Çarmıh

  • Bu konu 3 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24334
    Anonim
    Pasif

    İsa Mesih’in günahlarımızın affı, Allah ile barışımız ve bizi Sonsuz Yaşam’a kavuşturacak kurtuluşumuz için eziyetler çektiğini, işkence gördüğünü ve nihayetinde çarmıha gerildiğini hepimiz biliyoruz.İmanımızın ve inancımızın temellerinden biri İsa Mesih’in çarmıh üzerinde kendini Kutsal Kurban olarak sunmasıdır.O’nun kanıyla aklandık, O’nun kanıyla Kutsal Ruhun aracılığı ile vaftiz olduk.Peki kaçımız İsa Mesih’in niçin çarmıha gerildiği gerçeğini daha yakından bilmek için çaba sarf ediyoruz?O bizim için bunca acıya katlanmışken biz O’nu tanımaya ne kadar özen gösteriyoruz?Bu çalışmada Rab İsa Mesih’in çarmıha gerilişinin ardına göz atacağız.

    İsa’nın İncil’den şu sözleri söylediğini biliyoruz:

    Mat.16: 24 Sonra İsa, öğrencilerine şunları söyledi: “Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin.

    Bu ayetten üç tane soru çıkarabiliriz:

    · İsa’nın ardından gidip O’nu izlemek nedir?
    · Kendini inkar etmek nedir?
    · Çarmıhını yüklenmek nedir?


    İsa’nın ardından gidip O’nu izlemek nedir?

    1. O’nun Allah’ın öz Oğlu olarak dünyaya geldiğini, Allah’ın kendini O’nda açıkladığını, Allah’ın O’nda can bulduğunu, O’nun insanların kurtuluşu için çarmıha gerildiğini, üç gün ölü kaldıktan sonra dirildiğini, havarilere ve birçok kişiye göründükten sonra Allah’ın yanına yükseldiğini, tüm insanlığı yargılamak üzere ikinci kez dünyaya geleceğini bilerek O’na kalben iman etmektir.

    2. O’nun tüm buyruklarını ve isteklerini yerine getirmeye çalışmak ve O’na her şekilde sevgiyle ve ruhla bağlı olmaktır.

    3. O’nun sonsuza dek bizimle olduğunu unutmayarak başka yaşamlara da ışık olacağını ve başka yaşamlarda da parlayarak sonsuza dek o kişilerle de birlikte olacağını bilerek, Müjde’sini tüm insanlığa duyurmaktır.



    Kendini inkar etmek nedir?

    1. Allah’ın hoşnut olmayacağı tüm dünyasal zevklerden, sapmalardan ve cazip gelebilecek her şeyden uzaklaşarak, benliğin bazı isteklerini Allah’a olan imanla yenmektir.

    2. Yeri geldiğinde O’nun uğrunda acı çekmek ve hayat bulduğun vücudu hiçe saymaktır.

    3. Bazen O’na olan imanından ötürü, anne-babandan ve çevrendeki diğer kişilerden koparak, varolan tüm güç ve imanla O’na sığınıp kendini tamamen bir kenara atmaktır.

    Çarmıhını yüklenmek nedir?

    1. O’nun Kurtuluşumuz için yaptığı fedakarlığı farkında olmak ve buna göre yaşamaktır.

    2. O’nun yaşadıklarını hissetmek, anlamaya çalışmak ve buna göre yaşamaktır.

    3. O’nun bizler için akıttığı kanın ne için olduğunu her an bilmek ve buna göre yaşamaktır.

    İşte tüm bunlar Rabbimizin çarmıha niçin gerildiğini kısaca açıklamaktadır.O’nun Kutsal İradesi tüm dünyaya egemen olsun.Herkes O’nun ışığından yürüsün.Tüm dileğimiz ve duamız budur.O’nun çarmıhı olmadan ne sorumluluk sahibi olabilirdik ne de umut.O bize O’na ve kendi yaşamımıza karşı olan sorumluluğumuzu öğretti.O bize ölülerden dirileceğimizin sözünü verip umut etmeyi öğretti.O’na hamtlar ve övgüler olsun.Rab İsa’nın adı tüm uluslarda duyulsun.

    İbr.12: 2 Gözümüzü imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim. O kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlandı ve Tanrı’nın tahtının sağında oturdu.

    #32469
    Anonim
    Pasif

    Bir kaç gün evvel, TURK 7 tv de Pastör sn. Turgay ÜÇAL’ın bir vaazini dinliyordum. Konu ‘Ahlâk ve davranışlarımız’ idi. Şu tespiti yaptı.

    Dedi ki; ” Tanrı İsrail’i Mısır’dan karşılıksız olarak, yani lütûf ile kurtardı. Ancak, daha sonra onların dünya da nasıl yaşamaları gerektiğine dâir bir standart koydu. On emiri buyurdu.”

    Anladığım kadarıyla bu emirler Rabbin onları kurtarması karşılığında bedel olarak istekleri değil, insanların nasıl yaşamaları gerektiğine dâir ilkeler idi.

    Gerek evrenin varlığı, gerekse insanın içinde bulunduğu şartlar birtakım prensiplre göre çalışır;varlığını sürdürür. Varlık yok olsa bile o prensipler değişmez. Aynı prensiplerle, yok olan yeniden var edilebilir. Söz gelimi yaz sonunda otlar kurur, ağaçlar yapraklarını döker, tabiat geçici bir ‘Ölüm’ yaşar. Ancak bahar yağmurları ile ölü zannettiğimiz tabiat tekrar canlanır.

    Almanların ikinci dünya savaşında yenilmeleri neticesinde, ülkelerinde ki bütün fabrikalar ya yıkılmış ya da galipler tarafından sökülüp götürülmüştü. Ama o fabrikaları ortaya çıkaran bilgi ve prensipler kimi Alman mühendislerin zihninde idi.

    Ne oldu ?

    Yıkılanların yerine başkaları yapıldı. Çünki fabrikaları ortaya çıkaran ‘Yasa’ biliniyordu.

    Tanrı, insanların belli bir standart da yaşamasını istemiştir. Bu standart’a bizler ahlâk deriz. İçerisinde sevgi, merhamet, bağışlama, yadımlaşma. dürüstlük, çalışkanlık vs. gibi kavramları barındırır. Ahlâk insanları koşulsuz ve itirazsız itaat altına alan şey değildir. Böyle bir uygulamanın bırakın ahlâki olduğunu savunmayı, tam anlamıyla insan onuruna yakışmadığını düşünebiliriz. Gerçekte insan, ahlâkın vazettiği şeyleri sebep ve mantığıyla öğrendikçe iknâ olur ve sever. Tabiatı gereği de sevdiği şeylerle daha çok meşgûl olur.

    Şu halde ‘Kutsal Yasa’ içerisinde Tanrının bizim nasıl yaşamamız gerektiğine dair emirleri vardır. Bizler ise duyguları ihtiyaçları ve zayıf tarafları bulunan canlılarız. Hayatımız boyunca belki dört dörtlük bir doğru yaşantı içerisinde olamıyabiliriz. Ama hiç olmazsa yaşantımızın önemli bir bölümünde İsa Mesh’i hoşnud edecek davranışlar sergilemeli bu davranışları gerçekleştirme niyet ve çabası içerisinde olmalıyız.

    Aksi takdirde ‘İman ettim’ demenin ileride gerçekleşip gerçekleşmiyeceğinden pek de emin olunmayan ‘Öteki dünya’ meslesi için şimdiden alınmış ‘ufak bir tedbir’ anlamından öteye gitmeyeceğinin bilinmesi gerekir.

    Cehennem’den kurtulmak Tanrının lütfudur. Bunun için benim İsa Mesih’e iman dışında yapabileceğim bir şey yoktur. Fakat bu imanımda samimi olduğumu göstermek için, bir insan olarak yapmam gerekenler vardır.

    Rabbin hoşnud kalacağı bir hayat için mücadele etmek.

    #32478
    Anonim
    Pasif

    Çok haklısın sevgili Â’raf kardeşim,

    Kurtuluş Tanrı’nın bir armağanıdır, iyi işlerle elde edilemez. Ama İsa Mesih Matta 5,6 ve 7.bölümlerde bizleri pek çok şeyde uyarmıştır.

    Örneğin zina konusunda, bir kadına şehvetle bakan bir insanın zaten yüreğinde zina işlediğini belirtmiştır. Ayrıca zina haricinde eşini boşayan bir kimsenin onu zina işlemeye itmiş olduğunun altını çizmiştir. Eğer kurtuldum diyorsak, diğer yandan da başkasına kötü gözle bakıp yüreğimizde zina işliyorsak burada bir çelişki ortaya çıkar.

    Ya da Rab bizlere ‘Düşmanlarınızı sevin, size zulmedenlere hayır dua edin’ diyorsa, bizler de bunun tam tersini yapıyor, bize düşmanlık edenlerden nefret ediyor ve onlar için dua edeceğimize lanet ediyorsak nerede kaldı bizim Mesih’e olan bağlılığımız? Eğer Mesih’e iman ettik ve kurtulduk diyorsak sorumluluklarımızı bilmemiz gerekir öyle değil mi? O’na yaraşır kutsal bir yaşam sürmemiz ve adına övgü getirmemiz gerekir. Bunu kendi gücümüzle başaramayız, ama İsa Mesih bizde bunu başarır, bizleri değiştirir, kendisine benzer kılar. Bazı zayıflıklarımız olabilir, bazı günahlarla baş edemeyebiliriz zaman zaman. O zaman şeytan başlar bizleri sürekli suçlamaya.

    Der ki: ‘Sen ne biçim imanlısın? Bak günah içindesin, sen kurtulmadın, Tanrı seni affetmeyecek!’ gibi sözlerle bizleri suçlamaya, imanımızı zayıflatmaya çalışır. Bu durumda Şeytan’ın suçlamalarına aldırmayıp Rab’be yönelmemiz, zayıflıklarımızı, günahlarımızı Rab’be açıklayarak onlardan tövbe etmemiz ve bize bu yönde zafer vermesi için O’ndan yardım istememiz gereklidir. Rab’bin kulakları bu tür dualara her zaman açıktır. Cesaretle O’na yaklaşalım her zaman. O bizleri asla geri çevirmez, bizleri ciddiye alır, yardım eder ve günahlarımızdan özgür kılar. Çünkü O bizleri çook seviyor.

    Sevgiler
    Suna

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.