Re: Moon Tarikatı

#34518
Anonim
Pasif

Sevgili emalie,

Bazı dinler var ki, bunlarda doğrudan Şeyta’a ve cinlerine tapıyorlar (Ata ruhlarına tapanlar, putlara tapanlar ve birden fazla ilaha tapan her din). Bunların yanlışlığı apaçık ortadadır.

Bazı dinler var ki, ‘Yap & Yapma’ların, artı-eksi hali veya daha değişik arajmanlarıdır. Ufak ilavelerle, birkaç değişiklikle; ‘Yepyeni bir Din’ sunuyorlar. Bazı doktrin, prensip ve inanç bildirgelerinden ibarettirler. Kapitalizm veya komünizm inançları gibi. Yani ruhsal değildir.

Ruhsuz beden nasıl ölü ise, ruhsuz din de öyledir. Bir dini canlı kılan, o dinin yaratıcısı olan ruhudur. Ruh derken, görünmez, canlı ve bilinçli varlıklardan bahsediyorum. Birinci gruptaki tüm dinler, asırlardır dünyaya hakim olan, ‘Canlı Dinler’dir (Aztekler, Mayalar, Afrika dinleri, Şamanizm vs). Bu dinleri canlı kılan, Şeytan ve cinleridir. Yani, kötü ruhlardır. Sonucu, Ebedî ölümdür.

İkinci gruptaki dinler, ‘Ölü dinlerdir’. Çünkü bunlar, aslının birer kopyası ve benzeridir. Kutsal Kitapta da yazdığı gibi, Şeytan’ın, “Işık Meleği” gibi davranıp insanlara, ‘iyilikler ve güzellikler’ içeren bir din sunması olayıdır. Bir yığın yap ve yapmalarla, kutsal gibi görünerek, insanları, ölü ve sıkıcı bir inancın peşinde sürüklemeye çalışmasıdır. Bunlar genelde birer esaret dini olup, şiddet, tehdit, baskı ve sahte vaadlerle müritlerinin ayrılması engellenir.

Son olarak da, Tevrat, Zebur ve İncil’in öğrettiği Hristiyanlık inancından bahsetmek istiyorum. Bu tüm diğer dinlerden farklıdır. Bu da ‘Canlı Din’dir. Bunu canlı kılan, Tanrı’nın yaratılmamış olan, Kutsal Ruh dediğimiz, kendi ruhudur. Bu Ruh yoksa, Hristiyan dini de ölü bir din; Kitapları ise sadece ‘yazı’dan ibaret olur. Yani ikinci gruptaki bir din gibi olur. Sadece muhteviyatı mükemmeldir. Ama ölüdür. Kutsal Ruh, Tevrat, Zebur ve İncil’in yazarıdır. Bunların dışında, başka bir kitap, başka bir iman vermemiştir. Yani seçenek, ‘Ya Kutsal Ruh, ya da Kötü Ruhlar’dır.

Musa 120 yaşında öldü. Hiçbir hastalığı yoktu. Tanrı sadece, onun ruhunu aldı. Ruhsuz beden ölüdür. Mükemmel bile olsa. Ruhsuz Hristiyanlık da öyledir. Bu Ruh, aslında İsa Mesih’in Ruhu’dur. Hristiyan inancına can veren odur. Ama birinci gruptakinden bir başka farkı da, inanca can vermekten daha doğru bir tanıtım, iman edene can vermesidir. İman edenin ruhu ile İsa’nın Ruhu bir olur. Bir insan Tanrı’yı ancak bu şekilde, şahsen bilebilir. Tanrı hakkında bilmek başka, Tanrı’yı bilmek başkadır.

Sevgili emalie, bilmeniz gereken bir din değildir. Tanrı’nın kendisidir. Çünkü kurtaracak olan, bazı kafa bilgileri değildir. “Şu, şu bilgileri kafana sokarsan, kurtulacaksın” diye bir şey yoktur. Tüm dinleri ezbere bilseniz bile, kurtulamazsınız. Çünkü bilgiler, sadece Tanrı’ya ulaşmak için birer araçtır. İsa Mesih, Tevrat ve Zebur’u gayet iyi bilen Ferisilere, “Bu Kitaplar, benden bahsediyor. Ama siz bana gelmiyorsunuz ki size hayat vereyim” demiştir. Yani Kitapları, öğretileri bilmek, bir insanı kurtarmıyor. Tek kurtarıcı İsa Mesih’tir. Hayat veren O’dur.

Bu yüzden, ilk adımınız, O’na gelmek, O’na teslim olmaktır. “Ya Rab! Doğruları bulmama yardım et. Yanlış öğretilere kanmama izin verme. Beni de kurtar ey Rab’bim. Bilmek ve anlamak istiyorum. Gerçekten benim için de canını verdin mi? Gerçekten beni de, bu kadar sevdin mi? Gerçekten, tek Kurtarıcı, vaad edilmiş ‘Tanrı Kuzusu’ sen misin? Günahlarımdan dönüyor, yaşayan Tanrı’yı, tüm yüreğimle bulmak ve O’na ait olmak istiyorum. Yardım eyle, ey Rab’bim” gibi bir dua edersen, bahsettiğim bu Yaşayan Kutsal Ruh gelecek ve seni elinden tutacak, yaşayan kötü ruhlardan ve yalanlardan koruyacak ve sen O’ndan ısrarla ayrılmadığın müddet, O senden asla ayrılmayacak ve sana herşeyi öğretecektir. Tek güvenilir yol budur. O’nun yardımını tedarik etmelisin.

Rab adımlarını yönlendirsin. Yollarına ışık olsun. Sana da Yaşam versin. Amin.