Lanet – Bereketsizlik

  • Bu konu 2 izleyen ve 4 yanıt içeriyor.
5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Yazar
    Yazılar
  • #34393
    Anonim
    Pasif

    Bazı,kişilerin yaşamı hayal kırıklığı,hüzün ve hatta dramlarla doludur.Diğer taraftan, bazılarına bakıyoruz ufak tefek sorunlar dışında mutluluk ve esenlik hayatlarında göze çarpar.

    Siz,hiç bunu, kendi kendinize sordunuzmu..?
    Kendinize,bana neden böyle şeyler oluyor dedinizmi..?
    Yada benim ailemde, neden bunlar yaşanıyor diye,
    düşündünüzmü..?
    Sanki gözle görünmez, bazı güçler, hayatımızı etkiler gibi..!
    İşte bu güçler, İyilik ve kötülük olarak hayatımızda işlev görürler.

    Kutsal Kıtap bunlara bereket ve lanet adını verir.Bize bu güçlerin yararlı sonuçlarına kavuşmamız ve zararlı sonuçlarından kaçınmamız için yol gösterir.

    Lanetin, işlev gördüğünü,belli eden Belirtiler:

    *Zihinsel ve duyhusal çöküntüler.
    *Tekrarlanan Kronık hastalıklar( özellikle kalıtsal ise).
    *Kısırlık,çocuk düşürme ve aillede kopukluk.
    *Evliliğin çökmesi ve ailede kopukluk.
    *Sürekli, maddi yetersizlik.
    *Sık sık tekrarlanan,kazalar.
    *Doğal olmayan,zamansız ölümlerle yada intaharlarla dolu aile
    geçmişi.

    Bu sorunlardan yanlızca birinin,veya ikisinin varlığı bir lanetin varlığını kanıtlar.
    Kral süleyman lanetle ilgili olarak bir ilkeyi gözler, önüne serer.ve derki,
    Öteye beriye uçuşan serçe
    Ve kırlangıç gibi,
    Hak edilmemiş lanet,te tutmaz.
    Süleyman Özd 26:2
    O halde bir lanet altındaysak bunun nedenlerini araştırmalı ve bunu ortadan kaldırmalıyız.bunda tek, yardımcımız Kutsal Kıtaptır.

    Bereket konusunda bakın Kutsal Kıtabımız bize ne diyor..

    “Eyer Tanrınız Rab’bın sözünü dinler ve bügün size iletiğim bütün buyruklarına uyarsanız,Tanrınız Rab sizi yeryüzündeki bütün uluslardan üstün kılacaktır.Tanrınız Rab’bin sözünü dinlerseniz şu bereketler üzerinize gelecek ve sizinle olacak.
    Kette de tarladada kutsanaçaksınız.
    Rahminizin meyvesi kutsanacak.
    Toprağın ürünü,hayvanlarınızın dölü,sığırlarınız,buzağıları,sürülerinizin
    kuzuları bereketlı olacak.
    Sepetiniz ve hamur tekneniz bereketli olacak.
    İçeri girdiğinizde,dışarı çıktığınızda da kutsanacaksınız.
    Rab size saldıran düşmanlarınızı önünüzde bozguna uğratacak,onlar size bir yoldan saldıracak,ama önünüzden yedi yoldan kaçacaklar.
    Rab’bin buyruğu ile anbarlarınız dolacak.
    El attığınız her işte Rab sizi kutsayacak.
    Tanrınız Rab’bin buyruklarına uyar O’nun yollarında yürürseniz,Rab Ülkenize yagmuru zamanında yagdıracak ve bütün emeginizi verimli kılmak için göklerdeki zengin hazinesini açacaktır.”
    Yasanın tekrarı 28:1.2.3.5.6.7.8

    Bereketi almamız ve mutlu Kişisel Refahımız,huzurumuz için Tanrımız,ve Rab’bımızın koşularına uymamız gerekiyor,kısacası Rab’de olmak,Kutsal Kıtab,a uygun yaşamak RAB’bimizin ellerini üzerimizde hissetmemiz demektır.

    Gelelim LANET,e..
    Kendimize söylediğimiz sözler.veya ailemizdeki olumsuzluklar, karmaşa veya mutsuzluklar.
    Bunların korkutucu güçü nedir..?
    Bu sözler tıpkı bumeranlar gibi söyleyen kişiye geri dönüş mü yapar..?

    İSA MESİH, bu konuda bize ne diyor..neye işaret ediyor,dikkat etmemiz gereken nedir..?

    “Size şunu söyleyeyim,insanlar söyleyecekleri her boş söz için yarğı gününde hesap verecekler.Kendi sözlerinizle aklanacak,yine kendi sözlerinizle suçlu çıkarılacaksınız.”
    Matta 12:36.37.

    İSA MESİH burada düşünülmeden ,dikkatsizce söylenen sözlerden bahsediyor.

    “Ay aslında gerçekten,öyle söylemek istememiştim”
    “Tanrı senin cezanı versin.Aşşağılık,köpek,yontulmamış odun”

    (Ben bunu, hiç bir inanlıya,yakıştırmam ama ne yazıkki,bazen söz ağızdan çıkıyor.)
    Söz ağızdan çıkmıştır.olumsuzdur,negatıftır.bu yüzden sözün etkisi yukardaki “demek istememiştim”diyen kişiyi sorumluluktan kurtarmaz.
    Bu daha çok kötülüğü içeren, şiddet,küfür lanet sayılabilecek her sözü içerir.

    “Düştüyse tuzağa kendi sözlerinle,ağzının sözleriyle yakanandınsa,o kişinin eline düştün demektir.”
    Süleymanın Özd.6:2

    Başka neler mi diyoruz..?
    Yada İçimizden nelermi geçiyor..?

    *Zihinsel ve duygusal çöküntüler.
    “Beni deli ediyor”
    “Artık dayanacak halim kalmadıé
    “Ya bak şu halime,Ya bir günde sen ara.Düşündükçe
    çıldırıyorum”

    *Tekrarlanan Yada Kronık hastalıklar.(Kalıtsal ise).
    *Yanında bir hapşırsa,hemen hastalık kaparım”
    *Hastalıklı ve yorgun bir insanım”
    *Bu bela bizim ailede var.Sıradaki kişi benim.”
    *Bu tek böbrekle,nasıl yaşarım ya kötü bişey olursa.
    *Ya hastalanırsam,bana kim bakar.

    *Kısırlık,Çocuk düşürme yada olasılığı ve Kadın Hastalıkları.
    *Bir daha asla hamile kalmayacağım”
    *Ben LANETLİ olmalıyım.
    *Bunu da düşünecegim,ya hep böyle oluyor.”

    *Evliliğin Çökmesi ve Ailede Kopukluk.
    *Kocamın beni terk edecegini biliyorum.
    *Kocamın,başka bir kadın bulacagını her zaman,
    düşünmüştüm.
    *Ailemizde hep kedi köpek gibi kavga ederdik.
    *Ya çalışıyorum ,para benim değilmi ,istediğim şeye harçarım.
    *Beni, hizmetcisi gibi görüyor.gözleri hep alımlı kadınlarda.
    *Eve bakamıyor.nerden aldım bu adamı.Akılsızım tuhh senin
    beynine kızım,en güzel yıllarım boşa gitti,yıprattı beni.
    *Şu kayın validede şeytana papuçu ters giydirir,kadın yılan gibi,

    *Sürekli Maddi Yetersizlik.
    *İki yakam bir araya gelmiyor.Babanda böyleydi.
    *İstediğini,adam elde ediyor.Nefret ediyorum bu tiplerden.
    *Çalış çalış bu ne bereketsizlik.
    *Çalıştık, bunca zaman ne sahibi olduk,dertten başka.
    *Ne nalet adamım elime aldığım elimde kalıyor.

    *Sık tekrarlanan kazalar.
    *Bu bildim bileli bana hep oluyor.
    *İlerde bir bela olacagını biliyordum.
    *Ben zaten sakar adamın tekıyım.

    *Doğal olmayan,zamansız ölüm yada intiharlar.
    *Yaşamamın ne faydası var..?
    *Ben zaten ölmüşüm.
    *Böyle yaşayacagıma ölürüm daha iyi,kime ne hayrım var.
    *Bu dünyada kimsenin, umrunda değilim.fazlalığım ben.

    İnanlıların kendilerine okudukları lanet için herhangi bir koruma söz konusu değildir.İnanlıların kaynağını bilmeden kendi üzerlerine getirdikleri sıkıntılar,kendi haklarındakı olumsuz sözler,kendilerine bereketin kapılarını kapar ve lanetlere kapı açar.

    Bütün bu şekil düşünceler ve konuşmalar ile insanlar aslında Kötü enerji dediğimiz Ruhlara davetiye çıkarırlar…Peki ÇÖZÜM nedir..?

    Yukardaki sözler yada düşünceler yada buna benzer şeyler söylenmiş olabilir.Durum buysa cesaretimizi yitirmeden, kendimizi Rab’bin önüne getirip Tövbe etmeli söylediğimiz her kötü söz ve düşünceden geçmişimizdeki bize bulaşmış bir LANET.ten ötürü bunları reddetmeli ve düşüncelerimizi degiştirmek içim Rab’den yardım dilemeli,ve Tüm Lanet ve kötülükleri İSA MESİH, in adını söyleyerek kendimizi özgür kılmalıyız.
    Kısacası:
    *Tövbe et,
    *İSA MESİH’in adıyla reddet,
    *RAB İSA MESİH Yardım etmesi için cağır.DUA et Kötü düşünceyi, Degiştir.
    İmanla atılan bu üç adım bizleri,her tür tuzaklardan özgür kılar.

    RAB’den kork,kötülükten uzak dur.
    Böylece bedenin saglık
    Ve ferahlık bulur.
    Mezmur 3:7.8

    Ya RAB, sen kötülerin yolunun, zifiri karanlık, olduğunu söylüyorsun.Bizleri kötülerle bir araya getirme,yolumuzu şafak ışığı gibi aydınlat Yüce adınla AMİN

    #26752
    Anonim
    Pasif

    Lanet – Bereketsizlik NEDIR??

    #34394
    Anonim
    Pasif

    Bereket ve lanet konusu derin bir konudur… Üzerine hassasiyetle eğilinmesi gerekir, zira berekete ulaşmak ve lanetten kaçmak için insan nefsi güvensizlik ve korkuları atmosferinde Tanrı ile ilişkiyi bir vesveseye indirgeyebilir. Bu sık görülen bir şeydir dini ortamlarda. İnsanlar iyiliği korkudan, bir kurala uyarmış gibi işlemeye başlarlar ama bu davranışın ardında bir ‘ben’ uğraşısı vardır ki… Tanrı’nın isteğinin tam tersidir. Sofuluk, mütaasıplık vesvesenin insanın hayatına derin olarak nüfuz etmiş şeklidir. Ondandır ki dindarların bir çoğunda (hangi dine mensup olurlarsa olsunlar) olumsuz anlamda bir arıtılmışlık, kuruluk, gözlemlenir. Dine karşı başkaldırmışların başlıca öne sürdükleri gerekçelerden biridir bu zaten. Sartr mesela ‘dindarların beni inandıramayışları kendilerinde sevinç göremediğimden’ der. İşte bu bir yönüyle doğru olan saptama hep bu Tanrı ile alakayı bencilce bir alış verişe çevirme olayına işaret eder.

    Bereket ve lanet insanın ruhunun derinliklerinde bir yerde bir şeyi düğümlü veya çözük bulundurması ile ilişkilidir. Lanet Tanrı tarafından varolması istenen bir şeyi şiddet ve zorla yok etmeye çalışmanın veya yine Tanrı tarafından yok olması istenen bir şeyi diri tutmaya çabalamanın sonucudur. Bereket de bunun tam aksidir elbette. Hayatın her alanında Tanrı’nın arzusunun yerine gelmesinde her tür yolu açık bulundurmanın sonucudur. Tabi, bu insanın ruhunun derinliğindeki eylemler öyle yerleşirler ki insanın hayatına, bir yerden sonra kendisi de farkında olamaz bu tür durumların kendisindeki varlığından. İşte orda bu konularda çok tecrübeli bir mürşide gerek duyulabilir. Bazen doğrudan, Tanrı’dan, insan aydınlanır, görür bu düğümlenmelerin nerelerde olduğunu bazen ise Tanrı bir mürşid düşürür insanın yoluna.

    Hayat bir okuldur… Birilerinin hayatlarındaki güçlükler ille de Tanrı ile aralarının bozuk olduğuna işaret değildir. ‘Tanrı sevdiğini oyalar, eğitsin diye’, Kitab-ı Mukaddes’de denildiği gibi. İşte bu yüzden insanların hayatlarında refah veya cefa olup olmadığından Tanrı katındaki durumları ile ilgili kanılara varmak manevi açıdan çok riskli ve tehlikelidir. Zaten yargı biz insanların meselesi değildir neticede. Yargı Tanrı’ya aittir. O’nun işini O’na bırakmak en iyisi neticede.

    Eski rahip çöl zahitlerinin hikayelerinden birinde ermişliğe varmış mürşid dede bir müridini bir kadınla yakalar… hiç bozulmaz, alır bir battaniyeyi üzerlerini örter, ‘çocuklar üşüyeceksiniz’ der. Sonradan bunu öğrenen öbür müridler ‘dede’ derler ‘bu yaptıkları günah değil mi’… Dede cevap verir: ‘Evlatlar, madem ki Tanrı’nın kendisi bunu yapmalarına izin veriyor, üzerlerine ateş düşürüp yakmıyor, bana söz mü düşer’… :-)

    Yanlış anlaşılmasın, Saba kardeşimizin yazdıklarına genel bir açıdan katılıyorum ama onun bunun Tanrı ile ilişkisi konusunda yargılarda bulunmamıza sebep olmasın bu tür düşünceler. İnsanların kalplerinde nelerin oynandığını bir tek Yaradan bilir neticede. Ondan değerlendirmelerimizde çok ama çok dikkatli olmamız gerekir. Yargı Tanrı’nın, sözün kısası…

    #34398
    Anonim
    Pasif

    Viran Dede kardeş,lanet ve bereketsizlik konusunun ağır ve dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunu söylüyorsunuz.Tamamen size bu konuda katılıyorum.Bu nedenle genelde insanlar bu gibi ciddi konularda paylaşmaktan sakınıyorlar..!
    Diyorsunuzki “insanlar iyiliği, korkudan bir kurala uyarmış gibi işlemeye başlarlar ( hangi dinden olursa olsun).”
    Sizin bu görüşünüz, kişinin kurtuluşa kendi çabası ile kavuşma anlayışıdır.Fakat ben paylaşımımı tamamen Kutsal Kitap bakış açısıyla yaptım.
    Korku ile yapılan iyiliğin Hristiyan görüşünde yeri yoktur.Biz Hristiyanlar Tanrının egemenliğine yaptığımız iyiliklerle değil Rab’bin lütfu ile giriyoruz.(diğer dinlerin kurtuluş ideolojisi beni ilgilendirmiyor).
    Bizler yaptığımız iyi işleri de Tanrı korkusu ile değil Tanrı Sevgisi ile yapıyoruz, çünkü:

    ” Tanrı sevgidir.Sevgide yaşayan Tanrı’da yaşar.”
    1.Yuhanna.4:16

    Yine yazınızda felsefeci Sartr:” Dindarların beni inandıramayışları, kendilerinde sevinç göremediğimdendir.” sözünü örnek vermişsiniz.Ben genelde felsefecilerin din hakkındaki görüşlerine katılmıyorum.İnancım tamamen Tanrı sözü olan Kutsal Kitaptır.
    Bende size çok sevdiğim bir küçük cümle yazayım.
    Yere bakma düşersin.
    İnsana bakma şaşarsın.
    MESİH’e bak çoşarsın.
    Keşke felsefeci Sartr da Rab İsa Mesih’e baksaydı,din adamlarına bakacağına. !
    Sizin zina yapan öğrencisinin üstünü örten dede, bu konuda diğer öğrencileri zina,ya teşvik etmezmi ?
    Bizim, inancımız da RAB İSA MESİH diyorki:

    “Zina etmeyeceksin dendiğini duydunuz”
    Matta.5:27

    Ben bereket ve lanet derken ” denenmelerden” bahsetmedim.Denenme daha farklı bir Kutsal Kitap konusudur.
    Ben yazımda şeytan dan gelen düşüncelerden ve lanet’ten bahsettim.

    ” Bu dünyanın gidişine havadaki hükümdarlığın egemenine,
    Yani söz dinlemeyen insanlarda şimdi etkin olan ruh’a
    uymaktaydınız.”
    Efesliler.2:2

    Yani düşüncelerimize ve benliğimize eğemen olmaya çalışan, şeytan ve hizmetkarlarından bahsettim.

    Viran Dede kardeş diyorsunuz ki ” …Onun bunun Tanrı ile ilişkisi konusunda yargılarda bulunmamıza sebep olmasın bu tür düşünceler, insanların kalplerinde nelerin oynadığını bir tek yaradan bilir.”

    ” Tanrı’nın bize lütfettiklerini bilelim diye, bu dünyanın
    ruhunu değil,Tanrı’dan gelen Ruh’u aldık.Ruhsal kişilere ruhsal gerçekleri açıklarken,Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin ögrettiği sözlerle değil,Ruh”un ögrettiği sözlerle bildiririz”
    1 Korintliler 2:12.13

    Tabiki ben insanların kalplerinde ne olup bittiğini bilemem.Bunu sadece Rab bilir.
    Fakat insanların Rab’be ait olup olmadıklarını, Tanrı’da ki yaşamını “Ruh’un Meyvelerine” bakarak görebiliriz. Kötü ağaç iyi meyve,iyi ağaçta kötü meyve vermez.
    Viran dede Kardeş;
    Şeytanın Tanrı halkına karşı kullandığı en büyük silahlardan biride
    kötü düşünceler ve Lanetlerdir ki Ben yazdığım yazıda bunlarla nasıl başa çıkılır ve savaşılır bundan bahsettim.

    RAB’bim İSA MESİH,in bereket ve kutsaması tüm kardeşlerimle ve sizle beraber olsun.AMİN

    #34404
    Anonim
    Pasif

    ‘Sizin zina yapan öğrencisinin üstünü örten dede, bu konuda diğer öğrencileri zina,ya teşvik etmezmi?’

    Etmez… merak etmeyin. Tam tersi olur… :-))) İnsanı kendiyle hesaplaşmaya, uyandırmaya iteleyen en keskin durum yargısızlıktır, aftır. Yargı, eleştiri ve ceza olsa olsa insanı dıştan korku vasıtasıyla sindirir, büzer ama insanın içi değişmez. Oysa maksat İncil’deki ‘bardak’ misali gibi içten temizlenmektir. Yoksa yine Hz. İsa’nın söylemiş olduğu gibi insan dıştan süslü içten çürümüşlüklerle dolu mezara benzer sadece.

    Hatırlarsınız belki o Viktor Hugo’nun ‘Sefiller’indeki olayı… Hapisten çıkmış romanın kahramanı kendisine barınak sağlamış papazın evindeki şamdanları çalar… kaçarken yakalandığında polisler papaza götürürler adamı, bunlar sizden çalıntı mı diye sorarlar, papaz da ‘yok hayır, ben bunları kendisine hediye etmiştim’ der. İşte bu olay romanın kahramanının hayatının kökten değiştiği noktadır. Hugo anlamış işin aslını, ondan bu bunca hikmetli olaya dayandırmış tüm romanını.

    Hz. İsa zina işlediğinden recme uğrayacak kadını kurtardığında zinaya teşvik etmemiştir elbet… tam tersi olmuştur.

    Rab sizi de bereketlendirsin… iyilikler, sevgiler…

5 yazı görüntüleniyor - 1 ile 5 arası (toplam 5)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.