Re: Doğuştan Müslüman çocuk yoktur! – RADİKAL

#30040
Anonim
Pasif

hristiyantürk forumisa su üstündeMahmut Tuncer Show programında evlendirileceği vaadi ile dolandırıldığını iddia eden bir şahıs, Gaziantepli işadamlarını uyardı. Televizyon programında evlendirileceğini söyleyerek işadamlarından kendisi için ayni ve nakdi yardım talep eden İsrafil A. isimli şahsın topladığı para ve eşyalarla ortadan kaybolduğunu iddia eden Menderes Samancıoğlu, “Kimse bu şahsa herhangi bir yardımda bulunmasın. Bu adam insanların dini duygularını sömürerek dolandırıcılık yapıyor” dedi.
BİLET SATMIŞ
Bir süre önce Gaziantep’te “Güllerin Efendisi” isimli konser vereceği vaadi ile bilet satıp halkı dolandıran İsrafil Altıner isimli şahsın gittiği her yerde kendisini televizyoncu olarak tanıttığını belirten Menderes Samancıoğlu, yine aynı şahsın Belediye Başkanlarının adını kullanmaktan çekinmediğini idia etti.
OYUN SERGİLENECEK DEYİP DOLANDIRDI
Deniz Feneri Derneği’nce Beylerbeyi Köyü’nde yaptırılan İlköğretim Okulu’nun hizmete açılış törenine de katılan İsrafil A. isimli dolandırıcının kendisi gibi bir çok kişi ve müesseseyi dolandırdığını söz konusu eden Menderes Samancıoğlu, “Evlendirip yuva kurduracaklarını söyledikleri gençler için değişik müesseselerden hediye alan İsrafil gittiği her yere beni de götürdü. Evlendireceği kişi olarak beni gösterdi ve para ve eşya yardımı istedi. Kaldığı otel ve lokantalarda hiç bir ücret ödemeyen İsrafil A., bir kaç gün sonra Gaziantep’e gelecek büyük bir grubun Güllerin Efendisi isimli bir oyun sergileyeceği yalanı ile çok sayıda bilet sattı. Ama getireceğini söylediği oyun için şehrimize herhangi bir grubu getirtmedi.” dedi.
PARALARLA KAYIPLARA KARIŞTI
Gaziantep’ten topladığı paralarla kayıplara karışan İsrafil A.’nın gittiği yerde kendisini Deniz Feneri Derneği mensubu ve halen özel bir televizyon kanalında çalıştığı yalanını söylediğine bizzat şahit olduğunu vurgulayan Menderes Samancıoğlu, “İsrafil, kaldığı otellere tek kuruş ücret ödemedi. Grup halinde birlikte gittiği lokantalarda yediği yemeğin parasını da kendisine sponsor olduğunu söylediği Şahinbey Belediyesi’nden alacağı paradan vereceğini vaadederek ödeme yapmadı. Gittiği işyerlerinde Belediye Başkanı Ömer Can’ın kendisine avans verdiğini, Başkan Yardıcısı Mehmet Haz’ın kendisine referans olduğu yalanını yüzü kızarmadan anlattı. Her gittiği yerden para aldı. Dolandırıcı olduğunu öğrendiğim bu şahıs, 20 gün kadar önce, bir iki güne kadar geleceğim diyerek Gaziantep’ten ayrıldı; bir daha da dönmedi. Kimse bu dolandırıcaya inanmasın.” şeklinde konuştu. sahte karlık hat safada bir gazeteciyle anlaşarak bu oyunu ortaya çıkardım ha diyeceksiniz ki bizlene alakası var onlar müslüman biz hiristiyan ok. ancak kendini isa mesi hin imanlısıolarak aramızda dolaşan bir çok hiristiyan mış ğibiyaşayanlar var. bu açıdan kardaeşlerimizi uyarabilrsek sevinirim son zamanlarda tv ..de şip evlilikler yapılıyor bu bir saçmalık ve ekran kirliliğidir.ayrıca hangi din den olursa olsun sanki din olumsuz birşeymiş gibi gösterilerek insanlar din ve vicdan hüriyetlerini başkalarına peşkeş çekiyorlar rad bizi korusun amen..isamesih- en güzel cevab incildir Dilin Günahları (Yakup 3:1-12)
1- Yalan söylemek :

Sözlük anlamı gerçek olmayanı başkalarına aktarmak, başkalarını kandırmak için, başkalarını zor duruma sokmak için gerçek dışı sözler söylemektir. Kutsal Kitaba da baktığımız zaman Yalan Tanrı’nın en çok nefret ettiği şeylerden biridir. Bu yüzden de on emrin içerisinde yer almaktadır.

Tanrı neden yalandan nefret eder? Çünkü kendisi gerçektir de ondan. Kendisi gerçek olduğu için de kendisine inananların da gerçekte yaşamalarını ister. Kutsal Kitap Tanrı’yı bize gerçek olarak tanıtırken aynı zamanda şeytanı da yalancı olarak tanıtıyor.

Ayet diyor ki Yuhanna 8:44 “Siz babanız iblistensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır, çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır.” Kutsal kitap şeytanı yalanın kaynağı olarak gösteriyor Tanrı’yı ise gerçeğin ve doğruluğun kaynağı olarak gösteriyor. Bu demek oluyor ki bizler gerçekleri ifade ettiğimiz zaman Tanrı’ya kulluk etmiş oluyoruz. Yalan söylediğimiz zaman ise şeytana ve Kutsal Kitap bu konuda çok ciddi şeyler söylüyor. İki efendiye kulluk edilmeyeceğinden bahsediyor. Bazen yaşamlarımızda buna pek dikkat etmiyoruz. Oysa bu konuda çok dikkatli olmalıyız. Çünkü biz birine karşı yalan söylediğimiz zaman aslında o yalanı Tanrı’ya söylemiş oluyoruz. Elçilerin işlerinde bunun örneğini görebiliriz. Elç.iş 5:3-4

Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın yalana ne denli tahammülsüz olduğunu görmemiz mümkündür. Hananya ve Safira’nın yalanları, aldatıcılıkları nedeni ile Tanrı’nın yargısı ile karşı karşıya geldiler. Tanrı’yı hoşnut etmek isteyen her Mesih imanlısı daima kendisini her türlü yalandan uzak tutmalıdır. Bazı insanlar küçük yalanlardan zarar gelmez şeklindeki ifadelerin arkasına saklanarak kendilerini aldatmaya çalışırlar. Hatta bu küçük denilen yalanlara beyaz yalanlar ismini takmaktalar. Oysa yalan adeta küçük bir ip gibidir. Bir ip insanı asmaz, öldürmez ama bir ip bir ip daha derken ip oldukça kalınlaşır ve insanı gerçekten boğabilecek hale gelir. Bu nedenle yalanın büyüğü küçüğü yoktur. Bu noktada Mesih’in bize öğrettiği gibi evetimiz evet hayırımız hayır olmalıdır. Ancak böylesine dürüst bir tanıklık Mesih’i tanıtacaktır.

2- Eleştiri ve yargılamak :

Eleştiri aslında toplulukların bir kanserdir diyebiliriz. Birçok insan bu hastalığa yakalanmış durumdadır. Sürekli olarak kendi değer yargılarına göre başkalarını yargılar ve eleştirir dururlar. İncil bu konuda diyor ki “Başkalarını yargılamayın ki sizde yargılanmayasınız. Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz aynı ölçekle alacaksınız.” Tabi ki bizler birbirimizi eleştirmeliyiz ama eleştirilerimiz her zaman ilk olarak Kutsal Kitaba göre olmalı, sonra da merhametli ve yapıcı yönde olmalıdır. Eleştirilerimizde merhameti unutursak ve katı bir şekilde insanları eleştirirsek o zaman eleştirilerimiz yapıcı değil yıkıcı olacaktır. Çünkü Kutsal Kitapta Tanrı’nın kullandığı metot budur. Kiliselere yazılan mektuplara baktığımızda Tanrı onları eleştirirken daima merhametle yaklaşıyor. Bu konuda fazla konuşmayacağım zaten 2 ay önce Hans kardeş vaazında bunu iyi bir şekilde anlattı ama ben eleştirinin diğer bir yönüne bakmak istiyorum ve size 3 tane öykü anlatmak istiyorum ve bu öykülerden sizlerin mesajlar çıkarmanızı istiyorum.

1. Öykü : Eleştiri üzerine ( ressam ve öğrencisi )

2. Öykü : Merhametsizce yapılan eleştirilerin kıracağı teşvik üzerine ( bisiklet sürmeyi öğrenen çocuk )

3. ÖYKÜ : Ön yargılarımızın bazen geri dönülmez sonuçlar çıkaracağına dair. ( Öldürülen hayvan )

Einstain’ın sözü : “İnsanların önyargılarını yıkmak, Atomu parçalamaktan daha zordur.”

Yuhanna 7:24 “Dış görünüşe göre yargılamayın yargınız adil olsun.”

Yakup 4:11-12 “Kardeşlerim birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren yada yargılayan kişi, yasayı yermiş yada yargılamış olur. Yasayı yargılarsan, Yasa’nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olursun. Oysa tek yasa koyucu, tek yargıç vardır, kurtarmaya da mahvetmeye de gücü yeten O’dur. Ya komşunu yargılayan sen kim oluyorsun?”:isa:jesus…

der..hamdolsunhalanuya ..halanuya..rabbe hamdolsunisamesihyasiyor