Re: Eşcinselliğe Eğilim

#30793
Anonim
Pasif

Sevgili OrhanAnt yukarıda yazdığım yazıda yanlış anlaşılma olmasın

Kayra wrote:
Eşcinselliğin sizin seçiminiz olmadığı ve hatta belki de doğuştan böyle bir eğiliminiz bulunduğu düşünülemez bir şey değil…
Hepimiz insan olmaktan dolayı, Ademden dolayı günahlı bir yapıya sahibiz!
Eşcinsel eğilimlerin bulunması, tıpkı yalan söylemeye hırsızlığa, katilliğe ya da heteroseksuel sapkınlıklara eğilimin bulunması gibi günahlardan bir tanesi…

Alıntı yaptığım 3 cümle birlikte değerlendirilmeli (ve hatta yazdığım kısa yazının tamamını göz önünde bulundurmanızı da tercih ederim :))…
Aksi taktirde, her türlü günahı Tanrı yarattı ve insanların eşcinsel olması, esrarkeş olması, fahişelik yapması, yalancı olmaları, katil olmaları (ve bu günahın içinde yaşama eylemleri fazlasıyla çoğaltılabilir) gibi durumlarla insanların günahkar olmasını Tanrı istedi gibi bir mantık hatasına düşülebilir…

siz de haklısınız, çünkü bu tür mantık hatasına düşen kişilerin sayısı da yadsınmayacak kadar fazladır.
O halde dediğiniz gibi “Aman Dikkat”. Ama
aynı zamanda dünyasal bedenimizin günaha ne kadar meyilli olduğunu unutmadan Aman Dikat.
Aynı zamanda günahlı yapımıza rağmen İsa’nın bizleri ne kadar sevdiğini ve bizleri günahtan kurtarmak için neler yaptığını her an anımsayarak Aman Dikkat.
Yine söylüyorum esas olan yapılan şeyin günah olduğunun farkına varmak.
Tanrının bizi bu günaha dayalı alışkanlığımızdan kurtarabileceğini bilmek.
Ve günahtan kurtulup İsa ‘da özgür olmayı istemek, bu seçimi yapmak.

Quote:
Rom 7:24 -25 Ne zavallı insanım! Ölüme götüren bu bedenden beni kim kurtaracak?
Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’ya şükürler olsun!

diyebilmek…

Son olarak, İncilde bahsi geçen, günahının bilincinde olan ve günahından kurtulmak isteyen bu kadının hikayesi; ve İsa’nın ona yaklaşımı beni her zaman etkilemiştir…

Quote:
Luka 7:37-50 O sırada, kentte günahkâr olarak tanınan bir kadın, İsa’nın Ferisi’nin evinde yemek yediğini öğrenince kaymaktaşından bir kap içinde hoş kokulu yağ getirdi. İsa’nın arkasında, ayaklarının dibinde durup ağlayarak, gözyaşlarıyla O’nun ayaklarını ıslatmaya başladı. Saçlarıyla ayaklarını sildi, öptü ve yağı üzerlerine sürdü.
İsa’yı evine çağırmış olan Ferisi bunu görünce kendi kendine, «Bu adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının kim ve ne tür bir kadın olduğunu, günahkâr biri olduğunu anlardı» dedi.
O zaman İsa söz alıp ona, «Simun» dedi, «sana bir söyleyeceğim var.» O da, «Buyur, öğretmenim» dedi.
«İki kişinin bir alacaklıya borcu varmış. Biri beş yüz, öbürü de elli dinar borçluymuş.
Borçlarını ödeyecek durumda olmadıklarından, alacaklı her ikisinin de borcunu bağışlamış. Buna göre, hangisi onu daha çok sevecek?»
Simun, «Sanırım, kendisine daha çok bağışlanan» diye cevap verdi. İsa ona, «Doğru söyledin» dedi.
Sonra kadına dönerek Simun’a şunları söyledi: «Bu kadını görüyor musun? Ben senin evine geldim, ayaklarım için bana su vermedin. Bu kadın ise ayaklarımı gözyaşlarıyla ıslatıp saçlarıyla sildi.
Sen beni öpmedin, ama bu kadın eve girdiğimden beri ayaklarımı öpüp duruyor.
Sen başıma zeytinyağı sürmedin, ama bu kadın ayaklarıma hoş kokulu bir yağ sürdü.
Bu nedenle sana şunu söyleyeyim, kendisinin çok olan günahları bağışlanmıştır. Çok sevgi göstermesinin nedeni budur. Oysa kendisine az bağışlanan, az sever.»
Sonra kadına, «Günahların bağışlandı» dedi.
İsa’yla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, «Günahları bile bağışlayan bu adam kim?» şeklinde konuşmaya başladılar.
İsa ise kadına, «İmanın seni kurtardı, esenlikle git» dedi.

Sevgi ve esenlikle…