Oruç hakkinda ruhsal bilgiler

  • Bu konu 2 izleyen ve 7 yanıt içeriyor.
8 yazı görüntüleniyor - 1 ile 8 arası (toplam 8)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25546
    Anonim
    Pasif

    ORUÇ HAKKINDA RUHSAL BİLGİLER

    Bilmeliyiz ki oruç Tanrı ile olan birlikteliğimizin vazgeçilmez bir parçasıdır.
    Dua ederken Tanrı ile nasıl bir bütünlük sağlıyorsak, oruç tuttuğumuzda da o bütünlüğün bir üst aşamasını gerçekleştirmiş oluyoruz.
    Oruç, Tanrı’ya adanmışlık durumudur.
    Bütün aklımızla, bütün benliğimizle, bütün yüreğimizle Tanrı’ya ulaşabilme yöntemidir.
    Oruç zamanımız da, tüm anımız Tanrı ile geçer.
    Sadece O’nu soluklanır,
    O’na seslenir,
    O’na yakarır ve O’nu ararız.
    Dünyasallıktan ve benlikten uzak kalırız.
    O’na tapınır,
    O’nu över ve yüceltir,
    O’na ilahiler söyler,
    O’nun diri sözleri olan Kutsal Kitap’ı okur ve duada kalırız.

    Oruç, aç kalmak la yada birşey yememekle eşanlamlı bir şey değildir.
    Rab’be bir adım daha yakın olmak için benliğimizin verdigi kötü işlerden vazgeçmek için, yapılan uygulamadır.
    Gal.5: 19 Benliğin işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeylerdir.
    Benliğin işleri bizleri Rab Tanrı’dan uzaklaştırır.
    Bu işler bizim dünyasallıklarımızdır. Zaaflarımızdır. Kirliliklerimizdir. Günahlarımızdır.
    Bizler bu ve benzeri dünyasal alışkanlıklarımızı kendi çabalarımızla yenemeyiz.
    Yardıma ihtiyaç duyarız her zaman.
    Nerden gelecek bu yardım derseniz eger, elbette Rab’den dir.
    O’nun bizlere yardımcı olmasını, güç vermesini, bizi bu alışkanlıklardan kurtarmasını dileriz.

    Ne zaman ki, kendimizi Rab’de alçaltırsak,
    O’nun egemenliğinde olursak,
    O’na boyun eğersek, özgürlüğe atılan yolda, bir adım daha ileri gidebiliriz.
    Özgürlük se ruhun ürünleriyle kendini gösterir.
    Gal.5: 22 Ruh’un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir.
    Rab lütfedecek ve bizleri kendi benzeyişinde ve kendi dogru zamanında yineleyecek ve yeni yaşamımızda yeni bir kimlikle bizimle olacaktır.

    Bukadarla bitmiyor………….. devam edecek!!!!!

    #30513
    Anonim
    Pasif

    Oruçta zaman kavramı asla yoktur. Başlangıç ve bitim zamanını bizler belirleriz. Ruhsal bir yeterlilik ve doyuma ulaşmak için başlangıcı ve bitimi olması gerekmektedir. Tanrı’ya evvelce oruç zamanının bildirilmiş olması ve ona adanmış olması şarttır. Aksi taktirde bir önem taşımayacak ve bize bir fayda sağlamayacaktır.

    Ne kadar bir zaman diye soru sorabilirsiniz! Bu zaman sizlere baglıdır.
    Yüreginizdeki sese kulak verirseniz eger, Kutsal Ruh sizi bu konuda yönlendirecektir, kesinlikle. Oruçta önemli olan verim almaktır.
    Keyfikeder bir süreç ve zaman olmamalıdır. Orucu bir istegin, bir arzunun yerine gelmesi ve o talebin olumlu sonuçla karşılanması olarak düşünmekte fayda vardır.
    Önemli olan yürektir. Orucu tutma amacımızdır. Bu amaca ulaşım zamanı, taleplerinizin karşılandığı andır. Örnegin, Rab’be diyebilirsiniz:
    ‘’Kardeşim sana inanmamakta, seni tanımamakta. Bizlere gösterdiğin lütfu ona da göster, seçilmişlerin arasına al. Bu dileğimin gerçekleşmesi için sana yalvarıyor ve senden yardım istiyorum. Senden kardeşimi ( annemi, babamı ya da arkadaşımı ) istiyorum Rab. Bu arzum için oruç tutacagım. Dilegim yerine gelene dek, ( farzedelim ki siz bilgisayarsız bir yaşam düşünemiyor ve elinizin altında sürekli bir bilgisayar var ) şu saatten şu saate dek her gün ( ya da şu kadar hafta ) bilgisayar kullanmayacağım.’’

    Bu talebimiz ve niyetimiz Tanrı’yı hoşnut edecek ve bize olumlu mesajlar verecektir. Bizse oruç esnasında sadece ve sadece Rab’bi düşünecek, onu yüceltecek, ona övgüler ve hamdlar sunacagız.
    Dünyasallıktan kopacak, O’nunla iletişime geçecegiz. O’nunla zamanı paylaşacağız. Bundan mükemmel ne olabilir ki?

    Kendi ilk orucumu hatırladım da, Kardeşlerle bir araya gelmiş ve bir konferansa katılmıştık istanbul’da. Konferansın bereketli geçmesi için ilk gün tanışma esnasında oruç tutma kararı aldık. Bu konuda kardeşlerle tek yürek olduk ve niyet ettik.
    Bir sonraki konferans saatine kadar KONUŞMAMA ORUCU tutacaktık.
    İlk orucumdu ve ne kadar kolay bir oruç diye düşünmüştüm. Konferans bitti ve orucumuz başladı. Salona elimizde kitaplarla iki kardeş geçtik ve oturduk kitap okuyoruz. Diger kardeşler kimi odasına çekildi, kimi bahçede dua yürüyüşleri yaptı. Herkes bi şekilde Rab’leydi.
    O sırada başka bir gurup geldi salona. Ben ve arkadaşım konuşmuyoruz elbet. Onlarla da ilgilenmiyoruz. Bizi yabancı sandılar
    Çocukları, nasılsa bizi anlamıyorlar düşüncesiyle bizimle ilgilenmeye başladılar. Yanıt veremiyorduk çocuklara. Çok zorlanmıştık.
    Arkadaşımla göz göze geldik. Bişeyler yapmalı ve anlatabilmeliydik neler olduğunu.
    Elimize kalem ve kağıt aldık ve çocuklarla iletişim kurduk. Bizleri dilsiz sandılar. Gülüştüler.
    Onlara oruç tuttugumuzu, o nedenle konuşmadığımızı anlattık
    İsa’dan söz ettik, müjdeyi paylaştık. Rab bizi bereketlemişti.
    İlgi odağı olmuştuk salonda. Çocuklar ( 10 ila 13 yaş arası ) meraklıydılar. Sürekli sorular soruyor, bizlerden yazılı yanıtlar alıyorlardı. Rab’bin doğru zamanıydı ve karşımızda doğru kişiler vardı.
    Bir saatlik bir sohbetten sonra çocuklar birçok soruya yanıt bulmuşlar ve bizleri anlamışlardı. Hamdolsun. Bir sonraki gün çocuklar koşarak yanımıza gelmişler ve bizlerle çok samimi bir havada sohbet etmişlerdi. Onlarla Rab’bi sesli bir şekilde paylaşmış ve oruç hakkında bilgiler aktarmıştık. Rab konferansı bereketlemişti. EVET Rab’be izzet olsun.

    Bitmedi…….. devam edecek!!!!

    #30523
    Anonim
    Pasif

    oruç dünyevi olan tüm şeylerden perhiz ederek yalnızca yaradanı düşünmek ve ona günün her saatinde bu ibadetle yaklaşmaktır.oruç sabırdır,oruç aç kalan insanların halinden anlamak şeklidir.oruç bedenin şükrüdür. kısacası oruç tüm ibadetler içinde çok önemlidir.

    #30531
    Anonim
    Pasif

    izmirligizem.
    açıklamalarınız islami bilgiler dogrultusundadır.
    lütfen bu konuda açıklama yapmak istiyorsanız.
    islam bölümüne yazabilirsiniz.
    sayfaları provake etmeyiniz.
    tşk.

    #30532
    Anonim
    Pasif

    GERÇEK ORUÇ

    YEŞAYA BÖLÜM 58

    Yşa.58: 1 “Avaz avaz bağırın, çekinmeyin,
    Sesinizi boru sesi gibi yükseltin;
    Halkıma isyanlarını,
    Yakup soyuna günahlarını bildirin.

    Yşa.58: 2 Bana her gün danışıyor,
    Yollarımı öğrenmekten zevk duyuyorlarmış!
    Doğru davranan,
    Tanrısı’nın buyruğundan ayrılmayan bir ulusmuş gibi…
    Benden adil yargılar diliyor,
    Bana yaklaşmaktan zevk alıyorlarmış.
    D Not 58:2 “Bana yaklaşmaktan zevk alıyorlarmış” ya da “Onlara yakın olmamı istiyorlarmış”.

    Yşa.58: 3 Diyorlar ki, ‘Oruç* tuttuğumuzu neden görmüyor,
    İsteklerimizi denetlediğimizi neden farketmiyorsun?
    “Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor,
    İşçilerinizi eziyorsunuz.

    Yşa.58: 4 Orucunuz kavgayla, çekişmeyle,
    Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor.
    Bugünkü gibi oruç tutmakla
    Sesinizi yükseklere duyuramazsınız.

    Yşa.58: 5 İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz?
    İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı?
    Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı?
    Siz buna mı oruç, RAB’bi hoşnut eden gün diyorsunuz?

    Yşa.58: 6 Benim istediğim oruç,
    Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek,
    Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak,
    Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?

    Yşa.58: 7 Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi?
    Barınaksız yoksulları evinize alır,
    Çıplak gördüğünüzü giydirir,
    Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz,

    Yşa.58: 8 Işığınız tan gibi ağaracak,
    Çabucak şifa bulacaksınız.
    Doğruluğunuz önünüzden gidecek,
    RAB’bin yüceliği artçınız olacak.

    Yşa.58: 9 O zaman yardım çağrılarınızı RAB yanıtlayacak,
    Feryat ettiğinizde, ‘İşte buradayım diyecek.
    “Eğer boyunduruğa, başkalarını suçlamaya*fz*,
    Kötücül konuşmalara son verirseniz,
    D Not 58:9 “Başkalarını suçlamak”: İbranice “Parmakla göstermek”.

    Yşa.58: 10 Açlar uğruna kendinizi feda eder,
    Yoksulların gereksinimini karşılarsanız,
    Işığınız karanlıkta parlayacak,
    Karanlığınız öğlen gibi ışıyacak.

    Yşa.58: 11 RAB her zaman size yol gösterecek,
    Kurak topraklarda sizi doyurup güçlendirecek.
    İyi sulanmış bahçe gibi,
    Tükenmez su kaynağı gibi olacaksınız.

    Yşa.58: 12 Halkınız eski yıkıntıları onaracak,
    Geçmiş kuşakların temelleri üzerine
    Yeni yapılar dikeceksiniz.
    ‘Duvardaki gedikleri onaran,
    Sokakları oturulacak hale getiren denecek sizlere.

    Yşa.58: 13 “Kutsal günümde dilediğinizi yapmaz, Şabat Günü’nü*
    çiğnemezseniz,
    Şabat Günü’ne ‘Zevkli,
    RAB’bin kutsal gününe ‘Onurlu derseniz,
    Kendi yolunuzdan gitmez,
    Keyfinize bakmayıp boş konulara dalmaz,
    O günü yüceltirseniz,

    Yşa.58: 14 RAB’den zevk alırsınız.
    O zaman sizi yeryüzünün yüksek yerlerine çıkarır,
    Atanız Yakup’un mirasıyla doyururum.”
    Bunu söyleyen RAB’dir.
    AMİN

    #30538
    Anonim
    Pasif


    ORUÇ NASIL OLMALIDIR

    YEŞAYA 58 bölümündeki tüm ayetlere baktığımız da,
    Oruç hakkında temel öğretiyi almiş olmaktayız.
    Ayetteki ögretiler nedir dediğimiz de ise!

    Öncelik le, oruç tutmak için, oruç tutmamamız gerektiği ögretisi bulunmaktadır.

    Tanrı’yı hoşnut etmek için olmalıdır.
    Tanrı’ya yakarmak olmalıdır.
    Görsellikten uzak olmalıdır.
    Ruhsal bir arındırılma içerisin de olmalıdır.
    Doğru bir yürek taşımalıdır.
    Zoraki olmamalıdır.
    Tanrı’nın emirleri doğrultusunda olmalıdır.
    Gurura kibire yer verilmemelidir.
    Günahlardan arındırılmış olmalıdır.
    Benliğin işlerinden uzak olmalıdır.
    Dünyasallıktan kopuk olmalıdır.
    Göksel denetim altında olmalıdır.
    Şekilci ve gösterişçi olmamalıdır.
    Tanrının egemenliğine girmek için olmalıdır.
    Gerçek özgürlüğe kavuşmak için olmalıdır.
    İblis’in egemenliğine son vermek için olmalıdır
    Yeni bir göksel kimlik edinmek için olmalıdır.
    Şifalar ve çareler almak için olmalıdır.
    Kötü düşüncelerden arınmak için olmalıdır.
    Kendimizi yok saymak olmalıdır.
    Varlığımızı paylaşmak olmalıdır.
    Işığımızı yansıtmak olmalıdır.
    Tanrı’yı anlatmak olmalıdır.
    Bireysellikten kurtulmak olmalıdır.
    Yalnışlarımızı farkına varmak olmalıdır.
    Tövbe ve pişmanlık la dolu olmalıdır.
    Yıkan degil, onaran olmalıdır.

    #30549
    Anonim
    Pasif


    Bugün gün boyu ESTER kitabını okudum.
    Sizlerde lütfen tekrar okuyunuz.
    Tanrı halkının nasıl bir soykırımının eşinde oldugunu,
    Bu yok oluştan nasıl kurtulduklarını düşündüm.

    Tanrı halkı, birlikte anlaşarak üç gün boyunca hiçbirşey yemeyerek ve içmeyerek tek bir beden ve ruh oluşturmuşlardı.
    Tanrı onlarla birlikteydi.
    Onların yok olmasını degil, onlara daha iyi bir yaşam sağlamıştı.

    Bizler de
    Ülkemiz islam halkı için,
    Tek bir beden oluşturabilmeliyiz.
    Biliyoruz ki bu ülke bizim,
    Onlar bizim kardeşlerimiz,
    Komşularımız, arkadaşlarımız.
    Onların tuttuğu bu orucun, onlara bereket kazandırmasını,
    Tanrı’nın onlara kendisini ruhta göstermesini,
    Ruyalarında onlarla konuşmasını,
    Onlara, bize gösterdiği lutfu sağlamasını,
    Gerçeği gösterip, onları özgür kılmasını,
    Rab’den istemeliyiz.

    Bu amaç için Oruç tutmalı ve duada kalmalıyız.
    Anlaşarak ve tek bir yürek olarak Tanrı’ya yönelmeliyiz.

    Rab tüm ülkem insanını bereketlesin.
    AMİN.

    #30550
    Anonim
    Pasif

    ESTER’İN ORUCU

    Bu konuyu inceleyebilmek için Ester kitapçığında gelişen olayları özümsemek gerekmektedir.
    Neler olmuştur o dönemde?
    Kısaca birlikte bir bakalım.

    Ahaşveroş hükümranlığını, zenginliğini kanıtlamak için büyük bir şölen vermektedir.
    Krallığı çok güçlü ve yönetiminde bir çok il vardır.
    Buradaki amaç sa bireysel bir övgü ve yücelik kazanmaktır.
    Aslında kral bu şölen ile, ne kadar zayıf, etkisiz bir kişilik ve yönetici olduğunu sergilemektedir.

    Görkemli sölenlerle geçmekteydi günler.
    Kral cömertliğini ve zenginliğini gösterebilmek için her olanağı konuklarına sunmuştu.
    Halkın önündeki egemenliğini ve yüceliğini ispatlar nitelikteydi.

    Benliğine yenik düşmüş olan kral, sarhoş olmuştu.
    Karanlıkta olup ta aydınlanmayacak hiçbirşey yoktur.
    Kral kendisine olan övgülere kraliçeyi de alet etmiş ve onu yanına çağırtmıştı.
    Düşüncesizce hareket etmişti kral.
    Kraliçe bir eğlence aracı olmak istemediğinden, bu çagrıya olumsuz yanıt vermişti.
    Kendisini halkın önünde küçük düşürmek istememişti.

    Kral, kraliçe tarafından küçük düşürülmüştü.
    Onuru zedelenmiş ve bu onuru yeniden tazelemesi gerektiğini düşüncesindeydi.
    Çözüm üretemiyor ve kendisini zayıf hissediyordu.
    Bilgelere danışıyordu.
    O bir kral dı.
    Bilgeler onun hatalarını ona söyleyemiyor ve sadece kraliçeyi eleştiriyorlardı.
    Sadece krala bakıyor ve onu memnun etmeye çalışıyorlardı.
    Yasayı bilen ve bilge olan bu kişiler, sebep ve sonuç ilişkisinden mahrum kalmışlardı.
    Yasa, kralın kendi kuralları doğrultusunda değiştiriliyordu.
    Sonuçta; kraliçenin ünvanının elinden alınmasına karar verildi.
    Yeni bir kraliçe arayışına girildi.

    Alınan karar uyarınca görevliler atandı.
    Güzel ve el değmemiş bir kız aranmaktaydı.
    Güzellik acaba kraliçe ünvanını taşımaya yeterlimiydi?

    Morkeday Ester in amcasıydı.
    Ester anne ve babasız bir öksüz kız idi.
    Amcasının gözetiminde ve onun sorumluluğunday dı.
    Ester de saraya getirilmiş ve kralın önüne çıkmak için hazırlandırılmıştı.
    Hagay Esteri beğenmiş ve ona özel bir ilgi göstermişti.
    Ester kendi Yahudi kimliğini gizlemişti.
    Amcasının sorumluluğunun ve bilgeliğinin farkındaydı Ester.

    Ester ve diğer kızlar, altı aylık bir güzellik bakımına tabi oluyorlardı.
    Toplam oniki aylık bir gözetimdi bu süreç.
    Kızlar kralın huzuruna birer birer alınıyorlardı.
    Ester, haremağası olan Hegay ın denetimindeydi.
    Onun öneri ve gözetimindeydi.
    Kral, diger kızlardan daha çok sevmişti Ester’i
    Ester kraliçe tacını giymiş ve ülkede bayram ilan edilmişti.
    Bu Tanrı’nın bir planıydı.

    Mordekay, kralın kapı görevlilerindendi.
    Krala yapılacak olan bir suikasti kulaklarıyla işitmiş ve durumu kraliçe Ester’e bildirmişti.
    Kral durumu araştırdı ve dogru olduğu kanıtlanınca bu kişiler cezalandırıldılar.
    Bu olay sonucunda Kral haman ı bütün önderlerden üstün bir yetkiyle onurlandırdı.
    Kralın emrince, tüm kapı görevlileri haman ın önünde yere kapanıyorlar ve onun önünde egiliyorlardı.
    Ama Mordekay bu emri uygulamıyordu.
    Haman, Amelikliydi ve Tanrının halkının düşmanı olan bir soydandı.
    Mordekay sa bir Yahudiydi. Sadece tanrı’ya boyun eger ve O’na tapınırdı.
    Haman Mordekayın bu davranışını ögrenmiş ve bu öfkeyi yahudi halkından çıkartmaya karar vermişti.
    Haman, Yahudi halkını krala kötülemiş ve ondan, bu halkı yok etmek için izin istemişti.
    Kral bu izni ve yetkiyi ona vermişti.
    Krallığın bütün illerine buyruklar gönderildi.
    Adar ayının onüçüncü günü, genç yaşlı, kadın, çocuk bütün Yahudilerin bir günde öldürülüp yok edilmesini, mallarının yağmalanmasını buyuruyordu.

    Mordekay ve tüm Yahudi halkı bir soykırım la karşı karşıyalar dı. Yok edilecekelrdi.
    Markedoy oruç tutup dua ederken, durumun ciddiyetini kraliçe Ester e bildirdi.
    Ester’e bu konuda nasıl bir yaklaşım içerisinde olmasını tembihledi.
    Ester, kralın önüne çıkmalı ve ondan Yahudi halkını bağışlamasını dilemeliydi.
    Bu dilek sonrası kralın sevgisini kaybedecegini düşünüyordu.
    Uzun zamandır kral onu yanına çağırtmamıştı.
    Ester kendi canından vazgeçmiş ve kendisini halkına adama kararı almıştı.
    Ester, Mordekay aracılığıyla, halkının üç gün üç gece hiçbirşey yemeden ve içmeden oruç tutmasını istedi. Kendiside oruç tutacaktı.
    Üçüncü günün sonunda Ester davetsiz bir konumda kralın huzuruna çıktı.
    Herşeyi karamsar düşünüyor ve olumsuz neticelenecegini sanıyordu.
    Tanrı krala lutfetti. Kral Esteri sevgiyle karşıladı.
    Kral, Esterin dileklerini yerine getireceğini söyleyerek, onun endişelerini yok etti.
    Ester, aceleci davranmayarak, büyük bir olgunlukla doğru zamanı bekledi.
    Kral için bir şölen vermek istediğini ve bu şölene Hamanın da kartılmasını istediğini bildirdi.
    Haman, kraliçenin bu yakın ilgisinden memnun kalmış, bu ilgiyle övünüyordu.
    Kral ve kraliçete olan güven le, mordekay için bir darağacı kurdurttu.

    O gece kral uyuyamamış ve tarih kayıtlarının getirilmesini istemişti.
    Kayıtları okurken, kendisine tassarlanan suikast dikkatini çekti.
    Suikast Mordekay aracılığıyla ortaya çıkmıştı.
    Ama onun onurlandırıldığına rastlamamıştı tarih kayıtlarında.
    Hizmetkarlarına sordu ve hiçbirşey yapılmadığını ögrendi.
    O sırada Haman avludaydı. İçeri çağrıldı.
    Kral Haman’ın fikrini sordu.
    Onurlandırılmak istenilen kişi nasıl onurlandırılmalı dedi
    Haman bu onuru kendi üzerine aldı, bu kişi benim diye düşündü.
    Haman – kral onurlandırmak istediği kişi için kendi giydiği bir kral giysizini ve üzerine bindiği sorguçlu atı getirtir. Giysiyi ve atı üst yöneticilerden birine verir ve onurlandırılmak istenilen kişi bu giysileri giyer, ata biner ve bu kişi tarafından kentte gezdirilirken, halka ‘’kralın onurlandırmak istediği kişiye böyle davranılır’’ diye bagırır. Dedi.
    Kral Haman’a, giysiyle atı al ve kapı görevlisi olan Mordekay için bunları yap, kusur işleme dedi.
    Haman tümü kendi sözleri olan buyruğu yerine getirmiş, kentte Mordekay’ı at üzerinde dolaştırmış ve halka seslenerekonun onurlandırılan kişi oldugunu bildirmişti.
    Utanç içerisinde evine gitmiş ve olanları ailesiyle ve dostlarıyla paylaşmıştı.
    Onlar sa, Yahudi soyundan olan Mordekay’a gücünün yetmeyeceğini ve onun önünde yok olup gidecegini söylemişlerdi.

    Haman apar topar kraliçe Ester in verecegi şölen için evinden alındı
    Kralla birlikte şölene katıldı.
    Ester, geleceğinin Yahudi halkıyla aynı olacağını biliyordu.
    Onları koruyarak, kendi canını hiçe saymıştı.
    Haman’ın yaptıklarını krala anlatmış ve kalkının yok edileceğini bildirmişti.
    Haman kendi canını kurtarmak için çabaladı ama nafile.
    Mordekay için hazırlatmış olduğu darağacına kendisi asıldı.

    Kral, Mordekay’ı huzuruna çagırtmış, onun parmagına mühür yüzügünü takmış ve Ester’de onu Haman ın mülkünün yöneticisi belirlemişti.
    Ama evvelce verilen ve illere dağıtılan bir mektup vardı.
    Yahudi halkı yok edilecek emri taşımaktaydı.
    Kralın mührünü taşıyordu bu mektup.
    Verilen emir geçersiz kılınamaz dı.
    Ester bu durumu kralına anlattı.
    Halkının gözü önünde yok edilişine seyirci kalamayacağını söyledi.
    Kral, Markedov’u bu konuya çözüm üretmesi için yetkin kıldı.

    Markedov, tüm illere yazdığı mektupta; evvelce tarihi belirlenen Yahudilerin öldürülmesi ve yok edilmesi konusundaki mektubun, sadece o gün için geçerli olduğunu ve Yahudi halkının da kendisini korumak için aynı şekilde yanıt verebileceklerini ve kendilerini savunabileceklerini, düşmanlarını öldürebileceklerini ve onların mallarını yağmalayabileceklerini açıklamıştı.
    Bu izin sadece adar ayının onüçüncü günü için geçerliydi.
    Yahudiler böylece düşmanlarından öç alabileceklerdi.
    Artık onurlu bir yaşam için önlerinde güzel günler onları bekliyordu.

8 yazı görüntüleniyor - 1 ile 8 arası (toplam 8)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.