Bile Bile Yok mu Demeliyiz….

  • Bu konu 2 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26990
    Anonim
    Pasif

    Yok demek ne kadar basit bir kelime…
    Ama yok demek yok olduğu anlamına gelmiyor…sadece kendini kandırmak oluyor insanın…
    Gözümüzün önünde hergün cereyan eden ve her an şahit olduğumuz ölüm…kimilerine göre son kimilerine göre sonsuz bir yaşamın başlangıcı…
    Herşeyin bir sınırı var ama..
    yok desek te var işte…
    Varlığımızın bir başlangıcı var…ondan önce yokuz…Ve bir bitişi var hayatımızın…ondan sonra sı meçhul…Gerçek olan ise sevdiklerimizin tanıdıklarımızın arasında yokuz…
    herşey bu kadar açık ve net iken neden korkmuyoruz peki…
    nasıl oluyorda sonsuza dek yaşayacakmışız gibi devam ettiriyoruz hayatımızı…vazgeçmiyoruz hiçbir meşgalemizden…uğraşıyoruz, çabalıyoruz, geziyoruz,egleniyoruz,gülüyoruz ve ağlıyoruz…
    Ölüm ne zaman uğrayacağı meçhul olan ölüm…Biliyoruz bir gün öleceğimizi…ama ne zamanı belli nede ne zaman geleceği…neden tedirgin değiliz peki…?
    kafamıza bir silah dayasalar ve elleri tetikte olsa katilin kaçacak bir yerimiz olmasa ve yardım eden kimse de olmasa nasıl olur halimiz…duygumuz düşüncemiz…Rahat davranabilirmiyiz…yok saya bilirmiyiz şakağımıza dayanmış olan namluyu…
    Neden çok rahatız peki…
    bize korkmamamızı fısıldayan ses kimin…?
    aslında hep var olucaksın diyen kim…?
    yitirdiklerine kavuşacaksın diyen kim…?
    sözüne herşeyden çok güvendiğimiz kim…?
    iman ettiğimiz kim…?
    nasıl bir güç ve kudretki bu,ikna etmiş hepimizi…
    güven duymuşuz…
    peki biz ne verdik O’na…
    gerçekten birşey vemelimiyiz…
    yoksa yokmu saymalıyız herşeyi….
    bile bile yok mu demeliyiz….

    #35276
    Anonim
    Pasif

    Çok değerli Edessa kardeşim,
    Sana değerli diyorum, çünkü sen Rab’bin gözünde çok değerlisin. Tanrı için değerli olan herşey bizler için de çok değerlidir. Tanrı seni öyle sevdi ve değer verdi ki, biricik Mesih’ini senin için, sen kurtulasın diye bu dünyamıza gönderdi. Ama dünya bunu anlayamıyor, Tanrı’dan uzak bir yaşam sürüyorlar. Ölümü düşünen kim? İnsanlar öyle yaşıyorlar ki, sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi.. Üstelik daha da küstahlaşarak Tanrı’nın varlığını bile inkar ederek alay ediyorlar. Kutsal Kitap’ta Romalılar 1:19-22’de şu sözleri okuyoruz:

    ‘Çünkü Tanrı’ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Tanrı hepsini gözlerinin önüne sermiştir. Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri -sonsuz gücü ve Tanrılığı- dünya yaratılalı beri O’nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur. Tanrı’yı bildikleri halde O’nu Tanrı olarak yüceltmediler, O’na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar’.

    Hayatın bir başlangıcı olduğu gibi bir bitiş noktası da vardır, tabii bu sadece doğarak dünyaya gelmemiz ve sonra da bedensel olarak ölerek bu dünyadan ayrılmamızdır. İnsanın dünyadaki doğum ve ölüm arasında geçirdiği zamanda nasıl bir yaşam sürdüğü, Tanrı’yla nasıl bir ilişki içerisinde olduğu çok önemlidir.Bu, kişinin sonsuzluğu nerede geçireceğini belirler.

    ‘Çünkü bedende yaşarken gerek iyi gerek kötü, yaptıklarımızın karşılığını almak için hepimiz Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız’ ( 2.Korintliler 5:10).

    Bazı insanlar bunun tam tersini düşünseler de, ölümden sonra yaşam devam ediyor. Kişi sonsuzluğu ya cehennemde ya da cennette geçirecektir, bunun orta yolu yoktur. Cennete girebilmenin tek yolu İsa Mesih’in günahlarımızın bedelini haç üzerinde canını vererek ve kanını dökerek ödediğine iman etmek ve O’nu yaşamımıza Rab ve Kurtarıcı olarak almaktır. Çünkü İsa Mesih’in gökteki görkeminden ve yüceliğinden soyunarak insan bedeni alıp dünyamıza gelmesi, gönüllü olarak haç ölümüne giderek kendisini kefaret sunusu olarak sunması, insanları sonsuz cehennem yargısından kurtarmak içindir. Tanrı, İsa Mesih’i dünyamıza göndererek bu kurtuluş yolunu açtı. Bu yol herkese açıktır. Ama Tanrı kimseyi bu yola girmesi için zorlamıyor, baskı yapmıyor. Herkes sonsuz yaşam armağanını İsa’ya iman ederek ve günahlarından dönerek sahip olabilir, bunda da Tanrı kimseyi zorlamıyor ve herkesi özgür bırakıyor. Yine İncil’de İbraniler 3:15’te şöyle diyor elçi Pavlus:

    ‘Bugün O’nun sesini duyarsanız, atalarınızın başkaldırdığı gibi yüreklerinizi nasırlaştırmayın’.

    Sevgili Edessa sen de ruhsal bir arayış içindesin, ve Tanrı seni kendisine çağırıyor, kendisiyle barışmanı istiyor. Lütfen yüreğini aç, dua et, Tanrı’nın kendisini tüm acıklığıyla sana göstermesini iste. İstersen önce kendi inancından başlayarak, sonra da Kutsal Kitap’ı okuyarak Tanrı’yı ve O’nun gerçeğini araştır. Yüreğini katılaştırma, İsa Mesih adında Tanrı’ya seslen. O senden sadece yüreğini istiyor, sadece kendisine yaklaşmanı ve kendisini tüm yüreğinle aramanı istiyor. Tanrımız üzerimize taşıyamayacağımız yükler koymuyor. O’na yaklaş! Aslında kurtuluşa o kadar yakınsın ki! ‘Ağzınla İsa Mesih’in Rab ve Kurtarıcı olduğunu söylersen ve yüreğinle iman edersen kurtulacaksın’. Tanrı sana İsa Mesih’te kurtuluş elini uzatıyor, O’nu reddetme! Unutma, bugün kurtarıcı olan Mesih, yarın yargıcın olacaktır. Yargıç olanTanrı’nın huzuruna çıktığın zaman aklanacak mısın yoksa suçlu mu çıkarılacaksın? İşte bunu da senin buradaki kararın belirleyecektir.

    Bir Kutsal Kitap’ın yoksa ve edinmek istersen sana bedava bir incil edinebileceğin bir adres verebiliriz. Artık seni kendinle ve Rab ile başbaşa bırakıyorum. Bu konuda sormak istediğin soruların olursa çekinmeden bana ve burada bulunan modoratör arkadaşlara sorabilirsin. Sana severek yardımcı olmaya çalışacağız. Rab’bin, ruhsal gözlerini tamamen açmasını ve seni kurtarmasını ve bereketlemesini diliyorum.

    Sevgilerimle
     
     
     
     
     

    #35279
    Anonim
    Pasif

    sevgili rüzgar
    yazdıklarının hoş bir tadı var…insanı ürkütmeyen içten ve samimi şeyler…hep güzel ve iyiyi anlatıyor….
    içten ve samimi diyorum çünkü bu sözlerde sadece güzel olan şeye çağrı var…
    öncelikle şunu belirteyim
    Bir yaratıcının varlığan iman ediyorum…
    bir yaratıcının varlığını inkar eden kendini kandırmaktan başka birşey yapmış sayılmaz…çünkü akıl bir yaratıcının varlığını kabul eder…hiç bir güç ve kudrete sahip olmayan bizler mutlak bir gücün himayesine muhtacız…bu olmazsa varlığımızın da bir açıklaması olmaz…

    incil konusuna gelince…
    bende incil mevcut…düzenli olarak okuyorum…ben yaratıcımın bana yol göstereceğine ve bana doğru olanı göstereceğine inanıyorum…
    bazı sıkıntılarım var tabiki….incili anlama konusun da yani…forumdan bir kardeş le konuştuk biraz….
    bu zor ve sabır isteyen bir yolculuk…bunu anlayabiliyorum…
    gerçekten doğru ve iyi olanı umut edersek o bizi bulacaktır…buna inanıyorum daha doğrusu inanmak istiyorum…

    #35280
    Anonim
    Pasif
    edessa;18915 wrote:
    sevgili rüzgar, yazdıklarının hoş bir tadı var…insanı ürkütmeyen içten ve samimi şeyler…hep güzel ve iyiyi anlatıyor….
    içten ve samimi diyorum çünkü bu sözlerde sadece güzel olan şeye çağrı var.. öncelikle şunu belirteyim. Bir yaratıcının varlığan iman ediyorum…
    bir yaratıcının varlığını inkar eden kendini kandırmaktan başka birşey yapmış sayılmaz…çünkü akıl bir yaratıcının varlığını kabul eder…hiç bir güç ve kudrete sahip olmayan bizler mutlak bir gücün himayesine muhtacız…bu olmazsa varlığımızın da bir açıklaması olmaz…

    incil konusuna gelince…
    bende incil mevcut…düzenli olarak okuyorum…ben yaratıcımın bana yol göstereceğine ve bana doğru olanı göstereceğine inanıyorum…
    bazı sıkıntılarım var tabiki….incili anlama konusun da yani…forumdan bir kardeş le konuştuk biraz….
    bu zor ve sabır isteyen bir yolculuk…bunu anlayabiliyorum…
    gerçekten doğru ve iyi olanı umut edersek o bizi bulacaktır…buna inanıyorum daha doğrusu inanmak istiyorum…

    Sevgili Edessa,
    Yazdıklarımı samimi ve içten bulman beni sevindirdi, çok teşekkür ederim. Senin, Tanrı’nın varlığına olan imanından hiç şüphem yok, fakat Tanrı’ya nasıl ulaşacağını ve Tanrı ile nasıl barışacağını bilmen ve kararlı bir şekilde adım atman gerekiyor. Tanrı’ya giden tek YOL’un İsa Mesih olduğunu daha önceki yazılarıda da vurgulamıştım.

    Isa diyor ki: ‘Yol, gerçek ve yaşam Ben’ım. Ben aracı olmadan Baba’ya kimse gelemez’ (Yuhanna 14:6).

    İncil’i düzenli olarak okuduğunu söylüyorsun. Zaten İncil’i okudukça Tanrı’nın senin için hazırladığı kurtuluş planını ve tasarılarını öğreneceksin, İsa Mesih’i çok daha iyi tanıyacaksın,tanıkdıkça daha çok seveceksin, O’nun yaşam ve kurtuluş veren Sözleri’ni okudukça O’na hayran kalacaksın, Mesih’in tek Kurtarıcı ve Tanrı’ya götüren tek Yol olduğunu anlayacaksın. Araştırma aşamasındasın, İncil’i okumadan önce dua et ki, Kutsal Ruh sana bu ayetleri açsın. Okurken anlayamadığın yerler olursa sormaktan çekinme. Tanrı’nın seni bolca bereketlemesi ve yüreğini açması ve kurtarması için dua ediyorum.

    Sevgilerimle

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.