Moon Tarikatı

  • Bu konu 4 izleyen ve 4 yanıt içeriyor.
5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26774
    Anonim
    Pasif

    Arkadaşlar araştırdım ama sitede Moon Tarikatı hakkında bir bilgi bulamadım. Asyalılarla haşır neşir olmam (ve üniversitede aldığım politika derslerinde Kore’nin bölünmesinde kendisinin adıda geçtiği için) Sun Myung Moon adını duydum ama bu insanlar ne anlatırlar ,amaçları nedir pek bir bilgim yok.Bu tarikat hakkında bir bilginiz var mı acaba?Eğer beni bu konuda aydınlatırsanız çok mutlu olurum.Sağolun!! linie

    #34517
    Anonim
    Pasif
    emalie;17388 wrote:
    Arkadaşlar araştırdım ama sitede Moon Tarikatı hakkında bir bilgi bulamadım. Asyalılarla haşır neşir olmam (ve üniversitede aldığım politika derslerinde Kore’nin bölünmesinde kendisinin adıda geçtiği için) Sun Myung Moon adını duydum ama bu insanlar ne anlatırlar ,amaçları nedir pek bir bilgim yok.Bu tarikat hakkında bir bilginiz var mı acaba?Eğer beni bu konuda aydınlatırsanız çok mutlu olurum.Sağolun!! linie

    Sevgili Emalie,
    Seni burada, forum sayfamızda sıkça görmek ne güzel! Forumu dolaşıyorsun, sorular soruyorsun, düşüncelerini bizlerle paylaşıyorsun. Harika! Moon tarikatiyle ilgili yeni bir konu mutlaka açacağız.. Bunu bize hatırlattığın için de tesekkür ediyoruz. Tanrı’nın seni bolca bereketlemesini ve korumasını diliyorum.

    Sevgilerimle

    #34518
    Anonim
    Pasif

    Sevgili emalie,

    Bazı dinler var ki, bunlarda doğrudan Şeyta’a ve cinlerine tapıyorlar (Ata ruhlarına tapanlar, putlara tapanlar ve birden fazla ilaha tapan her din). Bunların yanlışlığı apaçık ortadadır.

    Bazı dinler var ki, ‘Yap & Yapma’ların, artı-eksi hali veya daha değişik arajmanlarıdır. Ufak ilavelerle, birkaç değişiklikle; ‘Yepyeni bir Din’ sunuyorlar. Bazı doktrin, prensip ve inanç bildirgelerinden ibarettirler. Kapitalizm veya komünizm inançları gibi. Yani ruhsal değildir.

    Ruhsuz beden nasıl ölü ise, ruhsuz din de öyledir. Bir dini canlı kılan, o dinin yaratıcısı olan ruhudur. Ruh derken, görünmez, canlı ve bilinçli varlıklardan bahsediyorum. Birinci gruptaki tüm dinler, asırlardır dünyaya hakim olan, ‘Canlı Dinler’dir (Aztekler, Mayalar, Afrika dinleri, Şamanizm vs). Bu dinleri canlı kılan, Şeytan ve cinleridir. Yani, kötü ruhlardır. Sonucu, Ebedî ölümdür.

    İkinci gruptaki dinler, ‘Ölü dinlerdir’. Çünkü bunlar, aslının birer kopyası ve benzeridir. Kutsal Kitapta da yazdığı gibi, Şeytan’ın, “Işık Meleği” gibi davranıp insanlara, ‘iyilikler ve güzellikler’ içeren bir din sunması olayıdır. Bir yığın yap ve yapmalarla, kutsal gibi görünerek, insanları, ölü ve sıkıcı bir inancın peşinde sürüklemeye çalışmasıdır. Bunlar genelde birer esaret dini olup, şiddet, tehdit, baskı ve sahte vaadlerle müritlerinin ayrılması engellenir.

    Son olarak da, Tevrat, Zebur ve İncil’in öğrettiği Hristiyanlık inancından bahsetmek istiyorum. Bu tüm diğer dinlerden farklıdır. Bu da ‘Canlı Din’dir. Bunu canlı kılan, Tanrı’nın yaratılmamış olan, Kutsal Ruh dediğimiz, kendi ruhudur. Bu Ruh yoksa, Hristiyan dini de ölü bir din; Kitapları ise sadece ‘yazı’dan ibaret olur. Yani ikinci gruptaki bir din gibi olur. Sadece muhteviyatı mükemmeldir. Ama ölüdür. Kutsal Ruh, Tevrat, Zebur ve İncil’in yazarıdır. Bunların dışında, başka bir kitap, başka bir iman vermemiştir. Yani seçenek, ‘Ya Kutsal Ruh, ya da Kötü Ruhlar’dır.

    Musa 120 yaşında öldü. Hiçbir hastalığı yoktu. Tanrı sadece, onun ruhunu aldı. Ruhsuz beden ölüdür. Mükemmel bile olsa. Ruhsuz Hristiyanlık da öyledir. Bu Ruh, aslında İsa Mesih’in Ruhu’dur. Hristiyan inancına can veren odur. Ama birinci gruptakinden bir başka farkı da, inanca can vermekten daha doğru bir tanıtım, iman edene can vermesidir. İman edenin ruhu ile İsa’nın Ruhu bir olur. Bir insan Tanrı’yı ancak bu şekilde, şahsen bilebilir. Tanrı hakkında bilmek başka, Tanrı’yı bilmek başkadır.

    Sevgili emalie, bilmeniz gereken bir din değildir. Tanrı’nın kendisidir. Çünkü kurtaracak olan, bazı kafa bilgileri değildir. “Şu, şu bilgileri kafana sokarsan, kurtulacaksın” diye bir şey yoktur. Tüm dinleri ezbere bilseniz bile, kurtulamazsınız. Çünkü bilgiler, sadece Tanrı’ya ulaşmak için birer araçtır. İsa Mesih, Tevrat ve Zebur’u gayet iyi bilen Ferisilere, “Bu Kitaplar, benden bahsediyor. Ama siz bana gelmiyorsunuz ki size hayat vereyim” demiştir. Yani Kitapları, öğretileri bilmek, bir insanı kurtarmıyor. Tek kurtarıcı İsa Mesih’tir. Hayat veren O’dur.

    Bu yüzden, ilk adımınız, O’na gelmek, O’na teslim olmaktır. “Ya Rab! Doğruları bulmama yardım et. Yanlış öğretilere kanmama izin verme. Beni de kurtar ey Rab’bim. Bilmek ve anlamak istiyorum. Gerçekten benim için de canını verdin mi? Gerçekten beni de, bu kadar sevdin mi? Gerçekten, tek Kurtarıcı, vaad edilmiş ‘Tanrı Kuzusu’ sen misin? Günahlarımdan dönüyor, yaşayan Tanrı’yı, tüm yüreğimle bulmak ve O’na ait olmak istiyorum. Yardım eyle, ey Rab’bim” gibi bir dua edersen, bahsettiğim bu Yaşayan Kutsal Ruh gelecek ve seni elinden tutacak, yaşayan kötü ruhlardan ve yalanlardan koruyacak ve sen O’ndan ısrarla ayrılmadığın müddet, O senden asla ayrılmayacak ve sana herşeyi öğretecektir. Tek güvenilir yol budur. O’nun yardımını tedarik etmelisin.

    Rab adımlarını yönlendirsin. Yollarına ışık olsun. Sana da Yaşam versin. Amin.

    #34519
    Anonim
    Pasif

    Moon Tarikati

    ABD basın yayın organlarında, ‘Rahip Sun Myung Moon’un Birleştirme Kilisesi, ABD’de sarsıntı geçiriyor olsa da, özellikle başkent Washington ve çevresinde yayılan şirketleri ile giderek kuvvetleniyor’ yorumu yapıldı. Yapılan belirlemelere göre, Moon Hareketi, bu bölgede 300 milyon dolardan (58 trilyon lira) fazla ticari, politik ve kültürel faaliyeti kontrolü altında bulunduruyor.

    Washington Times Gazetesi’nin de sahibi olan Moon hareketinin mal varlıkları bununla da kalmıyor. Japonya’da bilgisayar, Alaska’da deniz mahsulleri, Kore’de silah fabrikaları, ABD’nin Conneticut Eyaleti’nde bir üniversitesi, Manhattan’da bir kayıt stüdyosu ve turizm şirketi, Teksas’ta hara, Kaliforniya’da ise golf tesisleri var.

    Washington Post Gazetesi’nde, Birleştirme Kilisesi ile ilgili yayınlanan dizi yazısının bir bölümünde de, şöyle deniliyor:

    ‘Moon, kendisine inananların Kilise’ye akıttığı paranın bir bölümünün, kültür, eğitim ve dini yatırımlara gittiğini söylüyor. Ancak bazı eski kilise mensuplarına göre Birleştirme Hareketi’nin kaynaklarının büyük bölümü politik etkinlik kazanmak amacıyla kullanılıyor.’

    Moon, rüyasında gördüğü Hz. İsa’dan emir almış

    6 Ocak 1920: Sun Myung Moon, Kuzeybatı Kore’de dünyaya geldi.

    1935 Yortu Pazarı: 15 yaşındaki Moon, Kore’nin şimdi Kuzey Kore olan bölümünde bir dağda dua ederken, kendi iddiasına göre Hz.İsa’yı gördü. İsa, Moon’dan misyonunu tamamlamasını ve dünyada Tanrı’nın hükümranlığını sağlamasını istedi.

    1945: 25 yaşına gelen Moon, Kore’deki Hıristiyan gruplara görüşlerini aktarmaya başladı ama büyük bir tepkiyle karşılaştı ve tutuklandı.

    1945-1971: Moon’un Kore’deki yaşamı tutuklamalar, evlenmeler ve boşanmalarla geçti. Bu arada müritleri de arttı.

    1971: Moon, ABD’ye gelerek yerleşti.

    1975: Japonya’da Sekai Nippo Gazetesi’ni yayınlamaya başladı.

    1976: Moon, bir yandan kilisesini ve müritlerini yaygınlaştırırken, bir yandan da Amerika’yı şeytanların işgal ettiği ve kendisinin ülkeyi kurtarmak üzere Tanrı tarafından gönderildiği propagandasını yaymaya başladı.

    1982: Vergi kaçırmaktan 18 ay hapse mahkûm oldu.

    1985: 13 ay hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı.

    1985′ten beri: Moon, Kore’de, öteki ülkelerde ve ABD’de iş alanlarını giderek genişletirken, her yıl binlerce kişiyi evlendirme törenleri düzenliyor. Bu törenler sırasında ‘Dünya Barış Konferansı’ adı altında yabancı sanatçı, politikacı ve işadamlarını biraraya getiriyor.

    Moon Tarikatı’nın Lideri Rahip Sun Myung Moon’un kıydığı toplu nikâhlar, ilginç görüntülere sahne oluyor. Tarikatın topluma ve Allah’a hizmet amaçlı, dünya barışını sağlamak için kıydığı toplu nikâhlar Seul Olimpiyat Stadı ya da New York’taki boks maçlarının yapıldığı Madison Square Garden gibi büyük spor sahalarında düzenleniyor. Evlenen çiftlerin sayısı 1000′in üzerinde olduğu için böyle büyük alanlara ihtiyaç duyuluyor.

    Japon ve Koreliler’in çoğunluğu oluşturduğu çiftlerin çöpçatanlığını Rahip Moon yapıyor. Nikâh gününe ya da birkaç gün öncesine kadar birbirini tanımayan kadın ve erkekler evlendiriliyorlar. Birbirine ‘Allah adına’ güvendiklerini söyleyen çiftler, rahip tarafından üzerlerinde cinsiyet, tabiyet, kişisel tercihler, yaş, eğitim derecesi yazılan fotoğraflarına bakılarak eşleştiriliyor. Evlenmek için bir de doğum kağıdı ve sağlık belgesi gerekiyor. Bazı gelinler törene gelemeyen müstakbel kocalarının resimlerini ellerinde tutarak evleniyorlar.

    Toplu nikâhlarda 100′den fazla ülkeden insan evlendiği için bazen aynı dili konuşmayan bir kadın ve erkek de eşleştirilebiliyor, onlar evliliklerinin ilk günlerinde tercümanla diyalog kurmaya çalışıyorlar. Nikâhı kıyan Rahip Moon’un ‘Evlenmeyi kabul ediyor musunuz?’ sorusuna 4 kez ‘evet’ diyen çiftler o andan itibaren evli sayılıyorlar.

    Tarikatın geleneğine göre yeni evlilerin 40 gün cinsel ilişkiye girmeleri yasak. Bu 40 günde birbirlerini ruhsal açıdan tanıyan çiftler sonra fiziksel olarak ilişkiye giriyorlar. Tarikat üyeleri, bunun da tarikatın evlilik anlayışının günümüz evlilik anlayışlarından farklı, seksi çok önemsemeyen temeller üzerine kurulu olmasından kaynaklandığını söylüyorlar.


    Sevgili Emalie,
    Benimde, bu tarikat hakkında çok bilgim yoktu.sapkın olduğunu yanlış öğretiye sahib olduğunu biliyordum merak edip araştırdım.Karşıma bu bilgiler çıktı..gerçektende mide bulandırıcıymış.İçimden kusmak geldi.

    Aklıma şu ayetler geldi,KUTSAL KITABIMIZdan

    “Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez.Ya birinden nefret edip öbürünü sever,yada birine baglanıp öbürünü hor görür.
    Siz HEM TANRI’ya.HEMDE PARA’ya KULLUK EDEMEZSİNiZ.”
    Matta 6:24

    “Zengin olmak isteyenler,ayartıp tuzaga düşerler,insanı çöküşe ve yıkıma götüren birçok ve zararlı arzulara kapılırlar.Çünkü HER TÜR KÖTÜLÜĞÜN bir KÖKÜde PARA SEVGiSiDiR.Kimileri zengin olma hevesiyle İMANDAN SAPTıLAR,kendi kendilerine çok acı çektirdiler.”
    1 Timoteus 6:9.10

    “”Tanrıdan çok eylenceyi seven ,TANRI yolundaymış gibi görünüp bu yolun, GÜCÜNÜ İNKAR EDENLERDEN olacaktır.Böylelerinden UZAK DUR
    Bunların arasında evlerin içine sokulup günahla yüklü çeşitli arzularla sürüklenen,her zaman öğrenen,ama gerçegin bilğisine bir türlü erişemeyen zayıf iradeli kadınları, adeta tutsak eden, adamlar var.”
    2 Timoteus 3:6.7

    “Ayartılan kişi,Tanrı beni ayartıyor demesin.Çünkü TANRI KÖTÜLÜKLE ayartılmadığı gibi kendiside kimseyi AYARTMAZ.Herkez kendi arzusuyla sürüklenip aldanarak ayartılır.Sonra arzu gebe kalır ve günah doğurur.
    Günah olgunlaşınca da ölüm getirir.”
    Yakup 1:13.14.15

    “Çocuklar bu son saattir MESİH karşıtı’nın gelecegini duydunuz.Nitekim şimdiden çok sayıda MESİH KARŞITI türemiş bulunuyor.Bunlar aramızdan çıktılar ama bizden değildiler.Bizden olsalardı bizimle kalırlardı.Ayrılmaları HİÇ BİRİNiN BiZDEN OLMADIĞINI ORTAYA ÇIKARDI”
    1Yuhanna 2:18.19

    “Ne varki İSA MESİH’in beden alıp geldiğini KABUL ETMEYEN bir çok ALDATICI DÜNYANIN HER YANINA YAYILDI.ALDATICI MESİH KARŞITI olan BUNLARDIR.Başardıklarınızı yitirmemek ve ödülünüzü eksiksiz almak için kendinize dikkat edin.haddini aşıp MESİH ÖĞRETİSİNE BAGLI KALMAYAN hiç KİMSEDE TANRI YOKTUR.Bu ÖĞRETİYE BAĞLI KALANDA HEM BABA HEMde OĞUL VARDIR. .Size gelip BU ÖĞRETİYİ GETİRMEYENİ EVİNİZE ALMAYIN.ona SELAM bile VERMEYİN.”
    2 Yuhanna 1:7.8.9.10

    İşte Kutsal Kıtap, aracılığı ile TANRIM,ız bize bu sapkınlar hakkında ne düşündüğünü, çok acık olarak, belirtiyor.Bize ne yapmamız gerektinide çok duru, anlaşılır bir biçimde, anlatıyor.

    Yüce RAB,bim İSA MESİH yüregine gerçegini, anlatsın diye dua ediyorum.Esenlik ve sevgi,de kal.

    #34521
    Anonim
    Pasif

    @Kemal Başaran 17395 wrote:

    Sevgili emalie,

    Bazı dinler var ki, bunlarda doğrudan Şeyta’a ve cinlerine tapıyorlar (Ata ruhlarına tapanlar, putlara tapanlar ve birden fazla ilaha tapan her din). Bunların yanlışlığı apaçık ortadadır.

    Bazı dinler var ki, ‘Yap & Yapma’ların, artı-eksi hali veya daha değişik arajmanlarıdır. Ufak ilavelerle, birkaç değişiklikle; ‘Yepyeni bir Din’ sunuyorlar. Bazı doktrin, prensip ve inanç bildirgelerinden ibarettirler. Kapitalizm veya komünizm inançları gibi. Yani ruhsal değildir.

    Ruhsuz beden nasıl ölü ise, ruhsuz din de öyledir. Bir dini canlı kılan, o dinin yaratıcısı olan ruhudur. Ruh derken, görünmez, canlı ve bilinçli varlıklardan bahsediyorum. Birinci gruptaki tüm dinler, asırlardır dünyaya hakim olan, ‘Canlı Dinler’dir (Aztekler, Mayalar, Afrika dinleri, Şamanizm vs). Bu dinleri canlı kılan, Şeytan ve cinleridir. Yani, kötü ruhlardır. Sonucu, Ebedî ölümdür.

    İkinci gruptaki dinler, ‘Ölü dinlerdir’. Çünkü bunlar, aslının birer kopyası ve benzeridir. Kutsal Kitapta da yazdığı gibi, Şeytan’ın, “Işık Meleği” gibi davranıp insanlara, ‘iyilikler ve güzellikler’ içeren bir din sunması olayıdır. Bir yığın yap ve yapmalarla, kutsal gibi görünerek, insanları, ölü ve sıkıcı bir inancın peşinde sürüklemeye çalışmasıdır. Bunlar genelde birer esaret dini olup, şiddet, tehdit, baskı ve sahte vaadlerle müritlerinin ayrılması engellenir.

    Son olarak da, Tevrat, Zebur ve İncil’in öğrettiği Hristiyanlık inancından bahsetmek istiyorum. Bu tüm diğer dinlerden farklıdır. Bu da ‘Canlı Din’dir. Bunu canlı kılan, Tanrı’nın yaratılmamış olan, Kutsal Ruh dediğimiz, kendi ruhudur. Bu Ruh yoksa, Hristiyan dini de ölü bir din; Kitapları ise sadece ‘yazı’dan ibaret olur. Yani ikinci gruptaki bir din gibi olur. Sadece muhteviyatı mükemmeldir. Ama ölüdür. Kutsal Ruh, Tevrat, Zebur ve İncil’in yazarıdır. Bunların dışında, başka bir kitap, başka bir iman vermemiştir. Yani seçenek, ‘Ya Kutsal Ruh, ya da Kötü Ruhlar’dır.

    Musa 120 yaşında öldü. Hiçbir hastalığı yoktu. Tanrı sadece, onun ruhunu aldı. Ruhsuz beden ölüdür. Mükemmel bile olsa. Ruhsuz Hristiyanlık da öyledir. Bu Ruh, aslında İsa Mesih’in Ruhu’dur. Hristiyan inancına can veren odur. Ama birinci gruptakinden bir başka farkı da, inanca can vermekten daha doğru bir tanıtım, iman edene can vermesidir. İman edenin ruhu ile İsa’nın Ruhu bir olur. Bir insan Tanrı’yı ancak bu şekilde, şahsen bilebilir. Tanrı hakkında bilmek başka, Tanrı’yı bilmek başkadır.

    Sevgili emalie, bilmeniz gereken bir din değildir. Tanrı’nın kendisidir. Çünkü kurtaracak olan, bazı kafa bilgileri değildir. “Şu, şu bilgileri kafana sokarsan, kurtulacaksın” diye bir şey yoktur. Tüm dinleri ezbere bilseniz bile, kurtulamazsınız. Çünkü bilgiler, sadece Tanrı’ya ulaşmak için birer araçtır. İsa Mesih, Tevrat ve Zebur’u gayet iyi bilen Ferisilere, “Bu Kitaplar, benden bahsediyor. Ama siz bana gelmiyorsunuz ki size hayat vereyim” demiştir. Yani Kitapları, öğretileri bilmek, bir insanı kurtarmıyor. Tek kurtarıcı İsa Mesih’tir. Hayat veren O’dur.

    Bu yüzden, ilk adımınız, O’na gelmek, O’na teslim olmaktır. “Ya Rab! Doğruları bulmama yardım et. Yanlış öğretilere kanmama izin verme. Beni de kurtar ey Rab’bim. Bilmek ve anlamak istiyorum. Gerçekten benim için de canını verdin mi? Gerçekten beni de, bu kadar sevdin mi? Gerçekten, tek Kurtarıcı, vaad edilmiş ‘Tanrı Kuzusu’ sen misin? Günahlarımdan dönüyor, yaşayan Tanrı’yı, tüm yüreğimle bulmak ve O’na ait olmak istiyorum. Yardım eyle, ey Rab’bim” gibi bir dua edersen, bahsettiğim bu Yaşayan Kutsal Ruh gelecek ve seni elinden tutacak, yaşayan kötü ruhlardan ve yalanlardan koruyacak ve sen O’ndan ısrarla ayrılmadığın müddet, O senden asla ayrılmayacak ve sana herşeyi öğretecektir. Tek güvenilir yol budur. O’nun yardımını tedarik etmelisin.

    Rab adımlarını yönlendirsin. Yollarına ışık olsun. Sana da Yaşam versin. Amin.

    Kemal Bey,Saba’cım teşekkür ederim güzel dualarınız ve açıklamalarınız için!! =) Kemal Bey özellikle son tarafa yazdığın dua yı bir yere not edeceğim ve sık sık okuyacağım. Çok dua ediyorum son zamanlarda doğruyu bulmak adına çünkü.

    Yazdıklarınızı okuyunca aklıma suan Türkiye nin başına bela olmuş Gülen soyadlı bir amca geldi. O da kendini peygamber ilan etmiş durumda ve finansmanı da Moon amca gibi yurt dışı kaynaklı.

    Her neyse,tüm bu amcaların yeni bir din yaratarak insanları daha kolay yönlendirme amaçlı olduğunu düşünüyordum,şuan daha çok eminim.

    Şimdi diyeceksiniz ki bu kız tarikatlara mı merak saldı birden? =) Hayır,hayır öyle değil,sadece yaşadıklarımla ilintili bunlar ve bende direk size sormayı uygun buluyorum.

    Koreli bazı arkadaşlarımdan duydugumda bu amcayı,sizin yazdıklarınıza benzer yorumlarda bulunmuştum ama onlar beni bilememekle suçlamışlardı. Ayrıca bu türden eleştiriler yönelttiğim Moon amcanın iyi bir insan olduğunu ve hakkında özellikle yalan yanlış şeyler yazıldığını söylemişlerdi. Aynı şeyleri bu Gülen amca hakkında da söylediğimde onun sevenlerde (!) bana bu türden şeylerin Tanrı tanımaz Atatürkçü ataistler tarafından (!) uydurulduğunu yorumunu yapmışlardı. =)) (O ateist dediklerine kurban olsun onlar…) Neyse,bende acaba ben yanlış mı biliyorum diye sormak istedim.

    Yakın çevremdeki insanlarabunları (bazıları Hristiyan kimseler fakat çoğunluğu Türk değiller) “biliyor musun son zamanlarda incili okuyorum ve Hristiyanlığı anlamaya çalişiyorum” gibi cümleler kurduğumda bir sürü yorumla ve çağrıyla yüzyüze kalıyorum.

    Konuyla alakasız olacak ama,şuanda da en çok zorlandığım konulardan biri Hristiyanlıkta ki mezhepler konusu sanırım. Nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum.Evimin etrafında bir çok Ortodoks klisesi var fakat bir çoğunun kapısı kilitli. Sürekli açık bir klise buldum onunda Anglikan klisesi olduğunu öğrendim. (Zaten kliseye girmeyede çok çekiniyorum.. ^_^; )Önüme bir soru işereti daha çıktı ,başladım Anglikan nedir araştırmaya. Viran Dede nin bu konuda bana çok güzel bir tavsiyesi var sağolsun,”hepsinde bir kere bulun,kalbinin sesini dinle emalie” şeklinde. =)

    Tabi benim bunu yapabilmem için öncelikle evime yakın bir Ortodoks ,bir Protestan,bir de Katolik klisesi bulmam gerekli. Ha birde Anglikan klisesi var tabiki … =)

    Böyle işte.. Şuan çok feci bir şekilde anlam karmaşası yaşıyorum ve bu beni çok,çok yoruyor. Bazen yanlış mı yapıyorum,acaba yanlış yolda mıyım diye düşünüyorum ve bu beni inanılmaz şekilde strese sokuyor. Sonrada içimi bir korku kaplıyor.Bazen çok huzurluyum bazende yaptığımın yanlış olduğunu düşünüp korkuya kapılıyorum. Şuanda da kafamın orta yerine bir ağrı saplanmış durumda,beynim patlayacak gibi oluyor düşünmekten.Hayatı boyunca kendini şucu bucu şeklinde isimlendirmekten hep kaçınmış biri olarak bu konuda ki en doğru yolu nasıl bulacağımı hiç bilmiyorum ve desteğinize gerçekten çok ihtiyaç duyuyorum… = /

5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.