Kurandaki sureler acıklarsanız sevınırım …Sizin goruslerınız nelerdır ?

  • Bu konu 7 izleyen ve 14 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 15)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27345
    Anonim
    Pasif

    Öncelıkle burada sız haksızsınız Incıl yanlıs vs demek ıcın olmadıgımı bılmenızı ıstıyorum oncekı mesajlarımdan da anlarsınız bunu fakat ıkı dını de arastırıyorum arasında kaldım gıbı ıkı dının fakat benı Islamda tutan en onemlı 3 bılımsel ayetı yazıyorum bu 3 une acıklama getırırsenız sevırınım

    1-Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

    20. yüzyılın başlarında evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı.

    2-Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (Enbiya Suresi, 33)

    Güneş, Solar Apex adı verilen bir yörünge boyunca Vega Yıldızı doğrultusunda saatte 720.000 km’lik muazzam bir hızla hareket etmektedir

    3-Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler… (Neml Suresi, 88)

    İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı, yeryüzündeki kıtaların Dünya’nın ilk dönemlerinde birarada bulunduklarını, daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.

    yazılar alıntıdır

    acıklamaklarınızı beklıyorum sagolunuz

    #36189
    Anonim
    Pasif

    Bunların hepsi Tevrat ve Incilden alınmıştır.Bizim Kutsal Kitabımızda da yazmaktadır.

    #36195
    Anonim
    Pasif

    Incilden ayetlerle açıklarsaniz sevinirim bu başlık benim için onemli başka yorumu olan varsa bekliyorum sağolun

    #36194
    Anonim
    Pasif

    @neslihan 20886 wrote:

    Incilden ayetlerle açıklarsaniz sevinirim bu başlık benim için onemli başka yorumu olan varsa bekliyorum sağolun

    Rabbi İsa’yı seven her can ona benzer onun gibi kırmaz –dökmez bağırmaz.Lanet etmez, kin tutmaz, hesaplaşmaz.Aynısını sana yapacağım demez.Hep uzlaşı arar alçakgönüllüdür.İnsan kardeşine iyilik yapmak için fırsat arar.Hep esenliği arzular evde , mahallede ,işyerinde.Sadece kendi inancında olanlar için değil tüm insanlık için dua eder. Tıpkı rabbi İsa gibi esenlik aşığı olur.Kargaşa olan yerde bulunduğunda huzur olsun diye çabalar.En güzel sözleri söyler.Dünyayı cennete çevirmenin tek yolunun düşmanını sevmekle mümkün olacağını bilir.İnan kardeşim rabbi tanıdıktan sonra yukarıda yazdığım satırlar bende gerçekleşti.Olmaz diyordum.Asla düşmanımı sevmem. Rab Kişiliğimi aldı -bambaşka bir kişilik verdi.İnsan kardeşimi sevmememin dehşetini hissettirdi.Aynı zamanda şeytanın ne kadar acımasız korkunç bir varlık olduğunu gör uyan dedi.Yüreğime aldığım bir tek sevgisizliğin dahi ne kadar korkunç olduğunu, şeytanı ne kadar mutlu ettiğini bilmemi söyledi.Önceleri şeytanı çok sevindirdim.Artık sevindirmiyorum .Oyunlarını biliyorum şeytan diyorum.Rabbin sözleriyle ve ruhuyla onu yenmenin şimdi keyfini sürüyorum.Ben kazandım iblis kaybetti.Bundan eminimki bu durum cennete sevinç-cehennemde üzüntüyle karşılandı.Sevmeyen her insan- inanın şeytanı sevince boğuyor.Seven her insanda onu hüsrana uğratıyor.Kardeşim senden tek ricam sev –İsa’dan o gücü iste söz verdiği gibi düşmanını dahi sevebilme gücünü sana kesinlikle verecektir.Emin ol ki o bizim gibi değil -asla yalan söylemez .Sözünün sahibidir.Verdiği sözü mutlaka yerine getirir.
    Unutmaki Onun Adı Esenlik Rabbidir.

    #36193
    Anonim
    Pasif

    Duygularınla Isa ya bağlandığını anlıyorum ama bu ayetlere vereceğiniz cevapları merak ediyorum yorum lütfen

    #36198
    Anonim
    Pasif

    @neslihan 20860 wrote:

    Öncelıkle burada sız haksızsınız Incıl yanlıs vs demek ıcın olmadıgımı bılmenızı ıstıyorum oncekı mesajlarımdan da anlarsınız bunu fakat ıkı dını de arastırıyorum arasında kaldım gıbı ıkı dının fakat benı Islamda tutan en onemlı 3 bılımsel ayetı yazıyorum bu 3 une acıklama getırırsenız sevırınım

    1-Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

    20. yüzyılın başlarında evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı.

    2-Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (Enbiya Suresi, 33)

    Güneş, Solar Apex adı verilen bir yörünge boyunca Vega Yıldızı doğrultusunda saatte 720.000 km’lik muazzam bir hızla hareket etmektedir

    3-Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler… (Neml Suresi, 88)

    İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı, yeryüzündeki kıtaların Dünya’nın ilk dönemlerinde birarada bulunduklarını, daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.

    yazılar alıntıdır

    acıklamaklarınızı beklıyorum sagolunuz

    Sevgili Neslihan,

    Sorularınıza yanıt vermeye çalışacağım, araştırmalarınızı sürdürmeniz memnuniyet verici. Yüzlerce benzer mucize veya doğa üstü iddianın tümü boş çıktı. Ama şimdi onları burada sıralarsak, koskoca bir kitap yazmamız gerekecek. Yine de, bu sitede, böyle söylemler bazen ele alınmıştır.

    1)1-Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) 20. yüzyılın başlarında evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı.

    cevap: “O’dur (Tanrı’dır) tek başına gökleri geren” (Eyüp 9:8) – İ.Ö:1500 yıllarında yazılmıştır.
    “Gökleri bir çadır gibi geren Sensin (Ya Rab)” (Mezmur 104:1-4) – İ.Ö 1000 yıllarında.
    “Gökleri perde gibi geren, oturmak için çadır gibi kuran Rab’dir” (Yeşaya 40:22) – İ.Ö: 700 yıllarında
    Ve daha bunun gibi onlarca ayet var Tevrat ve Zeburda.

    2-Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O’dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (Enbiya Suresi, 33)
    Güneş, Solar Apex adı verilen bir yörünge boyunca Vega Yıldızı doğrultusunda saatte 720.000 km’lik muazzam bir hızla hareket etmektedir

    Cevap: Kuran, baştan sona, bütün ayetlerinde, güneşin dünya etrafında döndüğünü sanıyor. Burda bahsettiği yörünge de odur. Solar Apex’le hiçbir ilgisi yoktur. Sadece, gözle öyle göründüğü, yani güneşin dünya etrafında dönmekte olduğu görünüşünden dolayı bu ayet vardır. Bu bariz hata, her ilgili ayette olduğu gibi; diğer bazı ayetlerde de, gülünç ve ‘çok cahilce’ bir noktaya erişmektedir. Örneğin:

    “Zülkarneyn batıya doğru bir yol tuttu. Nihayet Batıya ulaştığında, güneşi kara bir balçıkta batar vaziyette buldu. Orda da yerli bir halk bulunuyordu” (Kehf 85,86)
    “Zülkarneyn yine bir yol tuttu. Güneşin doğduğu yere varınca, onun, kendilerini sıcaktan koruyacak bir siper nasip etmediğimiz bir halk üzerine doğduğunu gördü” (Kehf 89,90)

    E şimdi gel de gülme bunlara. Güneş batarken, o kadar sıcak değil ya! Battığı bataklık halkının sıcaktan şikâyetleri yoktu. Ama güneş doğduğunda sıcak olur ya, zavvallı halk, korunmasız kalmıştı. İşte Kuran bilgisi bu kadar. Başka bir yerde de (Kuran 67:5 ve 37:6-8’de), gökteki yıldızların, Şeytan’a fırlatmak için yapılmış Füzeler (mermiler) olduğu söyleniyor. Yani ‘Düşen Yıldız’ dediğimiz meteorları, Şeytan’a atılan füzeler sanmış.

    3-Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler… (Neml Suresi, 88)
    İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı, yeryüzündeki kıtaların Dünya’nın ilk dönemlerinde birarada bulunduklarını, daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.

    Cevap:”Ever’in iki oğlu oldu. Birinin adı Pelek’ti (Bölünme anlamına gelir); çünkü yeryüzü, onun yaşadığı dönemde bölündü” (Yaratılış 10:25) Bu, bu ayetin tam tercümesidir. Kıtaların bölünmesi, Tufandan sonra olmuştur. Yani bu olay, Kuran’dan 2100 yıl evvel yazılmıştır. Ama, onların hâlâ bulutlar gibi sürüklenmekte olduğu düşüncesi, çok hatalıdır.

    Tevrat’tan mucizevi bir ayet de ben söyliyeyim: “O, boşluğun üzerine kuzey göklerini yayar, HİÇLİĞİN üzerine dünyayı asar” (Eyüp 26:7) – 3500 yıl kadar önce söylenmiştir.

    Umarım yardımcı olabilmişimdir. Saygılar.

    #36199
    Anonim
    Pasif

    Tevrat’tan mucizevi bir ayet de ben söyliyeyim: “O, boşluğun üzerine kuzey göklerini yayar, HİÇLİĞİN üzerine dünyayı asar” (Eyüp 26:7) – 3500 yıl kadar önce söylenmiştir.

    cok guzel bır ayetmıs gercekten
    ama tam anlamadım :) yanı gokte aasılı olarak uzayda duruyor mu denılıyor ??

    bu 3 ayet tam olarak bılımsellıgını yıtırdı ama sıze en onemlı bır sorum daha var o zamanda TEVRATA NASIL ulasmıs Arap yarımadasındakı bırı ?

    #36200
    Anonim
    Pasif

    EVET SON OLARAK BU AYETLERI ACIKLARSANIZ SUPER OLACAK BUNLAR GERCEKTEN COK SASIRTICI AYETLER

    1


    Kur’an-ı Kerim’de yer alan Kamer(Ay) suresinde gelecekte Ay’a gidileceğine dair işaretler yer almaktadır. Kamer kelimesinin Türkçe’deki karşılığı Ay’dır.

    “Ay” isimli bu sureden Kur’an’ın sonuna kadar tam 1389 ayet geçer. Hicri takvimde 1389 yılı, Miladi takvime göre 1969 yılına denk gelmektedir, bu da Ay’a çıkış tarihidir. (Hicri 1389=Miladi 1969)

    2


    Ozon kelimesi Arapça’da, Türkçe’de ve diğer tüm yabancı dillerde hemen hemen aynı şekilde okunup yazılır. Ozon kelimesini oluşturan O-Z-O-N harfleri 72:6 numaralı ayette geçmektedir. Üstelik bu ayetten sonraki ayetlerde “Gökyüzünün koruyucusu (bekçisi)” ifadesi kullanılıyor. Aslında bu ifade ozon tabakası için de çok yerinde ve doğru bir tanımlamadır. Çünkü ozon gökyüzündeki koruyucu tabakadır ve dünyayı tehlikeli güneş ışınlarından korur.

    Halbuki Kuran’ın indirildiği 7.yüzyılda kimse ozon tabakasından haberdar değildi

    3


    Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. (Rahman Suresi, 19-20)

    Birbirine açılan fakat suları kesinlikle birbiriyle karışmayan denizlerin ayette bildirilen bu özelliği, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. “Yüzey gerilimi” adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller.
    Elbette ki insanların, fizikten, yüzey geriliminden, okyanus biliminden haberdar olmadıkları bir devirde bu gerçeğin Kuran’da bildirilmiş olması son derece dikkat çekici bir durumdur.

    4


    Daha önceki örneklerimizde “Arı” suresinin Kuran’da 16. sure olduğunu ve Arı’nın kromozom sayısının da 16 olduğunu belirtmiştik

    5


    dişil kelimeler KURAN’IN TÜMÜNDE en çok Nisa suresi 23.ayette geçmektedir. Dolayısıyla ayetin numarası olan 23 sayısıyla kadınlardaki 23.kromozom çiftine işaret edildiğini düşünüyoruz.

    6


    Güneş(Şems) suresindeki tüm ayetler hidrojen(H) ve helyum’un(HE) simgesiyle bitmektedir ve dolayısıyla Kur’an Güneş’in hidrojen ve helyum’dan oluştuğuna 14 asır öncesinden işaret etmektedir.

    7


    Nötron kelimesini oluşturan harfler tüm Kur’an-ı Kerim’de baştan sona sadece iki ayette geçiyor. Bunlardan birisi 18:39 nolu ayettir (Nötron Kütlesi=1839 me) Gördüğünüz gibi hem Nötron ismine hemde ayet numarasıyla nötronun ağırlığına açıkça işaret edilmektedir

    8


    Kur’an’da toplam 13 defa “Kara (berr, yabas)” ifadesi geçmektedir. “Deniz (bahr)” kelimesi ise 32 defa

    geçmektedir. Yani deniz oranı 32/45, kara oranı ise 13/45 olarak verilmektedir. Yüzdelere çevirdiğimizde deniz oranı yüzde 71, kara oranı ise yüzde 29 çıkmaktadır

    9


    Mutlaka onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını kesecekler ve yine mutlaka onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler…” (Nisa Suresi 119.ayet)

    Az önce tarihteki ilk 2.nesil kopyalamaların hayvanların kulakları kesilerek alınan hücrelerle gerçekleştirildiğini vurgulamıştık.

    10


    Kuran’da insanın anne karnında üç aşamalı bir yaratılışla yaratıldığı bildirilmektedir:

    … Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır…(Zümer Suresi, 6)

    OZELLIKLE 10 NUMARA COK SASIRTICI

    YORUMLARINIZI BEKLIYORUM
    SAGOLUNUZ

    #36201
    Anonim
    Pasif

    1. Ayın eş anlamlısı arapça da sadece kamer mi, neden sadece kamer sayılıyor. Herhalde sayıyı tutturmak için. Ayrıca bu sayının doğruluğu nasıl kesin olur. İstedikleri zaman anlamlı kılmak için ayeti kelimeler ekleniyor, ve yine tekrar ediyorum ay kelimesinin eş anlamlıları da alınıp da sayılmış mı…Çok zorlama tespitler bunlar. Hele ki kuranın nasıl bir araya getirilip, kitap hline dönüştüğü düşünülürse.
    2. 72. Sure cin suresidir. Ve orda bahsedilen bekçi kesinlikle ozon değildir, yıldızlar, gezegenler ve cinlerin bekçi olduğunu ileri sürüyor. Bir tek bekçiden de bahsetmiyor.

    1, 2. (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”

    3. “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”

    4. “Demek bizim beyinsiz olanımız Allah hakkında doğruluktan uzak sözler söylüyormuş.”

    5. “Şüphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.”

    6. “Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.”

    7. “Gerçekten onlar da, sizin sandığınız gibi, Allah’ın hiç kimseyi öldükten sonra tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı.”

    8. “Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.”

    O dediğiniz anlam burda yok. Yine ozon kelimesinin sadece burda çıkmış oduğuna inanmıyorum, olsa bile anlamsız benim için. Bu surenin başında da ifade edildiği gibi bu kuran cinlerin kabul ettiği bir kitap. Bize göre iyi cin yoktur. Cin cindir. Yni düşmüş, şeytana hizmet eden, Rabbe karşı savaşan meleklerdir. Ta bştan beri söylediğimiz, islam Tanrı’dan değildir ama şeytanın ve düşmüş meleklerin muhammedi etkileyip bize ilettiği, Rabbe karşı savaşmk için oluşturulan bir sahte dindir.

    3.Devamında yer alan bu ayetler de ilginç değil mi, gemiler de nimet!?.. Buna siz ne dersiniz.

    24. Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O’nundur.

    25. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

    4. Yorumsuz.
    5. Neden en çok geçen sure alınıyor, tümü sayılmıyor. Neye göre çoğunluk, neye göre tüm kelimeler sayılıyor. Sayıyı tutturmk için değil mi?:..

    Ve diğer sorularınız, kusura bkmayın ama çok zorlama yöntelerle bulunmuş, ortaya çıkarılmış söylemler. Kuran bu sure sırasıyla, hatta ayet sırasıyla bile gelmedi. Muhammed’den çok sonra, 3. halife zamanında kitap haline getirildi.Bazı ayetler eksik, belki bazı sureler bile eksik. Şu anda okuduğunuz kuranda ki sure ve ayet sırası orjinal değildir. Dolayısıyla gerçekten ilahi bir işaret demek için orjinaline bakmak gerekir ki o da elde yok. O çıkarılan sayılar, örneğin nötronun kütle ağırlığı (bu arada çok komik, neden ikinci yerde geçen ayet numarası alınmıyor, onun ne eksiği var) Sözde 18:39 da yazar, ama muhammed e sözde inmiş olan kuranda, orjinal sırada orda değildi bile. Belki 40. sureydi, bilmiyorum. Ama bildiğim ve emin olduğum birşey var, o da kuran şu an yer alan sure sıralaması orjinal iniş sırasıyla aynı değildir. Neden bu araştırmaları yapan insanlar surelerin ve ayetlerin iniş sırasına göre çalışma yapmıyor merak ediyorum doğrusu.

    Ve Çok daha önemlisi, cin suresinde de açıkça söylenen, kuranın cinler tarafından onaylandığı ve kabul edildiğidir. Bu benim için yeterlidir. İsterse kuran en büyük mucizeleri barındırsın, ister şimdi bir melek inip dünyaya kuranı doğrulasın, ona dayanarak mucize yapsın gözümünönünde , hiç bir değeri yoktur. Çünkü biliyorum ki, bu kitap Rabbe düşman olan şeytan tarafından onaylanan bir kitaptır. Bu nedenle benden uzak olsun. Ve unutmayın, şeytan abbin en güçlü meleklerinden biriydi, ve onun mucize yapma gücü vardır. Hem de büyük mucizeler. Ama sıfırdır, çünkü Rabbin düşmanıdır. Ama islama göre yine şeytan düşmüş bir melek değildir zaten, insanları denemek için bizzat Allah tarafından görevlendirilen bir melektir, ona hizmet eder. İşte bu da Kutsal Kitabımıza taban taban zıttır. Rab her şeyi, her mucizeyi snayın diyor. Bu nedenle evet bir mucize olabilir (bu sizin yazdığınız 10 iddia kesinlikle mucize kabul edilemez benim için, çok zayıf iddialar, öyle ki bazen komik de olabiliyor çözüm mantığı) ama biliyorum ki Rabbin düşmüş melekleri de, düşmüş olmalarına rağmen güçleri aynıdır ve mucize yapabilecek güçtedirler, hiç önemli değil. O mucize beni etkilemez, Çünkü onu yapan Rabbime ait değil. Rab sizi aydınlatsın. Gerçek mucize arıyorsanız, böyle kelimeler arasına hiç gizlenmeden, açıkça söz edilen gerçek mucizleri bulmak için Kutsal Kitabımızı okuyunuz. Bunlar safsatadan öteye gitmeyen söylemler çünkü, ama Kutsal Kitapda dünya, evren, insanlık tarihi hakkında açıkça gerçekler bahsedilmektedir. Öyle ki kıtaların ne zaman oluştuğunu bile biliyoruz. Kuran ise hala dünyanın dümdüz tepsi gibi oduğunu iddia ediyor. Ne muzice içeriyor ama değil mi, ömer çelakıl buna ne diyor çok merak ediyorum.

    Yere ve onu yayıp dümdüz yapana ant içerimki… (şems, 6 )

    #29117
    Anonim
    Pasif

    Bu ayetler ve açıklamalar alıntı benim düşüncelerim değil ama mucizevi geldi açıklamanız için sağolun başka yorumlarda gelirse faydalı olacaktır tekrar sağolun

    #29118
    Anonim
    Pasif

    arkadaşlar, Budistleri bilir misiniz? geçen sene bir Budist rahip aylarca yemek yemedi ve ölmedi. bu kimileri için bir mucizedir.

    Incil’de uyarılıyoruz. Yalancı peygamberler çıkacak, mucizeler yapacaklar.Sizi yolunuzdan çevirmeye çalışacaklar deniyor..

    Ayrıca söylediğimiz gibi yazanlardan çoğu Bizim kitaplarımızdan alıntıdır.


    İsa tapınaktan çıkıp giderken, öğrencileri, tapınağın binalarını Ona göstermek için yanına geldiler.İsa onlara, “Bütün bunları görüyor musunuz?” dedi. “Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” İsa, Zeytin Dağında otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. “Söyle bize” dediler, “Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?” İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sakın kimse sizi saptırmasın! Birçokları, ‘Mesih benim’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. “O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.

    “Peygamber Danielin sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman -okuyan anlasın- Yahudiyede bulunanlar dağlara kaçsın. Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Gününe rastlamasın. Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır. O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak. Eğer o zaman biri size, ‘İşte Mesih burada’, ya da ‘İşte şurada’ derse, inanmayın. Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar. İşte size önceden söylüyorum. “Bunun için size, ‘İşte Mesih çölde’ derlerse gitmeyin. ‘Bakın, iç odalarda’ derlerse inanmayın. Çünkü İnsanoğlunun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır. “Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek. “O günlerin sıkıntısından hemen sonra, ‘Güneş kararacak, Ay ışık vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.’ “O zaman İnsanoğlunun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlunun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler Onun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacaklar.

    “İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır. Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak. Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”

    “O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Babadan başka kimse bilmez. Nuhun günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlunun gelişinde de öyle olacak. Nuhun gemiye bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Tufan gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlunun gelişi de öyle olacak. O gün tarlada bulunan iki kişiden biri alınacak, biri bırakılacak. Değirmende buğday öğüten iki kadından biri alınacak, biri bırakılacak. “Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbinizin geleceği günü bilemezsiniz.

    Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez. Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir. “Efendinin, hizmetkârlarına vaktinde yiyecek vermek için başlarına atadığı güvenilir ve akıllı köle kimdir? Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne mutlu! Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak. Ama o köle kötü olur da içinden, ‘Efendim gecikiyor’ der ve öteki köleleri dövmeye başlarsa, sarhoşlarla birlikte yiyip içerse, efendisi, onun beklemediği günde, ummadığı saatte gelecek, onu şiddetle cezalandırıp ikiyüzlülerle bir tutacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.”

    İncil, Matta 24.Bölüm

    #36202
    Anonim
    Pasif

    @neslihan 20896 wrote:

    Tevrat’tan mucizevi bir ayet de ben söyliyeyim: “O, boşluğun üzerine kuzey göklerini yayar, HİÇLİĞİN üzerine dünyayı asar” (Eyüp 26:7) – 3500 yıl kadar önce söylenmiştir.

    cok guzel bır ayetmıs gercekten
    ama tam anlamadım :) yanı gokte aasılı olarak uzayda duruyor mu denılıyor ??

    bu 3 ayet tam olarak bılımsellıgını yıtırdı ama sıze en onemlı bır sorum daha var o zamanda TEVRATA NASIL ulasmıs Arap yarımadasındakı bırı ?

    Sevgili Neslihan, araştırmaların gerçekten beni memnun kılarken, aynı zamanda acaba….! diyorum kendi kendime..
    Lütfen yanlış anlama ama sanki forumdaki kardeşlerimizi sınar gibi bir durum seziyorum.. belkide ön yargılıyımdır bilemiyorum..
    Çünkü araştırdığını söylüyorsun.. iki din arasında kaldığını söylüyorsun.. ama sadece Kur’andan ayetler soruyorsun.. İncil ve Tevrat’ın bütünü Kutsal Kitap’tan seçsen sorularını sanırım bana göre daha samimi olmuş olurdun…

    Açıkça öz düşüncemi ifade ettikten sonra senin ayet numaraları ve gerçekliği ile ilgili sorularına gelince.. Tuba kardeşim çok güzel yanıtlamış.
    Kur’anın derlenip toplanma faslını sanırım biliyorsundur. Yani Muhammed zamanında vahylerin iniş sırasına göre değilde, Muhammed’in vefatından sonra Ebu Bekr ve Osman’ın çabaları ile derlenmiş bir kitaptan bahsediyoruz.
    Hal böyle iken, yani iniş sırasına göre derlenmemiş ayetlerin matematiksel olarak ne ifade etmesini bekleyebiliriz?
    Ayrıca burada kendimize şöyle bir soru sormamız gerekmez mi?

    ” Kur’an vahy sırasına göre derlenmedi ama ayetlerin belli bir matematiksel işlemlerde belli bir şeyi ortaya çıkarıyor tezinden yola çıkarak…”Allah Böyle İstedi Osman ve Ebu Bekr’in düzenlemesi ile bu gerçekler yola çıktı…!

    Peki böyle inanmamız isteniyorda… Kutsal Kitap’ın neden yine Allah’ın isteği ile havariler tarafından yayılıp belli yazarlar tarafından kaleme alındığına inanılmaz…?

    Ve yine sende çok iyi idrak edecksin ki, herkes 2 farklı matematiksel terimle birçok olmuş ya da olacağı bi şekilde ortaya çıkarabilir.. Kaldı ki, Mısırlıların piramitleri yaptığında, Mayaların kendi anıtlarını yaptıklarında Ne Kur’an, ne de diğerlerinibilmiyorlardı. ama bakıyoruz ki bu gün onların bile yapıtlarında bir çok matematiksel mucize görüyoruz..

    Onların mucizeleri de İsis, İmhotep’e mi borçlular diyeceğiz?
    Piramitlerin boyutlarının bilmem kaçla çarpılınca bilmem neye işaret ettiğini biliyorsun sanırım..

    Yine geçenlerde pişisik güçleri olduğu rivayet edilen ve geçmişte yaşanmış bir çok şeyi bildiği iddia edilen Sovyet asıllı kör kadını duymuşsundur.. Şimdi bir kaç şey salladı ve tuttu diye ona itikat mı etmemiz gerekiyor…

    Unutma en cahil insanın bile olmuş ya da olabilecekler hakkında tahminde bulunma ve doğrulanma yüzdesi yüksektir..

    Sevgiyle..

    #36205
    Anonim
    Pasif

    @neslihan 20896 wrote:

    Tevrat’tan mucizevi bir ayet de ben söyliyeyim: “O, boşluğun üzerine kuzey göklerini yayar, HİÇLİĞİN üzerine dünyayı asar” (Eyüp 26:7) – 3500 yıl kadar önce söylenmiştir.

    cok guzel bır ayetmıs gercekten
    ama tam anlamadım :) yanı gokte aasılı olarak uzayda duruyor mu denılıyor ??

    bu 3 ayet tam olarak bılımsellıgını yıtırdı ama sıze en onemlı bır sorum daha var o zamanda TEVRATA NASIL ulasmıs Arap yarımadasındakı bırı ?

    Sevgili Neslihan,

    Tuba ve Nurdem kardeşlerimize katılıyorum. Bir lâf var, biliyorsun: “Bozuk ve çalışmayan bir saat bile günde 2 defa doğruyu söyler”. Yani, “At, at, tut. Tut, tut, at” sonunda bir-iki tanesi rast gelirse, mucize mi olur?

    Şimdi bazı cevaplar: Evet, 3500 sene önce yazılmış Eyüp kitabındaki ayet, dünyanın hiçbir şeye asılı olmadığını veya hiçbirşeyin üzerinde olmadığını söylüyor. Sadece 500 yıl evvel, dünyanın bir filin, filin de bir kaplumbağanın üstünde olduğu düşünüyorlardı. Yunanlılar ise, Atlas denilen bir ilâhın omuzlarında taşındığını düşünüyorlardı.

    Unutmayalım ki, Amerika 1492’de keşfedildi ve o zamana kadar, fazla uzaklaşıldığı taktirde, düz olan dünyanın ucundan (sonundan) boşluğa düşülebileceği sanılırdı. Kuran zamanlarında da öyle düşünülüyordu ki, dünyanın halı gibi yassı olduğunu yazdı.

    Ayrıca Yeşaya 40:22’de, dünyanın yuvarlak (küresel) olduğundan bahsediyor. Yani kısacası, “Dünya küreseldir ve hiçbir şeye asılı değildir.”

    Demişsiniz ki: sıze en onemlı bır sorum daha var o zamanda TEVRATA NASIL ulasmıs Arap yarımadasındakı bırı ?

    Cevap: Arap’ların dışında hemen hemen herkes tek Tanrılı inançlara sahiplerdi (Yahudi, yani Müsevi ve Hristiyanlık). Muhammed’in yazdıklarının büyük bir çoğunluğu, bunların aktardığı hikâyelerden ve Kutsal Kitap öğretilerinden oluşur. Meselâ: Muhammed’in mağara/örümcek/ağ hikayesi. Bu peygamber Davud’un başına gelmiş bir olay olup Talmut’da anlatılır. Muhammed de aynen kopyala/yapıştır yapmış; kendi hikâyesi gibi anlatmıştır. Bu yüzden de Kuran’da hatalar, yanlışlıklar ve ‘Kırmızı şapkalı Kız’ haricinde, neredeyse tüm masallar, hakikat zannedilip aktarılmıştır. Muhammed Medine’de 3 Yahudi kavmini yok etmiştir. Yahudilerin her yerde sinagog ve Kutsal Kitap’ları vardı. Tevrat’ı bulmak zor olmadı.

    Rab’bin esenliği seninle olsun. Işığıyla seni aydınlatsın.

    #36206
    Anonim
    Pasif

    KURAN MUCİZELERİ ?

    Daha ne kadar bu masalları dinleyeceğiz? Daha ne kadar, bu derecede uyduruk şeylere cevap vereceğiz?

    Sevgili Neslihan, Muhammed bile, “Bana hiçbir mucize verilmedi, gaipten de bilgim yok” demiştir Kuran’da. Ama sayın Ömer Çelakıl ve onun gibileri, sırf kendi çıkarları için, “Uydur, uydur, Anlat. Anlat, anlat, uydur” misali, habire maskaralık denecek fikirler üretmektedirler. İslâm bilginleri de ilk başta, bu sahte mucizelere karşı çıkmış ve Çelakıl’ı eleştirmişlerdi. Ama şimdi, “Kurana puan kazandırma” ümidiyle, sesleri kısılmıştır. TV’de, Çelakıl’ın karşısına, artık onunla hemfikir olmayan kimseleri çıkartmıyorlar.

    Gelelim iddialara:

    Kuranda 16 Sure ‘Arı Suresi’dir (Nahl) ve mucizevi bir şekilde arıların da 16 kromozomu vardır. ‘Mucizeler mucizesi’ değil mi? Peki o zaman sormazlar mı: “Fil Süresine ne olacak?” Fil Süresi 105. suredir. Fillerin kromozom sayısı 105 mi? Ya da “Karınca Süresine (Neml) ne olacak?” Bu da 27. süredir. Karınca kromozom sayısı 27 mi? Aptallık bu.

    Diğerleri de öyle. Karaların denizlere orantıları olayı TV’de açıklandı zaten. Kara anlamına gelen birçok kelimelerin, bir kısmı dahil edildi, bir kısmı dahil edilmedi, sırf bu oran tutturulsun diye. Ama bu böyle olmamış olsa bile, yine de saçmalık değil mi? Yani meselâ: Sayalım bakalım ‘kadın’ kelimesi kaç defa geçiyor; ‘erkek’ kelimesi kaç defa geçiyor ve böylelikle, kadınların erkeklere oranını bulalım. (Cennetteki oranı biliyoruz zaten: 72 Huri’ye bir erkek düşüyor.) Şaka bir yana, bu oran meselesini nereye kadar götüreceğiz. Mekke’den 100 defa, Konstantinopol’dan bir defa bahsederse; Mekke 100 defa daha büyükmüdür diyeceğiz?

    Denizlerin birbirine karışmaması olayı da uyduruk. İki deniz arasındaki engel ‘kıta’dır. Arapça kelimenin hakikî anlamı ‘Toprak parçasıdır’. Rahman süresi böyle birşey söylemiyor. “Fransız bilim adamı Jack Cousteo (denizaltı bilimcisi), bunları görünce ve Kuran’da da okuyunca Müslüman oldu” yalanı, tüm İslâm ülkelerinde 40 yıldır, manşetler asılarak müjdelendi. Ama aslı, astarı yok. Adamın Müslüman olduğundan haberi bile yok. En son yazılı bir şekilde, bunu yalanlamak zorunda kaldı. Yazısı bu sitede asılıdır. Ayni şey, aya ilk adım atan astronot Neil Armstrong için de söylenmiştir yıllarca. Yok ezan sesini duydu (herhalde ayda, cennete daha yakın olduğunu mu düşündü mullalar?). Yok Müslüman oldu. Hepsi sahte çıktı. Onun da hiç haberi yoktu. İnkâr belgesi yine bu sitede asılıdır.

    Daha sayamadığımız binlerce yalan, dolan, sahtekârlık ve masal. “Düzce depremi, içki içip, Kuran yakan komutanlar yüzünden olmuş ve bina olduğu gibi iki kat denizin altına gömülmüş. Cesetleri çıkartmaya giden dalgıçlar, komutanların tümünün, belden aşağa ‘Domuz’ olduklarını görmüşler ama gizli tutmak zorunda kalmışlar.” Gördünüz mü, Kuran yakınca ne olur muymuş?

    Rab milletimize merhamet eylesin.

    #36207
    Anonim
    Pasif

    (iSRA 59/KURAN) Bizi, âyetler (mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu âyetleri yalanlamış olmasıdır.

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 15)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.