Yunus

  • Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26016
    klaus
    Anahtar yönetici

    YUNUS

    Bazen Tanrının sadece kendine inanan insanlarla ilgilendiğini ve onların sesini duyduğunu düşünürüz. Ama Tanrımız merhametlidir ve daha çok canların kurtulması için, farklı uluslara da bıkmadan usanmadan sevgiyle ellerini uzatır. Eski Ahitde bazen israilli peygamberleri farklı uluslara göndermiş, bazende farklı ulusdan bir peygamberi kendi halkına göndermiş (Amos)

    Yunus peygamberin başından geçenler ve kişiliği beni epeyce gülümsetti. Biz insanoğlu ne zaman Tanrıya tamamiyle teslim olmayı öğreneceğiz ?
    Yunus peygamberi okurken dikkatimi çeken şey, olayları üçüncü bir şahısın anlatır gibi olması. Bu kitap Yunus’un peygamberlik sözlerinin toplaması değil fakat Tanrının mesajıyla dolu bir hikaye.

    Yunus, Nasıra kentinin kuzeyinde yer alan Gat-Haferlidir ve İsrail kralı Yarovam zamanında yaşar.(2.krallar 14:25)
    Tanrı ona dışarıdaki bir halka, Ninova’ya gitmesini buyurur.

    Ninova şehri; Asur krallığının (assyria) başkentiydi ve Nemrut tarafından kurulmuştu (yaratılış 10:8-11) Nüfusu 120 bin çoçuk (yunus 4:11) ve büyüklerle beraber yaklaşık 600 bin olmalıydı. Kentin iç duvarlarının kalınlığı 12 km idi. M.Ö. 612 yılında Ninova, Babiller ve Medyalılar tarafından yağmalanır. Ninova kenti günah içinde yaşayan bir kentti. Tanrının bu kente öfkesini Nahum Peygamber kitabında okuyabilirsiniz. Tanrı bu şehre ” Elleri kanlı kent ” diye hitap eder.

    Tanrı en sonunda Yunus’a seslenir;

    Yunus 1: 1-2 RAB bir gün Amittay oğlu Yunus’a, “Kalk, Ninova’ya, o büyük kente git ve halkı uyar” diye seslendi, “Çünkü kötülükleri önüme kadar yükseldi.”

    Tanrı Yunus’un oraya giderek halka tövbe etmesini söylemesini ister. Yunus bu halkın ne kadar kötü olduğunu biliyordu. Bu şiddetli, tehdit edici halkın yok edilmesini çok istiyordu. Ama Tanrısını o kadar iyi tanıyordu ki eğer bu halk tövbe ederse, merhametli Tanrısının bu halkı bağışlayacağını da biliyordu. Bu da onun işine hiç gelmiyordu ! Bu hiç hoşuna gitmiyordu. Bu işi yapmaya hiç gönüllü değildi !

    İşte bu yüzden Yunus gemiye atlar ve kaçar. Nereye mi ? Hem de Ninova’nın tam ters istikametine, kendince en uzak yere. İspanyanın kuzeybatısında Tarşiş şehrine. Kimbilir Yunus o dönemde dünyayı nasıl hayal ediyordu? Bir tepsi gibi mi acaba? Belki de Tarşişden bir adım ileriye atsa dünyadan boşluğa düşecekti ! Yani kendine o derece uzak bir yer seçmişti. (Günümüzde Tanrıdan bize bir mesaj gelse, biz ne yaparız acaba?)

    Fakat Tanrı bir fırtına planlar. Fırtına çıktığı an Yunus ambarda derin bir uykudaydı ! Ne kadar rahat değil mi ? Gemiciler korkunç fırtına karşısında korkuya kapılır ve gemiyi hafifletmek için yükler denize atılır. Bu arada her biri kendi ilahlarına dua etmeye başlar. Gemi kaptanı kızgınlıkla Yunus’a uyanmasını ve onun da kendi Tanrısına dua etmesini ister. Bu belanın kimden kaynaklandığını anlamak için gemiciler aralarında kura çekerler ve kura Yunus’a düşer ! Yunus’a kim olduğunu sorarlar. Ama önceden Yunusun Tanrıdan uzaklaşmak için kaçtığını biliyorlardı zira gemiye binerken Yunus onlara söylemiş.
    (1:10) Yunus onlara, kendisini kaldırıp denize atmalarını, ancak bu şekilde Tanrısının öfkesinin dineceğini söyler. Bu fırtına onun yüzünden çıkmıştı. Gemiciler bir süre fırtınayla boğuştuktan sonra ;

    1: 14 RAB’be seslenerek, “Ya RAB, yalvarıyoruz” dediler, “Bu adamın canı yüzünden yok olmayalım. Suçsuz bir adamın ölümünden bizi sorumlu tutma. Çünkü sen kendi istediğini yaptın, ya RAB.”

    Çok ilginç değil mi? Bu denizciler Tanrıyı tanımadıkları halde ona yalvarıp, bir kişinin ölmesini istemezler. Halbuki Yunus Ninovalıların hepsinin ölmesini istiyordu !

    Yunusu denize atarlar ve fırtına diner. Bu olay aracılığı ile sanki gemiciler Tanrıya birazcık yaklaşır. Ona adaklar adayıp kurbanlar sunarlar (1:16) Tanrı, Yunus için büyük bir balık sağlıyor , belki de balina. Yunusu yutuyor. Yunus balinanın içinde 3 gün 3 gece kalıyor. Belki de 3 gün değil 2 gecedir zira yahudiler günleri farklı sayarlardı. İçinde bulundukları günden itibaren sayarlardı.Tıpkı İsanın ölüp 3. gün dirilişi gibi. Bu olay sanki İsanın gelişini-ölümünü-dirilişini simgeliyor.
    Yunus’un balinanın mide salgıları içinde 3 gün boyunca kaldığını hayal edin? Ne haldeydi acaba? Yunus Tanrıya dua ediyor, yakarıyor ve onu övüyor. ”Kurtuluş senden gelir” diyor.Tanrı balığa buyurur ve balık onu karaya kusar.

    Tanrı Yunus’a ikinci bir şans verir. Görevini tamamlaması gerekiyordu. Yunus bu sefer itaat ediyor ve Ninova’ya gidiyor.Şehirde dolaşmaya başlıyor. O kadar büyük bir şehirdi ki ancak 3 günde dolaşılabilirdi. Ama Yunus bir gün dolaşıyor. Neden bir gün boyunca dolaşmış hiç bir şey yapmadan? Belki de harekete geçmeden önce o halkı daha iyi tanımak için. Belki keşfe çıktı. Ama Yunus’un mesajı iletirken hangi dili kullandığı belirtilmiyor. Dolaşırken halkın kendi dilini mi öğrendi ve kullandı yoksa kendi diliyle mi konuştu , bir bilgi yok. Bir gün sonra, Yunus halka ” 40 gün sonra Ninova yıkılacak” diye ilan etmeye başlar. Sizce o an halk ne düşündü? Bir gün boyunca ortada dolaşan bir yabancı aniden böyle şeyler söylemeye başlıyor deli olmalıydı.

    Fakat çok ilginç, halk bu çağrıyı ciddiye alır oruç tutar ve çula sarınır. Şehrin kralı bile ! Demek ki Yunus gerçekten etkili bir şekilde konuşmuş olmalı. Hayvanlara bile oruç tutturuyorlar çok hoş değil mi? Üstelik putperest bir halk. Kral halkına öncülük eder ve halkını tövbe etmeye çağırır. Tanrı da halkın kötü yoldan döndüklerini görünce acır ve onları cezalandırmaktan vazgeçer. Tabi bu durum Yunus’un hiç hoşuna gitmez. Tanrısının bu halka merhamet edeceğini zaten baştan beri biliyordu çünkü Tanrısını çok iyi tanıyordu. Ve gücenip Tanrı’ya sitem eder !

    4: 1 Yunus buna çok gücenip öfkelendi.
    4: 2 RAB’be şöyle dua etti: “Ah, ya RAB, ben daha ülkemdeyken böyle olacağını söylemedim mi? Bu yüzden Tarşiş’e kaçmaya kalkıştım. Biliyordum, sen lütfeden, acıyan, tez öfkelenmeyen,sevgisi engin, cezalandırmaktan vazgeçen bir Tanrı’sın.
    4: 3 Ya RAB, lütfen şimdi canımı al. Çünkü benim için ölmek yaşamaktan iyidir.”
    4: 4 RAB, “Ne hakla öfkeleniyorsun?” diye karşılık verdi.

    Yunus gücenip şehirden çıkar ve şehrin doğusunda bir yerde durup kendine bir çardak yapar. Oraya oturup uzaktan şehre bakar. Merakla bekler şehrin başına gelecekleri. Ne kadar rahat değil mi? Tanrı onun güneşten etkilenmemesi için bir keneotu sağlar. Yunus buna çok sevinir. Ama ertesi gün keneotu kuruyunca gene isyan eder, güneşten bayılmak üzeredir.

    4: 8 Güneş doğunca Tanrı yakıcı bir doğu rüzgarı estirdi. Yunus başına vuran güneşten bayılmak üzereydi. Ölümü dileyerek, “Benim için ölmek yaşamaktan iyidir” dedi.

    Bakın ikinci kez ölmek istediğini söyler. Ama Tanrının Yunus’a söylediği sözler beni o kadar çok etkiledi ki ;

    4: 9 Ama Tanrı, “Keneotu yüzünden öfkelenmeye hakkın var mı?” dedi.
    Yunus, “Elbette hakkım var, ölesiye öfkeliyim” diye karşılık verdi.

    4: 10-11 RAB, “Keneotu bir gecede çıktı ve bir gecede yok oldu” dedi,
    “Sen emek vermediğin, büyütmediğin bir keneotuna acıyorsun da, ben Ninova’ya, o koca kente acımayayım mı? O kentte sağını solundan ayırt edemeyen yüz yirmi bini aşkın insan, çok sayıda hayvan var.”

    Tanrımız ne kadar sevgi dolu ve merhametli değil mi?

    Tanrıda ve sevgide kalabilmemiz dileğiyle..

    Esenlikle kalın.

    #32381
    Anonim
    Pasif

    Teşekkürler Kayram bu güzel paylaşım için…

    #32391
    klaus
    Anahtar yönetici

    Sevgili Yakamoz aslında Rabbe yücelik olsun. Ben sadece öğrendiğim şeyleri bu sitede kardeşlerle paylaşmayı, iletmeyi seviyorum. Tıpkı bu ayetde dediği gibi ;

    2.Timoteos
    2: 2 Birçok tanık önünde benden işittiğin sözleri, başkalarına da öğretmeye yeterli olacak güvenilir kişilere emanet et.

    Ben eski ahit eğitimi almaktayım. Yeni şeyler öğreniyor, Rabbimi daha iyi tanıyorum. İstedim ki herkes benimle beraber eski ahiti okusun, benimle beraber öğrensin. Ama teşvik verdiğin için sana minnettarım.
    Tekrar Rabbe yücelik olsun. Esenlikle kal.

    #32457
    Anonim
    Pasif

    @KAYRAM 12803 wrote:

    Sevgili Yakamoz aslında Rabbe yücelik olsun. Ben sadece öğrendiğim şeyleri bu sitede kardeşlerle paylaşmayı, iletmeyi seviyorum. Tıpkı bu ayetde dediği gibi ;

    2.Timoteos
    2: 2 Birçok tanık önünde benden işittiğin sözleri, başkalarına da öğretmeye yeterli olacak güvenilir kişilere emanet et.

    Ben eski ahit eğitimi almaktayım. Yeni şeyler öğreniyor, Rabbimi daha iyi tanıyorum. İstedim ki herkes benimle beraber eski ahiti okusun, benimle beraber öğrensin. Ama teşvik verdiğin için sana minnettarım.
    Tekrar Rabbe yücelik olsun. Esenlikle kal.

    Kayram.. benim bulunduğum coğrafyada ne yazık ki bu tarz şanslarım yok.. ama senin aldığın egitimleri ders notlarını buradan yada mesaj servısı ıle paylasabılırsen sevınırım
    esen kalman dılegı ıle…

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.