Otopsi Raporu (Mustafa Çelik)

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25620
    Anonim
    Pasif

    Otopsi Raporu

    1-) İnsanın psikolojisinde bir konudaki hazırlığı, yapılanma şekli o insanın, aynı durum için farklı psikolojik yapılanması olan insandan, çok farklı tepki vermesine; durumla, koşulla ilgili çok farklı etkileşerek, yönlenmesine neden olur.

    Basit bir örnek vereyim: İki ayrı kişiyi, evime davet edecek olsam; birine: iyi bir ziyafet vereceğimden; pastalardan; böreklerden bir şeyin eksik olmayacağını anlatsam… Diğerine: ‘Gel, ne bulursak atıştırırız, idare ederiz’ desem ve bu iki ayrı kişi evime gelse, önlerine sıradan gündelik bir ev yemeği koyduğumda; birinci kişi büyük bir memnuniyetsizlik, hayal kırıklığı, içinden küfredip, lanet okumaya varacak kadar olumsuz duruma düşecektir. (Bence çok normal) İkincisi: ‘ Ooooo, eline sağlık, yemek de güzel olmuş’ diyerek, memnun bir şekilde zamanını geçirecek ve hoşnut kalacaktır. (Bence bu da normal).

    Peki anormal olan nedir?
    Anormal olan davet edilen kişiden başlayarak, gerçeğin tüm boyutlarıyla tanınması, özellikle birinci şahıstaki gibi, durumun pembe bir tablodan sunulması ve bu şekilde algılanmasıdır.

    2-) Ah, bizim insan kafamız! İnsan kafamız nasıl biliyor musunuz? Kutsal Kitap satırlarında dahi işine gelen şeye dört elle sarılan, çok keskin gözlerle gören, algılayan bir kafa.

    Bir kafa ki… işin acı tarafına, fedakarlık, dayanma, direnme, katlanma, sabretme, zorluklar içinde yaşama tarafına tam kör ve algılama isteğinden uzak, bilmeye kapalı, Kutsal Kitap’ta defalarca denenme, zorluklarla – zorluklarda arıtılmadan bahseder.
    Görmek, bilmek istemeyiz ama. Biz bilmeyi istemesek de bu, gerçeği değiştirmez. Gerçeği tüm yönleriyle algılamadığımız için yine kendimiz sıkıntıya düşer, zarar ederiz.

    Elçilerden Pavlus, aç kaldığından bahseder, soğukta kaldığından, defalarca dövüldüğünden, ve yine ölümden sonraki ümidin, imanlının temel tesellisi olduğundan bahsedilir. Kutsal Kitap’ta; eğer bu dünyadaki inanlı hayatımızı kendimize ölçüt alırsak, bizden daha zavallı ve acınacak kimsenin olmadığı açıkça söylenir. Çokça inanlı Rab’bin Nazlı Çocukları’nı yaşar. İstedikleri ve odaklandıkları şeyler hep dünyasaldır. Oysa Rab, kendisini gizleyen bir Rab’dir! Kendisine inananları açıkça ödüllendirse, çokça kayırsa, inanlılar, Rabbin ayrıcalıklı sınıfları olarak dünyada yaşarlar. (Kaba olacak ama) çıkarımız burada diyerek, en basit duygularla insanlar adeta hayvan sürüsü gibi Rab’bin kapısına yığışırlardı. (Neden yol dar, Rab’bin kapısında dahi yaşam zor, umarım anlatabildim. ( Nitelik yüksekliğini tetikleyen bir durum söz konusu olan).

    Rabbimiz kendi isteği ölçüsünde, şeklinde ve zamanında inanlı olana iyiliğini gösteriyor. Rabbimiz duygusallıkta olabildiğince kendini gizleyen bir Rab’dir bana göre. Bu da O’na bağlı olanların nitelik yüksekliğinin ve imanlılarının, Tanrı’nın çok değer verdiği gerçek bir iman olmasının temel oluşturucusudur.

    Yol geniş ve kolay olsa, ayyaşlar dahi sağa sola sallana sallana bu yolu yürürler ve ‘ya Rab bir şişe daha ver, bak kapına geldim’ diye veryansın ederlerdi. Ayrıca, şu da var ki: dünyasallıkta yaşadığımız sıkıntılar, zorluklar hiçbir kitabın ve hiçbir kimsenin bizi ulaştıramıyacağı olgunluğa, algılamaya, yetkinliğe, arınmaya ve yetişmeye götürmektedir.

    Yani diyeceğim, Rab’be güvenin; O ne yaptığını biliyor; niye yaptığını da biliyor. Bazan yaşamlarımızın zorluklarında sessiz kaldığı dönemler de vardır. Ama önemli olan O’nun olması. O’nun olması ve bizim O’nun yanında olmamızdır. Öyle uygun görüyorsa varsın sessiz kalsın, vardır bir bildiği.

    3-) İsa Mesih’in çöldeki denenmesi çok çarpıcı. Kirveler ekmek problemi yaşamazken O, kırk gün aç kaldı. Herkes suyunu rahat içerken, O susuz. Çarpıcı olan asıl taraf ‘hergün yakararak; Beni bu çölden çıkar lütfen, Rabbim’ veya ‘aç kaldım, susuz kaldım, bir çare!’ dememesidir. Ne dedi? ( O da Tanrı’ya değil, Şeytan’a) ‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Rabbin söylediği her sözle yaşar’.

    Biz O’na benzer olacağız ha! Ama biz çöle düşünce hemen çıkmak için yakarıyoruz. ‘Rabbim şu taşlara söyle de bana ekmek olsunlar’ diyen de biz değil miyiz? Biziz. Biziz. Değişik şekillerde aynen böyle yapıyoruz. İşte insan kafamız, insan dünyamız. Daha kötüsünü yapanlar da var. Çöle düşer düşmez, ‘Bu ne be, hani benim göklerde beni seven kutsal Babam olacaktı. Sonra ben …..El bebek, gül bebek, gel bebek gel’ olacaktım. ‘En iyisi ben karnını doyurup, suyunu içen, şu dünyalık insanlardan olayım; o kadar diledim, taşlar da ekmek olmadı zaten.’

    4-) Yazımın başlığını ‘Otopsi Raporu’ koydum. Yeni imanlıların, vaftiz olmuş, iman etmiş yeni bebeklerin temel ölüm nedenlerine açıklık getirmeye çalıştım. Nedeni tespit etmek, sorunu çözmede, önlemede temel bir aşamadır. Otopsi raporunun bu ölümcül hastalığa karşı yeni inanlılara doğru ve sağlam bir anlayış sağlayarak onları koruması dileğimle…

    NOT: Bu yazi, işleri hiç, ama hiç tıkırında gitmeyen, epey bir çile çekmiş, çekmekte olan, iki yıllık bir inanlı tarafından yazılmıştır.

    Boks pistine ilk rauntta kişi hoplaya zıplaya çıkar. Rauntlar 15, 20, 30,ları gösterdiğinde, artık şişmiz gözlerimiz, sayıları görmez, umursamaz. Zor durduğumuz ayaklarımız üzerinde yalnız imanımızdır gördüğümüz gözettiğimiz. Atlı karınca olmuştur dünya döner etrafımızda. Ve tek duamız vardır: ‘Rabbim, sakın havlu atma, havlu atma! En kötü ihtimalle sedyede indirecekler beni. Ben sedyede, imanım ayakta.

    5-) İsa Mesih’in şöyle bir anlatımını hatırlıyorum. (Yaklaşık) ‘Buraya gelmeniz size gösterdiğim mucizelerden değil, size verdiğim ekmek nedeniyledir. (Balıkla, ekmekleri çoğaltması olayı sanırım).

    İnanlı kardeşim, yaklaşık, hepimiz Rab’be iman ettikten sonra O’nun ciddi belirtilerini, mucizelerini yaşadık. Bizim bağlılık gücümüzü oluşturan nokta da bu belirtiler olmalı. Hatta unutmamak için kendi ve başkalarının tanıklıklarına sımsıkı tutunmalı onları unutmamak için yazmalıyız da. Bunlar çölde ekmeksiz kaldığımızda, zorluklarımızda bize Rab’bin sözüyle yaşama gücü de vereceklerdir ve bizi yaşatacaklardır.

    Rabbimiz’in varlığına şükürler, Adı’na da yücelikler olsun.,

    Mesih’te inanlı kardeşiniz
    Mustafa Çelik

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.