Merhaba

  • Bu konu 6 izleyen ve 14 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 15)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26840
    Anonim
    Pasif

    Öncelikle merhaba.. forumunuza yeni üye oldum, zaten bir süredir sorularımı ziyaretçi bölümünde sormaktaydım. Sormak istediğim İsa çarmıhta iken “Baba beni neden terkettin?” diyerek ne demek istiyor? Bir de İsa’nın Baba’ya dua etmesinin bunu tecrübe etmek istediği için yaptığını ya da yine insan bedeninde insanların çektiği acıları tecrübe etmek, tatmak adına yaptığını okudum. Bu da benim aklımı çok karıştırdı, çünkü Tanrı her şeyi bilen olduğu için neden bunları tecrübe etmek istesin? Her şeyi bilen bir Tanrı tanımına göre zaten biliyor olması gerekmez miydi? Sorularım yargılıyormuşum gibi algılanabilir, fakat öyle bir niyetim yok. Eğer başka dinlerin forumlarındaki gibi çekinerek yazarsam istediğim gerçeğe asla ulaşamayacağımı biliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.

    #34831
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Sevgili Sacratus, ilkin HristiyanTurk foruma hosgeldiniz. Samimi sorulariniza bizler de severek yanit vermeye calisacagiz. Önemli olan, cesaretinizi toplayıp sorabilmeniz..

    İsa Mesih’in ‘Baba beni niçin terkettin?’ şeklindeki sözlerinin gerisinde bir yığın ve çok yönlü gerçekler ve olaylar yer alır. Bunları teker teker kısaca ele alacagız. Konu üzerindeki paylaşımlarımız devam ettikçe İsa’nın gerçek kimliğini ve bu ve diğer sözlerinin gerisindeki anlamları çok daha açık şekilde görebileceksiniz..

    İsa Mesih’in çarmıh üzerindeki bu sözleri aslında bu olaydan 1000 yıl önce Hz. Davut’un 22. Mezmurundan alınmış sözlerdir. Davut peygamber İsa Mesih çarmıha gerilmezden 1000 yıl öncesinde ileriyi görerek İsa Mesih’in haçlanışını, haçta söyleyeceği sözleri bire bir kaleme almıştır. Bu da Kutsal Kitap kehanetlerinin ne denli tutarlı ve kesin olduğunu gösteren kanıtlardan birini oluşturur.

    Dünyanın bütün günahlarını kendi üzerine alarak çarmıhta kefaret eden İsa Mesih’in, Kendisini, elemlerin ve acıların ortasında, özvarlığından çıkıp geldiği Baba’dan ayrı, terkedilmiş hissetmiş olması bizi şaşırtmamalıdır. Kutsal Tanrı günaha bakamaz.. O günahtan nefret eder.. Günah ile kutsallık bir arada bulunamazlar. Bu nedenledir ki İsa Mesih, Baba’nın bağrından çıkıp gelmiş olmakla birlikte, dünyanın günahlarını üstlenerek günahlıların yerine geçtiği o anda Baba tarafınan terk edilmiştir. Bütün bu acılar, elemler, terkedilmişlik ve yalnızlık İsa Mesih’in bizim uğrumuza nelere katlandığını gösterirler..

    Bu doğrultuda şu ayetlere bakabilirsiniz:

    Yuhanna 1.29, Yeşeya 53. bölüm, Mezmur 22

    #34832
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Sacratus sorunuz çok güzel hakikatten… niyetinizin samimi olduğu da belli… Sorunuzun cevabı da bir o kadar ilginç içeriği olan bir cevap :-)

    Evet, Tanrı herşeyi bilen, ama… ızdırap çeken kulun ızdırabını tam da kulun hissettiği şekilde tadabilmesi için Tanrı’lığından olup kul olmaktan başka bir çaresi yoktur. Dikkat edin bu noktaya… yani, bir bakıma, Tanrı’lığını dahi unutmadan kulun yerine koyamaz kendisini. Şüphesiz Tanrı’ya herşey mümkün… kulun ızdırabını tatması bile ama… işte kul olmasıyla mümkün sadece. Ve tam da herşeye muktedir olduğundan kendi Tanrı’lığını kendisine unutturması da mümkün.

    Hz. İsa Mesih’in Tanrı’lığının farkındalığı da kulluk verileri içersinden olan bir şey. Aşkınlık görkemindeki Tanrı’lığının şuuru değil kul vücudu almışlığındaki Tanrı’lık şuuru. Ondandır zaten ki ağrı hissediyor, azap çekiyor, hatta vücudun ağrı hissetme ihtimalinden doğan tedirginliği de hissediyor (çarmıha gerilmeye mahkum edilmesinin eşiğindeki anlarda).

    Düşünün hele bir güzel bu denilenleri, kendiniz de anlayacaksınız. Tanrı kulun çektiklerini nasıl anlasın ki, tümden kulun yerine geçmese. Eğer kendisini tümden kulun yerine koyacak cesareti olmayıp da Kendisi’ne ‘mızıkçılık’ yapsa Tanrı’lığının mutlak adaletine ters düşen bir şey olmuş olur zaten.

    Hz. İsa Mesih’ten sonra insanın Tanrı’ya ‘hadi o yücelerdeki tahtından konuşmak kolay… gel de bir bizim burda çektiklerimizi çek hele’ demeye hakkı kalmamış. Çünkü Tanrı insanın günah düşkünlüğü içersineki dünyanın azabını, adaletsizliğini başka kimsenin tatmış olmadığı derecede tatmış bir Tanrı artık.

    Ama bu Tanrı’nın herşeye muktedir oluşuyla ilgili bu son zamanlarda olmuş çok izah edici (ve çok zarif bir İllahiyat nüktesi de olan) bir olaya değinelim:

    İran’da birkaç ay öncesinde evlerinde İncil bulundu diye tutuklanan iki genç kız, mahkemeye çıkarıldıkları bir seferde ‘Tanrı’nın oğlunun olması nasıl mümkün’ diye terslendiler… Onların cevabı da ‘siz mi öğreteceksiniz herşeye muktedir olan Tanrı’ya, kendisine neyin mümkün olup olmadığını’ şeklinde olmuş.

    Yüce Rab onları da bizleri de bereketlesin…

    Esenlikler…

    #34835
    Anonim
    Pasif

    Sacratus kardesim rahatca diledigini sorabilirsin. Mesih inanci yobazligi yozlugu kabul etmiyor zaten. Benim teoloji bilgim cok yüksek degil ama daha iyisini yüregimden gecenleri yazacagim. Mesih in tanimi Tanri kelaminin insan vücudu kusanmasidir. Tanrinin yasayan diri sözü. Ve bu söz dünyadayken sinirli, kisitli olarak var oldu. Nasil ki biz sinirsiz düsünüp sinirli olarak konusup düsüncemizi sinirli olarak yerine zamanina göre ortaya koyuyorsak, Tanri da kelamini istedigi yetki güc ve sinirlandirilmislikla dünyada var etti. Kelam (mesih) tekrar Tanri katinda ancak sinirsiz yetkinligine ulasti. Bir sonraki gelisi bu yetkinligiyle sinirsizligiyla olacak. Onu o zaman gercek özünde görecegiz Hamdolsun

    #34839
    Anonim
    Pasif

    SACRATUS..SORUYOR

    Öncelikle merhaba.. forumunuza yeni üye oldum, zaten bir süredir sorularımı ziyaretçi bölümünde sormaktaydım. Sormak istediğim İsa çarmıhta iken “Baba beni neden terkettin?” diyerek ne demek istiyor? Bir de İsa’nın Baba’ya dua etmesinin bunu tecrübe etmek istediği için yaptığını ya da yine insan bedeninde insanların çektiği acıları tecrübe etmek, tatmak adına yaptığını okudum. Bu da benim aklımı çok karıştırdı, çünkü Tanrı her şeyi bilen olduğu için neden bunları tecrübe etmek istesin? Her şeyi bilen bir Tanrı tanımına göre zaten biliyor olması gerekmez miydi? Sorularım yargılıyormuşum gibi algılanabilir, fakat öyle bir niyetim yok. Eğer başka dinlerin forumlarındaki gibi çekinerek yazarsam istediğim gerçeğe asla ulaşamayacağımı biliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.



    Sayın Sacratus..
    Sorunuza geçmeden. Sitemizde, bereketlenmenizi diliyerek.. hoş, geldiniz diyorum.
    Öncelikle.. Kutsal Kıtap’ın bize,TANRI hakkında, dediklerine bakalım.
    TANRI KİM..?
    TANRI..Ezeli ,ebedi,yaratıcı olan,her şeyi bilen ,her yerde olan,sonsuz güce sahip, sınırsız olan,yüce,gölkemli,bizi seven,,bizi var eden,gerçek sahibimiz, kurtarıcımız,bizi koruyan,bizi yaratan, bize merhamet eden,bizi donatan armağanlar veren,bizim ihtiyaçlarımız sağlayıp..bizi bereketleyen….ve bizim bazen.. çözemediğimiz bir gizemdir.

    İyide ben bunları zaten biliyorum..da diyebilirsiniz..
    Ama.. Bunların içine yazmadığım.. bir özeliği daha var TANRI’mızın..?
    sorduğunuz soru.. onla bağlantılı.

    TANRI KUTSAL’DIR.
    Kutsallık.. kavramı nedir..?
    Kutsal Kıtap:
    “TANRI IŞIKTIR VE O’NDA HİÇ.. KARANLIK YOKTUR” diyor.
    1 Yuhanna 1:5

    Işık kutsallık,doğruluk,ve paklık ta anlamına gelir.
    TANRI..yaklaşılmaz ışıkta yaşayandır.Karanlık ise hep kötülüğü.. bize çağrıştırır.TANRI’mızda en ufak bir.. kötülük lekesi.. yoktur. Kutsal olan TANRI’mız doğruluğu sever ve her tür kötülükten ,günahtan nefret eder,Günahi görür ve tiksinti duyar.O’nun..kutsal huzurunda,günah lekesi olan kişi kesinlikle duramaz.Bu yüzden O’nun sevgisi,,günah karsısında sert ve açımasızdır.

    Yaratığı sevdiği kullarından,sözünü dinlemeyenleri, terbiye eder.

    “Oğlum,RAB’bin terbiye edişini
    hafife alma,
    Çünkü RAB sevdiğini terbiye eder,
    Oğul’luğuna kabul ettiği herkezi cezalandırır.”
    İbraniler 12:5.6

    Kutsal kıtap’ımız diyorki.. “Terbiye edilmek uğruna acılara katlanmalısınız.Hanği oğul babası tarafından terbiye edilmez”

    “Ama TANRI,kutsalığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza terbiye ediyor.Terbiye edilmek başlangıçta hiç tatlı gelmez,açı gelir.Ne varki böyle eğitilenler için bu sonraları esenlik veren doğruluğu üretir.”
    İbraniler12:10.11

    Kısacası suç ve günaha karşı.. merhametsiz,dünyanın.. HAKIM’i olarak ta, adildir.TANRI’mız.

    İnsanlığın ilk babası, yani Adem tarafından işlenen ilk günah,her insanın yüreğine,günahın tohumlarını tek, tek ekti..TANRI ya TANRI’daki kutsallığa, baktığımızda hangi birimiz ben düşüncemde ve davranışlar-ımda, temizim diyebilir…!
    Hangi birimiz, kimsenin görmediği anlarda, yaptıklarımızın başkaları tarafından, bilinmesini.. isterki..?

    Günahı.. bireysellikten çıkarıp, Evrensel’liğe yayalım..Bunca günah içinde TANRI’nın bağışı olmaz sa.. hangi birimizin TANRI ile birlikte yaşama umudu olabilirki..!Etrafımızı saran, karanlıklar içinde ruhlarımız bilinmezliğe kaybolur..Kötülüğün güçü ile birlikte,yitik RUH’lar.. oluruz.

    Kaybolmama umudunu. elde ettik İSA MESİH’le birlikte.
    TANRI..günahlı insanın kendisine yaklaşması ve yeniden bir ilişki kurmak için bize bir şans verdi.
    Bu şans Kurtuluş yoludur.

    İSA MESİH,TANRI’nın.. herkez için.. atadığı.. tek kurtarıcıdır.O günahlara karşı ölerek dünyayı..İnsanı TANRI ile barıştırdı.

    İSA MESİH:
    Dünyaya, bedene bürünen, TANRISAL SÖZ olarak geldi.TANRI olarak sahip olduğu tam TANRI’sal özüne ,insan özü’nüde kattı.TANRI ile insanlar arasında tek aracı oldu.Yüceliğinden soyundu ..Kul özünü alarak ..ölüme bile boyun eyerek.. kendini bizler için alçaltı.

    OĞUL olanTANRI’nın SÖZ’Ü..İnsan bedenine büründüğü için insanca görüldü..
    Bizler nasıl biliyoruz..?
    TANRI’yı kimse görmemiştir.diye biliyorduk..Ama TANRI’yı gördük..

    “O mübarek ve tek Hükümdar,kralların Kralı RAB’lerin RAB’bi,ölümsüzlüğün tek sahibi,yaklaşılmaz ışıkta yaşayan,hiç bir insanın görmediği ve göremiyeceği TANRI’dır.”
    1 Timoteus 6:15.16

    AMA Bizler TANRI’yı.. İSA MESİH’te gördük.
    İnsanların arasında yaşadı ve Günahsız ve doğru kişi olarak günahkarlara Kurban olarak İlk ve Son kez Öldü
    İSA MESİH aracılığı ile Yaratan’la.. yarattıkları arasında, kopartılan ilişki..bağ yeniden kuruldu.

    “İSA MESİH Çarmıhta iken..

    “TANRIM.TANRIM,beni neden terk ettin dedi.”
    Matta 27:46

    Ayeti okurken.. bir şey dikkatinizi çektimi.. Sayın Sacratus..!

    Ayetin başında.. Öğlen 12,den 3,e kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü diyor..Karanlık..bu size,bişey.. çağrıştır’madımı..?

    Koyu karanlık.. Günahsız olan,RAB İSA ve dünyanın üzerine çöktü diyor.KARANLIK’ın IŞIK’la paylaşımı olamaz,karanlıkta.. günah barınır.
    TANRI’sal öfke ,günahlarımızı yükleneni sardi Yani İSA MESİH’i.

    Günahın.. kötülük ve iğrençliği ortaya çıktı.Orda oluşan karanlık ve Şeytan’ın savasıydı.

    İSA MESİH kendini alçaltarak tüm evrenin..bütün İnsanlığın..günahını sırtına alınca Kutsal olan TANRI bunu görmemek için SÖZ’ü olan İSA MESİH’ten uzaklaştı..
    Çünkü KUTSAL olan TANRI GÜNAH’tan tiksindi..
    Çünkü KUTSAL olan TANRI günahla bir arada bulunamazdı.
    Dünyanın hakettiği yargı, kendi üzerine dökülüp..

    İSA MESİH.. günahlara bedel,kanını, acı ve ızdırabı, günahın tüm pisliğini, İNSAN olan.. bedeninde hissetti.

    SAYIN Sacratus..
    Tüm dünyanın günahı ve pisliği,iğrençliği,karanlık tarafi,,milyonlarca.. milyarlarca..günahi yüklenmek ..bu aklımızın alamıyacağı bir şey..

    Buda İSA MESİH’in O çarmıh üzerindeki Mücadelesinin KARANLIK GÜÇLERE KARŞI RUHSAL SAVAŞININ BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERİR ki..
    BU bizlere TANRI’nın büyük.. tasarısını.. gösterir.
    Günahı ortadan kaldıracak,TANRI ile iletişimi saglayacak,
    Bunu yapabilecek..buna dayanabilecek tek güç..
    ..TANRI’sal SÖZ OLAN.. İSA MESİH’tir.

    “Canımı kimse benden alamaz;ben onu kendiliğimden veririm.Onu vermeye de tekrar almaya da yetkim var.bu buyruğu BAbam’dan aldım.”
    Yuhanna 10:18

    Esenlikle.

    Kutsal olan YA RAB..Biz kirli günahlılar için canını verip acılar ve denenmelere, bizim yerimize katlandığın için sana tapınıyor ve şükrediyoruz.Seni tüm yüreğimizle seviyoruz.Baba’ya giden yolu.. önümüzü açan ölümün için..sana hamdediyoruz.Yüce adınla .AMİN

    #34846
    Anonim
    Pasif

    @Saba 17923 wrote:

    “İSA MESİH Çarmıhta iken..

    “TANRIM.TANRIM,beni neden terk ettin dedi.”
    Matta 27:46

    Ayeti okurken.. bir şey dikkatinizi çektimi.. Sayın Sacratus..!

    Ayetin başında.. Öğlen 12,den 3,e kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü diyor..Karanlık..bu size,bişey.. çağrıştır’madımı..?

    Koyu karanlık.. Günahsız olan,RAB İSA ve dünyanın üzerine çöktü diyor.KARANLIK’ın IŞIK’la paylaşımı olamaz,karanlıkta.. günah barınır.
    TANRI’sal öfke ,günahlarımızı yükleneni sardi Yani İSA MESİH’i.

    Günahın.. kötülük ve iğrençliği ortaya çıktı.Orda oluşan karanlık ve Şeytan’ın savasıydı.

    İSA MESİH kendini alçaltarak tüm evrenin..bütün İnsanlığın..günahını sırtına alınca Kutsal olan TANRI bunu görmemek için SÖZ’ü olan İSA MESİH’ten uzaklaştı..
    Çünkü KUTSAL olan TANRI GÜNAH’tan tiksindi..
    Çünkü KUTSAL olan TANRI günahla bir arada bulunamazdı.
    Dünyanın hakettiği yargı, kendi üzerine dökülüp..

    İSA MESİH.. günahlara bedel,kanını, acı ve ızdırabı, günahın tüm pisliğini, İNSAN olan.. bedeninde hissetti.

    Çok teşekkür ederim açıklamanız beni çok mutlu etti ve etkiledi. Kusura bakmayın fakat bu seferde aklımda BABA ve İSA birbirinden ayrı bağımsız iki farklı şeymiş gibi algıladım zaten BABA OĞUL’un içinde değil mi? Aynı anda hareket etmiyorlar mı? Böyle sorular sorunca belki yargılıyor ya da art niyetli yaklaşımlar yapıyorum zannedebilirsiniz. Ama önceden de söylediğim gibi eğer bunu çekimser yaklaşıp, aklımda soru yokmuş gibi kendimi kandırarak devam edersem gerçeği bulamam.

    #34849
    Anonim
    Pasif

    SAKRATUS Tekrar..Soruyor.

    Çok teşekkür ederim açıklamanız beni çok mutlu etti ve etkiledi. Kusura bakmayın fakat bu seferde aklımda BABA ve İSA birbirinden ayrı bağımsız iki farklı şeymiş gibi algıladım zaten BABA OĞUL’un içinde değil mi? Aynı anda hareket etmiyorlar mı? Böyle sorular sorunca belki yargılıyor ya da art niyetli yaklaşımlar yapıyorum zannedebilirsiniz. Ama önceden de söylediğim gibi eğer bunu çekimser yaklaşıp, aklımda soru yokmuş gibi kendimi kandırarak devam edersem gerçeği bulamam.


    Sevgili SAKRATUS..
    Sizin art niyetle sorduğunuzu sanmıyorum..

    Bakın..herşeyden önce şunu belirtmeliyim,daha iyi anlamanız için,İSA MESİH’e verilen TANRI’nın OĞLU sıfatı Fiziksel değildir..bu RUHSAL anlamda kullanılır.çünkü TANRI RUH’tur.
    Bu nedenlede, bu unvan, doğal insansal, bir mana değil, TANRI’sal ve RUHSAL, bir anlam içerir.
    Hrıstıyan, olmayanlar bu konuda sürekli,yanlış yorumlar yaparlar.Bizlerin, üç TANRI’ya taptığımızı söylerler..ki bu doğru değildir.

    Bizim İnandığımız, Kutsal Kıtapımız, TANRI’nın tek olduğunu, devamlı vurgular.

    Sayın SAKRATUS,

    ” BABA ve İSA birbirinden ayrı bağımsız iki farklı şeymiş gibi algıladım zaten BABA OĞUL’un içinde değil mi?”
    Diye soruyorsun..?

    Daha iyi anlaman için..Üçlü birlik Öğretisi.. nedir..?
    bunu açıklayayım.

    TANRI öz varlığında..uyum ve birlik içinde hareket eden Üç ayrı Kişisel benlikten ibarettir ve bu bir bütün olarak görülür.
    ÜÇ ayrı Kişisel Benlik..BABA,OĞUL,KUTSAL RUH’tan oluşur
    BÜTÜNÜ=TANRI dır.

    Bize, İNSAN diyorlar..Biz dışardan bir bütün olarak görünürüz.
    Bizi oluşturan RUHUMUZ..CANIMIZ..BEDENİMiZ dir.
    Varlığımızda üç benlik beden,Can,Ruh olarak tam bir birlik içinde bulunur.Ölünce canı ve Ruh bedenimizden ayrılır.yinede iki kişi degil yada üç kişi degil tek kişi sayılırız.

    Size bir örnek daha vereyim..
    Bildiğimiz tek bir GÜNEŞ var.Güneş.. Küre,ısı,ışığ’tan oluşur.bu üç öğe farklı özeliklere sahiptır..ama hepsi güneş içinde barınır.Üçü’de güneşe aittir.güneşi anlatırken tek bir güneşten bahsederiz
    Şöyle düşünün..
    GÜNEŞ=====TANRI
    IŞıK=======İSA MESİH
    ISI========KUTSAL RUH.

    TANRI’da.. tek bir TANRI’dır ve ÜÇ ayrı kişilik olarak vardir ÖZde tektir üç kişisel benlikten oluşur.Bu üç kişisel benliğin özelikleri işlevi ayrı ayrıdir.
    BABA=TANRI’nın ÖZÜ’dur.===TANRI’dır.
    OĞUL=TANRI’nın SÖZ’ü dur.===TANRI’dır.
    KUTSAL RUH=TANRI’nın RUH’dur.===TANRI’dır.
    Kısacası hepsi ÜÇ ayrı Kişiliktir ve ayrı Özeliklere sahip Bütün olarak TEK TANRI’dır.

    Yani Kardeş Sakratus..
    Baba ve İsa birbirinden ayrı ,bağımsız,iki farklı şey,değildir.siz bu şekilde alğılamışsınız.

    BABA Tanrı’dır..Oğul Tanrı’dır..Kutsal RUH Tanrıdır.Farklı işlevlere sahip üç ayrı kişilik olup.. hepsi tek bir TANRI’yı oluşturur.İnancımız budur.

    Bizlr Güneşi ancak Işığından ve ısısından tanıyoruz..Buna Ramen hiçkimse bize güneşin olmadığını söyleyemez.ışığını görüyoruz ısısının etkisini hissediyoruz.

    Aynı şekilde gölkem ve ışıkta yaşayan ve RUH olan BABA TANRI’yı Hiç kimse göremez fakat Oğul İSA MESİH,Babasının yüceliğini.. isteklerini bize yansıtır.ancak onun aracılığı ile Baba TANRI’yı tanıyabiliyoruz Kutsal RUH..Baba TANRI’nın işleyişini yüreğimizde gerçekleştirir.

    İlk başlarda kafanızı karıştırabilir Fakat Kutsal Kıtab’ı öğrendikçe tüm bu anlatıklarımızı daha iyi anlayacaksınız..

    Esenlikle.



    Sevgili Emalie,

    Halanın mide Kanseri olduğunu yazmışsın..Bunun sıkıntısını yaşadım..TANRI’ya her Dua edişimde Hala’na şifa vermesi için RAB’be yakaracağin..TANRI AİLE’ne dayanma güçü versin..

    #34854
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Sacratus… Eğer İngilizceniz varsa Net’te ‘hypostasis’ kelimesini araştırın. Türkçe’de tam karşılığı olmayan bir felsefi terim. Hristiyan İllahiyatında, Teslis’te olan birlikte üçlük üçlükte birlik kavramını izah edebilmek için yüzyıllarca kullanılmış bir terim. Bu konuda aydınlatıcı olabileceğinden bilinmesi iyidir (bilinmesinin şart olmamasına rağmen… Rab felfsefe bilgisi olmayanlara da eşit ölçüde hitab eder :-).

    Aliye, Şükrü ve Ayşe üç değişik kişidir (hypostasis) ama üçü de insandır, yani doğaları ortak bir birlikten köklenir. Hem çokturlar hem birdirler yani. Çokluk ve birlik aralarında diyalektik bir organik referans bağı ile ilelebet bir vahdet koşulunda bulunurlar.

    Aslında tüm Kainat bu çokluk birlik diyalektiği hiyerarşisi üzerine kuruludur. Dediğimiz gibi Aliye, Şükrü ve Ayşe üçtür ama üçü de ortak insan doğasına mensubiyetleri dolayısıyla birdirler. Aynı zamanda, yine, insanlar hayvanlar ve bitkiler üçtürler ama hepsi de doğaları itibarıyla canlılar zemininde birdirler… Canlılar ve cansızlar ikidirler ama ortak ‘varolanlar’ kategorisinin birliğine köklüler…

    Bütün yaradılmış Evren koca asırlık yaşı olan bir ağaç gibidir. Gövdesi birdir, aynı toprağa köklenmiştir ama dalları sürüyledir. Ve her dalı başka dallara birer gövde oluşturur… Yani birlikle çokluk aralarında hem ayrılıklarını hem de birliklerini muhafaza ederek organik bir bütünlükte mevcutlardır.

    İşte Hristiyanlık’taki Teslis kavramı tüm bu birlikte çokluk, çoklukta birlik mucizesinin aşkınlık arazisindeki köküne işaret eder…

    Teslis gerçeğinde İllahi adaletin kökü de yatar… Ne birlik çokluğa hakimdir ne de çokluk birliğe… ikisi sevgi içersinde birlikte vardır… Sevgi ise Ruh’ul Kudüs’ün mevcudiyetidir.

    #34870
    Anonim
    Pasif

    Cevaplarınız için çok teşekkür ederim gerçekten aklımda soru işareti olarak kalmış yerleri aydınlattınız. Fakat tekrar yeni sorularım var. Matta’ya göre askerler İsa ile dalga geçtiğinde üzerine kırmızı bir kıyafet geçiriyorlar fakat Markos’a göre bu kıyafet mor renkte. Bu bir yorum hatası mıdır yoksa sembolize edilmiş bir anlatım mıdır? Birde yine Markos 5 Dirilen Kız, İyileşen Kadın’da kanaması olan kadın iyileşmek için İsa’ya dokunup iyileşyor fakat İsa; kalabalıktan dolayı kimin kendisine dokunduğunu fark edemiyor hatta öğrencilerine soruyor. İsa Rab olduğundan ötürü zaten bunu biliyor olması gerekmez miydi? Örneğin Yahuda’nın kendisine ihanet edeceğini zaten biliyordu. Burada farklı bir durum mu söz konusu yoksa yine ben mi anlayamadım? Şimdiden cevaplarınız için teşekkür ederim.

    #34871
    Anonim
    Pasif

    O ‘kırmızı’ ile ‘mor’ renkler konusundaki karışıklık çevirilerden dolayıdır. İnciller’in orijinallerinde ‘porfirun’ diye Yunanca bir kelime ile ifade edilen bir renktir. Tam kırmızı değil ama mor da değildir. Vişne rengine yakın bir renktir (İngilizce’si ‘purple’). Roma imparatorluğunda mevki sahibi kişilerin evlerinde bulundurulması soyluluk belirtisi sayılan bir renk. Bizans imparatorlarından birinin ismi Konstantinos Porfırogenitos’tur, farzı misal (Bu renkle bezenmiş bir imparatorluk odasında doğduğu ve dolayısıyla tahtın meşru sahibi olduğuna işareten bu lakap verilmiştir kendisine).

    İşte Yahudiler’e gelmesi beklenen Mesih’in Yahudiler’ce nihai ve gerçek hükümdarları, kıralları olacağı inançlarını sebep bilerek Romalı askerler kendisiyle alay etsinler diye bu renkte bir pelerin ve başına dikenlerden örülü taç giydiriyorlar. Çarmıhının üzerine de üç ayrı dilde (İbranice, Yunanca ve Latince) ‘İbraniler’in kıralı’ yazan bir levha yerleştiriyorlar. Tabi, farkında olmadan gerçeği yazmış oluyorlar ama bu başka bir büyük bir İllahiyat bahsi…

    Öbür sorduklarınız, yine o Hz. İsa Mesih’in kişiliğinde Tanrı ile insanın sentezinin sırrı ile ilgili. Bu konuda ne kadar izahat verilse, Ruh’ul Kudüs’ün kendisi bu sırrın içeriğini insana vahyetmediği sürece anlaşılamayacak bir şey olarak kalacaktır. Kendisine vahyedilmiş olan bilir ama söyleyemez. Söyleyememesinin sebebi de saklamak istediğinden değildir… ‘Bütün’ün manzarasının söze sığamayacağındandır. Ne dense aciz, hatta bazen yanlış anlaşılmalara bile sebep olabilecek bir tarif olarak kalacaktır öyle bir durumda.

    Hz. İsa Mesih’te hayat bir ‘tad’ meselesidir. ‘Tatmayan’ bilemez. Ama tadabilmek için tatmaya gönüllü olmak gerekir. ‘Steril’ bir mesafeden incelenerek anlaşılabilecek bir şey değildir Mesihilik. Yüzme denize düşerek öğrenilir, uzaktan, hiç ıslanmayı göze almadan, sırf zihinsel talimatlarla öğrenilemez. Hz. İsa Mesih sırrını kendisini teslim etmeye niyetliye açar. Başkasına açmamasının nedeni de insanın hür iradesine saygısındandır. İstemeyene niye açsın ki sırrını? Ukalalık olmaz mı öyle bir şey? Ukalalık Tanrı’nın en tiksindiği şeylerdendir nitekim.

    Hiç portakal yememiş olana portakalın tadını nasıl izah edesin ki mesela… Mandalinaya benzer dersin bir fikir verirsin ama aslında o kadar değişiktir ki… Kaldı ki narenciye türlerinden hiç birini tatmamış olan biri de olabilir karşınızda :-)

    #34873
    Anonim
    Pasif
    Sacratus;17963 wrote:
    Cevaplarınız için çok teşekkür ederim gerçekten aklımda soru işareti olarak kalmış yerleri aydınlattınız. Fakat tekrar yeni sorularım var. Matta’ya göre askerler İsa ile dalga geçtiğinde üzerine kırmızı bir kıyafet geçiriyorlar fakat Markos’a göre bu kıyafet mor renkte. Bu bir yorum hatası mıdır yoksa sembolize edilmiş bir anlatım mıdır? Birde yine Markos 5 Dirilen Kız, İyileşen Kadın’da kanaması olan kadın iyileşmek için İsa’ya dokunup iyileşyor fakat İsa; kalabalıktan dolayı kimin kendisine dokunduğunu fark edemiyor hatta öğrencilerine soruyor. İsa Rab olduğundan ötürü zaten bunu biliyor olması gerekmez miydi? Örneğin Yahuda’nın kendisine ihanet edeceğini zaten biliyordu. Burada farklı bir durum mu söz konusu yoksa yine ben mi anlayamadım? Şimdiden cevaplarınız için teşekkür ederim.

    Sevgili sacratus öncelikle sizi kutluyorum.Görüyorum ki Incil’i dikkatlice ve merak ederek okuyorsunuz.Güzel bir yürekten gelen samimi ve saygili ifadelerle gercegi aradiginiz belli oluyor.Bundan cok hosnudum.Rab cabalarinizi görsün ve sizi gercege ulastirsin ve siz de O’nun egemenliginin mirascilarinizdan olmaniz dilegimdir.Lütfen merak ettiklerinizi sormaya devam edin.Gelelim konumuza…

    Sacratus;17963 wrote:
    Cevaplarınız için çok teşekkür ederim gerçekten aklımda soru işareti olarak kalmış yerleri aydınlattınız. Fakat tekrar yeni sorularım var. Matta’ya göre askerler İsa ile dalga geçtiğinde üzerine kırmızı bir kıyafet geçiriyorlar fakat Markos’a göre bu kıyafet mor renkte. Bu bir yorum hatası mıdır yoksa sembolize edilmiş bir anlatım mıdır?.

    Bu konuyu sevgili viran dede kardeşimiz güzelce açıklamış.Bize söyleyecek birşey bırakmamış:))

    Ben de şu bölüme William Mac Donald’dan bir yorum getirmek isterim.

    Sacratus;17963 wrote:
    Birde yine Markos 5 Dirilen Kız, İyileşen Kadın’da kanaması olan kadın iyileşmek için İsa’ya dokunup iyileşyor fakat İsa; kalabalıktan dolayı kimin kendisine dokunduğunu fark edemiyor hatta öğrencilerine soruyor. İsa Rab olduğundan ötürü zaten bunu biliyor olması gerekmez miydi? Örneğin Yahuda’nın kendisine ihanet edeceğini zaten biliyordu. Burada farklı bir durum mu söz konusu yoksa yine ben mi anlayamadım? Şimdiden cevaplarınız için teşekkür ederim.[/?.

    Markos 5:21-23 Celile’nin bati yakasina geri dönüldükten kisa bir süre sonra Rab Isa yine büyük bir kalabaligin ilgi merkezi oldu.Cilgina dönmüs bir baba kosarak Isa’ya geldi.Bu, havra yöneticilerinden biri olan Yair’di.Kücük kizi ölüyordu.Isa,, kizin iyilesebilmesi icin gidip ellerini onun üzerine koyar miydi?

    5:24 Rab buna karşılık verdi ve eve doğru gitmeye başladı.O’nu sıkıştıran bir kalabalik da ardindan gidiyordu.O’nu sıkıştıran kalabalık ifadesinin hemen ardından,O’na iyileşmek için dokunan bir kadının imanını ifade eden sözleri okumamız ilginçtir.

    5:25-29 Yair’in evine giden Isa’nin yolunu akli basindan gitmis durumda olan bir kadin kesti.Rab’bimiz,görünen bu engellemeye ne kizdi, ne de rahatsiz oldu.Bu tür engellemelere karsi biz nasil hareket ederiz?
    Bu kadin oniki yildir devam eden bir kanamadan ötürü aci cekiyordu.Gittigi bir sürü hekim agir tedavi yöntemleri uygulamis,varini yogunu almis ve onu iyi olmaktan cok,daha kötü bir durumda birakmislardi.Iyilesme umudunun bittigi bir anda birisi ona Isa’dan bahsetti.O’nu bulmak icin hic vakit kaybetmedi.Kalabaligin arasindan gecerek,O’nun giysisinin etegine dokundu.O anda kan durdu ve kendini tamamen iyi hissetti.

    5:30 O’nun amaci sesizce uzaklasmakti, ama Rab onun,Kurtaricisini acikca kabul etme bereketini kacirmasina izin vermeyecekti.O’na dokundugunda,kendisinden gitmis olan tanrisal gücün farkindaydi; onu iyilestirmek O’ndan birsey götürdü.Bunun icin“Giysilerime kim dokundu?” diye sordu.Bu sorunun yanitini biliyordu, ama onu kalabaligin önüne cikarmak icin sordu.

    5:31 Ögrencileri bu sorunun sacma oldugunu düsündüler.Bircok kisi O’nu devamli itmekteydi.”Bana kim dokundu?” diye nicin soruyordu? Ama fiziksel yakinliktan kaynaklanan dokunusla caresiz bir insanin iman dolu dokunusu arasinda fark vardir.O’na güvenmeksizin cok yakininda olmak mümkündür,ama O’nun haberi olmadan O’na imanla dokunmak imkansizdir.

    5:32-33 Kadin korkuyla titreyerek geldi;Isa’nin ayaklarina kapandi ve Isa’ya inandigini acikladi.

    5:34 Sonra Isa onun canini tazeleyen sözler söyledi.Mesih’i kabul etmeyi acikca söylemek son derece önemlidir.Degilse iman yasaminda cok az büyüme olur.Cesurca O’nu bildirirken O,canlarimizi iman güveniyle dolu olarak costurur.Rab Isa’nin sözleri yalnizca fiziksel iyilestirmeyi dogrulamakla kalmadi,canin kurtulusunun büyük bereketini de kapsadi.

    Umarim sorunun yanitini bulmussundur.

    Sevgiyle kardesim..

    #34875
    Anonim
    Pasif

    @Kores 17967 wrote:

    Umarim sorunun yanitini bulmussundur.

    Sevgiyle kardesim..

    Viran Dede’ye de size de çok teşekkür ederim aradığım cevabı buldum. Aklımda sorular oldukça sormaya devam edeceğim. Tanrı’nın ve sizlerin beni aydınlatması dileğiyle…

    #35012
    Anonim
    Pasif

    Burayı tam olarak anlayamadım İsa kılıç çeken kılıçla ölecek dememiş miydi peki burda neden kılıç alınız diyor ya da kılıç alın derken neyi kastediyor bana açıklar mısınız? Şimdiden çok teşekkür ederim.

    Luka 22:35: Sonra İsa onlara, «Ben sizi kesesiz, torbasız ve çarıksız gönderdiğim zaman, herhangi bir eksiğiniz oldu mu?» diye sordu. «Hiçbir eksiğimiz olmadı» dediler. 36 O da onlara, «Şimdi ise kesesi olan onu yanına alsın, torbası olan da onu alsın» dedi. «Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın. 37 Size şunu söyleyeyim, yazılmış olan şu sözün bende yerine gelmesi gerekiyor: `O, suçlularla bir sayıldı.’ Gerçekten de benimle ilgili yazılmış olanlar yerine gelmektedir.» 38 «Rab, işte burada iki kılıç var» dediler. O da onlara, «Yeter!» dedi.

    #35019
    Anonim
    Pasif
    Sacratus;18255 wrote:
    Burayı tam olarak anlayamadım İsa kılıç çeken kılıçla ölecek dememiş miydi peki burda neden kılıç alınız diyor ya da kılıç alın derken neyi kastediyor bana açıklar mısınız? Şimdiden çok teşekkür ederim.

    Luka 22:35: Sonra İsa onlara, «Ben sizi kesesiz, torbasız ve çarıksız gönderdiğim zaman, herhangi bir eksiğiniz oldu mu?» diye sordu. «Hiçbir eksiğimiz olmadı» dediler. 36 O da onlara, «Şimdi ise kesesi olan onu yanına alsın, torbası olan da onu alsın» dedi. «Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın. 37 Size şunu söyleyeyim, yazılmış olan şu sözün bende yerine gelmesi gerekiyor: `O, suçlularla bir sayıldı.’ Gerçekten de benimle ilgili yazılmış olanlar yerine gelmektedir.» 38 «Rab, işte burada iki kılıç var» dediler. O da onlara, «Yeter!» dedi.

    Sevgili Sacratus

    Yine güzel bir soru sormussun.Bilmem soruna yanit olabilir mi ama sana William Mc Donald’in Kutsal Kitap yorumundan oldugu gibi aktariyorum.

    22:35 Isa hizmetinin daha önceki bir döneminde ögrencilerini ellerinde en az sey bulunacak sekilde,kesesiz,torbasiz ve cariksiz olarak göndermisti.Gerek duyacaklari basit seyler onlara yetecekti.Gercekten öyle olmustu.Hic bir eksiklerinin olmadigini acikca itiraf ettiler.

    22:36 Ama artik Isa onlarin arasindan ayrilmak üzereydi; ve onlarin Isa’ya verdikleri hizmetlerinde yeni bir dönemecten gecmeleri gerekiyordu.Karsilarina artik, yoksulluk,aclik ve cesitli tehlikeler cikacak; bu yüzden gereksinim duyduklari seyleri karsilayabilmeleri icin bir takim isleri yapmalari gerekecekti.Artik her biri kesesini ve torbasini yanina almali; kilici olmayan da abasini satip kendisine bir kilic satin almaliydi.Peki Kurtarici ögrencilerine bir kilic satin almalarini söylerken ne demek istemisti? Isa onlarin kilici baskalarina karsi kullansinlar diye sahip olmalarini söylemis olamaz.Böyle bir sey O’nun su ögretisleriyle bagdasamaz:

    “Benim kralligim bu dünyadan degildir.Eger kralligim bu dünyadan olsaydi yandaslarim,Yahudilere teslim edilmemem icin savasirlardi.” (Yuhanna 18:36)

    “Kilic cekenlerin hepsi kilicla ölecek.” (Matta 26:52)

    “Düsmanlarinizi sevin.” (Matta 5:44)

    “Sag yanaginiza vurana sol yanaginizi da cevirin” (Matta 5:39; ayrica bkz.2.korintliler 10:4)

    Öyleyse Isa Mesih burada kilic demekle neyi kastediyordu acaba?

    1.Bazilari O’nun burada Tanri Söz’ü olan Ruh’un kilicindan söz ettigini söylüyorlar (Efesliler 6:17.Bu görüs dogru olabilir.Ama o zaman kese,torba ve giysinin de ruhsal kapsamda ele alinmasi gerekmektedir.

    2.Williams,Romalilar 13:4’ü göstererek kilicin,yönetimin adaleti saglayan gücü oldugunu söylüyor.

    3.Lange, kilicin düsmanlara karsi bir saldiri araci olmayip bir savunma araci oldugunu belirtiyor.Ne var ki Matta 5:39’daki sözler, kilicin salt savunma amaciyla bile olsa kullanilmamasini söylemektedir.

    4.Bazilari kilicin sadece vahsi hayvanlarin saldirilarina karsi bir savunma araci olarak kullanilabilecegini söylüyorlar.Bu görüs de dogru olabilir.

    22:37 Ögrencilerin yanlarina kese,torba ve kilic almalarinin nicin gerekli oldugunu simdi 37’nci ayet acikliyor.Rab bu noktaya kadar onlarin gececi gereksinmelerini karsilayarak yanlarinda bulunmustu.Cok yakin bir zaman sonra,Yesaya 53:12’deki peygamberlik sözünde bildirildigi gibi onlardan ayrilacakti.O’nunla olan seylerin bir sonu vardi; yani O’nun yeryüzündeki yasami ve hizmeti,suclularla bir sayilmasiyla son bulacakti.

    22:38 Ögrenciler,Rab’bi bütünüyle yanlis anlamislardi.Olasi herhangi bir sorunun üstesinden gelmeye yeterli olacagi düsüncesiyle Isa’nin önüne iki kilic cikardilar.Isa bu yönde süregelen konusmalari“yeter” diyerek bir sonuca bagladi.Onlar Isa’ya karsi gelebilecek herhangi bir düsmanca saldiriyi bu sekilde geri cevirebileceklerini sanmislardi.Oysa böyle bir düsünce,O’nun düsüncelerinden cok uzakti.

    TANRISEVGIDIR.png

    #35027
    Anonim
    Pasif

    @Kores 18273 wrote:

    Sevgili Sacratus

    Yine güzel bir soru sormussun.Bilmem soruna yanit olabilir mi ama sana William Mc Donald’in Kutsal Kitap yorumundan oldugu gibi aktariyorum.

    22:35 Isa hizmetinin daha önceki bir döneminde ögrencilerini ellerinde en az sey bulunacak sekilde,kesesiz,torbasiz ve cariksiz olarak göndermisti.Gerek duyacaklari basit seyler onlara yetecekti.Gercekten öyle olmustu.Hic bir eksiklerinin olmadigini acikca itiraf ettiler.

    22:36 Ama artik Isa onlarin arasindan ayrilmak üzereydi; ve onlarin Isa’ya verdikleri hizmetlerinde yeni bir dönemecten gecmeleri gerekiyordu.Karsilarina artik, yoksulluk,aclik ve cesitli tehlikeler cikacak; bu yüzden gereksinim duyduklari seyleri karsilayabilmeleri icin bir takim isleri yapmalari gerekecekti.Artik her biri kesesini ve torbasini yanina almali; kilici olmayan da abasini satip kendisine bir kilic satin almaliydi.Peki Kurtarici ögrencilerine bir kilic satin almalarini söylerken ne demek istemisti? Isa onlarin kilici baskalarina karsi kullansinlar diye sahip olmalarini söylemis olamaz.Böyle bir sey O’nun su ögretisleriyle bagdasamaz:

    “Benim kralligim bu dünyadan degildir.Eger kralligim bu dünyadan olsaydi yandaslarim,Yahudilere teslim edilmemem icin savasirlardi.” (Yuhanna 18:36)

    “Kilic cekenlerin hepsi kilicla ölecek.” (Matta 26:52)

    “Düsmanlarinizi sevin.” (Matta 5:44)

    “Sag yanaginiza vurana sol yanaginizi da cevirin” (Matta 5:39; ayrica bkz.2.korintliler 10:4)

    Öyleyse Isa Mesih burada kilic demekle neyi kastediyordu acaba?

    1.Bazilari O’nun burada Tanri Söz’ü olan Ruh’un kilicindan söz ettigini söylüyorlar (Efesliler 6:17.Bu görüs dogru olabilir.Ama o zaman kese,torba ve giysinin de ruhsal kapsamda ele alinmasi gerekmektedir.

    2.Williams,Romalilar 13:4’ü göstererek kilicin,yönetimin adaleti saglayan gücü oldugunu söylüyor.

    3.Lange, kilicin düsmanlara karsi bir saldiri araci olmayip bir savunma araci oldugunu belirtiyor.Ne var ki Matta 5:39’daki sözler, kilicin salt savunma amaciyla bile olsa kullanilmamasini söylemektedir.

    4.Bazilari kilicin sadece vahsi hayvanlarin saldirilarina karsi bir savunma araci olarak kullanilabilecegini söylüyorlar.Bu görüs de dogru olabilir.

    22:37 Ögrencilerin yanlarina kese,torba ve kilic almalarinin nicin gerekli oldugunu simdi 37’nci ayet acikliyor.Rab bu noktaya kadar onlarin gececi gereksinmelerini karsilayarak yanlarinda bulunmustu.Cok yakin bir zaman sonra,Yesaya 53:12’deki peygamberlik sözünde bildirildigi gibi onlardan ayrilacakti.O’nunla olan seylerin bir sonu vardi; yani O’nun yeryüzündeki yasami ve hizmeti,suclularla bir sayilmasiyla son bulacakti.

    22:38 Ögrenciler,Rab’bi bütünüyle yanlis anlamislardi.Olasi herhangi bir sorunun üstesinden gelmeye yeterli olacagi düsüncesiyle Isa’nin önüne iki kilic cikardilar.Isa bu yönde süregelen konusmalari“yeter” diyerek bir sonuca bagladi.Onlar Isa’ya karsi gelebilecek herhangi bir düsmanca saldiriyi bu sekilde geri cevirebileceklerini sanmislardi.Oysa böyle bir düsünce,O’nun düsüncelerinden cok uzakti.

    TANRISEVGIDIR.png

    Teşekkür ederim çok aydınlatıcıydı. :)

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 15)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.