Papanın Yetkisi ve Yanılmazlığı Konusunda Farklılık?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26876
    Anonim
    Pasif
    Papanın Yetkisi ve Yanılmazlığı Konusunda Farklılık?
    (Pastör Sarkis Paşaoğlu)
    Mesih İnanlıları Roma papalık sistemini ve yetkisini tamamen reddederler. Katolik kilisesi papayı şu görkemli ünvanlarla çağırır: ‘Tüm Hıristiyanların papası‘ (yani babası), ‘çobanı ve şefi‘, ‘kutsal peder‘, ‘Mesih‘in görünür temsilcisi‘, ‘Petrus‘un halefi‘, ‘elçilerin prensi‘, ‘aracı‘ , vs… Hemen belirtelim ki, yalnızca İsa Mesih‘e verilen ve verilmesi gereken bu ünvanların papaya verilmesi ve onun tüm Hıristiyanlar üzerinde bu derece büyültülmesi Kutsal Kitap gerçeklerine tamamen aykırı düşmektedir. İsa Mesih açık bir şekilde kendisini izleyenlerin eşit olduğunu ve birinin diğerlerinin üzerine yükseltilmemesi gerektiğini bildirmiştir. Büyüklük sevdasına kapılan öğrencilerine İsa Mesih şöyle demiştir:
    ‘Bilirsiniz ki, ulusların önderleri onları egemenlik hırsıyla yönetirler, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, diğerlerinin hizmetkarı ve kulu olsun‘ (Mat.20:20-27).

    Başka bir olayda da İsa Mesih öğrencilerine şunları bildirdi:

    ‘Kimse sizi ‘Rabbi‘ diye çağırmasın. Çünkü bir tek öğretmeniniz var ve hepiniz kardeşsiniz. Yeryüzünde kimseye ‘Baba‘ demeyin. Çünkü bir tek Babanız var, O da göksel Baba‘dır. Kimse sizi ‘önder‘ diye çağırmasın. Çünkü bir tek önderiniz var, O da Mesih‘tir. Aranızda en üstün olan, diğerlerinin hizmetkarı olsun. Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir‘‘ (Mat.23:8-12).

    Bu sözler öncülerini ‘Baba‘, ‘Rab‘, ‘sahip ‘ veya ‘efendi‘ olarak çağırmayı alışkanlık edinen Katolik ve Ortodoksların ne derece yanılgıda olduğunu sanırız açıkça göstermektedir. Katolik kilisesince ilk papa olarak benimsenmiş olan elçi Petrus hiç de kendisini en önde gelen papa olarak değil fakat diğer öncülerle bir tutarak ‘ben de onlar gibi bir ihtiyar‘ diye tanıtır (1.Pet.5:1-5).

    Kornelyus onun ayaklarına kapanınca o ‘ ‘kalk ben de insanım‘‘ diyerek onun kendisini onurlandırmasına engel oldu (Elçi.10:25-26).

    O‘nun bu tutumu Katolik papalarının onurlandırma konusunda takınmış olduğu tutumdan ne kadar farklıdır!

    Katolik kilisesi daha da ileri giderek 1870 yılında yapmış olduğu Vatikan konsilinde papanın ‘yanılmaz‘ olduğunu da ilan ederek sapıklığının doruğuna ulaştı. Katolik kilisesi, Papa‘nın öğreti ve ahlak konusunda resmen beyan ettiği bütün düşüncelerde hatasız ve yanılmaz olduğunu ve bunların Kutsal Kitap sözleri gibi bütün Hıristiyanlarca kabul edilmesi gerektiğini ileri sürer! (Hıristiyan Dinini Özü, 1987, sf.19).

    Oysa bizzat Katolik kilisesinin tarihi bu iddianın ne derece çürük ve yanlış olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. Tarih boyunca papaların desteklediği haçlı seferleri, korkunç engizisyon mahkemeleri, birbirleriyle çelişen bir sürü öğreti ve açıklamalar bu iddianın gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu gösterir. Bir çok ‘kutsal pederlerin’ şahsi yaşamları da kutsal bir yaşamdan tamamen uzaktı. Ahlaksızlık, taht kavgası, üstünlük sevdası, yalan dolan, gaddarlık, politik hırs vs…

    Şüphesiz İsa Mesih Petrus‘a ‘ben topluluğumu bu kayanın üzerine kuracağım… göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana vereceğim‘ derken onu yanılmaz veya diğerlerinin üzerine egemen atamıyordu (Mat.16:13-20).

    Zaten bu beyandan hemen sonra Petrus Mesih‘in ölümü konusunda yanılgıya düşmüş ve İsa da onu ‘Şeytan‘ diye adlandırmıştır!! (Mat.16: 21-24).

    Ne Petrus‘un kendisi ne de diğer elçiler Mesih‘in bu beyanını hiç de bu şekilde anlayıp yorumlamadılar. Elçi‘lerin işleri kitabında okuduğumuz gibi ilk Kudüs konsilinde Petrus ilk yerde değil ama Barnaba, Pavlus ve Yakup gibi yalnızca söz alanlar arasındaydı. Konsil‘in aldığı kararlar da yine Petrus‘un değil ama elçilerin adıyla onaylanıp kiliselere ulaştırıldı (Elçi 15:1-29).

    Bundan başka elçi Petrus Yuhanna ile birlikte Samirye kentine bir görevi yerine getirmek amacıyla diğer resuller tarafından gönderiliyor (Elçi 8:14).

    Eğer o ilk papa olsaydı kendisi başkasını görevlendirmeliydi bu hizmet için. Elçi Pavlus da Petrus‘u en önde gelen yetki veya papa olarak değil ama Yakup ve Yuhanna gibi ‘topluluğun direklerinden biri‘ olarak görüyordu’ (Gal.2:9).

    Hatta Pavlus milletler hakındaki tutumundan dolayı Petrus‘la muhalefete girerek onu ‘ikiyüzlü‘ olarak suçlamıştır (Gal.2:11-14).

    Eğer Pavlus Petrus‘u yanılmaz bir papa veya evrensel kilisenin yetki sahibi tek çobanı olarak görseydi böyle bir harekette bulunup onu herkesin önünde eleştirmeyecekti.

    Şüphesiz Petrus ilk kilisede önemli bir rol oynamıştır. Dile getirmiş olduğu iman ikrarıyla gerçekten de kilisenin ilk taşı veya taşlarından oldu o (Efs.2:20).

    Ama iyi bilinmelidir ki, ‘hiç kimse atılan temelden, yani İsa Mesih‘ten başka bir temel atamaz‘ (1.Kor.3:11).

    Petrus, Pentikost günü üç bin kişinin tövbe etmesine öncülük ederek ve milletlerin imana gelmesine ilk aracı olmakla sözü edilen göklerin egemenliğinin anahtarlarını gerçekten de kullanmaya başlamıştır (Elçi.2:14-41; 10:1-48).

    Unutmayalım ki, Kutsal Kitap‘a göre Mesih‘in yerini alıp O‘nun temsilcisi olan Petrus veya herhangi bir papa değil ama Kutsal Ruh‘un kendisidir (Yuh.14:16-18,16:7-15).

    Bundan başka Petrus‘a verilen yetki daha sonra genelleştirilerek ilk yüzyıldaki bütün elçilere verilmiştir (Yu. 21:22-23).

    Yine belitmeliyiz ki, Kutsal Kitap bir çok çobanlık, müjdeci, öğretmen, şemmaslık vs… gibi imanlılara verilen ruhsal armağanlardan söz ederken, kesinlikle kiliseye verilen bir papalık armağanından söz edilmez. Böyle bir armağan mevcut değildir (Efs.4:11-13; 1.Kor.12:4-11).

    Petrus‘un Katoliklerin iddiasının tersine Roma‘da papalık veya rahiplik yaptığı da meçhuldur. Kutsal Kitap beyanları daha ziyade bunun aksine tanıklık etmektedir. Örneğin Pavlus Roma‘lılara ve Kolose‘lilere yazdığı mektuplarında Roma‘da bulunan inanlıların adlarını bir bir sıralarken Petrus‘un adı hiç geçmemektedir! (Rom.16. Kol.4).

    Yine Pavlus Roma‘ya vardığında oradaki imanlılar onu karşılamaya gelir ama aralarında yine ne Petrus var ne de onun izi…Bunlar bir kez daha Katoliklerin Petrus ve papalık hakkında sahip oldukları görüşlerinin yanlışlığını onaylar. Papalık yetkisi günümüze dek kesintisiz olarak süregeldi iddiası da tarihsel gerçeklerin ışığında yanlış çıkıyor çünkü bazı dönemlerde aynı anda iki papa hüküm sürüyordu ya da kilise belirli süre papasızdı. Daha önemlisi Kutsal Kitap açık bir şekilde birinden başkasına aktarılarak süregelen bir papalık veya kahinlik hizmetinden sö etmez. Kahinlik hizmeti ilk anlamıyla Yahudi sistemine dayalı olup Levi sıptına ayrılan bir hizmetti. Mesih‘in ölümüyle bu kahinlik hizmeti ve kurban sunma eylemi doruğuna vararak kesinlikle son bulmuştur (İb.7:26-7).
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.