Tövbe ve Kırılmış Ruh (Yazar: Carlos Madrigal)

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25672
    Anonim
    Pasif

    Tövbe ve Kırılmış Ruh (Yazar: Carlos Madrigal)


    Mesih’in kendisi yüreğimizde; bildiğimiz hiçbir şeyi esirgemeden, her şeyimizi O’na teslim ettik… Bundan sonra yine günaha düşersek ne diyeceğiz?

    Düşüşlerimize karşın bol yaşamı keşfetmek istiyorsak, düşüşlerimizi kabullenmeliyiz. Ondan sonra bol yaşama kavuşmak için bozgunlarımıza karşı zafer kazanmayı da öğrenmişizdir.

    ‘İsa öğrencilerine şöyle dedi: İnsanı düşüren tuzakların olması kaçınılmazdır…’ (Luka 17:1).

    ‘Ama ben imanını yitirmeyesin diye senin için dua ettim. Geri döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir’ (Luka 22:32).


    Ümitsizliğe kapılmadan ‘insanı düşüren tuzakların olması’nı kabullenmemiz gerektiği gibi, Mesih’in zaferi sayesinde düşüşlerden de ‘geri dönüş’ olduğunu, yani bu durumlardan zafer kazanarak çıkabildiğmizi bilerek cesaret kazanmalıyız!

    Düşmek ne demek?

    Mesih yolundaki düşüşlerimizden söz ederken, ya günaha düşmekten ya da ruhsal kuraklığa uğramak gibi, bizleri Rab’be olan bağlılıktan soğutan herhangi bir düşkünlükten söz ediyoruz. Zaten günah -‘başaramamak’, ‘hedefe ulaşamamak’ gibi anlamlar taşıyor. Bizi iman yolundaki mücadeleden caydıran, ruhsal güçlerimizi tüketen etkenleri düşüşler olarak kabul etmemiz gerekiyor. Düşmek, boş bir yaşam demektir: ‘atalarınızdan kalma boş yakarış’tır’ (1.Petrus: 1-18).

    Bu boş yaşam lütuftan da düşüştür: Tanrı’nın yanında ayrıcalıklı bir ilişkiden, suçluluğa, anlamsızlığa ve boşluğa düşmek demektir. Bu nedenle hiç bir şeye, iman yolunda bizi soğutmanın fırsatını tanımamak için gözlerimizi dört açmamız gerekiyor.

    AYAKTA DURDUĞUNU SANAN SAKINSIN, DÜŞMESİN!’ (1.Korintliler 10-12).

    İncil’in bizi ‘birbirimizi HER GÜN yüreklendirelim. Öyle ki hiç birimizin yüreği günahın ALDATMASIYLA nasırlaşmasın’ şeklinde sürekli olarak uyandırmasına şaşmamak gerek (İbraniler 3:13). Şeytan ilk insanı günaha sürüklerken, esas hedefi evrene kötülüğü sokmaktan çok, insanı Tanrı’dan uzaklaştırmaktı. Bugün de öyledir. Bu nedenle düşmemizi istiyor. Düşüşler, ‘meyvesiz işleri’ (Efesliler 5:11), yani ruhsal yaşam için verimsiz, gereksiz ve yararsız çabaları da kapsar. Tanrı’yı saf dışı eden boş ve yıpratıcı çabalar… İbraniler mektubu boyunca bundan , vicdanımızı yükleyen ‘ölü işler’ olarak söz ediliyor; ya temiz bir vicdanla yaşarız, ya da vicdan azabı altında eziliriz ya da bütün duyarlılığı yitirip vicdansız bir yaşama sürükleniriz (İbraniler 6:1 9:9; 14; 10:12; 13:18). Vicdan azabı sonunda bizi ya tövbeye götürür, ya da en kötüsü isyana ve tanrısaymazlığa sürükleyebilir!

    Nasıl mı? Kendi kendimize: ‘Ne zavallı adamım’; ‘Ben Rabbin yoluna layık değilim’; veya ‘ne yapsam boşuna’ diyerek yarı gerçekler arkasına saklanıp yavaş yavaş adandığımız yarıştan çekilmeye çalışıyoruz. ‘Eskiden böyle vicdan azabı çekmiyordum!’; ‘Ne eskisi gibi, dünyasal yaşamdan tat alabilirim, ne de benimsediğim doğruluk yolunu izleyebilirim’; ‘Ben bir sahtekar mıyım yoksa?’ Yarı gerçekler, kendimize yönelik suçlamalara dönüşür… Ne var ki, yarı gerçekler yalandır! Rab İMANLILARA diyor ki:

    Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı, günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır’ (1.Yuhanna 1:9).

    Genellikle bu ayeti İncil’le ilgilenen arkadaşlara günahlı olduklarını göstermek amacıyla kullanıyoruz. Halbuki bu ayet İNANLILARA SESLENİYOR! ‘Günahımız yoktur’ veya ‘günah işlemedik’ demek, Tanrı’yı yalancı durumuna düşürmektir (1.Yuhanna 1:8-10). Aynı şekilde ‘ben bu durumdan kalkamayacağım’ demek, ‘Tanrı beni her kötülükten arındıramaz’ düşüncesiyle O’nu HER kötülükten arındıramaz’ düşüncesiyle O’nu yine yalancı durumuna düşürmek anlamına gelmez mi?

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.