Gazze, Savaş-Yıkım-Soykırım

  • Bu konu 14 izleyen ve 45 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 16 ile 30 arası (toplam 46)
  • Yazar
    Yazılar
  • #31899
    Anonim
    Pasif

    Mesih İsa’nın birkaç sözünü aktarmak istiyorum:

    Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek…
    Matta 26:52b

    Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa’nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp O’na, buyrukların en önemlisi hangisidir, diye sordu. İsa şöyle karşılık verdi; en önemlisi şudur: Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir. Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin. İkincisi de şudur: Komşunu kendin gibi seveceksin. Bunlardan daha büyük buyruk yoktur. Din bilgini İsa’ya, iyi söyledin, öğretmenim, dedi. Tanrı tektir ve O’ndan başkası yoktur, demekle doğruyu söyledin. İnsanın Tanrı’yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, bütün yakmalık sunulardan ve kurbanlardan daha önemlidir. İsa onun akıllıca yanıt verdiğini görünce, sen Tanrı’nın Egemenliği’nden uzak değilsin, dedi. Bundan sonra kimse O’na soru sormaya cesaret edemedi.
    Markos12:28-34

    Beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin.
    Luka 6:27-28

    Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin.
    Yuhanna 13:34

    #31916
    Armagan
    Anahtar yönetici


    Okullarda İsrail’e Protesto – Radikal



    [IMG]http://i.radikal.com.tr/Yazar81x100/2008/08/28/31.Jpg[/IMG]
    HALUK
    ŞAHİN

    Politika
    14/01/2009

    sahinha@yahoo.com


    Dün Milli Eğitim tarihimizde daha önce benzerini gördüğümüzü hatırlamadığım bir olay gerçekleşti.
    Yurdun dört bir yanındaki ilköğretim okullarında İsrail’in Gazze’ye saldırısı protesto edildi ve özellikle bombardımanlarda ölen Filistinli çocuklar için saygı duruşu yapıldı.

    Ben, bunun, körpe dimağlara nefret tohumları ekebilecek ciddi bir yanlış olduğunu düşünüyorum.
    Ayrıca bu türden okul düzeyinde ‘topluca’ protesto ve saygı duruşlarına daha çok totaliter rejimlerde rastlandığını da unutmuyorum. Eminim K. Kore ve İran’da yapılıyordur. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik bu işe önayak olarak ne yazık ki kötü bir örnek-olay yarattı. Yarın öbür gün, İsrailli çocukları öldürerek intikam alacaklarını söyleyen Hamaslı kesimden (Evet, maalesef öyleleri de var!) bir intihar bombacısı İsrailli çocukları havaya uçurduğunda, ‘Bunun için de saygı duruşu yapacak mısın?’ diye soracaklara ne cevap verecek?.

    Ortadoğu bu, ne olacağı bilinmez!
    İsrail’in Gazze operasyonu konusundaki görüşlerimi daha önce yazdım. Hamas’ın kışkırtmaları ne olursa olsun, İsrail’in orantısız güç kullanımı kabul edilemez. Çocukların ve masum sivillerin öleceğini bile bile yoğun bir yerleşim yerini bombardımana tutmak bir insanlık suçudur. İsrail’in ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum.

    Ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze’deki çocuk ölümleri konusundaki duygusal-lığını anlıyorum. Haberleri izlerken ben de gözyaşı döktüm. Çocuklara ölüm ve dehşet yağdırmayı hiçbir neden mazur gösteremez. Kurbanları Gazzeli çocuklar da olsa gösteremez, İsrailli çocuklar da…
    Benim dün okullarda yapılan toplantılara itirazım da aynı nedene dayanıyor: O okullardan birinde bir tek Yahudi çocuğunun topluca söylenenleri dinlerken yaşayacağı psikolojik parçalanma duygusunu düşünmek de beni kahrediyor! O yaştaki arkadaşları İsrailli, Yahudi, Musevi ayrımı yapabilirler mi? Gazzeli çocukları öldürenlere yönelik toplu protesto, ömür boyu sürecek bazı anti-semitik önyargıların başlangıcı olamaz mı?

    Hele çevreleri bu ayrımı yapmayan, tam tersine Gazze’de olup bitenleri tamamen Yahudi düşmanlığı zehrine banarak protesto eden öfkeli büyüklerle doluysa. Milli Eğitim’in gayretkeşliği bu kadarla kalmıyor. Öğrenci velilerine Gazze’ye yardım bağışında bulunmalarını isteyen zarflar gönderilmiş.
    Buna ne gerek var? Koskoca Türkiye minicik Gazze’ye yardım etmek için öğrenci velilerine mi muhtaç kaldı? Camilerde, meydanlarda, sokaklarda yardım toplanıyor zaten. Bunu okullara niçin sokuyorsunuz? İşin içinde Hamas olduğu için mi? Hamas’la AKP arasında özel ilişkiler olduğu için mi?
    İnsan aklına gelenlerden utanıyor!..

    #31917
    Anonim
    Pasif

    Quote:
    Yurdun dört bir yanındaki ilköğretim okullarında İsrail’in Gazze’ye saldırısı protesto edildi ve özellikle bombardımanlarda ölen Filistinli çocuklar için saygı duruşu yapıldı.

    Ben, bunun, körpe dimağlara nefret tohumları ekebilecek ciddi bir yanlış olduğunu düşünüyorum.


    Mümkün olduğunca terbiyemi muhafaza ederek yazacağım.

    Başka bir forum da, yaşları tahminen 9-11 arası İsrailli çocukların Gazze de kullanılcak bombalar üzerine imaza atarken çekilmiş forografını görmüştüm. O fotografı aynen buraya ekleyecektim. Maalesef, söz konusu forum 15 gündür server sıkıntısı yaşıyor ve her zaman her istediğiniz sayfaya ulaşamıyorsunuz. Bu sıkıntı aşıldığında esas mevzu da küllenmemiş ise buraya o resmi asacağım.

    Yine dünden beri televizyonlarda piknik yapan İsraillilerin, bir tarftan da ellerinde dürbünler ile Gazze’nin bombalanmasını seyretme görüntüleri verilmekte.

    Sn Halûk ŞAHİN yılların gazetecisi olarak, bombalara imza atan İsrailli çocukların resimlerini hiç görmemiştir. Tabi çok “Meşgûl” bir “adam”(!) olduğu ve tv de izeleyemediği için piknikçi İsraillileri de görememiş olabilir. Başını kaşıyacak vakti yok. Benim gibi “Avam-ı âdiye” den bir aylâk da değil.

    “Zât-ı muhterem”(!) her nasılsa, İsrail zulmünü protesto eden okullu çocukların haberlerini hemen duyuvermiş. O çocukların psikolojileri için o kadar endişelenmiş ki, hemen “Uyarı” yazısı yayımlamış. Gazzede ölen çocuklar için de “Dostlar alış veriş de görsün” hesabı bir kaç kelâm etmişse de, lâfın sonuna bir “Ama” eklemeyi de unutmamış.

    Yılların TV spikeri Jülide GÜLİZÂR hanımefendi Türkçe konuşma kuralları ile alâkalı bir bilgi verirken şöyle demişti.

    “Ama kelimesi bilgisayar’da ki delete tuşuna benzer. Kendisinden önce gelen cümlelerin ihtivâ ettiği tüm anlam ve düşünceleri siler.”

    Anadolu’da söylenen bir sözün sadece yarısını yazacağım. Diğer yarısını da yazımın başında verdiğim söze binaen yazmayacağım. Okuyan zannederim anlar.

    Asfalttan olur mu şeker ?
    Nokta.

    Umarım bu yazım foruma asılır.Bu arada bomba imzalayan İsrailli çocuklara ben kızamam. Çünki, henüz ne yaptıklarını idrak edecek yaşta değiller. Onları kullananlaradır sözüm.

    #31918
    Anonim
    Pasif

    Haluk Sahin’in yazdiklarina katiliyorum.

    Okul’da böyle protestolar,siyaset ve politika yapilmaz,yapilmamali. Bunun altinda da baska seyler aramaktan vazgecelim.Yanlis olan yanlistir.Israil’in yaptigi nasil yanlis bulunuyorsa,okuldaki eylem de aynen yanlistir.
    Zaten heryerde yeterince tepki veriliyor.Israil’e göklere ulasak kadar nefret naralari,lanet mesajlari atildi,atiliyor ve atilacak.Bunlar normal ve olagan seyler olarak bolca yapiliyor..Oysaki yapilabilecek en dogru sey O bölgede barisin olmasi ve masum insanlarin ölmemesi icin dua edilmesi!

    Gelismeleri endiseyle izliyorum.Herseye Egemen Rab YHVH gözünde dogru olani yapsin.Bölgede Tanri’nin istedigi baris ve huzur olsun diye dua ediyorum.
    TANRISEVGIDIR.png

    #31923
    Anonim
    Pasif

    Evangelist;11723 wrote:
    Uyuyan aslana igne batırırsanız o da sizi ısırır, hatta parçalar.

    Peki bu aslan(!), bir zaruret sonucu içinde ailenizin ve çocuklarınızın bulunduğu bir mağaranın tam ağzında uyuyorsa, onların hayati ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğunuz halde o aslan(!) bir türlü uyanmak bilmiyorsa ne yaparsınız???

    #31924
    Armagan
    Anahtar yönetici

    [quote=abdulKadir;11826]Peki bu aslan(!), bir zaruret sonucu içinde ailenizin ve çocuklarınızın bulunduğu bir mağaranın tam ağzında uyuyorsa, onların hayati ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduğunuz halde o aslan(!) bir türlü uyanmak bilmiyorsa ne yaparsınız???[/quote]


    Sevgili Abdulkadir, İsrail – Filistin meselesini neresinden ele alırsanız alın bir çıkış kapısı bulamazsınız. Ne sen, ne ben, ne politikacılar, ne askerler ne de militanlar.. Bu bir girdaptır. Parmağını uzatan, sadece elini değil, bütün bedenini kaptırır. Olan da zavallı sivillere oluyor.. Barış sadece Mesih İsanın tekrar yeryüzüne gelişiyle mümkün olacaktır.

    #31925
    Anonim
    Pasif
    6846.jpg

    Aşağıdaki mesajımda açıkça yazdım. Ama insanlar eğer anlamak istemiyorsa benim yapabileceğim fazlaca bir şey yok.

    DEDİM Kİ; Sn. Halûk ŞAHİN, İsrail zulmünü protesto eden mektepli çocukların psikolojileri için “Endişe”lenip, öğretmenlerini suçlarken; bomba üzerine imza atan İsrailli bu çocuklar için de üzülse ve çocuklara bunu yaptıranlar içinde bir kaç kelâm etseydi…

    Sayın ŞAHİN, hem bunları, hem “Piknikçi” İsraillileri hem de Türkiye de olanları ayrıma tabi tutmadan eleştirse idi, bir haklılık payı görülebilirdi. Türkiye’de Yahudi sermayesi ve etkinliği çok önemli. Halûk ŞAHİN, kendi açısından “Objektif” bir yorum yapmıyor. Sahip olduğu mekam/mevki’yi koruma adına efendilerine hizmet ediyor.

    Beni Halûk ŞAHİN’in tavrı şaşırtmadı, üzmedi. Başlangıcından bu tarfa kılıç zoruyla değil de, SEVGİ temelinde insanlar arasında kabul gören evrensel bir dinin müntesipleri, İsa’dan bu tarfa her türlü eziyet ve vahşet karşısında sarsılmaz bir iman ve irade ile mukavemet gösterirken, İsa’nın öğretileri doğrultusunda hak ve adaletten yana tavır alırken; şimdilerde kendilerini “Mesih inanlısı” diye tanıtanların “Ortaya bir buçuk karışık” laf etmeleri şaşırttı ve üzdü.

    Ben bir arayış içinde olduğum şu devre de Evrensel yasaya/Prensiplere değil de, kişilerin davranışlarına göre karar veriyor olsa idim, eski dinime çoktan dönmüştüm. Ama bilirim ki, bu kaypaklık ve ilkesizilik gerçek İsevilerin metodu değildir.

    Bu savaşın her ne kadar siyasi boyutları olsa da, gelinen noktada bir zalim, bir de mazlum var. Terörü bir araç olark görenler zaten cezalarını çekiyor. Ama bu arada bombalar altında can veren mazlum çocuklar için en azından net bir taraf sergilemek gerekir.

    Bu taraf Adalet tarafıdır.

    Bu taraf, merhamet tarafıdır.

    Süslü kelimeler arkasında “Tam siper” durmak insana yakışmaz. Zaman, zulümden ve mazlumdan yana olanların safını belli etme zamanıdır. İsrail de çocukların başına bomba atanlar, kimi kelimelerin arkasında durmaya çalışanlardan çok daha dürüst ve onurludurlar..

    #31933
    Anonim
    Pasif

    Yukarıdaki fotoğraflar yazın çekilmiş sanırım, yeni değil! Yine de bu resim, minicik çocukların minicik yüreklerini zehirleyen, insanlıktan çıkaran, merhametsizlik tohumlarını şimdiden yüreklerine eken bir utanç tablosudur.

    İsa Mesih, Matta 7:12′de söyle der: ‘İnsanlarin size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.’

    Herkes ektiğini biçecektir. Hiç bir haksızlık karşılıksız kalmayacaktır. Acımasız olanlara Tanrı da acımasız olacaktır.

    Sevgilerimle

    #31934
    Anonim
    Pasif
    Evangelist;11827 wrote:
    Sevgili Abdulkadir, İsrail – Filistin meselesini neresinden ele alırsanız alın bir çıkış kapısı bulamazsınız. Ne sen, ne ben, ne politikacılar, ne askerler ne de militanlar.. Bu bir girdaptır. Parmağını uzatan, sadece elini değil, bütün bedenini kaptırır. Olan da zavallı sivillere oluyor.. Barış sadece Mesih İsanın tekrar yeryüzüne gelişiyle mümkün olacaktır.

    Sayın Evangelist,

    yani İsa Mesih gelene kadar Ortadoğuda kan gövdeyi götürmeye, İsrail devlet terörü estirmeye devam edecek, pısırık islam ülkeleri seyrederken bizlerde, yani yeryüzünde barışın hakim olmasını isteyen her inançtan dindarlar ve vicdan sahibi insanlar da eli kolu bağlı hz. İsa’nın gelmesini bekleyeceğiz, öyle mi? Gerçekten bunu mu savunuyorsunuz? Kutsal kitabın bu konudaki öngörüsü bu mu? Bilmek için soruyorum, hangi ayetler bu kehanete işaret etmektedir acaba?
    Ve en öenmlisi, bu inançtan dolayı mı hristiyanlar yeryüzünü istila eden günahlarla ve zulümlerle etkin olarak mücadele etmiyorlar?

    #31938
    Anonim
    Pasif
    abdulKadir;11859 wrote:
    Sayın Evangelist,

    yani İsa Mesih gelene kadar Ortadoğuda kan gövdeyi götürmeye, İsrail devlet terörü estirmeye devam edecek, pısırık islam ülkeleri seyrederken bizlerde, yani yeryüzünde barışın hakim olmasını isteyen her inançtan dindarlar ve vicdan sahibi insanlar da eli kolu bağlı hz. İsa’nın gelmesini bekleyeceğiz, öyle mi? Gerçekten bunu mu savunuyorsunuz? Kutsal kitabın bu konudaki öngörüsü bu mu? Bilmek için soruyorum, hangi ayetler bu kehanete işaret etmektedir acaba?
    Ve en öenmlisi, bu inançtan dolayı mı hristiyanlar yeryüzünü istila eden günahlarla ve zulümlerle etkin olarak mücadele etmiyorlar?[/quote]

    Sayın Abdulkadir, gerçi yasaklanmışsınız ama umuyorum ki forumu takip ediyorsunuzdur. Bugünlerde herkesin gözü Israil-Filistin savaşına odaklanmış durumda. Herkes bu konuda cok hassas. Savaşta ölen insanlara bakıp üzülen, kahrolan ve değişik yönde tepkiler verenler var.

    Bu topraklarda hep savaş vardı ve hep insanlar öldü. Hem de daha fazla ve çoluk cocuğun olduğu büyük savaşlar oldu. Ve bundan sonra da savaşlar olacak ve coluk cocuk da dahil ölenler olacaktir. Bu Mesih’in yeryüzüne gelişine dek böyle olacaktır. İncil’in sonla ilgili belirtilerinden biri de savasların olacağını söylemesidir. Hristiyanlar yeryüzünü istila eden günah ve zulümlerle mücadele ediyorlar ve kahroluyorlar, dua ediyorlar. Ama bazı insanlar Hristiyanlığı bazı ülkelere mal edip bu ülkelerin tavrıyla değerlendiriyorlar. Bu büyük bir yanılgıdır. Çünkü yeryüzünde tamamiyle Hristiyanlıkla yönetilen yani dini hükümlerle yönetilen bir devlet yoktur. Buna Papalığın devleti VATIKAN da dahildir. Ancak kimliginde hristiyan yazan insanların çok olduğu devletler vardır. Hristiyan demek Mesih’i seven ve O’nun buyruklarına göre hareket eden, hayatını buna göre yönlendiren inanli demektir. İşte böyle biri, değil böyle bir savaşta ölen sucsuz insanlara kayıtsız kalmayı, dünyada yaşanan en ufak bir haksızlığı ve günahı kabul etmeyen ve bunlarla mücadele eden ve bu haksızlığa ve günaha düşen insanlar için dua eden, vicdanı hassas, merhametli ve alcakgönüllü bir TANRI COCUGU’dur.

    Hristiyanlar dünyadaki günahı ve zulümleri yokedemeyecektir. Çünkü dünyada günah hep vardi. Ve dünya simdilik şeytanın egemenligindedir. Fakat Mesih yeryüzüne gelip 1000 yıl egemenlik sürdüğünde seytan baglanıp etkisiz hale getirilecektir. O zaman adil bir yönetim olacaktır. Ama Mesih geldiğinde acaba yeryüzünde iman bulacak mi? Neyse bu da ayrı bir konudur.

    Bizlerin yapacağı en dogru eylem Yüce RAB’bimiz’e bol bol dua etmektir. Herşey Tanrı’nın elindedir. O’nun planı nasıl olacak bizler bilemeyiz. Ama duayla cok şeye yön verebiliriz.

    Dogruluga ve esenlige susayanlara esenlik ve merhamet olsun.

    #32041
    Anonim
    Pasif

    Değerli Katılımcılar,

    Sizlerden; özellikle Hristiyan kardeşlerimden bu ayetleri
    yorumlamalarını isteyeceğim…

    “Çünkü RAB Siyon`u seçti, Onu konut edinmek istedi.Sonsuza dek yaşayacağım yer budur dedi, “Burada oturacağım, çünkü bunu kendim istedim.” (Mezmurlar 132:13-14)

    “Kardeşler, bilgiçliğe kapılmamanız için şu sırdan habersiz kalmanızı istemem: İsrailliler`den bir bölümünün yüreği, öteki uluslardan kurtulacakların sayısı tamamlanıncaya dek duyarsız kalacaktır.Sonunda bütün İsrail kurtulacaktır. Yazılmış olduğu gibi: “Kurtarıcı Siyon`dan* gelecek, Yakup`un soyundan tanrısızlığı uzaklaştıracak.Onların günahlarını kaldıracağım zaman Kendileriyle yapacağım antlaşma budur.”İsrailliler Müjde`yi reddederek sizin uğrunuza Tanrı`ya düşman oldular; ama Tanrı`nın seçimine göre, ataları sayesinde sevilmektedirler.Çünkü Tanrı`nın armağanları ve çağrısı geri alınamaz.Bir zamanlar Tanrı`nın sözünü dinlemeyen sizler şimdi İsrailliler`in sözdinlemezliğinin sonucu merhamete kavuştunuz.Bunun gibi, İsrailliler de, sizin kavuştuğunuz merhametle merhamete erişmek için şimdi söz dinlemez oldular.Çünkü Tanrı, merhametini herkese göstermek için herkesi söz dinlemezliğin tutsağı kıldı.” (Romalılar 11:25-32).


    #32095
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Ankarali kardeşim.

    Güzel bir konuya temas etmişsiniz.
    Kendimce yorumlamaya çalışacağım konuyu.
    Ki bu konu günümüz gerçeklerini de ortaya çıkarmaya katkıda bulunacağına inanıyorum.
    Diğer kardeşlerin de katlılarını ve paylaşımlarını beklemekteyim.

    Rom.11: 25 Kardeşler, bilgiçliğe kapılmamanız için şu sırdan habersiz kalmanızı istemem: İsrailliler’den bir bölümünün yüreği, öteki uluslardan kurtulacakların sayısı tamamlanıncaya dek duyarsız kalacaktır.
    Bu ayette; israil halkından bahsedilmektedir.
    Israil halkı ki, Tanrının lütfedip koruduğu halktır.
    İncir ağacının asıl dallarıdır. Bütünün parçalarıdır.
    Burada dikkat etmemiz gereken şey ise; israil halkının bugünkü konumunun nedenleridir.
    Biz diğer uluslardan olan inanlı topluluğunun kurtuluşu içindir, israil halkının duyarsızlığı ve tanrısızlığı.
    Bu oluşum Tanrı tarafından hazırlanmış ve uluslar müjdeyi işitmişlerdir.
    Artık göksel egemenliği tüm dünya işitmektedir.
    Ama olan bu arada israil halkına olmaktadır.
    Onlar, Rab’bin bereketlerinden istifade edememektedirler.
    Bizler bu nedenle böbürlenmemeli, milliyetçi olmamalı, bilgeçlik yapmamalı ve yahudi halkını hor görmemeliyiz.
    Asıl olan halk yahudi halkıdır. İlktirler.
    Antlaşmaların tümü ve vaatler yahudilerle yapılmıştır.
    Bizler, yani diğer uluslar bu bilinçle hareket etmeliyiz.
    Onlar seçilmiş halktırlar.
    Onların tümünün kurtuluşu kaçınılmazdır.
    Geçici bir kaosun içerisindedirler.
    Aralarında müjdeye inanan, İsa Mesih’e iman edenlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
    Rab’bin belirlediği inanlı sayısınının tamamlandığı gün dür, israil halkının inanlılarının kurtuluş günü.
    O güne dek, Rab israil halkına karşı duyarsız kalacaktır.
    Halkın üzerindeki körlük ve imansızlık devam edecektir.

    Rom.11: 26 Sonunda bütün İsrail kurtulacaktır. Yazılmış olduğu gibi: “Kurtarıcı Siyon’dan* gelecek, Yakup’un soyundan tanrısızlığı uzaklaştıracak.
    Rab bütün israil derken; inanlılar topluluğunu işaret etmektedir.
    İnanan israildir, bütünü oluşturacak olan.
    Mesih ikinci gelişinde Siyon’dan gelecektir.
    Yargılamaya ve inanlıları kurtarmaya geleceği yerdir Siyon.
    İsrail ulusunun inanmayanlarının mahva gidecekleri andır o an.
    İnanlı tanrı halkının kurtuluş günüdür.
    Yakup la devam eden antlaşmanın gereklerinin Tanrı tarafından uygulanacağı gündür o gün.

    Siyon kelimesini inceleyecek olursak eğer;
    Öncelikle israilde bir dağ adı olduğunu…
    Tanrı’nın konutu ve Tanrı’nın halkı anlamlarını taşıdığını görürüz.
    Yeni anlaşma altında olan biz inanlılar,
    Kutsal Ruh’un denetiminde olan bizler,
    Tanrın’ın hem halkı, hemde O’nun konutlarıyız.
    Kısacası; biz SİYON uz.

    Rom.11: 27 Onların günahlarını kaldıracağım zaman Kendileriyle yapacağım antlaşma budur.”
    Tanrı burada onlar derken israil halkından söz etmektedir.
    İsrail halkının yeni antlaşma çatısı altında toplanmasını istemektedir.
    Kurtuluşun sadece İsa Mesih’e olan imanla olacağını vurgulamaktadır.
    Başka hiçbir kurtuluş güvencelerinin olmadığını açıklar.

    Rom.11: 28 İsrailliler Müjde’yi reddederek sizin uğrunuza Tanrı’ya düşman oldular; ama Tanrı’nın seçimine göre, ataları sayesinde sevilmektedirler.
    Israil halkı, Tanrı nın tercihi doğrultusunda, bizler için, bizim kurtuluşumuz için fedakarlıklarda bulunmaktadırlar.
    Bu fedakarlığı ise Rab sağlamaktadır.
    Müjdeyi reddetmişlerdir, benimsememişlerdir, ruhlarını körleştirmişlerdir.
    İmandan mahrum ve Tanrı’ya düşman olmuşlardır.
    Bizler için.. diğer uluslar için…
    Tanrı’nın lütfundan mahrum, reddedilmiş, yabancılaşmış bir toplum olmuşlardır.
    Onlar ki; ataları İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un soyundandırlar.
    Antlaşma çatısı altındadırlar.
    Tanrı’nın halkıdırlar, sevilmektedirler.
    Bizlerde asıl olan bu Tanrı halkını sevmeli ve Tanrı’nın bu halk üzerindeki planlarını görebilmeliyiz.

    Rom.11: 29 Çünkü Tanrı’nın armağanları ve çağrısı geri alınamaz.İsrail kalkı, ilk çağrıyı alan halktır.
    İbrahim, ishak ve yakup onların atalarıdır.
    Atalarına vadedilen evlatlık antlaşmasının altındadırlar.
    Tanrının yüceliğini görenler onlardır.
    Kutsal Yasa onlarındır.
    Buyruklar onlarındır.
    Mesih beden ce onların soyundandır.
    Tanrı vermiş olduğu sözleri, israil halkına vermiştir.
    Onlar hala Tanrı’nın biricikleri ve sevgilileridir.
    Tantı’nın onlara verdiği armağanlar ve çağrılar asla geri alınmayacaktır.
    Verdiği söz muhakkak yerine gelecektir.
    Israil tanrının halkıdır.
    Bu gerçeği hiçbirşey değiştiremez.

    Rom.11: 30 Bir zamanlar Tanrı’nın sözünü dinlemeyen sizler şimdi İsrailliler’in sözdinlemezliğinin sonucu merhamete kavuştunuz.
    Biz.. diğer uluslar, bir zamanlar Tanrı’dan uzak ve yoksunduk.
    O’nun lutfundan ve merhametinden mahrumduk.
    O’nun halkı değildik. Seçilmemiş ve söz dinlemez kişilerdik.
    Israil kurtuluş müjdesini reddedince, tüm uluslar kör kaldı.
    Tanrı’nın merhameti işte o an diğer ulusların üzerine doğdu.
    Müjde uluslara duyruldu.
    Kapsamı genişledi.
    İsa uluslara ışık olsun diye, çarmıhta tüm insanlığın günah sunusu oldu ve bedel ödedi.
    Diğer uluslar da artık Tanrı’nın merhameti ve lutfu altındadır.

    Rom.11: 31 Bunun gibi, İsrailliler de, sizin kavuştuğunuz merhametle merhamete erişmek için şimdi söz dinlemez oldular.
    Bizlerin geçmişteki sözdinlemezliğimizi, bugün israil’in iteatsizliklerinde gözlemleyebiliyoruz.
    Ama bilmeliyiz ki; bize nasıl merhamet gösterildiyse, İsrail içinde aynı merhamet gösterilecektir.
    Günahın olduğu yerde merhamet çogalır ve çağrı işitilir.
    Çağrıyı işitmiş olanlarsa zaten lutuf ve merhametin kolları arasındadırlar.
    Günahlarının kefareti ödenmiştir.

    Rom.11: 32 Çünkü Tanrı, merhametini herkese göstermek için herkesi söz dinlemezliğin tutsağı kıldı.
    Söz dinlemezlik; Tanrı’ya merhamet kapılarını açma fırsatı verdi.
    Merhamete hem yahudiler hemde diğer uluslar eriştiler.
    Müjdeyi işittiler.
    Burada merhameti kurtuluş aracı olarak görmemeliyiz.
    Bu bir lütuftur.
    Yeni anlaşma altında bulunan inanlılar güvence ve kurtuluşa erişmektedirler.
    Mesih; rablerin Rab’bi, kralların Kral’ı dır.

    Sevgiyleeeee

    #32090
    Anonim
    Pasif

    Sn halleluya,

    Bu yazdıklarınız sizin görüşünüzmüdür, yoksa Hristiyanlığın görüşü mü ?

    Yanlış anlamadımsa İsrailliler ne yaparsa yapsın “Tanrının seçilmiş halkı” oldukları için kurtulmayı hak ediyorlar öyle mi ?

    Bu adaletsiz seçimi kim yapmış ?

    İsrail bombaları altında can veren, daha dünayayı bile tanıma fırsatı bulamamış yahudi olmayan çocuklar, masumlar hangi suçlarından dolayı ölümü hak ediyorlar ve tanrının “Seçilmişleri” arasında değiller ?

    Korkarım, bir müddet sonra “Diğer uluslardan kim olursa olsun, yahudilerce öldürülmeleri bir şereftir” diyeceksiniz.

    Tanrı tüm yahudileri ne yaparlarsa yapsınlar “Seçilmiş ve kurtarılmış” yaptı ise, Yahuda İskaryot’u da kurtarmalı değilmi ?

    Yoksa o da mı “Samiriyeli”

    Eğer Hristiyan olmak seçilmişler diye zalimden yana olmaksa benden uzak olsun. O zaman Papa da haçlı seferleri sebebiyle müslümanlardan boşuna özür diledi. Sizler de İsa’ya inanarak kurtuluşu hak ettiniz. Tanrının seçilmiş halkısınız. Artık isteğiniz kadar insanı sömürebilir ve hatta öldürebilirsiniz.

    Bizim gibilerin sizin gibi “Efendi” ler tarafından aşağılanıp öldürülmesini bir “Şeref” olarak mı alalım ?

    Lütfen yazdığınız mesaj sadece sizi bağlayan bir düşünce ise belirtin. Eğer yazdıklarınızdan anladıklarım doğru ve bu yazılanlar Hristiyan inancının düşüncelerini yansıtıyorsa, ben Hz. İbarhimi yakmak için hazırlanan ateşe ağzında bir damla su götüren karınca olmayı yeğlerim.

    Tanrı birilerini seçecek, onlarde ne herze yerlerse yesinler tanrının torpilli kulları olacak öyle mi ?

    Ne fenâ hükmediyorsunuz ?

    #32100
    Anonim
    Pasif

    Ah Araf Ah!

    Değerli insan kardeşim, ne olurdu dünyada gelişen olaylara tek yanlı ve önyargılı bir şekilde yaklaşmamayı başarabilseydik!
    İnan bu günlerde buna hepimizin ihtiyacı var! Senin, benim, hepimizin…

    Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; hiç bir samimi Hristiyan, dünyanın neresinde olursa olsun, kime yapılırsa yapılsın, hangi inançta olursa olsun uygulanan vahşetin, katliamın ve kan dökmenin yanında yer almaz. Bunu amaçlamaz ve desteklemez. Fakat bunların olacağını, hatta daha fazlasının yaşacağının bilincindedir. Kutsal Kitapta, “Yargı Günü”nün yaklaştığının göstergesi olan bu savaşların olcağına yönelik peygamberlik edildiğini bilir.

    Gazze’de yaşananlar herhangi bir inançın suçu değildir! Bu senin de dile getirdiğin gibi siyasi boyutlu olduğu bir gerçektir.

    Evet kardeşim, bu olay siyasidir. Bu Yahudi-Müslüman savaşı değildir. Bu nedenle savaşın bir tarafı olmak ya da sadece bir tarafı haklı gösterme çabası yerine yaşananların gerçek nedenlerine odaklanmalıyız.

    Gelelim ayetlerin açılımına:
    “Çünkü RAB Siyon`u seçti, Onu konut edinmek istedi. Sonsuza dek yaşayacağım yer budur dedi, “Burada oturacağım, çünkü bunu kendim istedim.” (Mezmurlar 132:13-14)
    Ayet, üzerinde tartışmaya gerek kalmayacak kadar açık. Tanrı Siyon’u seçti. Bu Tanrı’nın hümkü.
    Siyon, coğrafik olarak neresi?

    “Kardeşler, bilgiçliğe kapılmamanız için şu sırdan habersiz kalmanızı istemem: İsrailliler`den bir bölümünün yüreği, öteki uluslardan kurtulacakların sayısı tamamlanıncaya dek duyarsız kalacaktır. Sonunda bütün İsrail kurtulacaktır. Yazılmış olduğu gibi: “Kurtarıcı Siyon`dan* gelecek, Yakup`un soyundan tanrısızlığı uzaklaştıracak.Onların günahlarını kaldıracağım zaman Kendileriyle yapacağım antlaşma budur.”İsrailliler Müjde`yi reddederek sizin uğrunuza Tanrı`ya düşman oldular; ama Tanrı`nın seçimine göre, ataları sayesinde sevilmektedirler.Çünkü Tanrı`nın armağanları ve çağrısı geri alınamaz.Bir zamanlar Tanrı`nın sözünü dinlemeyen sizler şimdi İsrailliler`in sözdinlemezliğinin sonucu merhamete kavuştunuz.Bunun gibi, İsrailliler de, sizin kavuştuğunuz merhametle merhamete erişmek için şimdi söz dinlemez oldular.Çünkü Tanrı, merhametini herkese göstermek için herkesi söz dinlemezliğin tutsağı kıldı.” (Romalılar 11:25-32).
    Eski Antlaşma bölümlerinde okuduğumuz gibi Tanrı, gizli iradesini yanlızca küçük sayılabilecek bir topluluğa açıkladı. Bu seçtiği topluluğa da İsrail adını kendisi vermiştir. Kutsal Kitapta verilen İsrail tarihine bakıldığında, İsrail’in söz dinlemezliğinden, katı yürekliliğinden, sert enseliğinden ötürü Tanrı’nın özel halkı olma özelliğini kaybettiğini okuruz. Bugünkü İsrail’e baktığımızda da aynı durumda olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. Tanrı’dan uzak hatta Tanrı’ya düşman vaziyetteler. İsrail, verilen bu armağan ve çağrıya göre hareket etmediği, günah işlediği bir gerçektir.
    Bu son yaşananlara tepki sadece İslam aleminden gelmiyor ki!
    Aynı zamanda Kutsal Kitap bize; Tanrı’nın amaçlarını gerçekleştiren, verdiği sözü tutan bir Tanrı olduğundan bahseder. Bu bağlamda ayette geçen ve İsrail’e yönelik Tanrı planlarının da mutlaka zamanı geldiğinde gerçekleşeceğine yönelik kuşku bırakmamaktadır.
    Nedir ayette geçen Tanrı vaati? “Sonunda bütün İsrail kurtulacaktır!”.

    İsrail’in bugünkü durumunu (her nasıl isimlendirirsek isimlendirelim) senin kadar bende onaylamıyorum. Sadece biz mi; Tanrı’da onaylamıyor!
    Tüm bunlara rağmen Tanrı Sözündeşunlar yazılmıştır: “Ataları sayesinde sevilmektedirler. Çünkü Tanrı`nın armağanları ve çağrısı geri alınamaz.”
    Evet, Tanrı’nın İsrail için beslediği duygular bunlar.

    Halleluya’nın da ayetin açılımını verirken, Yeni Antlaşma bölümünde İsrail’e yapılan bu açıklamanın şimdi geniş bir kesime yapıldığından söz etmişti. Ortaya çıkan bu farkın nedenini de İsrail’in diğer uluslardan daha iyi oluşu değil; Tanrı’nın özgür olan isteği ve hakedilmeyen sevgisine dayandığına dikkat çekmiş.
    Önyargılı ve tek taraflı olarak olaylara bakarsak birbirimizi anlamakta zorlanacağımız bir gerçektir.

    Barış, huzur ve esenlik dolu günlerin özlemiyle…

    #32103
    Anonim
    Pasif

    Sn. Ankaralı,

    Hristiyanlık hususunda fazla bilgiye sahip olmayışım; mantığımın, adâlet duygumun olmadığı anlamına gelmiyor. Ancak elimden geldiğince gerek gönderilen kitapları, gerekse internet üzerinden ulaşabildiğim dökümanları inceliyorum.

    Ben âdil bir tanrıya inanırım. O’nun ezel ve ebed olması, her şeyi bilmesi, adalet sıftını önüne geçmez. Suç işleyen, hatta “Seçilmişliği” ne güvenerek pervasızca suç işleyen cezasını çekmelidir. Ancak yaptığına pişman olup, samimi bir kalp ile tevbe edenler müstesnâ

    Hasbel kader Yahudi bir ana babadan doğma şansına ulaşanların, ne yaparlarsa yapsınlar sonunda kurtulacaklarına dâir tanrı’nın bir vaadi var ise, ben o tanrı’ya inanmıyorum. Hatta o tanrıya savaş açıyorum. O tanrının müjdelediği cennet ve kurtuluşu istemiyor, Filistin veya başka yerlerde ölen mazlumların kaderine razı oluyor ve boynumu uzatıyorum. Seçilmişlerin “cennet”inde yaşamaktansa, mazlumların yanında can vermeyi yeğliyorum.

    Bir de satır aralarında benim siyasi taraf olduğumu beyan etmişsiniz. En azından ben böyle anladım. Yanlış anladımsa özrümü kabul edin. Eğer doğru anladıysam şunu bilmelisiniz ki, İntihar bombacısı hamas üyesi birisinin patlattığı bomba ile ölen sivil yahudiye de, İsrail bombası altında ölen Flistinliye de inanç ve ırklarına bakmaksızın eşit mesafedeyim. Kültür kimliği ne olursa olsun mazlumun yanındayım. Filistinlileri korurken, içimde bir yahudi düşmanlığı olduğu zannedilmesin.

    Ancak İsrail katliamları bu şekilde devam edecek olursa, Yahudi Milletine karşı bir kin ve nefret duygusunun nefsimde oluşmasının önüne geçemiyeceğimi bilmenizi isterim. Ben şu anda Hristiyan öğretilerini okumaya ve öğrenmeye çalışıyorum. Ancak sizin bu anlattıklarınız Hristiyanlığın temel öğretisi ise, bu öğretiye “Yahudilerin seçilmişliği ve ne yaparlarsa yapsınlar kurtulacakları”na inanmak şart ise, bu anlayış benden uzak olsun.

    Irkçı ve adâletsiz bir tanrıdan nasıl “Sevgi” çıkabilir. Demek ki Hristiyanlarca iddia edilen “Tanrı sevgidir” sözü kof bir iddiâ. Seçilmişlerini her şeye rağmen koruyup affederken, hiç bir suçu olmayan mazlumlara yahudi olmadıkları için kıymet vrmiyor öylemi ? Adâlete dayanmayan bir sevgi olmaz olsun. Bu “Sevgi”(!) damla damla başıma düşse, kaçmak için elimden geleni yaparım. Sizin pek medhettiğiniz İsa’nız, benim incil de okuyup anladığım gibi değil de, Pavlus’un zan ve vesveselerine göre ise ben onu kabul edemem.

    Günah işleyen ve zulmeden; iman etmedikçe, gerçekten pişman olup hulûs-u kâlp ile tevbe etmedikçe, nasıl kurtulabilir. Bu nasıl tanrıdır ki sevgi ile yarattıklarına zulmedenleri, kendisini kabul etmeyip meydan okuyanları “Bir defa ağzımdan söz çıktı” gibi affeder. Tanrı yahudileri yaratırken içlerinden bazılarının şerir insanlar olacaklaını bilmeden mi söz verdi ?

    ARAF, Tanrı’ya hakaret içeren bu sözlerini yazından çıkartıyorum ve seni kınıyorum!

    Yaradan bana milyon sene ömür verse, ben de milyon sene aynı şeyi okusam, bu söylediğiniz akıl, mantık, iz’an ve vicdâna sığmayan şeyi kabul edemem.

    Bu forumda epey yazı yazdım. Bazen sordum. Bazen bildiklerimi açıkladım. Kimin kalbini bilerek veya bilmeyerek kırdıysam ondan helâllik dilerim;özrümü kabul etsinler. Ancak burada ki Hristiyan kardeşleri de daha fazla uğraştırmak istemem.

    Ne kendimi ne de sizleri kandırmamamlıyım.

    Eğer bu ırka dayalı “Tanrı seçkinleri” Hıristiyanlığın temel görüşü ve Hristiyan olması gereken kimsenin muhakkak kabul etmesi gereken bir durum ise, lütfen açıkça yazın. Ben böyle ırkçı bir öğretiyi, ırkçı bir “tanrı”(!) yı kabul edemem. Bırakın Cenneti, İsa Mesh beni sağ tarafına alacağını söylese bile böyle bir adâletsizlik üzerinden verilecek ne var ise reddeder, mazlumlarla birlikte can vermeye razı olurum. Ben “Seçilmiş” lerin dünyasından değilim. Kan, ateş ve zulme rağmen yaptıkları yanların kâr kalanların dünyasından değilim. Onlarla aynı cennette yaşamak benim için bir aşağılanma; bu”Seçilmiş”(!) lerin olmadığı cehennem benim için şereftir.

    Kısacası benim bu Hristiyanlık öğretisini kabul etmem mümkün görünmüyor.

    Eğer buna inanmak şart değil de, bu söyledikleriniz Hristiyan Mezheplerine göre değişen bir yorum ise, o zaman Hristiyanlığı inceleme işime devam edebilirim.

    Dürüstçe ve sözü dolandırıp çevirmeden net cevabınız rica ediyorum.

    Saygılar.

15 yazı görüntüleniyor - 16 ile 30 arası (toplam 46)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.