Re: Dünyadaki üç düşmanimiz
Üçüncü düşmanımız: İçimizdek Kötülük
Ama en korkunçu ve bizi gerçekten şaşkınlığa uğratansa, yeniden doğmuş olmamıza rağmen, kötülüğün kendi içimizde var olduğunsu keşfetmektir. Hala günah işleme potansiyeline sahip olduğumuzu farketmek bize büyük bir üzüntü ve utanç verir. Tanrı’yı yüceltmeyen düşüncelerin, sözcüklerin ve eylemlerin bilincine varırız ve haliyle de bundan büyük bir rahatsızlık duyarız. Bu durum, Tanrı’nın çocuklarından bazılarını kurtuluşlarından kuşku duyma noktasına kadar götürebilir. Kendilerine, ‚Tanrı’nın çocuğu olan bir kişi nasıl günah işleyebilir ki?‘ diye sorarlar. Aslında ahlaki bilincimiz, Kutsal Ruh’un ve Tanrı Sözü’nün yönlendirilişiyle son derece duyarlı kılınmıştır. Geçmişte hiç bilincinde olmadığımız ya da rahatlıkla göz yumduğumuz birçok günahı farketmeye başlarız. Ama şimdi ruhsal iflasımızın bedelini kendi kanıyla ödeyen Mesih’e baktıkça, günahkarlık ve suçluluk duygusu altında eziliriz.
İki tür tutsaklık
Ama cesaretimiz kırılmasın, çünkü Elçi Pavlus’un kendisi bile mektuplarında aynı sorunu yaşadığını bildirir! Bu bağlamda onun Romalılar’a yazdığı mektubu, özellikle de 6 ve 8. Bölümleri dikkatle incelemelisiniz. Pavlus bu ayetlerde sorunu derinlemesine ele alır ve ilahi çözümü bize bildirir. Bu bölümler dünya edebiyatının en etkileyici eserleri arasında yerini alır.Tüm yaşamınızı bu bölümler üzerinde, üstelik anlamlarını tüketmeden, çalışarak geçirebilirsiniz. Onlarda sürekli yeni zenginlikler ve daha derin anlamlar keşfedersiniz.
Pavlus, içsel çelişkisinin neden olduğu ıstırabı anlattığı 7.bölümde, yaşamındaki günahı yenen Tanrı’nın Ruhu’nun güçlü işlerinden söz eder. Pavlus, günahın gücünün tümüyle bilincindedir. O, bu gücü küçümsemez, ama sürekli olarak Tanrı’nın gücünün ondan daha üstün olduğunu bildirir. Altıncı bölümdeyse Elçi pavlus iki tür tutsaklıktan, yani Tanrı’ya ve günaha tutsak olmaktan söz eder.
Gerçek şu ki, günah bizden daha güçlüdür. Kabul etsek de, etmesek de, insan bir köledir. Tüm varlığını ele geçirmiş olan bir ’tümörün’ yönetimi altındadır. Bu yıkıcı ve yok edici tümör Kutsal Kitap’ta ‘günah’ olarak adlandırılır. Bu ruhsal bir kanserdir – dünyanın en güçlü insanının bile karşı koyamayacağı ölümcül bir hastalıktır. Kandaki ter bir mikroskobik lösemi hücresi bile kişiyi ve tüm umudunu yok etmeye yeterlidir. O, insanın kendisinden daha güçlüdür.
Günah – ‘yöneticimizi’ değiştirmedikçe – gücünden kaçılması imkansız olan ölümcül bir tutsaklıktır. İsa Mesih’in yetkisini yaşamında tanıdığım ve varlığım üzerindeki tüm hakları O’na devrettiğim zaman günahın gücü kırılır. O zaman özgür olurum, fakat bu benim gücümden kaynaklanmaz. Çünkü günahın yetkisini kendi çabamla yok etmem olanaksızdır. Bu yetkinin pençesinden, ondan çok daha üstün olan bir güç tarafından kurtarılırım. Yani artık içimde yaşamakta olan Mesih tarafından özgürlüğüme kavuşturulurum. O zaman çelişkiden özgür kılınan isteğim (iradem) gerçek amacını keşfeder, varlığımsa, Yaratıcım’la bütünleşir.
Kurtuluş Tanrı’nın işidir
‘Yeniden doğmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Aynı şekilde Tanrı’nın bağışlamasını da hiçbir zaman hakedemeyiz. Biz ancak O’nun bağışlamasını, tıpkı doğumumuzda olduğu gibi, salt bir armağan olarak kabul edebiliriz. Yaşamımızı kendimiz yaratmayız, bu yaşam bize verilir. Aynı şekilde günahın gücünden kurtulmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Tek çıkar yolumuz, bize sunulan kurtuluşu, Tanrı’nın karşılıksız bir armağanı olarak kabul etmektir. Tanrı’nın Ruhu, bir kişiyi iman etmesi için zorlamaz; onu kabul ya da reddetmek üzere özgür bırakır. O aynı şekilde imanlının isteğine saygı duyar, kimseyi kutsallaştımak için zorlamaz! O’na bu hakkı tanıdığımız andan itibaren çalışmaya başlar.
Tanrı’nın Ruhu’nun işleyişi bir ağacın özsuyuna benzer. Dalların içinden akarak, yaprakları, çiçekleri, meyveyi ve tohumu yaratır. Böylelikle, ağacın kendisini yenilemesini sağlar. Bahar gelip bir mucize gerçekleşmeye başladığında büyük bir enerji açığa çıkar; buna karşın ağacın herhangi bir güç sarfettiğini gözlerimizle göremeyiz! Yaşam süreci büyük bir sessizlik içinde gelişir. Aynı şekilde, Kutsal Ruh’da bizlerde Mesih’in yaşamını kendiliğinden üretir. Böylelikle ruhsal olgunluğun ürediği O’nun karakterinin çiçeği bizlerde yetiştirilmiş olur.