Re: Bilime Hristiyan Bakışı
16. ve 17. yy.lardaki ilk bilim adamları ” Tanrı’nın iki kitabından” söz etmekten çok hoşlanırlardı : ” Doğa kitabı ” ve ” Kutsal Yazı kiitabı “. Tanrı’nın yarattıkları hakkında tam bir bilgiye sahip olabilmek için ikisinin de öğrenilmesi gerektiğini vurgularlardı. Tabi sınırlı anlayışımızın kendi başımıza çözemeyeceğimiz bazı çelişkilere yol açtığı zamanlar da yok değildir. Bilim adamları zaten birbierleriyle görünüşte çelişen kuramlar ve gözlemleri, karşıt halde tutmaya alışıktırlar – bu durum insanların genelde fark ettiklerinden çok daha sık oluşmaktadır. Örneğin ışığın davranışları hakkında bazen dalga kuramına göre düşünmek yararlıdır, başka koşullardaysa parçacık olarak düşünmek gerekir. Ayrıca bazen de var olan kuramlardan hiç birine uymayan gözlemler de vardır : Bu durum, kuramların terk edilmesini gerektirmez. Çünkü o kuramlar başka birçok olguyu açıklama konusunda gayet iyi iş çıkarmaktadırlar. Ancak, bilim tarihi tekrar ve tekrar bizim anlayışımızın sınırlı olduğunu ve tüm bilimsel kuramların daima değişebilir olan doğasını göstermeye devam etmektedir.Bu da bizim en azından, herhangibir şeyin olanaksız olduğunu ya da Kutsal Kitap’ta okuduğumuz bir şeyle günümüz bilimsel kuramları arasında uyuşmaz bir çelişki olduğunu varsaymadan önce şöyle bir duraklamamız gerektiğini göstermektedir.
Her şeye rağmen Kutsal Kitap anlatıları gerçek mekanlara ve gerçek zamanlara sıkı sıkıya bağlıdır. Tanrı gerçek insanlarla, yazılmış ve gözlenmiş gerçek olaylar aracılığıyla iletişim kurar. Kutsal Kitap kuramsal bir ders kitabı ya da bir söylence değildir . Luka gibi yazarlar 1. yy. Filistin’inin tarihsel detaylarını doğru bir şekilde kaydetmek için çok titiz davrandılar. Bu, birçok arkeolojik bulguyla da doğrulandı. Ayrıca bazı yerlerde Kutsal Kitap bazı fiziksel olsyları anlatır ve ilke olarak bu olaylar bilimsel olarak yorumlanmaya açıktır. Örneğin, Mısır’damn kaçan İsrail halkının Kızıldeniz’i mucizevi bir şekilde geçmesi ve sonrasında onları takip eden firavunun ordusunun , Kızıldenz’in tekrar birleşmesiyle boğulmaları, bölgede gelgit ve rüzgarın birlikte bir oyun oynamasıyla pekala açıklanabilir. Zaten Kutsal Kitap’ın kendisi de güçlü bir doğu rüzgarının İsrail halkının geçebilmesi için suyu geri itmesinden söz ederek bu yolda ipucu veriyor. Hem Eski Antlaşma hem de Yeni Antlaşma yazarlarının bu olaydan çıkarttıkları önemli sonuç, Tanrı’nın bu olaylarda aktif olarak rol aldığı ve bu olayın gerçekleşmesini maksatlı olarak sağladığı yolundadır: Bu olay, Tanrı’nın zamanlamasının mükemmel olduğunu gösteren bir mucizedir. ( Denis ALEXANDER )
Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.