Re: SEN.. Gerçek HRISTIYAN’mısın..?
Tanrı’nın Kulu, Ancak Tanrı’ya Hizmet Eder:
Çam yarması gibi bir adam vardı. Genç, güçlü, boylu poslu. Kilisemize gelmeye başladı. Sert bir imajı ve sert bir yüreği vardı. İlk olarak inanılmaz bir hırsla hiç bilmediği, İslâm’ı savundu. Bunun yanında, şuur-altı düşüncelerinden dolayı da, Türklüğü savundu. Bunu yapmasının sebebi de, Saba kızkardeşimizin de dediği gibi, ‘Artık bu insanlar, Türklüğü reddetmiş olanlardır’ düşüncesiydi. Kendisi ‘Koca Türk’tü. Biz ise, ya ‘Gâvur’, ya da ‘azbişey Türk’tük. Onun gibi ‘Türk’ olamazdık. O sulandırılmamış ‘Saf Türk’tü.
Zamanla, ‘iki tarafı keskin’ kılıçtan beter olan ‘Tanrı Kelâm’ı görevini yapmaya başlamıştı. ‘Koca Türk’ün kalbine hançer gibi saplanmaya, onun bütün haksız, katı ve insafsızca taraflı düşünce ve savunmalarını yok etmiş; Yüce Tanrı’nın huzurunda savunmasız ve çırılçıplak bırakmıştı. Arkasına saklanacak hiçbir mazareti, hiçbir nefret düşüncesi kalmamıştı artık.
Bir anda kesildi. Kiliseye gelmemeye başladı. Onu bir gün gördüğümde, niye artık gelmediğini sordum. Önce söylemek istemedi. Sonra açıkladı. “Bütün mahalle, bütün akrabalarım, kiliseye geldiğim için bana baskı yapmaya başladılar. Çok büyük baskılar oluştu. Mahalle kaynadı” dedi.
“Peki, Tanrı bu cevabını kabul edecekmi zannediyorsun?” dedim. Çünkü sen Tanrı’ya: “Tanrım, gelemedim. İkna olduğum halde sana dönemedim. Çünkü komşularım ne diyecek diye korktum. Ailemin ne düşüneceği ve bana ne yapacaklarına önem verdiğim için, Sen’den vaz geçtim. Onların düşüncelerine daha fazla önem veriyorum ve ne yapacaklarından korkuyorum” diyorsun, dedim. Sadece sessiz kaldı. Ama bir kere daha da kilisemize gelmedi.
İşte size ‘Çam yarması Koca Türk’. Milliyetçilikte mangalda kül bırakmıyan. Kalabalığın arasında iken kükreyen aslan kesilen. Ama kalabalığı, halkı, çoğunluğu, ‘Tanrı Uğruna’ bile karşısına alamayan bir ödlek. Diğer yanda ise, 1.50 boyunda, orta yaşlı kadınlarımız, bir yumruk vursan, yerden kalkmazlar. Ama korkusuzca onun ailelerine ve mahallesine müjdeyi yayan, Kutsal Tanrı’nın kulları, kilisemizin mensupları. Kurtlar arasındaki savunmasız kuzular. Ama o adam; ‘kurtlar arasında kuzu olma’ cesaretini gösteremedi.
Bugünkü ‘Milliyetçi!’ denilenlerin büyük bir çoğunluğu da maalesef böyledir. Beleşçiler. Ucuz kahramanlar. Nefret tacirleri. Kendilerinin temsil ettiği güçlere karşı duracak cesareti gösterememektedirler. Hatta ‘Tanrı Uğruna’ bile bunu yapamamakta; herşeyi saldırganlık, hiddet, şiddet, tehdit ve hatta cinayetle halletmeye çalışmaktadırlar. Ama Tanrı huzurunda ‘Katil, katildir’, elinde bayrak dahi olsa. Herkesin birinci görevi Rab’bedir. Rab’bin de katillerle, kötülerle, nefret içeren hiçbirşeyle, herhangi bir işbirliği olmaz. Ancak Şeytan’ın olur.