Re: Erken Kilise Tarihi

#28174
Anonim
Pasif

Athanasius ne Latin ne de Grek’ti. Hem kara hem de kısa bir adamdı. Zaten Athanasius’un kelime anlamı kara cücedir. Asil bir sülaleden de gelmiyordu. Mısırlı olduğu sanılmaktadır. Jerome’nin yazılarına göre Athanasius ilk zamanlarında çölde Aziz Antony’e hizmet etmiş ve ondan öğrenmiştir. Zaten sonraki dönemlerinde de ne zaman başı derde girse çöle kaçmış ve orada manastır rahipleri tarafından korunmuştur. Athanasius, çöle gittiğinde onu ne Ariusçular ne de imparatorun askerleri bulabiliyordu.

Bütün bu sürgünlere ve zor hayata rağmen Athanasius birçok kitap yazmıştır. Özellikle Kiliseden Olmayan Dünyaya Karşı ve Sözün Beden Alması Üzerine adındaki iki kitabı en ünlü eserlerindendir. O özellikle İsa Mesih’in kişiliği ve işleri üzerinde durmuştur. Onun teolojisinin temeli Tanrı’nın varlığının insanlar arasında bulunmasıydı. Başka bir deyişle, Logos Mesih’in bedeninde dünyaya gelip insanlar arasında yaşamıştır.

İznik Konseyi’nden sonra İskender çok az yaşadı ve onun ölümüyle boşalan İskenderiye gözetmenliğine 328’de Athanasius seçilmiştir. Bu yıllar Arius’un tekrar İzmitli Eusebius sayesinde özgür olduğu yıllardı. Aslında Athanasius böyle kendini sürekli ortaya atan ve kavga eden biri değildi. O çölde manastırda sakin bir hayat yaşamak istiyordu. Ama Musa gibi Tanrı’ya sadık olabilmek için Athanasius hayatının sonraki dönemlerinde ön saflarda savunma yapak zorunda kalmıştır. Athanasius, Ariusçular için en tehlikeli düşmandı. Bu yüzden de Eusebius başta olmak üzere Ariusçular dedikodular ve yalan suçlamalarla Athanasius’a hayatı zehir etmişlerdir. Athanasius’un bir adamı öldürdüğü ya da Mısır’dan Roma’ya buğday gelmesini engellediği gibi birçok aslı olmayan dedikodular sonucunda Athanasius beş kere sürgüne gönderilmiştir. Athanasius bütün bu yaşadıklarına ve hatta bazı zamanlarda Arianizm kazanıyor gibi görünmelerine rağmen hiç pes etmemiş, hayatının sonuna kadar savaşmaya ve savunmaya devam etmiştir.