovyetler yönetiminin kısa zamanda çöküşü üzerine milliyetçilik inanılamaz boyutlara tırmanıyor, ulusal propaganda çarkının kaskatı bir dişi kesiliyor. Bu amaca oluk oluk kan akıtılıyor, topraklar alınıyor, savunmasız insanlar yerinden yerinden yurdundan kovuluyor, ırkım ve milletim her zaman haklı felsefesiyle, arş’ı alaya yükselen adaletsizlik zinciri azgın dalgalar gibi kabarmakta.

    Mantıksızlığın egemen kesildiği şu çelişkiler dünyasında solculuk milliyetçiliğe, sağcılık şovenizme dönüşüyor.


    Bundan iki bin yıl önce Elçi Pavlus, aydın Atina halkına İsa Mesih’i müjdelerken onlara şu köklü gerçeği vurguladı:



    ‘Yaradan her ulusa bağlı insanları her atadan yaratmış ve yeryüzünün her yanında yaşamalarını sağlamıştır. Onlara ilişkin saptanmış tarih dönemlerini ve yaşam sınırlarını O çizmiştir; böylece Tanrı’yı arasınlar, araştırarak O’nu bulsunlar diye. O, hiçbirimizden ırak değil, çünkü yaşamımız, devinmemiz ve varlığımız O’ndadır’ Elçilerin İşleri 17: 26-28).


    Tanrısal açıklamada belirtildiği gibi, Tanrı bir ırkı ya da ulusu öbüründen üstün olmaya, öbürünü fethetmeye, ezmeye, var olma hakkını çiğnemeye atamadı. Irkçılık-milliyetçilik Kutsal Tanrı’nın amacına tümden ters gelen insansal-ulusal bozukluktan, kendi kendini beğenmişlikten, başarıyla övünmekten kaynaklanan düzensizlikler alemidir. Irkını, ulusunu, bayrağını daima en önde tutmanın sonucu, başkalarını geriye itmek, düş kırıklığına uğratmaktır. Tarih kabristanı, toplumları fethederek halklarını sömüren bir ulusun, ırksal yayılımın ağzı daha örtülmemiş bir mezarıdır. Bu türden örnekler karşımızda sırıtıyor. Ne yazık! Tarih hiçkimseye etkin bir eğitmen olamıyor. Olabilseydi, aklını toparlayanlar, ezme siyasetini bırakanlar bollaşırdı.


    Bu dönemde köle ticaretine değinmemek, konunun çirkin köklü bir yönüne yan çizmek olur. Öyledir, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biri, kendini başka halklardan önemli tutan herhangi bir halkın savunmasız, korumasız kadına, erkeğe, çocuğa, çoluğa el koyarak onları bir ticaret nesnesi kılması, en zalim koşullar altında kendi yararına çalıştırmasıdır. Bu ürkütücü uygulama insan haklarını halen çiğnemekte olan belirli ülkeler tarafından şu ana dek sürdürülen şovenizmin başka bir açıklanışıdır. Tanrı’nın kusursuz düzeninde kölelik denen utandırıcı uygulamaya yer yoktur. Elbette, bunu yapan, hem de sürdüren halk tanrısal yargılamayı hak ediyor.



    Hükümranların Hükümranı, rablerin Rab’bi olarak yüceltilen İsa Mesih (Esinleme 17:14; 19:16), en önde bulunanların egemen gücüne değinirken inanlılarını şöyle uyarır:



    Durum sizn aranızda böyle olmayacak, tam tersine, aranızda en üstün olmak isteyen, sizlere hizmet etmekle yükümlüdür. Aranızda her kim birinci olmak istiyorsa, sizlere uşak olmakla yükümlüdür. Nasıl ki İnsanoğlu’da hizmet edilmek için gelmedi. Tam tersine hizmet etmeye ve canını pek çok kişi yararına kurtulmalık olarak vermeye geldi’ (Matta 20:25-28).



    İsa Mesih hiçbir ulusa, dile, dine öncelik tanımadı. Tersine, kendisini insanların hizmet görücüsü kıldı., canını kurtulmalık olarak sundu.



    Irkçılık-milliyetçilik tarihin belirli bir döneminde belirip halkları çiğnedikten, sömürdükten sonra çöken, yargılama sırasını bekleyen bir alevdir. Bir göz boyayıcı felsefe başka halkları aşağı görmek bir yana, kendi halkının gözüne de kül atar, onu mızmızlaştırır, uyuşturur. Milliyetçilik çekemediği değerleri yıkıp geçer. Çok alıngan, çok kuşkuludur.

    Düşmansız yapamaz, hep düşman arar. Kozunu en ince siyaset yoluyla yürütür, büyük bir zevkle gücünü duyurur. Haklılığına toz kondurmaz. Zafercilik, önde gelen güreşçiliğidir. Ondan olmayanları yerer, ne zaman ve nasıl onları ezmiş, yaraşan payı vermiş, her zaman verecektir de… Yiğitliğine taş çıkartabilen, kendisine benzer güçlü yoktur. Yenilgilerine gelince, bunlar ya ihanet ya da kötü rastlanti sonucudur.



    Irkçılık-sövenizm sancağı altında işlenen adaletsizlikler zinciri bangir bangir bagirmakta. Hak yargic olan Tanri hicbir irkin ya da ulusun nabzina göre serbet vermedi simdiye dek. O, hicbir dini ya da ulusu temsilcisi, savunucusu atamadi. Tersine, uluslara iliskin yargisini söyle duyurur:



    “Rab bütün uluslarin üzerinde yücedir… Büyük uluslari kirdi, güclü krallari öldürdü… Atesin tutusturdugu cali gibi, kaynattigi sular gibi uluslar Senin önünde titresin” (Mezmur 113:4; Yeseya 64:2).


    Öte yandan, Isa Mesih”in yaklasan hükümranligi söyle kutlanir:


    “Yedinci melek boruyu öttürdü. Gökte gür sesler duyuldu: “Dünyanin hükümranligi Rabbimize ve O”nun Mesihi”ne gecti. O, caglar boyu hükümranlik sürecek” (Esinleme Esinleme 11:15).


    Peygamberlik Sözü bunu şöyle doğrular ve kutlar:


    ‘Bütün ulusları ve dilleri bir araya topluyacağım gün geliyor. Gelecekler, yüceliğimi görecekler’ (Yeşaya 66:18).

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.