Re: Kadından pastör olur mu?
Sevgili Kardeşler,
Hepinizin çok değerli yazılarınızı ve Kutsal Kitap yorumlarınızı, büyük bir mutluluk içerisinde okuyorum ve Rab’be şükrediyorum. Bu konuyla ilgili yazanların tümünün çok geniş ve gayet güzel ‘Kutsal Kitap’ bilgisine sahip olduğunu görüyorum. Böyle kardeş ve kızkardeşlerim olduğu için de mutluluk duyuyorum. Sizleri Rab yetiştirdi.
Düşüncelerde farklılıklar olsa da, yüreklerde olmadığına eminim. Hepiniz Rab’bin kulları olup, tüm yüreğinizle ve en doğru şekilde O’na hizmet için çırpınıyorsunuz ve gayet cesurca, böyle zor bir konuyu ele alıyorsunuz.
Ben yazılanları yeniden yazmak yerine, sadece bir konuya açıklık getirmeye çalışacağım. Pavlus’un ‘Kadınları hor görmesi’ gibi yanlış bir anlayışa yol açabilen 1.Korintliler 14:34-35’teki sözleri:
“Kadınlar toplantılarda sessiz kalsın. Konuşmalarına izin yoktur. Kutsal Yasa’nın da belirttiği gibi, uysal olsunlar. Öğrenmek istedikleri birşey varsa, evde kocalarına sorsunlar. Çünkü kadının toplantı sırasında konuşması ayıptır.”
Bunun hangi anlama geldiğini öğrenebilmek için, o günün şartlarını iyi anlamak lâzım. Şöyle düşünelim: Evinize bir adam geliyor ve “Karınla görüşecem” diyor. O an siz ne düşünürsünüz? “Ne demek karımla görüşeceksin? Ben burda eşek başımıyım? Ne istiyorsan, bana söyliyeceksin” demez miydiniz?
Bir adamı es geçerek, doğrudan karısıyla veya gelinlik kızıyla temasa geçmeye çalışmak ayıp değil mi? O adama hakaret değil mi? Bu günlerde, böyle bir hareketin ne kadar aşağılayıcı olduğunu (evin erkeği için) takdir etmek biraz zor belki, ama bazı bölgelerde, bu gün bile, bu nezaket kanunu devam etmektedir.
Meselâ bir kadın, kapıyı komşusuna açıyor diye düşünürken, karşısına yabancı bir erkek çıkarsa, “Bir dakika, kocamı çağırayım” deyip, adamı doğrudan muhatap almaması lâzımdır. Bu kocasına saygıdır. Kadın da kocasını es geçmemeli. Çünkü o evin lideri ve sorumlusu, kocadır.
Kocası yanında iken, bir kadını azarlamak veya ona hakaret etmek, bir erkek için, yani o koca için, ne kadar aşağılayıcıdır. “Ben kocası olarak yanında dururken, sen nasıl olur da benim karımı muhatap alır ve benim önümde ona hakaret edersin? Bir derdin varsa, bana söyliyeceksin” demez mi? Ya ordaki yabancı adam, ya da karısı, “Sen bu işe karışma” dese, ne olur? O kocanın yerinde kim olmak ister?
Bu ticarî ilişkilerde de böyledir, askerlikte de. Hiçbir şirket patronu, gidip de başka bir şirket çalışanına buyruk veremez. Bir derdi varsa, o çalışanın patronu ile görüşür. Bir bölük komutanı da, başka bir bölüğe gidip, orda verilen emirleri değiştiremez. Bir derdi varsa, o bölüğün komutanını muhatap almalıdır. Bu durumlarda da, hem şirket patronu ve hem de bölük komutanı, “Biz eşek başımıyız?” diyebilirler ve haklı da olurlar.
Bölüğün başı, ‘Bölük komutanı’dır. Bölüğe konuşmak isteyen General, bölük komutanına konuşur. Generale konuşmak isteyen bölük veya bölükten bir er, Bölük komutanına konuşur. Yani, bölük komutanına konuşmadan, hiçbir irtibat olmaz. Ne içeriye, ne de dışarıya. Herşey, bölük başından geçmelidir. Sorumlu odur. Bölükbaşının haberi olmadan, kimse bölüğe buyruk veremez, talimat veremez, azarlayamaz, ceza veremez. Erlerden hiçbiri de, bölük başını atlayarak, es geçerek, daha yüksek bir makama ulaşamaz, soru soramaz, bilgi isteyemez ve hatta bilgi bile veremez. Evin erkeği de, işte bu bölük başıdır.
Pavlus’un yazdıkları, bir evin erkeğine, yani bir kadının kocasına göstermesi gereken saygıyı korumak amaçlı olmakla kalmıyor, ayni zamanda, bir kocanın karısına da saygı gösterilmesi gerektiğini ve onu direkt muhatap almanın saygısızlık olacağını öne çıkarıyor. Kimse Sara’ya saygısızlık edemez, çünkü o, İbrahim’in Sara’sıdır. Sara’ya saygısızlık, İbrahim’e saygısızlıktır. Ama şayet Sara, İbrahime saygısızlık eder, onu es geçerse, ne İbrahim’in ve ne de Sara’nın herhangi bir saygınlığı kalır.
Umarım azacık olsun katkı koyabilmişimdir.
Rab hepimizi Bereketlesin.