Herkes Korkuda

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25099
    Anonim
    Pasif

    Herkes Korkuda (Yazar:Tomas Cosmades)


    Çok yüksel gökdelene çıkıldığında aşağıdaki insanlar, araçlar, kısacası herşey küçücük görünür. Ademoğlu kendisine yakın olan durumlar, sorunlar, bunalımlar ilişkisinde belirgin korku duyar. Ama uzaktaki çalkantılara çoğu kez kılını bile kıpırdatmaz. Korku, Tanrı’nın insanın varlığına koyduğu uyarıcı duygudur. Gong görevini sürdüren çığırtkan gibi korkutucu gelişmeleri, tehlikenin yakınlığını bildirir, kişiyi bunları göğüslemeye çağırır.

    Hiç kuşkusuz sağlıklı korku var; bir de sağlıksız, gereksiz korku var. İlki yararlı, ikincisi ise işkence çektirici. Çeşit çeşit işkence vardır. Öcülerin çektirdiği işkence diğerlerinkinden beterdir. Kutsal Kitap şöyle der:

    ‘İnsan korkusu tuzağa düşürür, ama Rab’be güvenen güvenlik içindedir’ (Süleyman’ın Özdeyişleri 29:25).

    İnsanı titreten öcülerin herbiri tutsak kılar kişiyi. Pek çok kişi bunlarla yaşama uyanır, bunlarla gözlerini yaşama kapar. Canavarın olmadığı yerde canavar arayanların kuşkuculuğu, amansız bir korkunun egemenliğinde bocalamaktadır. Birçok kişi korkunun işkencesinden özgürlük dileyecek yerde onu nefis yiyeceklerle besler sanki!

    Bir kişinin yaşamda olgunlaşıp olgunlaşmadığı, onun korktuğu şeylere bakıldığında anlaşılabilir. Korku her an köşededir. Ama yaş ilerledikçe korkunun yöntemi, saldırısı, çeşidi de değişir. Bir korku çekilir, yerini bir başkasına bırakır. Çocuk doktordan korkar, berberden korkar, kaybolmaktan korkar, karanlıktan korkar, annesinin öleceğinden korkar, başka çocuklardan korkar. Zamanla bu korkular gider, aklın gerisinden başkaları belirir. Bunlar da insana epey işkence çektirdikten sonra buhar gibi dağılır gider. Öte yandan bazı korkular giderek yoğunlaşan baskıyla işkencesini sürdürür. Bilinen korkular sanki günbegün gelişir, insanın başına çoraplar örer.

    İlk atalarımız olan Adem ile Havva korkutlar. Tanrı’nın buyruğuna karşı gelerek günah işleyince, çıplaklıklarından utanç duydular, incir yapraklarıyla kendilerine önlük yaptılar. Tanrı’nın sesini işittiklerinde gizlendiler. Tanrı bunun nedenini sorunca, Adem şöyle dedi: ‘Sesini bahçede işittim ve korktum, çünkü çıplaktım’ (Yaradılış 3:1-10). Günah, atalarımızın içinde korku doğurdu; korku onları Tanrı’dan gizlenmeye götürdü. Günah, korku, gizlilik. Bunlar üç yönlü işkence çektiricidir.

    Suçlu çıkaran günahtır; canı yıpratır, çözümü saklanmakta aratır. Bu yüreğin tepkisi, yüce yargıç olan Tanrı’nın öfkesini ve sert kararını beklemektedir. Egemen Tanrı’nın buyruklarını çiğneyerek O’na acı veren insanın derin korkuya kapılması doğaldır. Bahçedeki ağaç tatlı incilerle dolu.

    Arkadaşı çocuğa: ‘Haydi tırmanıp şu incirlerden doyasıya yiyelim’ der.
    Çocuk olmaz deyince o nedenini sorar: ‘Çünkü babam ağaca çıkmamamı buyurdu’ yanıtıyla karşılaştığında, ‘baban iyi bir insandır’ der, ‘böyle şeylere içerlemez!’

    Çocuk, ‘işte bunun için ağaca tırmanmıyorum’ der. ‘Babamın bana el sürmeyeceğini biliyorum. Ama o ağaca tırmanırsam onu acındırmış, utandırmış olurum. Onu neden üzeyim?’

    İlk atamız olan Adem ve Havva, Yaradanları’nı üzeceklerini akıllarının ucuna bile getirmediler. Büsbütün bencil dürtüyle etkilenerek O’nun kutsal buyruklarını çiğnediler. Sonunda korkunun verdiği işkenceyi çektiler. Bencillikleri kendilerini suçladı, korku işkence doğurdu. Tanrı bu nedenle Adem ve Havva’yı cennetten attı. Aynı Adem ve Havva’nın soyundan de Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldın.

    O günden bu güne dek insanların korkusu geneldir. Bireyler korku içinde, uluslar korku içinde.. Korkunun çeşitleri denizin kumu gibi çok. Kadın, erkek, çoluk-çocuk her köşede korkuyla karşılaşıyor! Korku insanlığın günlerini zehir zıkkım ediyor. İnsanlar düşmandan korkuyor, insan insandan korkuyor, parasızlıktan, işsizlikten, hastalıktan, yaşlılıktan, kötü kaderden, ölümden… Korku her yerde egemen.

    Kişinin kişiye, ‘Allah’tan korkmuyor musun?’ dediği çok kez duyulmuştur. İnsanın içindeki haksızlık, adaletsizlik, acımazlık, bencillik, sömürücülük, baskıcılık, Tanrı korkusuna açık çağrıdır. Buna karşı İncil, şu kısa ve özlü çözümü sağlıyor:

    Sevgide korku yoktur. Yetkin sevgi korkuyu dışlar. Çünkü korkuda işkence vardır. Korkuya kapılan kişi sevgide yetkinliğe erişememiştir’ (1.Yuhanna 4:18).

    Tanrımız herkese korku saçan bir ağa değil, seven, koruyan, kayıran Rab’dir. Günahın oluşturduğu her tür korkuyu yürekten kaldırmaya biricik Oğlu İsa Mesih’i haçın üzerinde yerimize kurtulmalık sundu. Kurtarıcı İsa Mesih, inanlısından korkuyu uzaklaştırır.

    Mesih, inanlısını kesinlikle yüreklendirir: ‘Bedeni öldürebilen, ama canı öldüremeyenden korkmayın’ (Matta 10:28).

    Bu kudurgan çağın verdiği güvensizliği tüm ürkütücülüğüyle belirtir: ‘Dünyayı saran olayların korkusundan ve önsezisinden insanların yürekleri eriyecek… Korkma küçük sürü! Çünkü Babanız size hükümranlığı vermekten hoşnut oldu’ (Luka 21:26; 12:32).

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.