Abdullahı Tercüman

  • Bu konu 3 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27168
    Anonim
    Pasif

    Abudullah’ı Tercüman. Arkadaşlar bu ismi duydunuz mu önceden bilmiyorum ama kendisi Hıristiyan bir İspanyol papazıyken, hıristiyanlıkta çelişkiler görüp Müslüman olmuş. Hıristiyanlar bu kişiye reddiye yazdılar mı?

    Tevratta domuz eti yasak, sünnet olmak var ama hıristiyanlıkta bunlar yok, Tanrı neden yasalarını değiştirir? Önceden bir hıristiyan sitesine daha sordum ama tam emin olamadım.

    #35832
    Anonim
    Pasif
    B_Yılmaz;20047 wrote:
    Abudullah’ı Tercüman. Arkadaşlar bu ismi duydunuz mu önceden bilmiyorum ama kendisi Hıristiyan bir İspanyol papazıyken, hıristiyanlıkta çelişkiler görüp Müslüman olmuş. Hıristiyanlar bu kişiye reddiye yazdılar mı?

    Tevratta domuz eti yasak, sünnet olmak var ama hıristiyanlıkta bunlar yok, Tanrı neden yasalarını değiştirir? Önceden bir hıristiyan sitesine daha sordum ama tam emin olamadım.

    [quote=B_Yılmaz;20047

    Abudullah’ı Tercüman. Arkadaşlar bu ismi duydunuz mu önceden bilmiyorum ama kendisi Hıristiyan bir İspanyol papazıyken, hıristiyanlıkta çelişkiler görüp Müslüman olmuş. Hıristiyanlar bu kişiye reddiye yazdılar mı?.[/quote]

    Sayin B_Yilmaz Bahsettiginiz Ispanyol Papaz Abudullah Tercüman ismini hic duymadim.Benim icin önemli de degildir.Bir kimsenin ne oldugu degil ne olacagi önemlidir.Hristiyanlikta hangi celiskileri(!!) görüpte sözde müslüman oldugunu bilmiyorum ama forumumuza getirseydi o celiski dedikleri seyleri verilecek cevaplarimiz muhakkak olurdu.Demek ki Incil hakkinda yeterli bilgiye sahip degilmis bu papaz efendi!Kaldi ki eger celiskilerden konusacaksak sonradan girdigi dinde cok daha fazla celiskilerin oldugu cok belirgin bir gercektir.Burada simdi ayrintilarina girmeyelim.

    Hristiyanlarin bu kisiye reddiye vermesi ne demek anlayamadim.Her insan hristiyanliktan cikip baska bir dine gecebilir.Bunun hakkinda Islam’da oldugu gibi fetva verilmez.Orta Cag Avrupasinda Incil disi cesitli uygulamalar yapilmistir ama bu Incil’deki hatalardan dolayi degil insanlardaki hata ve eksikliklerden kaynaklanmaktadir.

    [quote=B_Yılmaz;20047
    Tevratta domuz eti yasak, sünnet olmak var ama hıristiyanlıkta bunlar yok, Tanrı neden yasalarını değiştirir? Önceden bir hıristiyan sitesine daha sordum ama tam emin olamadım?.[/quote]

    SAyin B_Yilmaz lütfen her soru icin ayri bir baslik aciniz.
    Tanri yasalarini degistirmez.O insan degildir ki fikrini degistirsin.Evet Tevrat’ta Domuz eti yemek yasaklanmistir.Sünnet de vardir.Bunlar Isa Mesih’in gelisine dek yürürlükte olan yasalardi.Yani gölge olan yasalardi.Ama Isa Mesih’in gelmis olmasindan sonra Artik gölgeler ortadan kalkmis asil Yasayi tamamlamis olan Isa Mesih’teki lütuf yasasi altina girmis bulunmaktayiz.Artik dis görünüsle ilgili sünnet olmayip, yürekte elle yapilmamis bir sünnete sahip olmamiz istenmektedir.Tüm yiyeceklerin de sükranla yenmesi durumunda insani kirletmedigi ve dolayisiyla yenmesinin serbest oldugu Incil’de aciklanmistir.Yeme özgürlügümüz vardir ama yemek zorunda da degiliz.Bu kisinin vicdanina ve tercihine birakilmistir.

    Aslinda sorunuza cok daha kapsamli cevap verilebilir ben kisaca acikladim.Anlayamadiginiz ve merak ettiginiz yerler olursa sormaya devam edebilirsiniz.

    SEvgiler

    #35847
    Anonim
    Pasif

    SayınB Yılmaz size bir sorum olacak,

    İNSAN NE İLE YAŞAR?

    Tolstoy’un kitaplarından biri bu isimdedir, okumanızı tavsiye ederim. Tolstoy’un bu soruya verdiği yanıt “SEVGİ İLE YAŞAR” dır.

    İnsan sevgi ve merhametsiz bir dünyada, yalnıza kuralların, yasaların olduğu bir yerde yaşayamaz. Yaşar ama nasıl yaşar. İçinde ölüdür, yaşıyor olsa bile. Sevgiyi, merhameti hiç tadmamış, ve bilmediği için gösteremeyen bu insanlar acınası durumda değiller midir? İnsanlar adaleti isterler, ama aslında herşeyden önce kendileri için isterler. Peki hakları yok mudur adaleti istemeye diye sorarsanız, cevabı tabi ki vardır. Ama yalnızca adaletin istendiği yerde sevgi ve merhametten söz edilemez. Biz önce adaleti istedik Tanrı’dan. Yalnızca kendimizi düşündüğümüz için en öne bunu koyduk.

    Adem ve Havva yasak meyveyi yediklerinde , Adem kendini hemen savunmaya başladı. Havvayı suçladı, meyveyi o verdi dedi. Ama bir düşünün, Tanrı ,Havva’yı Adem’den bir parça alarak yaratmıştı. Aslında Havva Adem’in özündendi. Kendi parçası olduğu için, eşi olduğu için onu suçlamak yerine, hatasını kabul edip af dilenmeyi istemeliydi. Ama onlar kendilerini savunarak sözde kendi aralarında adaleti istediler, ama merhameti ve sevgiyi umursamadılar. Düşünceleri, yürekleri bu duygulardan çok ama çok uzaktaydı. Tanrı sevgi dolu yüreğiyle onlara bakıp ufacık bir pişmanlık, tövbe görmek istedi ama onlarda gördüğü tek şey kendilerini savunma idi. Bu nedenle Tanrı adaleti sağladı ve onların hakettiği cezayı verdi. Aden bahçesinden atıldılar. Bereket onlardan alındı, zorlu bir yaşam onlara verildi. Çünkü adalet istemişlerdi. Sevgi ve merhamet değil.

    Tanrı için adalet, sevgi ve merhamet kadar önemlidir. Ama bu insanlara istedikleri gibi bir yasa verdi. Yalnızca Adaleti sağlayan yasasını. Eski Anntlaşmada ” göze göz, dişe diş” sözü vardır. Bu adaleti sağlamak uyarınca verilmiş bir yasadır. Ama burda Tanrı’nın görmemizi ve arzulamamızı istediği ne sevgi ne de merhamet vardır. İşte Yeni Antlaşma ile, Mesih ile TANRI’NIN SEVGİ VE MERHAMET YASASI YÜRÜRLÜĞE KONMUŞTUR. Eski yasa hatalı ya da yanlış değildi. Ama eksikti. Orda merhamet ve sevgiye dayanan bağışlanma yoktu. Çünkü insanoğlu bunu istememişti. Tanrı onlara eski yasayı vererek yalnızca adalet ile yaşamayacaklarını, mutluluğu, ya da huzuru bulamayacaklarını gösterdi. Çünkü insanoğlu adalet aracılığıyla mutlu olacağını vicdanının rahatlayacağını sanmıştı. Ama hem bu olmadı, hem de kutsallığa götürmediği için Rabbi’de tanıyamadılar, bilemediler, huzuruna çıkıp ses bile yükseltecek cesarete sahip olamadılar. Sadece yılda bir kez,bir kişi, başkahin, insanlar için tapınakta, en kutsal yere girebiliyordu. Hem de birçok hayvanın kanıyla aklandıktan sonra girebiliyordu. Çünkü insanların şu çok istedikleri adalet kriterine ,düzenine göre, günahlarından aklanmadan başkahin, Tanrı’nın huzuruna çıkamazdı. Kurbaların kanı başkahini ve halkını kutsal yapmaya bile yaklaştırmıyordu, sadece deodarant gibi ,Rab’bin onların kötü kokularına tahammül etmesine yardım ediyordu.

    Ama Rab, mükemmelliğini, eşsiz sevgisini, merhametini insanlarının görmesini ve kabul etmesini istiyordu. Bu nedenle eski düzene, eksik olan eski antlaşmaya son verdi. Kendi mükemmel yasasını, sevgi ve merhamete dayanan antlaşmasını RAB İSA MESİH ARACILIĞIYLA (Onun çarmıhta bizim için ölmeye razı olmasıyla) insanoğluna sundu. Bizler o antlaşmayı imazaladığımızda, yüreğimizde kabul ettiğimizde , Sevgi olan Rab Tanrı’yla birlikte olacağız. O yüreğimizde olacak. Merhameti ve sevgisi bizi saracak. Huzuru bulacağız.

    Bir bitki toprakta yaşar, toprak ne kadar mineral dolu olursa olsun, eğer suya ulaşamıyorsa ve ışıksız kalıyorsa o bitki yaşayamaz. Biz de Tanrı’nın Sevgisi ve Merhameti olmadan yaşayamayız. Dünya, evren, içinde bulunan herşey Tanrı’nın bize olan sevgisinden yaratıldı. Ama biz bu sevgiyi görmezden gelip, kendimize uygun düzeni istedik. Ama Mesih ile bu düzen sona erdi. İncilde bu konuyla ilgili çok söz vardır. Mesih’in de birçok sözü vardır.
    O merhamet ve sevgi için geldi.Aşağıda ki incilde bulunan bir bölümdür ve beni çok etkiler.

    Yahudiler Rab İsa’yı denemek için zinada yakalanan bir kadını ona getirdiler. Mesih parmağıyla toprağa birşeyler yazıyordu. Doğulup onlara baktı. Ne olduğunu sordu. Din görevlileri olan ferisiler ona kadını gösterip zina yaparken yakalandığını söylediler. Musa’nın yasasına göre (eski antlaşmaya göre, yalnızca adaleti barındıran yasaya göre) onun taşlanarak öldürülmesi gerekiyor dediler. Sen ne diyorsun diye sordular. Mesih onlara baktı(içinden ne kadar ikiyüzlü olduklarını görmüş ve o çok savundukları adalet yasasını bile kendilerine göre uygulamak istediğini görüp kızmıştır. Çünkü yasaya göre sadece kadın değil, erkek de taşlanmalıydı). Ve şöyle dedi:”İÇİNİZDEN KİM GÜNAHSIZSA İLK TAŞI O ATSIN”. Yaşlılar başta olmak üzere birer birer ellerinde ki taşları bırakıp gittiler. Sonra Rab İsa, ayaklarının önünde duran kadına,”nerdeler, kimse seni yargılamadı mı” diye sordu. Kadın da hiçbiri dedi ve Rab İsa Mesih kadına” ben de seni yargılamıyorum, git ve bir daha günah işleme” dedi. Kutsal Olan Rab bile onu yargılamadı, ferisiler ise öldürmek istedi. Çünkü onlar merhameti bilmiyorlardı. Ama o kadın pişmandı ve üzgündü, merhamet istiyordu. Rab ona bunu gösterdi. Çünkü Rab pişman olanı, alçakgönüllü olanı, tövbe etmiş olanı, merhamet isteyeni görür ve onlardan hoşnuttur. Rab’bin sevgisini isteyenden hoşnuttur. Kendisine ait olmak isteyenden hoşnuttur. Rab tüm insanların ona, alçakgönüllü bir yürekle dönmesini, tüm insanlığa sunmuş olduğu sevgi , merhamet ve adalet temellerine dayanan yeni yasasını imzalamalarını, Rab’be “EVET” demelerini bekliyor.

    Siz de umarım birgün Rab’bin sunduğu bu teklife, Onun sevgisine ve merhametine ve adaletine evet der, kurtulmuş olursunuz.

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.