Akılsız İman İkrarı

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24603
    Anonim
    Pasif

    Akılsız kişi, Tanrı'nın olmadığını düşünür. Bir tanrı olmasını istemez ve bu nedenle de Tanrı'nın varlığını inkar eder. Bu akıl dışı bir tutumdur.Her şeyi bilen Tanrı'nın önünde şu iddiada bulunur: ” Ben her şeyi bilirim. Benim bilgimin sınırlarının ötesinde bir tanrının var olabilmesi mümkün değildir.” Bu tutumunu, her yerde olduğunu iddia etme konusunda da sürdürür. ” Ben aynı anda her yerde olabilirim. Tanrı'nın benim bilgim olmaksızın evrenin herhangibir yerinde var olabilmesi mümkün değildir.” Bu düşüncedeki kişi, evrenin büyüklüğü, gezegenlerin hareketlerindeki şaşırtıcı zamanlama, yeryüzünün yaşamı devam ettirme konusundaki uygunluğu, insan bedeninin karmaşık tasarımı, insan beyninin müthiş yapısı, su ve toprağım olağanüstü özellikleri gibi yaratılıştaki mucizelere kayıtsız kalır.

    Örneğin bir an için yeryüzünün yaşam için oluşturduğu mükemmel düzeni ele alalım. Henry Bosch aşağıda verdiği örneklerle, tanrı'nın harika tasarımına işaret etmiştir:

    Yeryüzü, kendi ekseninde saatte yaklaşık 1610 km.lik bir hızla döner. Eğer dönüş hızı saatte 161 km olsaydı, hem gündüzler hem de geceler on kat daha uzun olur, gezegenimiz zamanla ya yanar, ya da donardı. Bu tür koşullar altında bitkilerin yaşaması da elbette imkansızlaşırdı !

    Eğer yeryüzü ay kadar küçük olsaydı, yerçekimi gücü, insanın ihtiyaçları için gerekli atmosferi sağlama konusunda çok zayıf kalırdı. Ama yeryüzü eğer Jüpiter, Satürn ya da Uranüs kadar büyük olsaydı, o zaman aşırı yerçekimi hareke t etmeyi neredeyse imkansız kılardı. Güneşten Mars kadar uzak olsaydık, her gece en sıcak bölgelerde dahi kar yağar, buzlanma olurdu. Eğer okyanuslar şimdiki boyutlarının yarısına sahip olsalardı, yıllık kar ve yağmur miktarı dört katına yükselir, yeryüzü geniş ve kimsenin yaşamadığı bir bataklığa dönüşürdü.

    Su sıfır derecede katılaşır. Eğer okyanuslar bu ışı karşısında donsalardı felaketle karşılaşırdık. Çünkü o zaman kutup bölgelerinde eriyen buz miktarının dengesi bozulur ve buzullar yüzlerce yıl kalkmazdı ! Rab böyle bir felaketi engellemek için, deniz suyunun donma derecesini değiştirmek amacıyla tuz koydu.

    Aklı başında bir gözlemci, bütün bu olanların bir rastlantı sonucu gerçekleştiği olasılığını kabullenemez. İşte bu nedenle Kutsal Kitap ateistlerin akılsız olduklarını söyler. Ahlaksal yönden akılsızdırlar. Söz konusu olan zekaları değil, ahlaksal konulardaki düşünceleridir.

    Tanrı bu akılsızların çürümüşlük içinde olduklarını düşünmektedir. Bir insanın iman ikrarı ve davranışları arasında yakın bir ilişki vardır. Tanrı inancı ne kadar zayıfsa, ahlaksal yönden de o kadar zayıf davranışlar sergiler. Tanrıtanımazlık ve bilinmezcilik, neden ya da sonuç açısından ahlaksal yönden çürük bir yaşamla bağlantılıdır. Barnes şöyle yazar :

    Tanrı'nın olmadığı inancın temeli, genellikle kötü bir yaşam sürme arzusundan kaynaklanır. İnsanlar yoksulluk içindeki hayatlarında bir dayanak bulmak ve gelecekteki ceza korkusundan uzaklaşmak için böyle bir yaşam sürdürmeyi benimserler .( W. MacDonald )

    Rabbin sevgisi ve esenliği sizinle olsun.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.