21 aralık 2012 ya dünyanın son günü ise??

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27551
    Anonim
    Pasif

    Bu soru özellikle son birkaç yıldır zihinleri meşgul ediyor. Nedeni kahin olduklarını söyleyebileceğimiz Maya Kavimi’nin oluşturduğu bir takvim. Bu takvim, 21 Aralık 2012’de son buluyor. Araştırmacılar takvimin bir devamının olup olmadığını araştırmaktalar fakat henüz 21 Aralık 2012’den bir gün sonrası için dahi bir kanıt bulunamadı…

    Peki insanlar niçin dünyanın son bulmasından bu kadar korkuyorlar? 21 Aralık 2012 bu kadar yakın olduğu için mi???? Peki gerçekten 21Aralık 2012’de dünya son gününü mü yaşayacak???? Yani Maya Kavimi haklı mı????
    Peki sonra????

    Bir sürü soru akıllarda dolanıp duruyor.
    “Ya gerçekse, ya gerçek değilse ve biz boş yere endişeleniyorsak ama bir sürü bilimsel ipucu da var mesela mevsimler artık normal düzeninden çıktı. Yazımız kışımıza kışımız yazımıza karıştı.. Ve bir çok gökbilimci 21 Aralık 2012’de gezegenlerin farklı bir konum alacağını iddia etmekte… Hem zaten son yıllarda çok fazla felaket yaşanmaya başladı? Sanırım gerçekten 21 Aralık 2012 bu evrenin göreceği son gün olacak…”

    Çoğu kişi korkudan bu cümleleri sarfediyor ya da içten içe böyle düşünüyor. Ben tüm bu bilimsel teorilerin, Mayaların takviminin ya da iklimsel bozuklukların dışında… ama DÜNYANIN SONU ile ilgili bir perspektif paylaşmak istiyorum sizinle.
    Başlangıcı olan her şeyin sonu da vardır, bunun sebebi birazdan anlatacağım ilk günahtır…

    Dünyanın bir başlangıcı vardı, insanlığın bir başlangıcı vardı… Ve tüm bunların bir sonunun olması kaçınılmaz oldu ilk günah ile. 21 Aralık bu dünyadaki her şeyin sonu olabilir? Toplumu korkutan kendi ölümleri mi, yoksa dünyadaki her şeyin son bulması mı? Sevdiğiniz herkesin, her şeyin yok olacağını düşünmek mi korkutuyor sizi yoksa kendi ölümünüzün yakın olmasından mı korkuyorsunuz? Ölüm tarihinize sayılı günlerin kalmış olabileceği mi sizi korkutuyor? HAYIR.

    Bizi endişelendiren, bizi bu kadar düşündüren ölümün kendisi.
    Yarın geleceğini bilsek ölümün, dünyanın bir yıl sonra son bulması bizim için önemli değildir. Önemli olan ölümün, kişinin kendisine gelmesidir. Biz dünyanın son bulacağından korkmuyoruz; kendi ölümümüzden korkuyoruz. Ölümün nesinden korkuyoruz??

    Ölümü kimileri tamamen bir yok oluş olarak kabul ediyor. Bazıları her şeyin hesabını vermek zorunda kalacağımız bir yere gidileceğini düşünüyor. Mistik öğretilere, çeşitli felsefelere bağlanan kimseler… hepsi ölümden bir şekilde korkuyor. ÇÜNKÜ HİÇBİRİ ÖLÜMÜN, KENDİLERİNİ KESİN OLARAK NEREYE GÖTÜRECEĞİNİ BİLMİYORLAR. Bu, İsa’nın yolu dışındaki her yol için böyledir. İsa Mesih’ten başka biri kimseye cennet garantisi vermez. Mistisizm asla net bir açıklama yapamaz. Ateizm, deizm ve niceleri asla ölümün kişiye ne getireceği konusunda net bir kanı sunmaz. Kişinin aklında daima soru işaretleri kalır. Toplum 21 Aralık 2012’den haberdar olmasaydı, ölümü daha az düşünmeyecekti. Çünkü kişi öleceği zamanın ne zaman olacağından korkmuyor; kişi ölümün kendisinden, ölümün her şeyinden korkyor. Kişiyi korkutan ölümün belirsizliği, bilinmezliği!!

    Tüm korkular bir şekilde ölümle ilişkilidir der Osho. Haklıdır da. Ölüm korkusunu yenen kişinin hiç bir korkusu kalmaz. Ölüm korkusu ancak ölümü bilmekle yenilebilir. Ölüm korkusunu ancak, ölümün kendisini nereye götüreceğini kesin şekilde bilen kişi yenebilir…Ölümün nereye götüreceğini bilmeniz, ölümün ne olduğunu bilmiyorsanız hiç bir şeye yaramaz. Ölüm nedir?

    Tanrı Dünyayı yarattı. Kendi suretinde insanı yarattı sonrasında. Ve insana yaşam nefesi üfledi. Böylelikle insan, yaşayan can oldu. İnsan, Dünyanın her türlü güzelliğinden faydalanabilecekti.. Bu şahane yerin tüm sorumluluğu sonsuza kadar TEK BİR ŞART İLE insana verilmişti. İnsan, iyiliği ve kötülüğü bilme ağacından yememeliydi. Fakat Havva ve Adem yaratıcının bu yasasını çiğnediler ve İLK GÜNAHI işlediler. Ve Tanrı, insanı ölümle cezalandırdı. Ölüm, insan hayatına günah ile girdi. Bu günah Adem soyundan gelen herkesin bir parçası olacaktı. Bu günahtan aklanmanın tek yolu var dedi Tanrı… Bu günahtan aklanan kişinin yaşamı sona ermeyecek, sonsuzlukta yeri olacak.

    İsa’nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı’nın O’nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın.. Bu ifade açıktır. Ölümün, bu şartı yerine getireni nereye götüreceğini kesin bir şekilde söyler. Günah işlememeye çalışmak mantıklıdır ama ama insan kendi gücüyle bunu basaramaz asla. Ve diğer inançlar size cenneti ve sonsuz yaşamı vaadetmez!!!

    Oysa dünya hayatı da kutsaldır!!! Kirli olan dünya değil sadece günahtır. Ve kimse günah işlemediğini iddia edemez. Çünkü insan, doğası gereği günahlıdır. Hiç günah işlemeyen insan dahi günahsız olduğunu iddia edemez çünkü Adem ve Havva’nın hatası, Adem soyunun tümünün üzerinde bir borç gibidir. İlk günahtan arınmanın
    ve cennete gitmenin tek yolu ise İsa Mesih’in Rab olduğunu kabul etmektir. İsa Mesih Rab’dir. O, “Ben hep varım.” diyerek bunu belirtmiştir. O, size cenneti vaadedebilecek tek gerçektir. O’nun bu sözü aslında her şeyi özetlediği için bunu her başlıkta söylüyorum “YOL, GERÇEK VE YAŞAM BENİM!!” dedi İsa Mesih. YAŞAM BENİM dedi. Kendisini tanıyana sonsuz yaşam vereceğini görün istedi. Bunu İsa Mesih’ten başka kimse sunamaz. İslamı, Budizmi, Ateizmi, Museviliği… hiç birini eleştirmiyorum. Sadece bildiğim yolu işaret ediyorum. İstediğiniz kadar arayın, hiç bir inancın sizi cehennemden kesin olarak kurtarma vaadi olmadığını görürsünüz. Ya da hiç bir düşünce akımının size ölümden sonrası hakkında net bir ifade sunmadığını görürsünüz.

    Kimse dünyanın son bulacağından korkmuyor. İnsanlar kendi ölümünü düşündüğü için korkuyor. Ölümü bilmedikleri için korkuyorlar. Ölümün kendilerini nereye götüreceğini bilmeyen insanlar ölümden korkuyor. Ölüm bu kadar kesinken, acizce ölümden kaçmaya çalışan insanlar ancak günahkarlardır. Günahkar ise Adem oğludur. Günahtan arınan ise Rab’bi tanımak için, onu gerçekten bulmak için çabalayan Adem oğludur.

    Sondan korkmayın. Çünkü son yoktur. Son, sadece günahlarından arınmayan insanın cezasıdır. İsa Mesih’in Rab olduğu gerçeğini kabul eden kişi, göklerdeki sonsuz egemenliğin kapılarını kesin olarak açmış ve affedilmiştir. İnsanı korkutan ne varsa, Tanrı’nın Göklerdeki Egemenliğinin bilincine varınca yok olur.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.