Kilisenin Göğe Kaldırılması

  • Bu konu 1 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26394
    Anonim
    Pasif

    Kilisenin Göğe Kaldırılması
    (S. Paşaoğlu & H. Bostancıoğlu)


    Göğe alınış inanlılarca ortaya atılmış yeni bir varsayım değil. İncil’e dayalı temel öğretilerdendir. Bu öğreti çoktan ölmüş bulunan gerçek Mesih inanlılarının dirileceğini, yaşamakta olanların da bir anda değişitirilerek Mesih’le buluşmak üzere yerden göğe kaldırılışını anlatır. Göğe alınma terimi özellikle 1.Selanikliler 4:17’deki ‘alınıp götürülme’ den gelmektedir. Bu sözün Yunancası ‘harpazo’ olup ‘aniden ve kuvvetle kaparak götürme’ düşüncesini iletir.

    Eski Anlaşma’da Tanrı adamı Hanok’un göğe alınması (bkz. Yar. 5:24; İbraniler 11:5; İlyas peygamberin göğe alınması (bkz. 2.Korintliler 2:1-12) ve Yeni Antlaşma’da Rabbimiz İsa Mesih’in göğe alınma olayları Kilise’nin göğe alınışının birer örneğidir. Yaşamakta olan yeniden doğmuş inanlılar birgün, bir anda Rab’bin gücüyle yeryüzünden alınıp göğe kaldırılacaklardır. Mesih’te ölenler de o anda dirilerek Mesih’i karşılamak için yeni bedenle göğe kaldırılacaklardır. Bu parlak gelişim Mesih inanlılarının beklediği, gerçekleşeceğine imanla baktığı en önemli olaydır.

    Kilise’nin göğe kaldırılış olayı İsa Mesih’in elçilerine açıklanmış bir sırdır. Eski Antlaşma İnanlıları göğe kaldırılma olayından haberdar değildi.Onlar yersel egemenliği yersel kutlulukları beklemekteydiler. Belirtildiği gibi, Kilise’nin çağrılışı, seçilişi bir sırdı, göğe kaldırılışı da Eski Antlşma peygamberlerine kapalı kalmışken, sadece Mesih’in elçilerine açıklanan bir sırdır. Sır olarak bilinen Kilise sır olarak da yeryüzünden göğe alınacak. Elçi Pavlus konuyla ilgili şu açıklamada bulunur:
    ‘İşte size bir sır açıklıyorum. Hepimiz ölmeyeceğiz; son borazan çalınınca hepimiz bir anda, göz açıp kapayana dek değiştirileceğiz. Evet, borazan çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek, ve biz de değiştirileceğiz’ (1.Korintliler 15:51).

    ‘Rab`bin sözüne dayanarak size diyoruz ki, biz yaşamakta olanlar, Rab`bin gelişinde hayatta olanlar, gözlerini yaşama kapayanların önüne asla geçmeyeceğiz.


    Rab`bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin seslenmesiyle, Tanrı`nın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih`e ait ölüler dirilecek. Sonra biz yaşamakta olanlar, hayatta olanlar, onlarla birlikte Rab`bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab`le birlikte olacağız’ (1.Selanikliler 4:15-17).

    Bu sözler tartışılmayan bir dille, inanlıların göğe kaldırılma olayını anlatır. Bu açıklamalar uyarınca göğe alınış bir sırdır: ‘İşte size bir sır söylüyorum’ (1.Korintliler 15:51).

    Rab’bin bir vaadidir: ‘Rab’bin sözüne dayanarak size bildiriyoruz’ (1. Selanikliler 14:15).


    Göğe alınış Rab’le buluşmadır: ‘Rab’bi havada karşılamak için… götürüleceğiz… daima Rab ile olacağız’ ( 1.Selanikliler 4:17).


    Öbür inanlılarla, aile üyelerimizle buluşmadır: ‘Gözlerini yaşama kapayanlarla birlikte Rab’bi havada karşılamak için..’ (1.Selanikliler 4:15-17).


    Mesih’te ölmüş inanlıların dirilmesidir: ‘Önce Mesih’e bağlı, ölüler dirilecek’ (1.Selanikliler 4:16).

    Yaşamakta olan inanlıların da bir anda diriliş bedenine bürünmesidir: ‘Size bir giz bildiriyorum. Hepimiz uyumayacağız. Ama değiştirileceğiz’ (1.Korintliler 15:51).

    Bu o anda yaşamakta olan bizler gerçek inanlıların ölüm görmeden ebediyete geçmesi demektir (1.Selanikliler 4:17; 1.Korintliler 15:51-52). Ne yüce bir umut! Göğe alınma olayı inanlıların dört gözle beklediği ‘kutlu umut’tur (bkz. Titus : 21-13).

    #33455
    Anonim
    Pasif

    Kilise ne zaman göğe kaldırılacak?

    Bazıları göğe alınışın sadece bir ayet üzerind kurulu olduğunu ileri sürerek (1.Selanikliler 4:15-17) bu gerçeği yadsıyacak kadar ileri giderler. Oysa bir öğretinin gerçekliği bu konuda var olan ayetlerin çokluğuyla belirlenemez. Tanrı’nın her sözü yinelensin veya yinelenmesin gerçektir ve olduğu gibi kabul edilmelidir. Göğe kaldırılışın zamanı konusunda düşünceler ayrılır. Bu olayın zamanıyla ilgili inanlılar arasında benimsenen özellikle üç görüş vardır:


    1.) Kilise büyük sıkıntıyı yaşayarak geçtikten sonra göğe kaldırılacak (post-trıbulatıon).


    2.) Kilise büyük sıkıntı dönemine girecek; ama en şiddetli son üç buçuk yıla tanık olmadan orta yerde göğe kaldırılacak (Mid-tribulation).


    3.) Kilise büyük sıkıntı dönemine girmeden, sıkıntı döneminin başında göğe kaldırılacak (pre-tribulation).



    Bu üç görüşün souncusu Kutsal Kitap gerçeklerine en uygun görünenidir. Kilise büyük sıkıntıya girmeden bunun başlangıcında göğe kaldırılacak. Bazıları inanlıların yeryüzünde sıkıntı göreceğini vurgulayan bazı ayetlere dayanarak bkz. Yuhanna 16:14-33; 17:15; Matta 5:11-12; Elçilerin İşleri 14:22), Kilise’nin büyük sıkıntı yaşayacağını ileri sürer. Kuşkusuz inanlıların sıkıntı ve baskı göreceği belirgin bir gerçektir. Fakat bu olağan sıkıntıları Mesih’in sözünü ettiği benzeri hiç olmayacak yedi yıllık evrensel büyük sıkıntıyla karıştırmamak gerekir. İnanlılar bu olağan sıkıntıları yaşayacak, ama Kutsal Kitap’ın genel bildirileri doğrultusunda söz konusu büyük sıkıntıyı görmeden göğe alınacak. Bu düşünceyi belgeleyen bazı Kutsal Kitap Kanıtlarını inceleyelim:

    1.) Büyük sıkıntı dönemini anlatan Vahiy (Esinleme) 4:19 bölümleri Kilise’den, yeryüzündedir diye hiç söz etmez

    İlk üç bölümde kilise sözü 22 kez geçerken, dördüncü bölümden başlayarak büyük sıkıntıyı anlatan kısımlardaKilise sözünün hiç kullanılmaması düşündürücüdür. Kilise büyük sıkıntı döneminde yeryüzünde bulunsaydı kuşkusuz onun hizmetinden, rolünden mutlaka söz edilecekti. Bu gizemli suskunluk Kilise’nin sıkıntı zamanında yeryüzünde değil, Mesih’le birlikte göklerde bulunduğunu betimler. Ayrıca Vahiy 2. ve 3. bölümlerde yedi kez ‘kulağı olan Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin’ anımsatması yineleniyor. Bu anımsatma, büyük sıkıntıyı konu alaa Vahiy 13’9’da geçiyor; ama ilginç biçimde bu kez Kilise sözü kullanılmıyor, sadece ‘kulağı olan işitsin!’ deniliyor. Neden kilise ifadesi kullanılmıyor? Bunun nedeni Kilise’nin büyük sıkıntının başlangıcında artık yeryüzünde değil, göklerde Rab’binin yanında olmasıdır.

    2.) İlginçtir, Kilise’nin tarihini özetleyen Vahiy 2. ve 3. bölümlerinin hemen ardından dördüncü bölümde şu sözleri okuruz:



    ‚Bundan sonra gökte açık duran bir kapı gördüm. Benimle konuştuğunu işittiğim, borazan sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: “Buraya çık! Bundan sonra olması gereken olayları sana göstereyim’ (Vahiy 4:1).



    Birçok Kutsal Kitap yorumcularıyla birlikte gökte açık duran kapı’ ve buraya çık’ sözlerinin betimsel açıdan inanlıların göğe kaldırılmasına değindiğini düşünebiliriz. İki tanığın öldürüldükten sonra bedenen dirilip göğe yükselmesinde de aynı – ‘Buraya çıkın!’ sözü kullanılıyor:



    ‘İki peygamber gökten gelen yüksek bir sesin, “Buraya çıkın!” dediğini işittiler. Sonra düşmanlarının gözü önünde bir bulut içinde göğe yükseldiler’ (Vahiy 11:12).



    Kilise’nin tarihini betimleyen yedi kilisenin tanımından hemen sonra Elçi Yuhanna’nın Patmos adasından göğe çıkması, Kilise’nin büyük sıkıntının başlangıcında yukarıya çıkışına işaret ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü burada anlatılan olaylarla Kilise’nin göğe kaldırılışını anlatan 1.Selanikliler 4:16-17’deki ayetleri arasında şaşırtıcı bir benzerlik bulunur. Örneğin, 1.Selanikliler 4:16-17’dekiemir çağrısı’ ‘baş meleğin seslenmesi’, ‘Tanrı’nın borozanı’ Vahiy 4:1’de neredeyse tıpatıp yinelenmekte. Ayrıca Vahiy 4. bölümden sonra Kilise’yi yeryüzünde görmüyoruz; Kilise’den, onun durumundan, eylemleriden hiç söz edilmiyor.

    #33486
    Anonim
    Pasif

    3.) Vahiy 4. bölümde gecen yirmi dört Ihtiyar Kilise’yi temsil etmektedir.


    Bu konumda sıkıntı süresince gökte Tanrı’nın tahtı önündedir. Yirmi dört ihtiyar dirilmiş ya da değiştirilerek göğe alınmış Kilise inanlılarını temsil eder. İhtiyar sözü Yunanca ‚presbyteros’ olup ruhsal varlıklarla değil, insanlarla ilgili bir kullanımdır. Yaşla değil, olgunlukla bağlantılıdır. Kilise’de ya da İsrail halkı içinde önderlik yapanlarla ilgilidir. Yirmi dört sayısı aynı zamanda Kilise’nin kahinlik hizmetine işaret eder. Eski Antlaşma’da kahinlik görevini görenler yirmi dört sınıfa ayrılırdı.

    “Davut Elazar soyundan Sadok`la İtamar soyundan Ahimelek`in yardımıyla Harunoğulları`nı yaptıkları göreve göre bölüklere ayırdı.

    Elazaroğulları arasında İtamaroğulları`ndan daha çok önder olduğundan, buna göre bölündüler:
    Elazaroğulları`ndan on altı boy başı, İtamaroğulları`ndan ise sekiz boy başı çıktı.
    Gerek Elazaroğulları, gerekse İtamaroğulları arasında kutsal yerden ve Tanrı`yla ilgili hizmetlerden sorumlu önderler vardı. Bu yüzden atanmaları kayırılmaksızın kurayla yapıldı’ (1.Tarihler 24:3-5).

    Beyaz giysilerle, başlarında taçlarla tahtlarda oturan ihtiyarlar melekler değil, göğe alınarak ödül alan Kilise temsilcileri olduğu belirgindir. Beyaz giysi, başlarında taçlarla tahtlarda oturmaları onların çoktan dirilip ödüllerini aldıklarını betimler. Yirmi dört İhtiyar’ın konumu ve yetkisi sadece Kilise’nin yetkisi ve konumudur. Görüldüğü gibi Kilise bu konumuyla tüm sıkıntı boyunca gökte olacak, imansızların yargılanmasında kendisine atanan yeri alacak. Ama Vahiy 19. bölümde, büyük sıkıntının sonunda da göksel orduların bir parçası durumunda Mesih’le birlikte gökten yeryüzüne inecek.

    4.) Büyük sıkıntının sonunda Mesih’in, kutsallarıyla birlikte yeryüzüne döneceğini belirten parçalar inanlıların daha önceden Mesih’in yanına çıkmış olduğunu gösterir
    ‘Sizler için dua ederken Tanrı`ya, Rabbimiz İsa Mesih`in Babası`na her zaman şükrediyoruz.
    Çünkü Mesih İsa`ya iman ettiğinizi ve bütün kutsalları sevdiğinizi duyduk’ (Koloseliler 3:4).
    ‘Sizler için dua ederken Tanrı`ya, Rabbimiz İsa Mesih`in Babası`na her zaman şükrediyoruz.Çünkü Mesih İsa`ya iman ettiğinizi ve bütün kutsalları sevdiğinizi duyduk’ (1.Selanikliler 3:13).

    Önceden göğe alınma olmasaydı, kutsalların Mesih’le birlikte yeryüzüne dönüşünden söz edilemezdi. Vahiy’de Mesih’in yeryüzüne inişinde beyaz giysilerle O’nun ardınca gelen ordular Mesih’in Kilisesi’ni de kapsıyor. Konusu edilen giysiler Kilise’yle ilgilidir.

    ‘Giymesi için ona temiz ve parlak İnce keten giysiler verildi.” İnce keten kutsalların adil işlerini simgeler.

    Sonra melek bana, “Yaz!” dedi. “Ne mutlu Kuzu`nun düğün şölenine çağrılmış olanlara!” Ardından ekledi: “Bunlar gerçek sözlerdir, Tanrı`nın sözleridir.”


    Ona tapınmak üzere ayaklarına kapandım. Ama o, “Sakın yapma!” dedi. “Ben de senin ve İsa`ya tanıklığını sürdüren kardeşlerin gibi bir Tanrı kuluyum. Tanrı`ya tap! Çünkü İsa`ya tanıklık, peygamberlik ruhunun özüdür.”

    Beyaz Atın Binicisi
    Bundan sonra göğün açılmış olduğunu, beyaz bir atın orada durduğunu gördüm. Binicisinin adı Sadık ve Gerçek`tir. Adaletle yargılar, savaşır.


    Gözleri alev alev yanan ateş gibidir. Başında çok sayıda taç var. Üzerinde kendisinden başka kimsenin bilmediği bir ad yazılıdır.


    Kana batırılmış bir kaftan giymişti. Tanrı`nın Sözü adıyla anılır. Beyaz, temiz, ince ketene bürünmüş olan gökteki ordular, beyaz atlara binmiş O`nu izliyorlardı’ (Vahiy 19:8-14)..

    Büyük sıkıntının sonunda Mesih’in gelişinde herhangi bir dirilişten ya da göğe alnmaktan söz edilmediğine dikkat edilsin. Bu zamanda bir göğe alınma tasarlansa bunun anlamı olabilir mi? Mesih yeryüzüne geliyor; niçin kilisesi tersine göğe gitsin? İnanlılar büyük sıkıntının sonunda değil, başlangıcında büyük sıkıntıdan kurtarılmak için göğe alınacak.

    5-) Selanikliler yazısında Antikrist’in ortaya çıkmasını önleyen bir ‘engelden’ ve bu engelin ‘ortadan kaldırılmasından’ söz edilir:

    Zamanı gelince ortaya çıkarılacak olan bu adamı şimdilik neyin engellediğini biliyorsunuz’ (2.Selanikliler 2:6).

    Bu engel ne olabilir? Bu, Kilise’de etkinliğini gösteren Kutsal Ruh’tur. Kilise çağının kapanışında yersel görevini sonuçlayacak olan Kutsal Ruh Kilise’yle birlikte ortadan kalkınca-göğe alınınca- helak oğlu Antikrist belirecek, büyük sıkıntı dönemi de o zaman başlayacak. Büyük Sıkıntı’nın başlaması kötülüğü frenleyen Kutsal Ruh’un ve Kilise’nin göğe kaldırılışıyla bağlantılıdır. Bu da, bir kez daha Kilise’nin Büyük Sıkıntı’dan önce göğe alınacağını kanıtlar.

    6.) Büyük Sıkıntı dönemi son bulurken, Mesih yeryüzüne inmeden gökte Kuzu’nun düğünü yapıldığını okuyoruz:
     
    ‘Bundan sonra gökte büyük bir kalabalığın sesini andıran yüksek bir ses işittim. ‘Haleluya!’ diyorlardı. ‘Kurtarış, yücelik ve güç Tanrımız`a özgüdür.
    Çünkü O`nun yargıları doğru ve adildir. Yeryüzünü fuhşuyla yozlaştıran Büyük fahişeyi yargılayıp Kendi kullarının kanının öcünü aldı’.
    İkinci kez, ‘Haleluya! Onun dumanı sonsuzlara dek tütecek’ dediler.
    Yirmi dört ihtiyarla dört yaratık yere kapanıp, ‘Amin! Haleluya!’ diyerek tahtta oturan Tanrı`ya tapındılar.
    Sonra tahttan bir ses yükseldi: ‘Ey Tanrımız`ın bütün kulları! Küçük büyük, O`ndan korkan hepiniz, O`nu övün!’
    Ardından büyük bir kalabalığın, gürül gürül akan suların, güçlü gök gürlemelerinin sesine benzer sesler işittim. ‘Haleluya!’ diyorlardı. ‘Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrımız Egemenlik sürüyor.
    Sevinelim, coşalım! O`nu yüceltelim! Çünkü Kuzu`nun düğünü başlıyor, Gelini hazırlandı.
    Giymesi için ona temiz ve parlak İnce keten giysiler verildi.” İnce keten kutsalların adil işlerini simgeler.
    Sonra melek bana, ‘Yaz!’ dedi. ‘Ne mutlu Kuzu`nun düğün şölenine çağrılmış olanlara!’ Ardından ekledi: ‘Bunlar gerçek sözlerdir, Tanrı`nın sözleridir’ (Vahiy 19:1-9).

    Kuşkusuz, bu olayda Kuzu’nun gelini, Kilise’nin de gökte bulunması gerekmekte. Çünkü gelinsiz, yani Kilisesiz düğün olamaz. Bu da Büyük Sıkıntı’dan önce Kilise’nin göğe kaldırıldığını gösterir:

    ‘Düğün şenliğinden dönecek olan efendilerinin gelip kapıyı çaldığı an kapıyı açmak için hazır bekleyen köleler gibi olun(Luka 12:36).

    7-) Son dönemin Kilise’si, Fledelfiya’yla ilgili sözler de Kilise’nin tüm dünya üzerine gelecek olan denenme saatinden korunacağını belgeler:

    Sözüme uyarak sabırla dayandın. Ben de yeryüzünde yaşayanları denemek için bütün dünyanın üzerine gelecek olan denenme saatinden seni esirgeyeceğim (Vahiy 3:10).

    Buradaki yunanca kullanım ‘tireo’ daha güçlüdür: ‘Seni denenme saatinden dışarı veya ‘dışarda saklayacağım’. Bu da Kilise’nin sıkıntı esnasında yerde korunacağını değil, Büyük Sıkıntı’nın dışında olarak korunacağını belirtir. Bundan başka Büyük Sıkıntı inanlılarını korunmak bir yana, Antikrist’in eline verileceğini okuyoruz:

    Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı’ (Vahiy 13:7).

    #33488
    Anonim
    Pasif

    8.) Büyük sıkıntının özelliği ve gönderilme amacı da, Kilise’yi büyük sıkıntının dışında tutar.

    Tanrı bu büyük sıkıntı yoluyla Yahudi halkı ve imansız ulusları yargılamayı, böylece tövbeye yöneltmeyi amaçlar. Büyük sıkıntının Kilise’yle hiçbir ilgisi yoktur. Bu nedenle de onun sıkıntıya girmeden alınması gerekir. Yazıldığı gibi, Tanrı Mesih’in bedeni ve gelini olan Kilise’yi öfke ve gazap için oluşturmamıştır:

    ‘Gazaba uğrayalım diye değil, Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla kurtuluşa kavuşalım diye belirledi‘ (1.Selanikliler 5:9; 1:10).

    9.)
    Kilise’nin büyük sıkıntıda kalıp Şeytan ve Antikrist’in yetkisine teslim edilme düşüncesi de Mesih’in Kilisesi’ne verdiği yetkiyle çelişir:

    ‘Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek’ (Matta 16:18).
    Sıkıntı döneminde tüm ulusların ve kutsalların Şeytan ve Antikrist’in yetkisine teslim edildiği belirtilir:

    ‘Kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. Canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı (Vahiy 13:7).

    Oysa Mesih’in Kilisesi ve gelini için böyle bir şey düşünülemez. Ölüler ülkesinin güçleri onun üzerine yetki kuramaz. Antikrist’in eline teslim edilen kutsallara gelince bunlar Kilise değil, büyük sıkıntıda iman gelmiş inanlılar olduğu belirgindir.

    (Devam edecek)

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • ‘Kilisenin Göğe Kaldırılması’ konusu yeni yanıtlara kapalı.