Re: Yorum Bilmi

#30418
Anonim
Pasif

Eski Antlaşma’yı Yorumlama

Eski Antlaşma’daki öykülerin nasıl yorumlanacağını öğrenmeye çalışırken Protestan Reform Hareketi başlama noktamız olacak.
Protestan Reform hareketi sadece bir doktrin üzerine inşa edilmedi. Reform doktrininin altında aslında bir yorum reformu var. Teolojik olarak yorumlamaya biz Kutsal Kitap hermenütiği diyoruz. Hermenütik kelimesinin kökü Yunan mitolojisindeki tanrı Hermes’den
(Latince’de Merkür olarak bilinir) ve anlamı tanrının elçisi anlamına gelir. Hermes tanrıdan mesajlar taşırdı. Mesaj bilimi, mesajı çalışmak anlamına geliyor herminitik. Reform doktrinin altına baktığımızda yorumun reformunu görebiliriz. Eğer insanların KK’ı yorumlama yolları değişmeseydi Reform doktrini olmazdı. Reform doktrini reform yorumlamadan kaynaklanıyor. Bunu açıklamak için reformdan öne gitmek gerek. Reform hareketi batı kilisesinde oldu. Reform’dan önce Roma Katolik kilisesine gitmek lazım. Roma Katolik kilisesi nasıl anlıyordu bu şeyi. Roma kilisesinde birçok farklı gruplar için bir çok farklı şeyler söylenebilir. Ama hepsi aynı şeye inanmıyorlardı aslında. Herkes tarafından inanılan tek bir karakteristik özellik vardı. Tanrı bize KK’ı verdi. Aslında Müslümanlarda buna yakın bir şeye inanıyorlar. Katolik kilisesinde sanki KK gökten inmiş gibi kabul ediyorlardı. O zaman bunun sonucu olarak KK’ın çok özel bir kitap olduğu sonucu çıkıyordu. Özellikle bir yolla bu şöyle gösteriliyordu. Normal bir kitap gibi bir anlamı yoktu bu kitabın. Daha derin anlaşılmaz bir anlamı olmalıydı. KK’ın her bir bölümünde çok çok şeyler vardı. Sadece basit bir metin olduğu söylenemezdi. Bunun tam tersi bir çok düzeylerde KK anlam ifade ediyordu. Ortaçağ kilisesinde kendi içinde birçok farklı anlamlar teşkil ediyordu. Bunlardan en çok bilinen bir tanesi Quadriga dır. Anlamı dört yollu yaklaşımdır. Literal, harfi olarak bir anlamı olduğu söyleniyordu. Başka anlamı olduğu düşünülüyordu. Literal, Ahlaksal, Analojikal, Eskatolojikal. Bu dört seviye nedir? Üç düzey KK ayetinin normal harfi okunuşunun çok ötesine gidiliyor. Gizli anlamlar aranıyordu. Mesela KK basitçe bir şey söylüyor. İnek sokaktan aşağı doğru yürüyor. Bu harfi olarak ineğin aşağı doğru indiğini gösteriyor. Ahlaki ya da doktrinsel anlamda belki de şu anlama geliyor. İneğe saygı gösterilmeli çünkü inek bayırdan aşağı iniyor. Analojikil bundan da öteye gidiyordu. Eskatolojikil anlama gelindiğinde ise durum şu şekilde oluyor. İnek bayırdan aşağı iniyorsa demek ki evrende bayırdan aşağı iniyor durumdadır. Bütün bu çoğul anlamalar ardı sıra eklene eklene anlam kazanıyordu. Şöyle bir problem ortaya çıktı. Artık literal anlamın hiç bir önemi kalmamıştı. Çünkü çok basitti. Bizim görüşümüzden saklanmış olan bu bilinmez anlamalar artık önem kazanmıştı onlar için. Eğer siz basit bir imanlı iseniz. Belki de çok az okuyan bir kişi olabilirsiniz. Ya da çok iyi Latince bilmiyorsunuz. O zaman bu gizli anlamaları bilemeyecektiniz. Birilerinin bu gizli anlamları size anlatması gerekecekti. Rahip anlatacaktı. En büyükleri de Papa idi. Papa ya da rahip KK’ın ne anlama geldiğini basit imanlılara anlatacaktı. Buradan bir gelenek ortaya çıktı. KK’a hiç bir zaman kendiniz gidemiyordunuz. Çok fazla KK kopyası da yoktu bu günkü gibi. O zaman size yardımcı olacak birine gitmeniz gerekecekti. Bu rahipti. Bütün bu pratik uygulamalara baktığımızda yaşamlarını sürdürebilmek için insanlar rahibi dinlemek zorundaydılar. İşte bu problem Reform hareketinin başlamasına neden oldu. Problem kilise KK’ı yorumlayabiliyordu sadece. Katolik kilisesinin otoriter kişileri bunu yapmak için bir takım yetkileri olduğuna inanıyorlardı. KK hakkında ne olursa söyleyebiliyorlardı. Sade insanların bu konu hakkında soru sorma hakları yoktu. Bu günkü gibi ellerinde bir KK kopyaları yoktu. Hatta çoğu okumayı bilmiyorlardı. O zaman yetkililer ne söylemek istiyorlarsa onu söylüyorlardı. Bu gün hala durum Protestanlar arasında da var. Bu gün pastörler topluluğun önüne geliyorlar ve Yunanca, İbrani’ce kelimeler söylüyorlar. Sade bir Hıristiyan bunları bilmiyor. Sanki pastör gizli bir takım sırlara sahipmiş gibi görünüyor. Protestanlar da kendilerine bu şekilde uyarlamışlar. Kısacası kilise otoritesinin söylediklerine insanlar inanmak zorunda kalıyor. Fakat Martin Luther bunun kilisede çok ciddi sorunlar doğurduğunu gözlemledi. Kilisenin aslında KK’ı doğru dürüst okumadığını. Aslında KK kilisenin üzerinde olması gerekirken yetki sahibi insanlar kendi çıkarları için KK’ı kullandığını gördü. KK’tan bazı bölümleri okumaya başladı. Rom.1.bölüm gibi. Kurtulmanın imanla olacağından bahsediyordu orada Pavlus. Ama Katolik kilise kurtuluşun hem imanla hem de işlerle olacağından söylüyordu. Rom.1’i kilisede okuyordu ve onlarda yorumluyorlardı. Herkes kilisenin bu bölümle ilgili söylediğine inanmak zorundaydılar. Fakat Luther şöyle dedi. Biz tekrar KK’ın metnine dönmemiz gerekir. Onun ne öğrettiğine bulmamız lazım ve ondan sonra kilisenin ne öğrettiğine kontrol etmeliyiz. Luther bu çılgın fikri nereden aldı. Çünkü o güne kadar KK’ın birçok anlamalar içerdiğine inanıyordu ve bu gizli anlamları sadece rahipler bilebilirdi. Reform yorumlama görüşü Luther, Calvin, Zwingeli ve diğerleri tarafından incelenen bu fikir o dönemde aslında başka bir akımdan etkilendi. Bu hareket Protestan hareketini getirdi. Biz bu harekete Rönesans diyoruz. Rönesans döneminde 1400-1600 yılları arasında Reform 1500 yıllarında oldu. Rönesans olurken Reform oldu. Rönesans’ta en önemli olan şey taşınabilir bir basım makinesidir. Tabi kitaplar daha ucuz bir şekilde yapılabilmeye başladı. Böylece KK’ta daha ucuz bir şekilde çoğaltılabilirdi. Böylece insanların eğitimi yükselmeye başladı. En azından okuma bilenler arttı. Böylece daha çok kişi KK okumaya başladı. Sıradan insanlarda KK okuma şansına kavuştular. Rönesans sırasında birçok antik ve Yunan metinlerinin bulunması gerçekleşmişti. Aristoteles, Diyonisus, Plâton gibi diğer yunan yazarların yazılarından haberleri vardı tabi. Ama bu kişilerin yazılarını okumak için ellerinde fazla metinler yoktu. Bu dokümanlar tercüme edilmeye başladı. Latince’ye, Arapça’ya tercüme edildiler. Bu gün Aristoteles’in büyük yazıları Arapça’da mevcut. Arkeoloji ve geziler nedeniyle antik metinler bulunmaya başlandı. Bu metinler insanlar için ilginç ve önemli olmaya başladı. Alınıp satılmaya başlandı. Onlar kilisenin öğrettiği şeylerden farklı bir şeyler öğrenmeye başladılar. Antik yunan metinlerini okuduğunuzda çok hedenist bir yaşam tarzı alkol, seks gibi şeylerin serbest olduğu bir yaşam tarzı öğrenmeye başladılar. Bunlar tamamen zengin batılı kişilerin duymak istedikleri şeylerdi. Bu döneme Rönesans dediler çünkü Rönesans yeniden doğuş demek. Klasik sanatla ya da edebiyatla ilgilendiler. Özellikle birçok zengin kişiler Helenistik edebiyat istediler. Bu nedenle paralarını kullanmaya başladılar. Bir takım yazarlar tutup bu antik yazıların çevrilmesini ve yeni eserler oluşturulmasını sağladılar. Kilise bütün antik yazıların tercümanı biziz dedi. Bu metinler hakkında ne bilmek istiyorsanız bizi dinleyin. Buna karşı gelmek için birçok sebepleri vardı. Bazıları hiç de güzel değil. Kilisenin gücüne karşı gelmek için bir takım farklı kuralları izlemeye başladılar. Özellikle yorum konusunda farklı kuralları izlediler. Artık KK’ın gizemli yorumları gibi şeyler aramıyorlardı. Çok tuhaf şeyler yapıyorlardı bunun yerine. Şu soruyu soruyorlardı. Orijinal olarak bu metin ne demek istiyor. Bu antik metinin yazarı acaba bunu yazarken ne düşündü. Bu metinin orijinal anlamı neydi? Kilise ne der diye sormak yerine Martın Luther şunu sordu orijinal olarak bu metin ne demek istiyor. Harfi yorum daha önemli olamaya başladı. Yetki kiliseden ziyade KK’a verildi. Sonuç ne oldu. Protestan kilisesinde gökten gelen bir kitap olarak kabul edilmek yerine KK’a şu yolla baktılar KK’a. Tanrı tarafından verildi ama insan aracı kullanarak. Tanrı tarafından vahiy edilmişti. Ama bütün gizli manalarla gökten düşmüş bir kitap değildi. Bunun yerine insan aracılığı ile kullanılarak gelmişti. Eğer anlamak istiyorsak KK’ı Martın Luther’in yaptığını yapmamız gerekiyordu. Şu soruyu sormalıyız biz de orijinal olarak bu metin ne demek istiyor. Kilisenin ne dediği değil esas yazar yazarken ne amaçlıyordu. İşte bu herminitik kural bir şeyleri değiştirmeye başladı. İşte birçok modern Protestanlar bunu unutmaya başladı. Kendileri biraz Roma Katolikleri gibi olmaya başladılar. Artık KK’ın orijinal metinin ne demek istediği hakkında kimse hiçbir şey sormaz oldu. Bütün ihtiyacım olan Tanrı, KK ve ben. Ben KK’tan her çeşit şeyi anlayabilirim. Hatta bazı Protestanlar bundan da ileriye gittiler. Gerçekten çılgınca şeyler yaptılar. KK kodu diye bir şey çıkardılar. Eğer KK’ı belli bir koda göre okursanız Tanrı’nın gizli bir takım sırlarını öğrenmiş oluyorsunuz. Normal bir kitap gibi okumak yerine basit bir kitap değil. Yapmanız gereken gizli mesajı bulmanız. Bir bilgisayarım var ve bütün gizli mesajları bulabilirim. İnsanlar ciddi bir şekilde bunların üzerinde çalışıyorlar. Her üç kelimeden bir tanesinde ve ilk harfini alın bu kelimelerin o zaman Tanrı ‘dan özel bir mesaj bulacaksınız. İnsanlar böyle şeylerle uğraşıyorlar. Her kelimenin ikinci harfini alıp tersten okursan İbranice’de İshak Rab’bin ölüdür diye bir kod cümlesi çıkıyor. Tabi bu peygamberlik kodu ortaya çıkmadan adam ölmüştü ama. Görmüyor musunuz İshak Rab’bin öldüğünü KK yazıyor diyorlar. İnsanlar gerçekten bu konuda ciddiler. Bazı heyecanlı kiliseler böyle şeyler arıyorlar. KK harika değil mi bakın görün. İşte bu kod KK’ın Tanrı’dan geldiğini kanıtlıyor. Gerçekten çok fazla gizli sırlar var içinde. Eğer Reform yorumlamasını kaybedersek o zaman reform doktrinini kaybedersiniz. Çünkü reformun devamı için reform herminitik’in, yorumun devam etmesi gerek. Burada bu reform yorumlama tekniğini öğreneceğiz. KK’ta hiç gizli bir şey olmadığını göreceğiz.