Neden Kurtuluyoruz?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24939
    Armagan
    Anahtar yönetici
    NEDEN KURTULMAYA İHTİYACINIZ VARDIR?

    Sevgili okuyucumuz, hiç kendi kendinize yaşamın anlamı, Tanrı, ölüm, cennet, cehennem veye kurtuluş hakkında sorular sordunuz mu? Neden yeryüzünde var olduğunuzu ve nereye gittiğinizi hiç merak ettiniz mi? Şüphesiz mutlu, anlamlı ve güvenlikli bir yaşam için bu sorulara kalıcı bir yanıt bulmamız gerekiyor. Bu yazıda, sizlere kurtuluş konusunda açıklık getirmeyi amaçlıyoruz. Zaten bizler için de en önemli konu kurtuluş konusudur. Belki bir çok insan gibi hemen şöyle sorabilirsiniz: Kurtulmak da neymiş?, Neyden kurtulmam gerekiyor ki? Hem de benim neden kurtulusa gereksinimim olsun ki? Ne yazık ki, çoğu insanlar bu şekilde düşünerek kurtuluşa gereksinimleri olmadığını sanırlar. Ölümcül hastalığa yakalanmış olup da bunun bilincinde olmayan nice insanlar vardır dünyada.

    KURTULMAK NE DEMEKTIR?

    Kurtuluşa gereksinimimiz olup olmadığını incelemeden önce kurtuluş düşüncesinin ne anlama geldiğini izah etmeye çalışalım. Kurtulmak, içinde bulunduğumuz tehlikeli bir durumdan veya bizleri bekleyen herhangi bir bela, zarar veya felaketten uzaklaşarak güvenlik altına geçme durumudur. Büyük bir yangın durumunda haytımız tehlikededir. Ateş giderek yayılıyor. Duman ve ateşin sıcaklığını hissediyoruz. Eğer böyle bir durumdaysak acilen buradan kaçmamız, güvenlikli bir yere sığınmamız gerekiyor. Suya düşen kişi boğularak yaşamını yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır ve bir can kuratarana ihtiyacı vardır. Hapiste olan kişi dört duvarın köleliğinden özgürlüğe çıkması gerekir. Örnekleri ço-ğaltabiliriz. Kısa olarak kurtulmak, içinde bulunduğumuz hayati bir tehlikeden veya gelecek bir zarar veya beladan muaf olarak güvenlik ortamına geçmektir.
    Belki hemen sorabilirsiniz ama bunun benimle veya kurtuluşumla ne ilgisi olabilir ki? Ben böyle tehlikeli bir durumda değilim ki! Beni bekleyen herhangi bir tehlike yok ki! Evet, bir anlamda söylediğiniz doğrudur. Fakat duruma ruhsal açıdan, Yaratıcımız Tanrı açısından baktığımızda biz insanların ne denli büyük bir tehlike içinde bulunduğunu ve bu durumdan da mutlaka kurtulmamız gerektiğini biraz olsun anlayabiliriz. Sevgili okuyucumuz, senin ve benim kurtuluşa gereksinimimiz vardır; çünkü bizler:

    Tanrı’nın bizler için hazırlamış olduğu ilk parlak durum ve maksattan düşmüş,Tanrı’dan uzaklaşmış varlıklarız.

    Kutsal Kitap öğretmektedir ki, Tanrı insanı yarattığında insanlık için şu anda içinde bulunduğumuz ölümü ve acı ortamı değil ama sonsuz ve mutlu bir yaşamı öngörmüştü. Insan Tanrı ile paydaşlık içinde olmak ve Tanrı’yı yüceltmek amacıyla yaratılmıştı (Işaya 43:7). Fakat ne zamanki insanlığın ilk temsilcisi olan Adem ve Havva Şeytan’ı dinleyip, Tanrı’nın koymuş olduğu yasağı bilinçli olarak çiğnedi, o zaman hem Adem ve Havva, hem de onların soyu olan biz insanlik müşkül ve kötü bir duruma düşmüş olduk. Bu itaatsizlik ve isyan hem bizlerin varlığında hem de içinde yaşadığımız doğada çok ağır ve derin yaraların açılmasına neden olmuştur. Nasıl yanlış manevra yapan bir pilot, makinist veya şoför bu hareketiyle tüm yolcularının yaşamını tehlikeye atıp ölümüne neden olursa, ilk temsilcimiz Adem ve Havva’nın bu yanlış seçimi de onların soyu olan biz insanlığı otomatik olarak ruhsal bir bataklığa gömülmesine neden olmuştur. Hz. Eyup’un söylediği gibi: “Kirliden temizi kim çıkarabilir? Hiç kimse‘‘ (14:4). Elçi Pavlus da der:

    ‘Günah bir insan yoluyla, ölüm de günah yoluyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi’ (Rom.5:12, 3:23 1Yu.1:8, Yu.8:34, Ibr.9:27).

    Fişi çekilen bir buzdolabın içeriği nasıl zamanla çürümeye ve kokuşmaya yüz tutarsa, günah ve itaatsizlik nedeniyle Yaratıcısı’yla ilişkisi kesilen biz insanların da yaşamı ve ilişkileri aynı benzerlikte hem ruhsal hem de fiziksel olarak yozlaşmaya, çürümeye mahkum olmuştur. İşte bugün çevremizde bolca rastladığımız bütün bozukluk, kin, düşmanlık, sürtüşme, adaletsizlik, savaş, hastalık, yaşlılık, ölüm, doğal afet veya düzensizlikler gibi birçok acı olgular, bu başkaldırmanın ve Yaratıcımız Tanrı’yla olan ilişkimizin kopmasının direkt ve doğal sonuçlarıdır. Görkemli bir amaç için yaratılmışken insanın böyle aci bir şekilde ruhsal ve fiziksel bir bataklığa gömülmesi, yaşamın ve mutluluğun pınarı olan Tanrı’dan kopuk oluşu tüm insanlığın kurtuluşa gereksinimi olduğunu göstermektedir.

    Kurtuluşa gereksiniminiz vardır çünkü, düşüşten bu yana tüm insanlık, Şeytan ve cinlerin korkunç pençesinde, esaret altında bulunmaktadır.

    Kutsal Kitap’a göre, insanlığın Şeytan’a “evet” demesinden bu yana, Tanrı’ya dönen küçük bir azınlığın dışında, insanlığın tümünün yönlendiricisi Şeytan’dır. Isa Mesih açıkça Şeytan’ın bu itaatsiz ‘dünyanın reisi’ olduğunu bildirdi (Yuhanna 12:31) Elçi Pavlus da başka bir yerde Şeytan’ın ‘bu dünyanın ilahı’ olduğunu belirtir (2.Kor. 4:4). Elçi Yuhanna da ‘bütün dünyanın kötü olanın denetiminde’ olduğunu vurgular (1.Yu.5:19). Düşüşten bu yana her ne kadar ğeçici bir zaman için ve sinirli bir şekilde olsa da, dünyamız ne yazık ki, Şeytan’ın denetimine teslim edildi (Luka 4:5-6).

    Zaten bundan dolayıdır ki dünyamızda selamet, barış, esenlik ve mutluluk yoktur. Ister kabül edelim veya etmeyelim, Şeytan’ın dünyanın reisi olduğu, içinde siz de olmak üzere herbir insanın bu kötü gücün karanlık esaretinde ve egemenliğinde olduğu ve bundan da mutlaka kurtulup, ışığa ve Tanrı’ya yönelmesi gerektiği açık bir gerçektir.

    Kurtuluşa ihtiyacınız vardır, çünkü sizler Tanrı önünde düşünce ve eylemde günahlısınız.


    Elçi Pavlus tüm insanlığın günahlılığı konusunda şunları söyler: ‘Hiç ayrım yoktur. Çünkü, herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı’ (Rom.3:10-12.23).

    Elçi Yuhanna da ‘günahımız yoktur dersek kendi kendimizi aldatırız’ der (1Yuhanna 1:8) Günah Tanrı’yla uyumda olmayıp, O’nun istem ve karakterine ters düşen herhangi bir eylem, bir düşünce veya bir tutumdur.

    Günahın ilk belirişi, gökte melekler arasında olmuştur. Önceleri çok görkemli bir melek olan Şeytan, yüreğinde gurur ve tamaha yer vererek, Tanrı gibi olmayı arzulayıp, Tanrı’ya başkaldırınca ilk günah işlenmiş oldu (Hez. 28:12-17, Yu. 8:44). Günahın insan yaşamına girmesiyse gördüğümüz gibi Adem ve Havva’nın Tanrı buyruğunu bilinçli bir şekilde çiğnemesiyle oldu. Daha sonra da günah ve günahın getirdiği yıkımlar kalıtsal bir şekilde Adem’in soyu olan biz bütün insanlığa geçmiştir.

    Unutulmasın ki, günah, biz insanları kutsal Tanrı’dan ve O’nun bütün bereketlerinden yoksun kılıp, bizleri korku ve esarete boğar. Işaya peygamberin bildirdiği gibi: ‘Sizinle Allahınız arasına fesatlarınız ayrılık koydu ve suçlarınız O’nun yüzünü sizden gizledi’ (59:2, Rom.3:23, Tek.2:17, Ibr. 2:15).

    Kurtuluşa ihtiyacınız vardır, çünkü günah nedeniyle ölüme ve ölümden sonra da korkunç bir yargıya mahkumsunuz.

    Günah aynı zamanda sizleri hem fiziksel hem de ruhsal ölüme götürmektedir. Elçi Pavlus’un bildirdiği gibi:

    ‘Günahın karşılığı ölümdür.” ve “Kendini zevke veren kadın (erkek) daha yaşarken ölüdür’ (Rom.6:23, 1Tim. 5:6, Esin.3:2).

    Günah aynı zamanda ölümden sonra Tanrısal yargıyı gerektirmektedir. Ibraniler kitabı ‘İnsanlara bir kez ölmek ve ondan sonra yargılanmak gerektiği”ni vurgular (9:27). Isa Mesih de, günah işleyenlerin yargı gününde günahları için hesap vereceğini bildirmişir (Mat.12:36, 2Kor.5:10).

    Kutsal Kitap’a göre tövbe ederek Isa Mesih’i yaşamına almayan kişi bu korkunç yargının sonucunda ateş gölüne yani cehenneme atılacaktır (Esin.20:11-15).

    Sevgili okuyucumuz aldanmayın. Günümüzün modern insanları her ne kadar cehennem konusuyla alay edip, gözardı etse de bu korkunç bir gerçektir. Isa Mesih olsun elçileri olsun yargının ve cehennemin gerçekliğini vurgulamışlardır (Mar. 9:43,45,48, Mat. 5:22, 29,30; 10:28, 13:41-42,47-49, 18:9, 25: 41,46 Luka 23:43, 16:19-31,9:29-31, Esin 6:9, 20:4). Bu nedenledir ki, elçi Pavlus, ‘Rabbin korkusunu bildiğimiz için insanları ikna etmeye çalışıyoruz’ diye haykırıyordu (2Kor. 5:11,20, Ibr. 10:31).

    Bundan başka İsa Mesih’in yeryüzüne dönüşü de pekçok yaklaşmış bulunmaktadır ve hemen önümüzde, Mesih’in yeryüzüne dönüşünden önce, bugüne dek eşi ve benzeri hiç görülmemiş büyük bir sıkıntı zamanı durmaktadır. Tanrı İsa Mesih’i yaşamına almış tüm gerçek inanlıları bu büyük sıkıntıdan kurtaracaktır. O Sizin de kurtulmanızı arzulamaktadır.

    Sonuç olarak sevgili okuyucumuz, Yaratıcımız Tanrı Kutsal Kitap’ta sizin günahlı olup, Şeytan denetiminde bulunduğunuzu, ve aynı zamanda ölüm ve ölümden sonra sizleri ciddi bir yargının beklediğini bildirmektedir. Yine Kutsal Kitap Tanrı’nın sevgi dolu olup, sizi çok sevdiğini ve bu durumdan kurtularak güvenlikte olmanızı arzulamaktadır:

    ‘O istiyor ki, bütün insanlar kurtulsunlar ve hakikat bilgisine gelsinler’ (1Tim.2:4).

    Tanrı’yla uyumlu bir yaşama sahip olmak, cennet ve sonsuz hayat ümidini elde etmek için günahlarımızdan kurtulmamız şarttır. Aksi durumda sizleri korkunç bir yargı beklemektedir.

    O HALDE KURTULMAK IÇIN NE YAPMALIYIZ?

    İnsan su anda, çok müşkül bir durumda olup, kendi kendini günah, Şeytan, ölüm, ve ölümden sonraki yargıdan kurtaramaz. Mutlaka Tanrı’nın yardımına ihtiyacı vardır. Kutsal Kitap’ın bildirdiği gibi:

    ‘Ya RAB, bilirim ki, adımlarını doğrultmak insanın elinde değildir’ (Neh.1:6, Iş. 64:6; Hez.14:20).

    Bizler çamura düşüp de, çamurlu elleriyle elbisesini temizlemeye çalışan çocuklara benziyoruz. Bizlerin elinden tutup, günahlarımızı affetirebilecek kutsal bir aracıya ve temsilciye ihtiyacımız vardır. Bu çaresiz durum karşışında aynı Davut peygamber gibi bizler de şöyle haykırabiliriz ‘Yardımım nereden gelecek? Yardımım gökleri ve yeri yaratan RABDENDİR’(Mez. 121:1-2). Peki ama Tanrı nasıl bizlere yardım edebilir ve nasıl bizleri bu çaresiz durumdan kurtarabilir?

    İNSANIN ÇARESİZLİĞİNE TANRI’NIN SUNMUŞ OLDUĞU ÇÖZÜM NE OLDU?

    Londra’da British Museum’un bir bölümünde eşine az rastlanır çok değerli bir vazo bulunuyordu. Bu vazo ziyaretçilerin dikkatini her zaman çekerdi. Ama bir gün dikkatsiz biri bu vazoya çarpar ve düşürür. Vazo yerde paramparça olur. Toplanan halk üzgüyle ‘çok yazık oldu’diye yakınır. Bazıları da ‘artık vazo hiçbir ise yaramaz, süpürülüp atılmalıdır!’ diye düşünür. Fakat biraz sonra vazonun değerini iyi bilen müze müdürü ğelir ve ‘sakın kırılan parçaları atmayın.’ der ve bir uzman çağırtarak kırılıp dağılan bütün parçaları tek tek sabırla toplatır ve birbirine ekleterek ilk parlak durumuna dönüştürür ve ilk yerine koydurur. Yanına da vazonun geçmişiyle ilgili kısa bir yazi yazılır. Vazonun son halini görenler gözlerine inanamaz. Bu güzel vazonun bir zamanlar parçalanmış olup da, yeniden onarıldığına bir türlü akıl erdiremezler.

    Diyebiliriz ki, bu vazo biz insanlığın durumu ve tarihini iyi bir şekilde dile getirmektedir. Vazo benzerliğinde biz insanlığın da gerçekte üç aşamaşı bulunmaktadır. Yaratıldığında sahip olduğu ilk parlak durumu, Şeytan tarafından bu durumdan düşürülüşü ve Mesih tarafından yeniden onarılarak ilk parlak durumuna getirilişi. Vazo örneğinde olduğu gibi insan günaha düştüğünde Tanrı onun süpürülüp atılmasını isteyebilirdi. Ama O bunu istemedi. Şeytan’ın yalancılığını sergilemek ve insanlığı düştüğü bataktan kurtarıp, ilk parlak durumuna getirebilmek için, uzun süreli bir kurtarma planı hazırlayıp uygulamaya koydu.

    TANRI DÜŞMÜŞ INSANLIĞI YENIDEN KURTARACAĞINI VAAT EDIYOR

    Insanın kurtuluşunu sağlayacak olan bu kurtarma planı, ilk olarak Aden bahçesinde, insanın isyan ve düşüşünden hemen sonra, Tanrıca bir Kurtarıcı’nın vaat edilmesiyle öngörülmüş oldu:

    ‘Ve seninle kadın arasına ve senin zürriyetinle onun zürriyeti arasına düşmanlık koyacağım; o senin başını ezecek ve sen onun topuğuna saldıracaksın’ (Tek. 3:15).

    Tanrı gerçekte bu ayetde, insanlığın temsilcisi olacak bir Kurtarıcı’nın belireceğini, bunun Şeytan’ın başıni ezerek insanlığa tam bir zafer kazandıracağını ve onları düşüşün bütün kötü sonuçlarından kurtaracağını haber vermekteydi.

    Vaat ettiği bu kurtarma işini gerçekleştirmek amacıyla Tanrı, ilk olarak M. Ö. 2000 yıllarına doğru Hz. Ibrahim’i kendi hizmetine çağırıp, vaat edilen Kurtarıcının onun soyundan çıkacağını bildirdi. Zamanla Ibrahim’in soyundan da Israil halkı oluştu ve Tanrı bu kavma Musa peygamber aracılığıyla dinsel yasayı, şeriati verdi. Ondan sonraki bütün peygamberler de beklenilen Kurtarıcıya işaret ederek onun gelişini hazırladılar.

    KURTULUŞ PLANI GERÇEKLEŞMEYE BAŞLIYOR

    Sonuçta her şeyi programlı yapan Tanrı, kurtarma planını gerçekleştirme amacıyla zamanımızdan 2000 yıl kadar önce vaat edilip geleceği özlemle beklenen Kurtarıcıyı gönderdi. Bu Rab Isa Mesih’in kendisiydi.

    Vakit tamam olunca öz Oğlunu bir kadından, ruhsal yasa altında doğmuş olarak gönderdı, öyle ki, ruhsal yasa altında bulunanları satın alsın ve bizler oğulluğa alınabilelim’ (Gal. 4:4).

    M.Ö. 4-5 yıllarına doğru Tanrı meleği Cebrail’i, Meryem adında bir Yahudi bakire kızına göndererek beklenen Kurtarıcı’nın kendisinden doğacağını bil-dirdi. Kurtarıcı Isa diğer insanlar gibi doğal bir ilişki sonucu değil, Kutsal Ruh yoluyla, doğa üstü şekilde yeryüzüne geldi. O’nun doğduğu gün melekler insanların asırlardır özlemle beklediği ve duymak istediği şu ilanı yaptılar:

    ‘Bugün size Davut’un Kent’inde bir kurtarıcı doğdu. O Rab olan Mesih’tir.’ (Lu. 2:11).

    İyi bilinmelidir ki, bu doğuş Kurtarıcı İsa’nın insan olarak yaşamasının başlangıcı oldu. Fakat gerçekte O başlangıcı olmayan, yaratılmamış Ruh olarak sürekli gökte Baba’sıyla birlikte bulunmaktaydı (Yu. 1:1-3; 8:58-59; Mik. 5:2; Ibr. 7:3).
    Kurtarıcı Isa ‘büyüyor, kuvvetleniyor ve hikmetle doluyordu’ (Lu. 2:40).

    Aynı zamanda kendisi diğer Yahudi çocukları gibi yetişip, anne-babasına itaatli bir şekilde üvey babası Yusuf’un yanında marangozluk yapıyordu (Lu. 2:51-52, Mar. 6:3).

    Isa Mesih nihayet 30 yaşlarında, O’nun gelişini ilan edip, halkı O’nu kabul etmeye hazırlayan Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilerek Tanrısal hizmetine başladı. Vaftiz olup suyun icinden çıktığında Üçlü-Birliğin üçüncü şahsi Kutsal Ruh’u sembol eden bir güvercin O’nun üzerinde durdu ve göklerden Baba Tanrı’dan ‘Sen benim sevgili Oğlumsun, senden razıyım diye bir ses geldi.’ (Lu.3:21-22).

    Adem’in benzerliğinde insanlığın ikinci temsilcisi olan Isa Mesih vaftiz olunduktan hemen sonra Şeytan tarafından denendi; fakat O, bütün bu denenmeleri zaferle geçti (Mat. 4).

    İsa Mesih üç sene gibi kısa bir hizmet dönemi içinde hiçbir insanın yapamayacağı şeyleri yapmış ve tüm dünyayı yaşamı, işleri ve öğretileriyle derinden etkilemiştir. İsa Mesih’in yersel hizmeti esnasında ilan ettiği bildiri,

    ‘Tövbe edin, çünkü göklerin krallığı yakındır’ bildirisiydi. Kendi gelişi ve hizmetiyle Tanrı’nın kurtarma planının doruğuna doğru vardığını, tövbe edip temizlenerek de yaklaşan egemenliğe hazırlanmak gerektiğini bildiriyordu. Isa Mesih sade, hatta yoksul denecek bir yaşam sürdürüp, her türlü günahı, bencillikleri ve ikiyüzlülükleri mahkum etti (Luk.8:1-3,9:58, Mat. 23).

    Hizmetinde tamamen sadık, kararlı, adil, alçakgönüllü ve sevecendi. Hastalıklara yakalanan bir sürü kişiye şifa verdi. Insanlardan cinleri kovarak karanlığın bütün güçlerine üstün olduğunu kanıtladı. Ölüleri dirilterek yaşamın ve dirilişin özü olduğunu gösterdi. Tabiat olaylarını bile kontrolu altına alarak, doğanın da efendisi olduğunu sergiledi. Her fırsatta insanlara Tanrı’nın sevgi ve ilgisini açıklayıp, günahlılara merhamet ile davrandı. Isa Mesih tüm insansal zayıflıklara ortak olup denenmesine rağmen, hiçbir şeyde tek bir günah bile işlemedi. Öyle ki, bir keresinde kim kendisinde “bir günah olduğunu” kanıtlayabilir diyerek meydan okudu. Nihayet Isa Mesih kendisini kıskanan din önderleri ve bir öğrencisi tarafından ele verilip Romalılarca çarmıh ölümüne çarptırıldı. Ama Isa Mesih üç gün sonra bildirmiş olduğu gibi ölüler arasından bedenen dirilip, göğe Baba’sının yanına gitti (1Kor. 15:1-5).

    İSA MESİH’İN ÖLÜMÜNÜN BİZE KAZANDIRDIKLARI

    Şüphesiz Mesih İsa’nın bu ölümü bir sürpriz değil, Tanrı’nın kurtuluş planının gerçekleşmesinin çok önemli bir kısmıydı. Isa Mesih zaten çarmıha gerilmeden önce bile birçok kez Tanrısal maksat uyarınca öleceğini ve üç gün sonra dirileceğini önemle vurgulamıştı. O’nun kurbansal ölümü aslında bizlerin günah ve Şeytan esaretinden kurtulup, temizlenmesi içindi (Rom.5:17-19).

    İsa Mesih biz günahlı insanların kurtuluşu için, bizlerin temsilcisi olarak çarmıhta kendi temiz yaşamını bizlerin yerine kurban veya fidye olarak sunarak, bizlerin hak ettiği ölüm cezasını yüklenip, bizi Tanrı önünde temize çıkarmıştır. Aynı zamanda Şeytan ve cinlerine de büyük bir darbe vurup, onlara karşı haçta büyük bir zafer kazandı. Günahlarımızın bağışlanmasını, Tanrı’yla yepyeni bir ilişkiye geçmemizi sağlayıp bize sonsuz yaşam güvencesini sağlamıştır. Şimdi bizler, ‘Mesih’in kanının aracılığıyla Mesih’te kurtuluşa, suçlarımızın bağı-şına sahip’ olabiliriz (Ef. 1:8, 2:1-7. Yu.1:12, Iş. 53:1-61Yu .3:8 Ibr.2:14-15, Kol.2:14-15).
    İsa Mesih ölümü, dirilişi ve fidyesiyle Şeytan’ın başını ezip kendisine iman edenleri daha şimdiden günah ve Şeytan esare-tinden özgür kılıp kurtarmaya başlamıştır (Lu.24:44-47, Mar. 26:15-16 Elçi.10:43). Dirilerek göğe yükselmiş olan Isa Mesih, başlamış olduğu kurtarma işini evrensel çapta kesin bir şekilde tamamlamak için ikinci kez yeryüzüne gelecektir. Mesih yeryüzüne döndüğünde, bin yıllık altın çağ dönemini açacaktır. Bu bin yıllık krallığın sonunda, Tanrı’nın kurtarma programı Şeytan, cinler ve onları izleyen bütün insanların kesin yargılanışı ve cezalandırılmasıyla sonuçlanmış olacaktır. Bunu, insanlık için Tanrı’nın ta başlangıçtan beri öngörmüş olduğu yeni bir gök ve yeni bir yeryüzünün yaratılışı ve Yeni Yeruşalim izleyecektir. Bu şekilde, tüm haksızlık haklı karşılığını almış, kötülük ve günahın kaynağı tamamen ortadan kaldırılmış olarak Tanrı’nın sevgi ve adilliği tüm yaratılışta belgelenmiş olacaktır. Tanrı, Isa Mesih, Kutsal Ruh, melekler ve sadık Tanrı hizmetçileri sonsuzlarca sürecek olan parlak Tanrısal egemenlikte hüküm sürmeye başlayacaklardır (Esin.20:10-15 ; 21 ve 22’inci bablar). Belki yeriyken, hemen sorabilirsin: Ben bu Tanrısal egemenliği miras alabilmek ve bu sonsuz yaşama kavuşabilmek için ne yapmalıyım?

    KURTULUŞ İÇİN YAPMAN GEREK ŞEY NEDİR?

    Evreni yöneten fizik yasaları olduğu gibi Tanrı’yla olan ilişkimizi yöneten ruhsal yasalar da vardır. Tanrı’yla irtibata geçip, O’nunla uyum içinde mutlu ve sonsuz bir yaşama sahip olabilmek için özellikle bilip, uygulaman gereken dört kural vardır:

    1’nci Kural
    Bilmelisin ki, başlangıçta Tanrı insanı kendisiyle uyum içinde yaşayıp, kendisini yüceltsin diye yaratmıştı. Fakat insan isyan edip, Tanrı’nın yaşamını yönlendirmesini reddedip, Şeytan’ı yeğlemiştir. Bunun sonucunda insanlık Tanrı’nın kendisi için hazırladığı görkemli yaşamı yitirmiş ruhsal bir bataklığa gömülmüştür.

    2’nci Kural
    Bilmelisin ki, Tanrı, insana olan sınırsız sevgi ve merhametinden dolayı onları yeniden kurtarmak ve cennete girmelerini sağlamak için bir kurtarma planı hazırlayıp uygulamaya koymuştur. Bu kurtarma planının doruk noktası olan Isa Mesih, senin ve benim kurtuluşum için göksel yüceliğinden soyunup uşak durumunu almış, aramıza gelmiştir. Tanrı’nın planı uyarınca temiz, kutsal yaşamını biz günahlı insanların yaşamına bir bedel olarak kurban etmiştir. Bizim çekmemiz gereken ölüm cezasını kendisi çekmiş ve bu şekilde bizlerin günah ve ölümden kurtulmasına yol açmıştır.

    3’üncü Kural
    Bilmelisin ki, Isa Mesih’in sağladığı bu kurtuluştan yararlanabilmek için, günahlı olup kendi kendini kurtaramayacağını, Tanrı’dan uzakta müşkül bir durumda, kayıp olduğunu alçakgönüllülükle kabul etmelisin. Kutsal Kitap’ın bildirdiği gibi:

    ‘Hiç ayrım yoktur. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı’ (Rom. 3:23).

    ‘Çünkü hepimiz bir murdar gibi olduk ve bütün doğruluk işlerimiz kirli esvap gibidir’ (İş. 64:6).

    Bu resim ve ayetlerin gösterdiği gibi sen günahlısın ve günahın nedeniyle de Tanrı’dan ve Onun bereketlerinden yoksunsun. Yargı ve Tanrısal ceza altındasın. Tanrı’yla senin aranda günah nedeniyle aşılamaz büyük bir uçurum bulunmaktadır. Tarih boyunca insanlar, kişisel çabalarıyla, iyi işler, iyi ahlak, dua, ayin, felsefe vs… yoluyla bu uçurumu aşmayı ve Tanrı’ya erişmeyi aradılar. Ama bütün bunlara rağmen başarılı olamadılar. Sonunda Tanrı’nın bizzat kendisi, yandaki resimde görüldüğü gibi bu soruna Isa Mesih yoluyla kesin bir çözüm sunmuştur:

    ‘İsa ona dedi: Yol, gerçek ve yaşam Ben’im; benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez’ (Yu.14:6).

    ‘Başka hiçbirinde kurtuluş yoktur. Gök altında adamlar arasında verilmiş başka bir isim yoktur ki O’nunla kurtulabilelim (Elçi. 4:12).

    4’üncü Kural
    Sonsuz yaşama sahip olmak için vurgulamış olduğumuz bu gerçekleri yalnızca teorik olarak bilmen yeterli değildir. Bunları ciddiyetle uygulamaya geçmelisin. Vakit geçirmeden Isa Mesih’i Rabbin, temsilcin ve Kurtarıcın olarak kabul etmeli, günahlarından tövbe ederek vaftiz olmalı ve yaşamını Tanrı’ya adamalısın.

    ‘İsa’nın Rab olduğunu açıkça söyler ve Tanrı’nın O’nu ö
    lümden dirilttiğine yürekten iman edersen kurtulacaksın’ (Rom.10:9-10).

    ‘Tanrı geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi; ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor’ (Elçi. 17:30).

    ‘İşte kapıda duruyor ve çalıyorum; eğer biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim ve ben onunla ve o benimle akşam yemeği yiyeceğiz’ (Esin.3:20).

    Eğer istersen, şu şekilde dua ederek böyle bir kararı alabilirsin:

    Sevgili Tanrım. Ben, günahlı kaybolmuş biriyim. Bağışlanmaya muhtacım. Mesih’in benim günahlarım için ölüp dirildiğine gönülden inanıyorum. Mesih’in Kurtarıcı ve Önderim olarak yaşa-mıma gelmesini istiyorum. Bütün günahlarımı affet ve beni senin bir çocuğun yap. Bundan sonra yalnızca senin için yaşamak istiyorum. Yaşamımı senin iradene göre yönlendirebilmem için bana yardım et ve bu duamı Isa Mesih’in adıyla kabul et. Amin.”.
    Eğer bu duayı tüm yüreğinle Tanrı’ya yönelttiysen, emin olabilirsin ki, yalan söylemeyen Tanrı vaadi uyarınca senin bu duanı işitmiş ve senin bütün günahlarını Mesih’in adıyla silmiştir (1.Yu. 1:7-9). Tanrı önünde artık doğru ilan edilip, Tanrı’nın bir çocuğu durumuna geldin (Yu.1:12, Rom.3:23,26). Şeytan ve günaha karşı yengi durumundasın (Rom. 8:37). Daha şimdiden sonsuz yaşam güvenliğine sahip olup, Tanrı’yla yepyeni güvenlikli ve serüven dolu bir yaşama başladın (1Yu. 5:13).

    Bu yeni yaşamda ilerlemen için şu dört noktayı asla unutma:

    • Tanrı’nın Sözü Kutsal Kitap’ı her gün oku (2Tim.3:15-17),
    • Her gün dua et (1Sel. 5:17),
    • Kutsal Kitap’a bağlı bir Mesih Inanlıları topluluğu bul (Ibr.10:25).
    • Ailende ve çevrende Isa Mesih hakkında tanıklıkta bulun (Elçi. 26:17-18).

    Tanrı’nın şu vaadini asla unutma:

    Seni asla bırakmam, seni asla boşa çıkarmam’ (Ibr.13:5)

    NOT: Tanrı olarak kast ettiğimiz şey, Sadece ve Yalnızca Tevrat, Zebur ve İncil’de ismini açıklayan Yahve (YHVH)‘dir, “Allah (c.c.)” DEĞİLDİR.

    Bu yazıyı yayınlama izni verdiği için Sayın Sarkis Paşaoğlu’na teşekkür ederim .

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • ‘Neden Kurtuluyoruz?’ konusu yeni yanıtlara kapalı.