Bazı Kuşkularım

  • Bu konu 3 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26343
    Anonim
    Pasif

    Herkese merhabalar,
    Aranıza yeni katıldım. Uzun zamandır Kutsal Kitap okurum. Kendimi de hıristiyan olarak tanımlayan biriyim. Ancak Eski Antlaşma içerisinde beni zaman zaman kuşkuya düşüren ifadeler okuyorum.
    Hepimizin bildiği gibi, Musa, On Emir’de “adam öldürmeyeceksin” demiştir. Oysa Kutsal Kitap’ın bazı bölümlerinde adam öldürme, sıradan bir işmiş gibi anlatılıp geçiliyor. Bu da doğal olarak benim düşüncelerimde bir kuşkunun, bir çelişkinin doğmasına neden oluyor.
    Bu konuda aydınlatıcı bilgilerinizi rica ediyorum.

    Örnekler:

    Yeşu 6:20-21 – Halk bağırmaya başladı, kahinler de borularını çaldılar. Boru sesini işiten halk daha yüksek sesle bağırdı. Kentin surları çöktü. Herkes bulunduğu yerden dosdoğru kente girdi. Böylece kenti ele geçirdiler. Kadın, erkek, genç, yaşlı, küçük ve büyükbaş hayvanlardan eşeklere dek, kentte ne kadar canlı varsa, hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler.

    Yeşu 8:22 – Kenti ele geçirenler de çıkıp saldırıya katılınca, kent halkı iki yönden gelen İsraillilerin ortasında kaldı. İsrailliler tek canlı bırakmadan hepsini öldürdüler.

    1. Krallar 2:6 – Sen aklına uyanı yap, ama onun ak saçlı başının esenlik içinde ölüler diyarına gitmesine izin verme.

    1. Krallar 2:9 – Ama sen sakın onu cezasız bırakma. Ona ne yapacağını bilecek kadar akıllısın. Onun ak saçlı başını ölüler diyarına kanlar içinde gönder.

    Örnekler çoğaltılabilir. Şimdi burada sormak istediğim, bir yandan Mesih İsa’nın düşmanınızı sevin, atılan tokata diğer yanağınızı da çevirin sözlerine iman ederken, diğer yandan tam tersi bir uygulamanın söz konusu edildiği sözlere de iman etmekteyiz. Bu ne anlama gelmektedir, doğru mudur?
    Esenlikler, saygılar..

    #33324
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Sevgili Lazarus,

    Sordugunuz soruya benzer sorularin daha once tartisildigi bolumlere giderek sorunuza yanit bulacaginizi dusunuyorum.

    1- http://hristiyanturk.com/showthread.php?t=2377

    2- http://hristiyanturk.com/showthread.php?t=2128

    3- http://hristiyanturk.com/showthread.php?t=1888

    #33326
    Anonim
    Pasif

    Sevgili lazarus,

    Düşüncelerinizi anlıyorum. Sizin gibi, birçok yeni imanlı kendisine ayni soruları sormuştur. Eski Ahitteki Tanrı, sanki da Yeni Ahittekinden değişik gibi geliyor. Yeni Ahitteki ‘Sevgi Tanrısı’ ile Eski Ahitteki ‘Yasa Tanrısı’ “ayni” gibi gözükmüyor. Bu nasıl izah edilebilir?

    “Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi; ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi” (Yuhanna 1:17). İşte bu ayet, Eski ve Yeni Ahiti (Antlaşmayı) birbirine bağlayan ve izah eden ayettir. Tanrı hiç değişmemiştir. Tamamen aynidir.

    Yasa: “Göze göz, dişe diş” diyor. Bu adildir. Bunu yapan ve uygulayan da adildir. Tanrı yerine başka Tanrılara tapan (Yasa’nın 1. Maddesini çiğneyen) ve diğer 9 maddelerine başkaldıranların cezası, kesin ölümdür. Ve bu adalettir. Tanrı yargısıdır. Zaten bu yüzden hepimiz ebedî ölüme mahkûmuz. Yani Yasa’dan hiçbirşey değişmemiştir. Hepimizi ölüm cezası bekliyor. Hepimiz çoktan hüküm giydik. Yeni Ahitte ceza azalmadı. Bilâkis, ceza daha da arttı.

    “Gerçeği öğrenip benimsedikten sonra, bile bile günah işlemeye devam edersek, günahlar için artık kurban kalmaz; geriye sadece yargının dehşetli beklenişi ve düşmanları yiyip bitirecek kızgın ateş kalır. Musa’nın yasasını hiçe sayan, iki ya da üç tanığın sözüyle acımasızca öldürülür. Eğer bir kimse Tanrı Oğlu’nu ayaklar altına alır, kendisini kutsal kılan antlaşma kanını bayağı sayar ve lütufkâr Ruh’a hakaret ederse, bundan ne kadar daha ağır bir cezaya layık görülecek sanırsınız? Çünkü, “Öç Benimdir, karşılığını Ben vereceğim” ve yine “Rab halkını yargılayacak” diyeni tanıyoruz. Diri Tanrı’nın eline düşmek korkunç birşeydir” (İbraniler 10:26-31).

    Biri benim gözümü çıkarırsa, yargıca gidip “adalet istiyorum” diye haykırabilirim. Yani “Onun da gözünü çıkarın” diyorum. İstediğim adildir ve ben haklıyım. Adaletin terazisi beni haklı bulur. Ama Yüce Yargıç: “Madem ki adalet istedin, sen de adaletle yargılanacaksın. Merhamet etseydin, sen de merhamet bulacaktın” der. Hangisini tercih ederdiniz? Düşmanlarıma adalet, bana da merhamet mi?

    Tanrı lütfu ile bizi bağışladı. “Kurban değil, Merhamet isterim” diyor Rab. “Sana kötülük yapanlar haklıdır” demiyor, ama sana: “Suçludurlar fakat onları affet ki Ben de seni affedeyim” diyor. Yasa, yasadır. Noktası, virgülüne kadar halâ geçerlidir. Yani Eski Ahit= Yasa ve Adalet; Yeni Ahit=Lütuf ve Merhamet. Yeni Ahit’I reddedenler için sadece ‘Yasa ve Adalet’ kalıyor. Ölümü hakkeden, acımasızca öldürülecektir. Bu, hastalıktan veya kıtlıktan olabilir. Doğal afetlerden veya kılıçtan olabilir. Hiç fark etmez. Öyle veya böyle öleceksin, öldürüleceksin. Bu merhametsizlik değil, adalettir.

    “Bugün O’nun sesini duyarsanız, yüreklerinizi nasırlaştırmayın” (İbraniler 4:7). Neden? Çünkü Lütuf zamanı şimdidir. Kurtuluş zamanı şimdidir. Bu armağanı reddedersek, Yasa’da yazılı olan herşey, her Lânet, bizim üzerimize gelecek. “Bu nedenle, akıntıya kapılıp sürüklenmemek için işittiklerimizi daha çok önemsemeliyiz. Çünkü melekler aracılığıyla bildirilen söz geçerli olduysa, her suç ve her söz dinlemezlik hak ettiği karşılığı aldıysa, bu denli büyük kurtuluşu görmezlikten gelirsek nasıl kurtulabiliriz?” (İbraniler 2:1-3).

    Rab Işığıyla Hepimizi Aydınlatsın.
    Sevgi ve Dualarımla.

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.