Baba’ya Dönüş

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24503
    Anonim
    Pasif

    Oğlu ona, 'Baba' dedi, 'Tanrı'ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.'

    (Luka 15:21)

    Büyük Oruç döneminin üçüncü pazarı Kaybolan Oğul meselinin adıyla anılmaktadır. İncil’den bugün okunan bölümde, Rab İsa bizlere tövbenin öneminin vurgulandığı Kaybolan Oğul öyküsünü anlatmaktadır.

    Bir adamın iki oğlu vardı, bunlardan küçüğü, baba ocağından ayrılmaya karar vererek kendini türlü sınanmalarla ve tuzaklarla dolu hayatın kollarına bıraktı. Ahlâksız, sınır tanımaz ve müsrif bir hayat yaşamaya başlayan genç, hiç yarını düşünmeden yaşadığı için, sonunda sefil bir duruma düşer. Nitekim, evinden çok uzaklarda, kaybolan koyun misali yoldan sapan genç adam “sefahat içinde bir yaşam sürerek varını yoğunu çarçur etti” (Luka 15:13). Adeta günah bataklığına dönen yaşamı onu darmadağın etti, yaramaz oğlan ülkede aniden bastıran kıtlık yüzünden çok zor günler yaşadı, öyle ki birinin domuzlarına bakıcılık yaparak hayatını devam ettirmeye çalıştı. Domuzların yedikleriyle karnını doyuracak duruma düştüyse de, çiftlik sahibi domuzlara verdiğini ona vermek istemedi.

    Sonunda kendine gelen genç adam, çevresinde olup bitenlerin farkına vararak, büyük bir hata yaptığını anladı. Tanrı’nın herkese olduğu gibi aslında kendisine de kötülüklerden kurtulabilme, iyiye ve doğruya dönebilme ve sefillikten kurtularak anlamlı bir yaşama geçebilme olanağı verdiğini fark etti. Tüm bunların gerçek olabilmesi için yanlışlarının farkına vararak Tanrı'ya dönmesi yeterli olacaktı. Baba evine dönen genç adam, kendisini karşılayan babasına “Babacığım, Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim, ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim” (Luka 15:21) dedi. Babaysa, hemen büyük bir heyecan ve sevinç içersinde evladını bağrına basarak, ona en güzel elbiselerinden birini giydirdi, ayaklarına ayakkabı ve parmağına da güzel bir yüzük taktı. Besili danayı kestirdi ve etrafındakilere şöyle seslendi “…yiyelim ve eğlenelim, çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu” (Luka 15:24). Kaybolan ama daha sonra bulunan para meselinde Rab İsa’nın dediği gibi “Tanrı’nın melekleri de tövbe eden bir tek günahkâr için sevinç duyacaklar” (Luka 15:10).

    Rab İsa’nın aktardığı meselde, aynı zamanda Kaybolan Oğul’un ağabeyi de vardır. Büyük oğul, babasına hep itaat etmiş ve onun sözlerinden dışarı asla çıkmamıştır. O gün yorgun bir şekilde tarladan dönen büyük oğul, uzaklardan duyulan eğlence seslerine önce bir anlam veremedi. Yanına çağırdığı hizmetçiden tüm olan biteni öğrenen genç öfkeden çılgına döndü ve küçük kardeşini çok kıskandı. Aslında iyi, uysal ve söz dinler bir görünüm sergileyen büyük oğul yıllarca bir maske ile yaşamıştır, gerçekte o da katı karakterli bir insandır. Eve dahi girmek istemeyen oğlunu yatıştırmaya çalışan merhametli baba, kıskanç olmasına rağmen büyük oğlunu da bağışlayarak şöyle dedi; “Oğlum, sen her zaman yanımdasın, neyim varsa senindir. Ama sevinip eğlenmek gerekiyordu. Çünkü bu kardeşin ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu” (Luka 15:32).

    Geçmişte olduğu gibi günümüzde ve hatta gelecekte de bu iki kardeşin örneğine çok benzeyen insanlar elbette ki olacaktır. Ama bilmeliyiz ki, Tanrı bağışlayıcı ve bol merhametlidir. O, dürüst olan ve yüreğimizin en derinlerinden gelen pişmanlığımızı görerek bizleri de bağışlayacak ve yolunu şaşırmış evlatlarını teselli edecektir, yeter ki bizler yürekten tövbe edebilelim.

    Sevgili İnananlar,

    Merhamet ve sevgi, Hristiyanlığın en önemli erdemlerindendir, bunlar birbirlerini geliştiren ama aynı zamanda da tamamlayan önemli öğelerdir. Rab İsa, merhametin ve sevginin ta kendisidir. Nitekim sevgi ve bağışlama İsa Mesih’in yaşamında etkin olan iki önemli öğe olmuştur. Bu yüzden, Rab İsa günahkârların yok olmasını asla arzu etmemektedir. Tanrı, peygamberleri aracılığıyla bu gerçeği vurgulamış ve şu sözlerle tüm insanlığı tövbe etmeye davet etmiştir; “Çünkü ben kimsenin ölümünden sevinç duymam. Öyleyse günahınızdan dönün ve yaşayın” (Hez. 18:32). Görüldüğü gibi Tanrı, işlediğimiz günahlardan ve yanlışlardan dolayı pişmanlığımızı, tövbemizi ve O’na dönüşümüzü görerek bizleri af etmekte ve tekrar bizlere oğulluk onurunu bağışlamaktadır. Bu bağlamda tövbe, aslında insanın Tanrı’nın önünde vicdan hesabını vermesidir. Ruhumuzun kurtuluşu ancak tövbe ile mümkündür. Çünkü tövbe ederek bizler sürekli bir şekilde inancımızda yenilenir ve tazeleniriz, böylelikle tüm sınanmaların üstesinden gelebiliriz. Kurtulabilmemiz için tövbe etmemiz şarttır.

    Sevgili İnananlar,

    Rab İsa, bizlere Kaybolan Oğul meselini anımsatarak, hepimizin ruhunu ve bedenlerini esaret altına almaya çalışan günahın pençelerinden kurtulmaya davet ediyor. Biz O’nu unutmuş, inkar etmiş ve O’ndan uzaklaşmış dahi olsak, kollarını açmış ve sevgiyle bizleri bekleyen bir Semavî Babamız olduğu bizlere bir kez daha hatırlatılmaktadır.

    Gelin Büyük Oruc’un bu mübarek döneminde, kurtuluşumuzu gerçekleştirebilmek için kalplerimizi Mesih’e açalım, Rab İsa’nın davetini hatırlayalım “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, Ben size rahat veririm” (Matta 11:28). Bizler de günahlarımızın bilincine vararak pişman bir yürekle Rab İsa’nın önünde dize gelelim ve tövbe edelim. Eğer kaybolan oğul gibi günahlarımızdan geri dönersek Tarı'nın bizleri de bağışlayacağından asla şüphemiz olmasın.

    Bu sebeple, cesaretimizi toplayalım ve coşkulu bir şekilde yeni ve doğru bir hayata yeniden başlama kararı verelim. Bizleri bekleyen sıcak Baba kucağını anımsayarak Kaybolan Oğul ile birlikte sesimizi yükselterek gelin şöyle diyelim; “Kararımı verdim, Babamın evine geri döneceğim, O’na şükredeceğim, O’na hizmet edeceğim, O’nun bereketlerle ve iyiliklerle dolu sofrasının tadını çıkartabilmek için sonsuzluklar boyunca O’nu yücelteceğim. Amen.”

    Rahip Zakeos Ohanyan

    http://www.megarevma.net/

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.