Son günlerle ilgili….

  • Bu konu 4 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26763
    Anonim
    Pasif

    Evet,

    Son günlerdeki yazıları merakla ve gidişatı endişe ile izledim. Sonunda, daha önce yıllar boyunca başka başka yerlerde olanlar, neredeyse harfi harfine burada da bir kez daha tekrarlandı. Üzüldüğüm tek şey, bu sayfaları henüz İsa Mesihi tanıyamamış, ama yüce Yaradan hakkındaki gerçeği öğrenebilmek için gelenlere çok kötü bir örnek olunması. Diğer yandan, özellikle yeni yaşama daha yeni kavuşmuş Tanrı evlatları için bu şeyler bi kat daha zararlı.

    Bunları okurken kendinize bi pay çıkardığınızı biliyorum, ama nasıl bir pay? Her birimiz Yüce Rabbin çarmıhının altına inelimde bi bakalım ne yapmışız? Sakın, çok konuşarak çok hata yapmış olmayalım? Kaş yapayım derken, kaç tane göz çıkardığımızın farkındamıyız?

    Son olarak, her iki tarafa da ve en önce kendime söylemek istediğim şu;

    Rabbin hikmeti ve evlatları arasındaki görünümü 100 küsür yıllık bir tarihle ve onun içindeki etkinlikle sınırlı değil. Özellikle sadece ben ve O diyen, günahlı bedenden hala sıyrılamamış ve beyaz kaftana henüz sahip olamamış insanın tekelinde hiç de değil.

    Rabbin evlatları arasındaki varlığı ve diri yaşam için paydaşlığı sadece bir tarihi birikiminin sonucu da değil. O zaten tarihte hep vardı, hep de tarihi etkiledi. Bu etki Mesih’imizin ikinci gelişinin git gide daha yakınlaştığı zaman da daha da arttıysa ben kimim ki ona “aa git gide daha görünür hale geliyorsun, yok bu daha önce yaptıklarına uymuyor, onun için kabul edemem” demeye?

    Önceden olanlar belkide bir kaç kapalı kapının ardında olduğu için zararı sadece onun etrafında kalırdı. Ama, bu internet ortamında kapının olmadığını, her şeyin apaçık olduğunu hiç ama hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Kim yolaçılabilinecek zararın boyutlarını burdan tahmin edebilir? Sorumluluğumuzun boyutlarını daha hassas farkedebilmemiz ümit ve dualarımla..

    Rabbin bir olmamız hakkındaki duası üzerimizde gerçek olsun. Amin Yüce Rabbim amin.

    #31595
    Anonim
    Pasif

    “O sırada Zebedi oğullarının annesi oğullarıyla birlikte İsa’ya yaklaştı.
    Önünde yere kapanarak kendisinden bir dileği olduğunu söyledi.
    İsa kadına ne istiyorsun diye sordu.Kadın buyruk ver senin eğemenliğinde bu iki oğlumdan biri sağında biri solunda otursun dedi.”
    Matta.20:20-21

    Esenlık lütuf ve Rab İsa mesih’in bereketi inanlıları ile olsun.

    Sevgili kardeşim bgmurat Paylaşımına katılıyorum fakat hiç bir zaman
    gerçekleşebileceğine inanmıyorum.İşte Zebedi oğullarının annesinin
    Rab İsa Mesih’ten özel isteği, ve bu isteğini elçilerin önünde dile getirişi.
    Kutsal kitabımız incilde okuyoruz.
    Mesih’le birlikte yaşayanlar,mucizelerine tanıklık edenler
    bile Rab’bin yüzüne karşı benlikten gelen isteklerde bulunabiliyorlardı.

    Tabi ki Ruh’larımızda “Rab bir,müjde bir,ruh bir” fakat kendi içimizde de olsa ayrılıklar çok.Çünkü insanın olduğu yerde benlik,arzu ve istekler bitmiyor.

    ” Çünkü hala benliğe uyuyorsunuz aranızda kıskançlık ve çekişme olması,benliğe uyduğunuzu öbür insanlar gibi yaşadığınızı göstermiyormu.Biriniz ben pavlus yanlısıyım,ötekiniz ben Apollos yanlısıyım diyorsa,obür insanlardan ne farkınız kalır.”
    1 korintliler.3:3-4

    Mesih İsa’nın göge alınışından sonraki yy ve görüyoruz ki Korint gibi bir şehir topluluğu bile karışmış,ayrılıklar baş göstermiş,gelecekteki bölünmelerin ilk tohumları atılmaya başlanmıştı.
    Ve Pavlus bu durumdan aşırı rahatsızlık duyuyordu.
    Malesef bgmurat kardeşim böyle sürdü ve sürecektirde.

    Diger dinlerdede böyle değilmi…!

    Yahudiler;
    Ferisiler-sadukiler.

    İslam;
    Sunni-alevi-şafi-anbeli..vs.vs.

    Hristiyanlar;
    Katolik-ortadoks-protestan.

    Ki bu bölünmelerde kendi içlerinde onlara,yüzlere ayrılmıştır.

    Ne yazıkki Rab’bin gelişine kadarda bu böyle olacaktır.
    Bizlere düşen asli görev, bir canı kazanıp,Rab’be getirmede,Rab’bin bizi kullanmasına müsade etmek ve kutsal İncil’den ayrılmamaktır.

    Esenlik olsun.

    #34971
    Anonim
    Pasif

    Çok haklısın sevgili Mutaf kardeşim, tüm söylediklerine tamamen katılıyorum. Her zaman her dönemde ayrılıklar olmuştur, olacaktır da… Ama en önemli olan şey Kutsal Kitap’ta bulunan Tanrı’nın Sözleri’ne itaat etmek ve uygulamak. Kutsal Kitap’ta bulunmayan, insanların koymuş olduğu kanunlar ve gelenekler insanlara kurtuluş sağlayamayacağı gibi, kişinin yönünü şaşırmasına ve kaybolmasına neden olabilir. Eğer Kutsal Kitap bizlere bir şey yap diyorsa yapmalıyız, yapma diyorsa kesinlikle yapmayarak itaat etmeliyiz. Rab bizleri ve tüm kardeşlerimizi bu konularda ayık ve uyanık tutsun. Hepimiz tek yürekle Rabbimiz’in adını yüceltelim, O’na yücelik ve övgü getirelim.



    #35004
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Kardeşlerim,

    İnsanları memnun etmek, onlara ‘hoş görülü ve sevgi dolu’ görünmek için, tüm yüreğimizle inandığımız ‘Rab’bin Doğruları’ndan vaz geçmek doğru mu sizce? Bunları birer ‘düşünce ayrılığı savaşı’ olarak niteleyip de, Forumumuza yeni gelen ve fazla bilgisi olmayan zavvallı çağrılmışlara, bilgi yönünden verilecek zararın büyüklüğünü görmemek doğru mu? Bir başka deyişle; Bu sefer Forum’u şirin göstermek adına, yeni gelenlerin saptırılmasına izin vermek, Rab’be hizmet mi oluyor?

    Gerek Rab’bimizin ve gerekse Havarilerinin, herhangi bir konuda, herhangi bir zaman, ‘Doğruluk Pahasına’ taviz verdiğini, hatta doğruları yumuşattığını bileniniz var mı? Asıl ‘kaş yaparken, göz çıkarma’ bu olmazmıydı sizce?

    Kelam’ı saptıranlara defalarca lânet okunmuyor mu Kutsal Kitap’ta. Defalarca uyarılmıyor mu bu insanlar. “Cennette hiçbir yerleri yoktur” denmiyor mu? Onlar için ‘Engerek Soyu’, ‘Köpekler’ ve ‘Domuzlar’ benzetmesi yapılmıyor mu? Bunları söyleyenleri mi yargılayalım?

    Rab’bin yüreğimize yazdığını inkâr mı edelim? “Hizmetimizin sonucu olup mürekkeple değil, yaşayan Tanrı’nın Ruhuyla; taş levhalara değil, insan yüreğinin levhalarına yazılmış Mesih’in mektubu olduğunuz açıktır” (2. Kor.3:3). Yüreğimizde yazılı olanlar, mürekkeple yazılı olan insan gelenek, anlayış ve öğretilerinden çok daha üstün iken ve bu doğruları koruma görevi bizlere verilmiş iken; insanları rencide etmemek için Tanrı’yı mı rencide edelim?

    Ama Pavlus, “MÜJDE GERÇEĞİ SİZİNLE KALSIN DİYE; BİR AN BİLE ONLARA BOYUN EĞİP; TESLİM OLMADIK” diyor (Gal.2:5). Rab’be şükürler olsun. Pavlus bunu yapmış olsaydı, bakalım ne türlü bir müjde ile yaşıyor olurduk bugün.

    Benim kimseyle şahsî bir kavgam yoktur. Olmaz da. Hayatımda küskün olduğum, dargın olduğum, sevmediğim hiç kimse yoktur. Rab bunları çoktan alıp götürdü. Katolikleri de, Ortodoksları da, Müsevileri de, Müslümanları da, Ateistleri de, hepsini sevgi ile kucaklar; Rab’de onlar için ‘EN iyi OLanı’ dilerim. Ama, Rab’bin Doğrularının ve imandaki genç kardeşlerimin saptırılmasına da izin veremem ve sessiz kalamam.

    Tüm yüreğimle Rab’bin hepimizin gözlerini açmasını ve daha da bereketlemesini diliyorum.

    Herkese Sevgiler.

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.