Re: Ölü Kiliseler..

#37250
Anonim
Pasif

Hiç kiliseye gidememiş bir kimse olarak; bu tür bir konuya müdâhil olmam doğru değil. Aslında kiliseler, kendisini “imanlı” olarak tavsif eden toplumun aynasıdır. Yâni, kiliselerde hoş olmayan davranışlarla karşılaşılıyorsa bu cemaatin de aynı durumda olduğunun göstergesidir. “Diri” bir cemaat’in içinde “ölü” bir kilise olmaz.

Bunu bir tarafa not edelim.

Kanalhayat tv de çok sık ekranlara gelen bir pastör var.
Sn. Güçlü ERMAN.
Eğer ben İncil’i okumadan,
MESİH’i tanıyıp O’nun lütfuyla iman etmeden evvel,
Bu “zât-ı muhterem”in vaazlerini dinleseydim;
Büyük bir ihtimalle İncil’e elimi bile sürmez ve bu muhteşem öğretiden uzak kalırdım.

Burada kişiselleşmiş eleştiriler peşinde değilim.
Bu pastörden söz etme nedenlerimi yazmaya kalksam, saatlerimi alır.
Bunların içinden çok ilgimi çeken bir husûsu arz edeceğim.

Sık sık “Tanrı benimle konuştu; Tanrı bana ‘şunu şunu yap’ dedi vs.” tarzında konuşmaları var.

Tanrı bir insanla konuşur mu ?
Konuştuğunu var saydığımızda, kişi bu söylediğini kanıtlayabilir mi ?
“Tanrı benimle konuştu” iddiası ortaya konurken,
Bahsolunan mevzûnun Kutsal Kitap’a uygun olması bir şey değiştirmez ki…
Daha önce de bu forum’da bir sn üye “Ben Kutsal Ruh’un esiniyle yazıyorum” derdi.

Bu tip iddialı sözler sahibine sanki “dokunulmazlık” kazandırmakta.
Gerçek durumun asla ıspat edilemeyeceği bir mevzûda, bu şekilde iddialı konuşmlar yapma ihtiyacı nereden kaynaklanıyor olabilir ?

Tanrı konuştuğunda ne dediği hemen anlaşılır/görülür.
Eğer Tanrı lutfetmeseydi ben asla MESİH’e iman edemezdim.

Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemezYuhanna: 6/44

Demek ki Tanrı dedikodu ile uğraşmıyor.
Dediğini yapıyor.

İmanlıya düşen; kendisinde hoş bir şey görüldüğünde, “Bu gördükleriniz/şâhit olduklarınız, benden değildir. Efendiler efendisi MESİH’in lütfudur.” demeli; kerih/çirkin şeyler görülünce de bunu kendisinden bilmelidir.

Misâl; benim hırsızlığa zaafım olsa, sonra da bir şekilde bu zaafımı yenip vaz geçsem; nihâyet, “Tanrı bana çalmamamı söyledi” desem…

Şurası muhakkak ki, Tanrı hiç kimseye “çal” demez.
Ayrıca neden benimle konuşmak ihityacı hissetsin ki ?
Kitab-ı mukaddes’te “eksik” kalan bir husus mu var ?
Tevrat’ta “çalmayacaksın” diye hükmünü de vermiş;
Değil mi ?

Ama ben, “Sizlerin bilip durduğu ve gördüğünüzde benden köşe bucak kaçmanıza sebep olan bu kötlüğü, MESİH üzerimden aldı; şükürler olsun ” desem; daha doğru olmaz mı ?

Neden iddialı sözler söyleyerek İblis’in ego’muzu kullanmasına fırsat veriyoruz ki ?
Efendiler efendisi MESİH’in asla sevmediği, yanlarına dahi uğramadığı ve hatta an ağır sözleri onlar için söylediği iki grup insan var.

1- Kendini beğenmişler.
2- Riyâkârlar.

Hatırlayalım; Kenanlı kadının MESİH’e verdiği cevabı ve Efendiler efendisinin o kadına söylediği sözü.
Kutsal Ruh’u “yamaç paraşütü” gibi kullanmaya tevessül etmek, bize bir şey kazandırmaz.