Re: Arap’larda İslamdan Önce NamazVarmıydı:*

#36983
Anonim
Pasif

@goldenboy 23131 wrote:

Diğer dinlerde namaz olarak geçmez ama aynı namazda olan secde, rüku gibi bedenle yapılan ibadetler vardır.İbadet esnasındaki okunanlarsa nasıl namazda Kuran dan ayetler okunuyorsa diğer dinlerdede kendi dinlerine uygun olanları okuyorlardı.

Hz. Adem den bu yana nice peygamberler gelmiş geçmiştir biz bunların hepsini bilmiyoruz sadece Allah ın bize bildirdiklerini biliyoruz.Dünyanın her tarafına insanlar dağıldı bu insanlarıda onları yaratan ilimsiz bırakmadı onlarada peygamber gönderdi niçin yaratıldığını öğrenmeleri için.

Sayın Saba

Kuran da Allah diğer peygamberlerin namaz kıldığını buyurmuş diğer kitaplardada bedenle Yüce Allah a saygı ifade eden hareketleri (secde gibi) peygamberlerin yaptığı buyrulmuştur.Burdan çıkarttığım bir sonuçtur diğer peygamberlerinde namaz gibi ibadetlerinin olduğu.

Goldenboy, siz görmek duymak istediğinizi bekliyorsunuz ama gerçek bu değil. Siz açıkça söylemeliyim ki hindular sizi düşüncenize göre bizden (dua etmemizi namaz olarak adlandırmışsınız) çok ama çok daha sizinkine benzer şekilde namaz kılıyorlar “namaskara” ile. Namaz sadece bir dua etme biçimi değildir, TAPINMA biçimidir. Dolayısıyla kendine özgü, uygulanması zorunlu bir düzeni vardır. Bu nedenle yahudilerin havraya gidip dua etmelerini, ya da hristiyanların dua ederken başlarını eğmelerini, ya da diz çöküp dua etmelerini namaz eylemi olarak adlandırmazsınız. Olmaz, mantık da almaz zaten. Ama şu bir gerçek ki hindu inancında ki ritüel namazın kopyasıdır, bu da doğaldır, çünkü kökleri aynıdır; yani Tanrı’dan değil ama şeytandandır.
Bir diğer islam ve kuranla bağdaşamadığımız, farklı inancımız da her ulusa peygamber konusudur. Tevrat, Zebur ve İncil’e (yani Kutsal Kitap) göre sadece ve sadece Yahudi (İbrahim oğlu, İshak oğlu, Yakup’un soyundan) soyundan peygamber çıkarmıştır Tanrı. Çünkü sadece İbrahim Tanrı’nın çağrısına yanıt verdi ve imanıyla Tanrı’nın arkadaşı oldu. Ve Tanrı İbrahim’e vaat etti. Tüm ulusların onun soyundan bereketleneceğini söyledi. Bu bereketin kalacağı soyu da her seferinde Rab Tanrı gösterdi, Tanrı’nın seçimi İbrahim’in hizmetçisinden olma oğlu İsmail’e değil, ama Tanrı’nın mucizesiyle (isteğiyle) kısır ve her ikisinin de 90’lı yaşlarındayken verdiği oğlları İshak ile bu vaadin devam edeceğini, İshak’ın doğan ikizlerinden biri olan Esav ile değil ama Yakup ile bu bereketin ve sözün geçerli olduğunu Tevrat’ta okuyoruz. Bu nedenle dünyanın hiçir yerinde bizim inandığımız aynı Tanrı’dan (Yehova) bahseden ve Yakup (yahudi) soyundan olmayan peygamber hiç yoktur. Kuran bile onların kimliklerini söyleyemez, çünkü kendisi zaten birçok tevrattan alıntılar içerir. Saydığı peygamberlerin hepsi de Yahudidir. Tanrı kendisini eski çağlarda Yahudi halkını kullanarak tanıttı. Bu başka bir halk da olabilirdi. Yahudileri atası İbrahim Tanrı’ya yanıt vermeseydi, bir başka ulusun atası olacak kişi yanıt verecekti ve onun soyu seçilecekti. Ama bu seçilme durumu her durumda sıradışılık verdi yahudilere. Tanrı’nın mükemmelliğine, kutsallığına uygun yaşamak zorundaydılar, çünkü onların tanrısı artık putlar, diğer ilahlar olamazdı ama Kutsalların Kutsalı, Mükemmeli , Kusursuz, ve Gerçekten Adil olan Rab Tanrı idi. Bu nedenle 10 emire uymak zorundaydılar. Sayıca az ama nitelik bakımından uyulması bir o kadar da zor 10 emir vardı yahudilerin önlerinde uymaları gereken. Bugün hala daha bu 10 emrin hepsine gerçekten uyan, uyabilen çok az insan vardır. Ama yahudiler Tanrı’nın seçilmiş halkı, bir nevi Tanrı’nın kendisini diğer uluslara tanıtmasında bir aracı olarak gördüğü bu halk, ait oldukları Tanrı’nın kriterlerine, kutsallığına uygun yaşam sürmeliydiler, diğer uluslara örnek olmak için. Yani aslında Yahudiler keskin bir kılıcın üzerine yerleştirilmişlerdi aslında. Bu nedenledir ki Tanrı’ya isyan ettiklerinde ya da putlara döndüklerinde, ya da söz dinlemezliklerinde, yaptıkları bu günahların, isyanların bedeli de çok ağır oldu. Ama diğer yandan Tanrı’ya temiz bir yürekle itaat ettiklerinde, söz dinlediklerinde de Tanrı onları alabildiğince bereketledi ve birçok kez de çok kötü durumlarda, hatta hatta topyekün yokedilmekten de kurtardı. Bu gibi soykırımlarla üst üste karşı karşıye gelen ve yine mucizevi bir şekilde kurtulan bir başka ulus daha yoktur. Ester kitabını okursanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Kısacası Tanrı bir kişiyi seçti ve peygamberlerini de bu seçtiği kulunun belirlemiş olduğu soyundan çıkardı. İnandığımız bu söz, saf, mükemmel, sade ve kusursuz olan Kutsal Yazıların söylediğidir. Yahudi olamayn başka bir peygamberin (başka ulustan) varlığını kanıtlayan bilimsel-tarihi da yoktur. Bir yazın bu inancımızı kolaylıkla al aşağı edebilirdi ama binlerce senedir böyle bir şey olmadı, ve her geçen sene de inandığımız bu Kutsal Kitabın ne kadar doğru olduğunu görüyoruz.

Biz hristiyanız, ve biz kuranı Tanrı’dan gelen bir kelam olarak kabul etmiyoruz.Muhammed’i de peygamber olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Çünkü Tanrı’nın sözlerive peygamberlik Mesih ile tamamlanmıştır. Her şey Mesih ile tamamlanmıştır. Tevrat’ta Daniel Peygamberin Kitabında ki 9.bölüm 24-27 ayetleri okursanız bu peygamberliği göreceksiniz. Bu nedenle Kuran’ın bir insan eseri olduğuna inanıyoruz. Muhammed’in pagan inançlarının devamını, tek bir ilaha (puta – Al-İlah’a, ay(hilal olan) ilahı demektir, ve islamın sembolü de hilaldir) taparak sağladığına ve yeniden düzenlediğine ve kurduğu bu dini temellendirdikten ve güçlendikten sonra da kaba kuvvet ile, cinayetlerle, kan dökerek, kadın, erkek, çocuk öldürürek sağlamlaştırdığına ve yaydığına inanıyoruz. Bunu tarihçiler de kabul ediyor. Bunu kimse inkar edemiyor. Müslümanlar bile. Ama islam dini, aslında Muhammed, buna bir kılıf çoktan uydurmuştu, o da cihad denilen şeydi. Kuranı okursanız anlarsınız. Din uğruna kan dökmek caizdir. Umarım beni uğraştırıp o ayetleri tekrar tekrar burda yazdırmazsınız. İnternette cihad ayetleri yazın, o ayetler zaten çıkacak.