Hıristiyanlığın ve İncil’in Eleştirileri

  • Bu konu 4 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26320
    Anonim
    Pasif

    Arkadaşlar selamlar bu başlık altında sadece eleştirileri yazmak istiyorum siz bu eleştirilere cevaplarınızı verirseniz mutlu olurum, çünkü bu yazıları okuduğum yerde cevap yazılmamış

    ilk olarak

    (A) Hrıstiyanlıktaki en önemli kavramlardan bir tanesi “original sin” (kalıtsal günah Ç.N.), başka bir deyişle Adem ve Havva’nın davranışlarından dolayı tüm insanoğullarının günahkar bir tabiatı miras aldıklarıdır.
    Rom. 5:12 “Günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi.”
    Rom. 5:19 “Çünkü bir adamın sözdinlemezliği yüzünden nasıl birçoğu günahkâr kılındıysa, bir adamın söz dinlemesiyle birçoğu da doğru kılınacaktır”
    1Cor. 15:22 “Herkes Adem’le öldüğü gibi….”

    Hala, hiçbir teolojik açıklama doğal olarak bir adaletsizliği haklı gösterememiştir. Bir kişinin davranışı yüzünden milyarlarca insanı cezalandırmak sadece adaletsizlik değil, *ayrıca İncil’in diğer pasajlarıyla da çelişmektedir.

    Deut. 24:16 “Ne babalar çocukları için ölmeli, ne de çocuklar babaları için.

    Ezek. 18:20 “Ölecek olan günah işleyen kişidir.Oğul babasının suçundan sorumlu tutulamaz, baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz.Doğru kişi doğruluğunun, kötü kişi kötülüğünün karşılığını alacaktır.”

    Bu pasajların her biri herkesin yalnız kendi işlediği günahlardan dolayı cezalandırılması gerektiğini gösterir, başkaları için değil.

    Kalıtsal günahın mantığı anlatacağım olaydaki mantıkla aynıdır. Bir akşam evde otururken polis kapıma gelir ve babam Avrupa’da bir yerde birisini vurup öldürdüğünü ve benim bu yüzden tutuklandığımı söyler, benimle ne alakası olduğunu sorduğumda verdiği cevap şudur “O, senin baban, değil mi?”.

    (B) Birçok Hristiyanın bağlı olduğu diğer bir yanlış kavram İncil’de çelişkilerin mevcut olmadığıdır. Bazı inançlar hatta hatalıdır. Bu yüzden, çelişkili ifadeler bu makale dizisinde aydınlatılacaktır. *Bu çelişkilerden birkaç örnek;

    Rom. 3:23 “Herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.”
    Rom. 3:10 *“Doğru kimse yok, tek kişi bile yok.”
    1.Kr.8: 46 “….. günah işlemeyen tek kişi yoktur..”
    Mar.10: 18 İsa, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var, O da
    Tanrı’dır.

    – e karşı

    Luk.1: 5 Yahudiye Kralı Hirodes zamanında, Aviya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin* vardı. Harun soyundan gelen karısının adı ise Elizabet’ti.
    Luk.1: 6 Her ikisi de Tanrı’nın gözünde doğru kişilerdi, Rab’bin bütün buyruk ve
    kurallarına eksiksizce uyarlardı.
    Yar.6: 9 Nuh’un öyküsü şöyledir: Nuh doğru bir insandı. Çağdaşları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü
    Yar.7: 1 RAB Nuh’a, “Bütün ailenle birlikte gemiye bin” dedi, “Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum.
    Eyüp.1: 1 Ûs ülkesinde Eyüp adında bir adam yaşardı. Kusursuz, doğru bir adamdı. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınırdı.
    Eyüp.1: 8 RAB, “Kulum Eyüp’e bakıp da düşündün mü?” dedi, “Çünkü dünyada onun gibisi yoktur. Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınır.”

    (C) Başka bir açık çelişki ise Tanrı’nın düşüncesini değiştirip değiştirmediği, pişman olup olmadığıdır.( Burada kullanılan ‘repent’ kelimesi düşünceyi değiştirmek ve pişman olmak anlamında kullanılmıştır. İncil’de aynı kelime her iki anlamda da kullanılmıştır. Ç.N. ).

    Say.23: 19 “Tanrı insan değil ki,Yalan söylesin;İnsan soyundan değil ki,Düşüncesini değiştirsin.O söyler de yapmaz mı?Söz verir de yerine getirmez mi?”
    1.Sa.15: 29 “İsrail’in yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin.”

    – e karşı

    1.Sa.15: 11 “Saul’u kral yaptığıma pişmanım. Beni izlemekten vazgeçti.Buyruklarımı yerine getirmedi.” Samuel öfkelendi ve bütün geceyi RAB’be yakarmakla geçirdi.

    1.Sa.15: 35 Samuel ölümüne dek Saul’u bir daha görmediyse de, onun için üzüldü. RAB de Saul’u İsrail Kralı yaptığına pişmandı.
    Yun.3: 10 Tanrı Ninovalılar’ın yaptıklarını, kötü yoldan döndüklerini görünce, onlara acıdı, yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.
    Yar.6: 6 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.

    #33241
    Anonim
    Pasif

    @kardana 14514 wrote:

    Arkadaşlar selamlar bu başlık altında sadece eleştirileri yazmak istiyorum siz bu eleştirilere cevaplarınızı verirseniz mutlu olurum, çünkü bu yazıları okuduğum yerde cevap yazılmamış

    ilk olarak

    (A) Hrıstiyanlıktaki en önemli kavramlardan bir tanesi “original sin” (kalıtsal günah Ç.N.), başka bir deyişle Adem ve Havva’nın davranışlarından dolayı tüm insanoğullarının günahkar bir tabiatı miras aldıklarıdır.
    Rom. 5:12 “Günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi.”
    Rom. 5:19 “Çünkü bir adamın sözdinlemezliği yüzünden nasıl birçoğu günahkâr kılındıysa, bir adamın söz dinlemesiyle birçoğu da doğru kılınacaktır”
    1Cor. 15:22 “Herkes Adem’le öldüğü gibi….”

    Hala, hiçbir teolojik açıklama doğal olarak bir adaletsizliği haklı gösterememiştir. Bir kişinin davranışı yüzünden milyarlarca insanı cezalandırmak sadece adaletsizlik değil, *ayrıca İncil’in diğer pasajlarıyla da çelişmektedir.

    Deut. 24:16 “Ne babalar çocukları için ölmeli, ne de çocuklar babaları için.

    Ezek. 18:20 “Ölecek olan günah işleyen kişidir.Oğul babasının suçundan sorumlu tutulamaz, baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz.Doğru kişi doğruluğunun, kötü kişi kötülüğünün karşılığını alacaktır.”

    Bu pasajların her biri herkesin yalnız kendi işlediği günahlardan dolayı cezalandırılması gerektiğini gösterir, başkaları için değil.

    Kalıtsal günahın mantığı anlatacağım olaydaki mantıkla aynıdır. Bir akşam evde otururken polis kapıma gelir ve babam Avrupa’da bir yerde birisini vurup öldürdüğünü ve benim bu yüzden tutuklandığımı söyler, benimle ne alakası olduğunu sorduğumda verdiği cevap şudur “O, senin baban, değil mi?”.

    (B) Birçok Hristiyanın bağlı olduğu diğer bir yanlış kavram İncil’de çelişkilerin mevcut olmadığıdır. Bazı inançlar hatta hatalıdır. Bu yüzden, çelişkili ifadeler bu makale dizisinde aydınlatılacaktır. *Bu çelişkilerden birkaç örnek;

    Rom. 3:23 “Herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.”
    Rom. 3:10 *“Doğru kimse yok, tek kişi bile yok.”
    1.Kr.8: 46 “….. günah işlemeyen tek kişi yoktur..”
    Mar.10: 18 İsa, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var, O da
    Tanrı’dır.

    – e karşı

    Luk.1: 5 Yahudiye Kralı Hirodes zamanında, Aviya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin* vardı. Harun soyundan gelen karısının adı ise Elizabet’ti.
    Luk.1: 6 Her ikisi de Tanrı’nın gözünde doğru kişilerdi, Rab’bin bütün buyruk ve
    kurallarına eksiksizce uyarlardı.
    Yar.6: 9 Nuh’un öyküsü şöyledir: Nuh doğru bir insandı. Çağdaşları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü
    Yar.7: 1 RAB Nuh’a, “Bütün ailenle birlikte gemiye bin” dedi, “Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum.
    Eyüp.1: 1 Ûs ülkesinde Eyüp adında bir adam yaşardı. Kusursuz, doğru bir adamdı. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınırdı.
    Eyüp.1: 8 RAB, “Kulum Eyüp’e bakıp da düşündün mü?” dedi, “Çünkü dünyada onun gibisi yoktur. Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınır.”

    (C) Başka bir açık çelişki ise Tanrı’nın düşüncesini değiştirip değiştirmediği, pişman olup olmadığıdır.( Burada kullanılan ‘repent’ kelimesi düşünceyi değiştirmek ve pişman olmak anlamında kullanılmıştır. İncil’de aynı kelime her iki anlamda da kullanılmıştır. Ç.N. ).

    Say.23: 19 “Tanrı insan değil ki,Yalan söylesin;İnsan soyundan değil ki,Düşüncesini değiştirsin.O söyler de yapmaz mı?Söz verir de yerine getirmez mi?”
    1.Sa.15: 29 “İsrail’in yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin.”

    – e karşı

    1.Sa.15: 11 “Saul’u kral yaptığıma pişmanım. Beni izlemekten vazgeçti.Buyruklarımı yerine getirmedi.” Samuel öfkelendi ve bütün geceyi RAB’be yakarmakla geçirdi.

    1.Sa.15: 35 Samuel ölümüne dek Saul’u bir daha görmediyse de, onun için üzüldü. RAB de Saul’u İsrail Kralı yaptığına pişmandı.
    Yun.3: 10 Tanrı Ninovalılar’ın yaptıklarını, kötü yoldan döndüklerini görünce, onlara acıdı, yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.
    Yar.6: 6 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.

    Sevgili kardana,
    Hristiyanlığı ve İncil’i merak etmenizden dolayı gerçekten mutluluk duyuyorum. Size elimden geldiğince yardım etmeye çalışacağım. Yalnız, bazı ruhsal kavramların, günahkar insanoğlu için alışılmışın dışında olduğu ve anlaşılmasının da biraz zor olduğu bir gerçektir. Ama açık yüreklilikle bakmak, doğruların tespitini sağlayacaktır.

    A) Original Sin (veya kalıtsal günah): İnsanoğullarının günahkâr bir tabiatı miras almaları.

    Bunun bir hakikat olduğu doğada da çok net bir şekilde görülmektedir. Meslâ daha konuşmasını bile bilmeyen bir yaşındaki bebeklerin, kıskançlık, bencillik ve hırs gösterileri herkesin şahit olmuş olduğu şeylerdir. Halı üzerinde oynayan bebekler, “Dondurmamı aldın veya oyuncağıma dokundun” gibi sebeplerle, diğerinin saçlarını çekmek, gözlerini oymak veya elini ısırıp koparmak arzuları içerisinde çırpınırlar. Veya, bir başka bebeğe sevgi göstermekte olan annelerini kıskanıp, ağlama protestosuna başvururlar. Bunlar, onların sevgisiz ve bencil ruh durumunun dışsal ifadeleridir. Büyüyünce de tek değişecek olan şey, bu ifadelerin bazılarının bastırılmış olması ve bu yüzden de dışarı vurulmasına engel olunmasıdır.

    İşte, “Yapmayacaksın, etmeyeceksin” dinlerinin de en fazla başaracağı, bu ‘bastırma, örtbas etme’ olayıdır. Dıştan sunulan Yasa veya Kurallar veya Şeriat, asla kutsal kılmaz. Yasa, emirler yağdırır ama çare sunmaz. İçteki düşüncelerini örtbas etmiş, dışta temiz görünümlü, ama içte ‘Cadı Kazanı’ bir yürek asla Tanrı’yı memnun edemeyiz. Rab’bimizin ‘Yeni Antlaşma’ dediği de budur işte. Eski Antlaşma, Musa’ya verilen Yasa idi. Yani: ‘Yaplar ve Yapmalar’. Ama bunlar, yüreği değiştirmiyordu. Yeni Antlaşma ise şöyle diyor: “Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhu’mu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım” (Hezekiel 36:26-27).

    Bu çok mükemmel bir anlaşmadır. İnsanoğlunun yapamadığını, Rab kendisi yapacaktı. Bu yüzden beden aldı ve her türlü günaha ve sınava, biz insanoğulları gibi tabii oldu. Asla günah işlemedi. Galip gelen Mesih’in Ruh’u, iman edenlerin içine gelerek “Ruh’umu içinize koyacağım” diyen Tanrı’nın vaadinin yerine getirdi.

    Adem ve Havva, AİDS hastalığına yakalanmış olsa, dünya var olalı, tüm doğan insanlar, bu hastalıkla doğacaklardı. Zaten bu böyle de oluyor. İnanmamak için hiçbir sebep yoktur. Anadan, babadan geçen kalıtsal hastalıklar vardır (kanser, diyabet, kalp rahatsızlıkları, yüksek tansiyon vs). Çözüm iki türlü olabilir. a) Daha hiçbir çocuk doğmadan, bu anne ve babayı yok etmek ve dolayısı ile insan neslini yok etmiş olmak. B) İkinci alternatif ise, hastalıklı anne ve babadan, hastalıklı çocukların doğmasına izin vermek ve bu hastalığın çaresi olan hapı, onların tümüne sunmaktır. İnanan hapı alacak, inanmayan reddedecektir. İşte İsa Mesih, o haptır. Tek çaredir. “Hasta doğdum” diye ağlayıp dövünmenin, Tanrı’yı adaletsizlikle suçlamanın bir anlamı yoktur. Çünkü çare karşındadır. İsteyen alır.

    Adem ve Havva’dan doğmuş olduğun için cezalandırılmıyorsun. Günah işlediğin için cezalandırılıyorsun. “Çünkü herkes günah işledi” Adem ve Havva günah işlememiş olsa, Şeytan’a kanmasa, bu demek değildir ki sen veya ben bugün günah işlemezdik. Onlar düşmeyebilirdi. Ama düştü. Biz de düşmeyebilirdik, temiz doğmuş olsak bile. Ama onlar da temiz doğmuş (yaratılmış) idiler. Yine de bu düşmeme garantisi değildi. Onlar düşmemiş olsalar bile, biz yine de düşebilirdik. Bu sefer: “Günah dünyaya Kardana ile veya Kemal ile girdi” denecekti. Tek farkı bu.

    Burdaki ölüm, Ruhsal ölümdür. Mesih’e ait olmayan, Yeni Antlaşmayı benimsememiş doğal insanoğlu, ruhsal açıdan Tanrı’ya ölüdür. Yani çatlasa da, patlasa da; yirmi defa eğilip, otuz defa doğrulsa da, Tanrı onu hiç duymaz, kaale almaz. “İbadet yaptım” der çıkar gider ama onu bir tek duvarlar dinler. O da cennette çok sevaplarının biriktiğini zanneder. Halbuki göksel anteni çoktan kopmuştur. Tanrı’ya ölüdür. Hiçbir bağlantı kuramaz. Çünkü, Kutsal Kitab’a göre tek bağlantı, İsa Mesih’teki ‘Yeni Antlaşma’dır.

    B) Evet, Mesih dışında günah işlememiş hiçbir insanoğlu yoktur. Günahkarlar listesine tüm peygamberler de dahildir. Ama bu doğru ise, Rab’bin Nuh hakkında, veya Eyüp hakkında veya da Zekeriya hakkında söyledikleri yanlış mı? Onlara nasıl “Doğru Kişi” diyebiliyor?

    Cevap çok basit: Günahta yaşamayan kişi, ‘Doğru Kişi’dir. Bu kişiler asla bilerek, isteyerek, planlayarak günah işlemezler. Tanrı’yı severler ve her zaman O’nun isteğini yapmaya çalışırlar. Fakat düşerlerse, bir anlık günah işlerlerse; hemen tövbe ederler ve günahta barınmazlar. Tekrar, tertemiz olurlar ve doğru yollarına devam ederler. Misal: Bir anlık öfke. Bu yine de günahtır. Ama özür dileyip tövbe eden kişi, ‘Doğru Kişidir’. Çünkü düştüğünde tövbe etmekle, Tanrı’nın buyruğunu yerine getiriyordur. Tövbe etmeyen günah işliyordur. Bu kişiler, bilhassa Eyüp’de görüldüğü gibi, tertemiz bir vijdanla yaşarlar. “Tövbe et deseniz”; “Edeyim de, nerden edeyim? Hangi günahımdan?” der, çünkü işlediği veya tövbe etmediği hiçbir günahı yoktur. Bu yüzden Eyüp, Tanrı’nın huzurunda ‘Kusursuz ve Doğru Kişi’ idi. Onun bu iddialarını reddeden arkadaşlarını da Tanrı bu yüzden azarladı. Günah işlememek, ‘Tanrı olmak’ veya ‘Tanrı gibi olmak’ değildir. Bir insan kapasitesinde, ‘Suçlanılamaz’ olmaktır.

    C) Tanrı pişman olur mu? Düşüncesini değişir mi?

    Bunun da cevabı çok basit. Günah işlediğimizde Tanrı’nın bizi cezalandıracağı beklenir mi? Cevap:Evet. Peki tövbe eder, özür diler veya hasarı fazlasıyla karşılarsak; Tanrı yine de bizi cezalandıracak mı? Cevap: Hayır.
    Ey, Nasıl Tanrı bu! Düşüncesini mi değişti? Pişman mı oldu? İnsan mı ki fikir değişsin?
    Hayır. Hepimiz biliyoruz ki Tanrı herşeyi, daha olmadan biliyor. Ama bu, insanoğluna vermiş olduğu hür iradeyi geri almış anlamına gelmiyor. Karar veren de biziz, günah işleyen de, tövbe eden de. Ama hürce vermiş olduğumuz bu kararların ne olacağını Tanrı önceden biliyordu. Meselâ: Adem ve Havva’nın günah işleyeceğini; İbrahim’in oğlunu kurbandan kaçınmayacağını vs. Bilen Tanrı niye test etsin? İbrahim’i niye sınasın?
    Rab herşeyi bildiği halde, manevî varlıklar olan bizlere doğruyu veya yanlışı seçme hakkı verdiğinden, bu konularda günlük hayatımıza müdahale etmez; bizleri sorumlu tutar ama neticeyi de te baştan bilir. Yoksa dünyada kötü olan veya kötülükle sonuçlanacak olan hiçbirşey yer almazdı. Çünkü Tanrı bunu olmadan çok önce bilip müdahale eder, önler ve hiç de ‘Pişman’ olmasına gerek kalmazdı.

    Kardana dostum, lütfen araştırmana devam et. Yardımcı olabildimse ne mutlu bana. Her zaman da seve seve yapacağım. Esenlikler dilerim.

    Sevgi ve Dualarımla.

    #33242
    Anonim
    Pasif

    Değerli Karadana

    Öncelikle vakit ayırıp çelişki gibi gördüşünüz halde, Kutsal Kitap sözlerini araştırdığınız için teşekkür ederim,

    Bende biraz internete girer ve okumayı severim, Hatta bazen Müslüman kardeşlerin düşüncelerini anlamak için onların sitelerinede girerim ve araştırırım

    Sizin sorduğunuz sorular genelde klasik İNCİLDEKİ ÇELİŞKİLER Diye google”de karşınıza çıkan şeylerdir, Oysa bu ÇELİŞKİ GİBİ görünüp, ÇELİŞKİ OLMAYAN şeylerin bir açıklaması vardır, buraya kopya yapmak yerine site yönetimin izni ile bir link vermek istiyorum,

    Burada Müslüman kardeşlerimizin SÖZDE !! incil’deki çelişkilerin, çelişki değilde, araştırmayan ve bilmeyen insanların iddiaları olduğunu okuyacaksınız

    Esenkalın

    İncilde Çelişkili Sanılan Ayetler ve Açıklamalarını Okumak İçin Tıklayın

    #33244
    Anonim
    Pasif

    @kardana 14514 wrote:

    Arkadaşlar selamlar bu başlık altında sadece eleştirileri yazmak istiyorum siz bu eleştirilere cevaplarınızı verirseniz mutlu olurum, çünkü bu yazıları okuduğum yerde cevap yazılmamış

    Sevgili Kardana,

    Akliniza takilan bu sorular degisik caglarda yasamis insanlari dusundurmustur dogal olarak ve arastirmayi objective sekilde tum context ile incelediginizde cevaplari bulmak, anlamak son derece kolaydir.Yazinizda Ingilizce referans yaptiginizi gordum (bu arada “repent” kelimesi bazi cevirilerde “relent” (acimak, merhamet etm.) olarak gecmektedir ki context anlamini ciddi boyutta netlestirmektedir). Ingilizce metinlerin sizin icin problem olmayacagini dusunerek size asagida son derece faydali olacak linkler yolladim. Aynen sordugunuz duzende A,B,C seklinde cevaplari bulabileceksiniz. Hatta bazi linkler interchangeable kullanima aciktir. Kaldiki bu linkler tek ve bulunmaz degildir. Internette arastirma yaptiginizda bunun gibi onlarca detayli ve tatmin edici aciklama bulmak mumkundur. Sizden tek ricam, sikilmadan tamamini okuyunuz. Bu arada sevgili Kemal Basaran kardesime de kendi kaleminden guzel tasvirli aciklamasi icin bizzat tesekkur ediyorum!!

    A) http://www.carm.org/bible-difficulties/genesis-deuteronomy/do-sons-bear-sins-fathers-or-not

    B) http://bible.org/article/justification-faith-case-abraham-and-david-romans-41-8 & http://www.tektonics.org/af/allsinners.html

    C) http://www.tektonics.org/gk/godchangemind.html

    Saygilar & Esenlikler!

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.