Re: Kanın sesi ancak adaletle susar

#28559
Anonim
Pasif

http://www.yenisafak.com.tr/resim/site/ali_bayramoglu1_b.jpg%5B/IMG%5D
Ali Bayramoğlu
alibayramoglu@tnn.net

Hrant Dink hâlâ uyarıyor

Cumartesi günü tam bir yıl olacak. Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 günü Agos’un önünde öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti.

Kara sayfalarla dolu bir yıl…

Hrant’tan sonra Malatya vahşeti yaşandı. 4 misyoner boğazları kesilerek katledildi.

İzmir’de bir rahip vuruldu.

Alanya’da bir başka rahibe yönelik saldırı son anda engellendi.

Dink’in davalarında boy gösteren, ona tehdit yollayan, yazıları hakkında şikayet dilekçelerini emir almışçasına otomatiğe bağlayan isimlerin, emekli askerlerin, Danıştay saldırısına bulaşık “yeni türedi kuvvayı milliyeciler”in yer aldığı Ümraniye çetesi, silah depoları, kontragerilla dokümanları, gizli belgelerle ele geçirildi.

JİTEM adını kullanan, Yeşil’in eski yardımcısı Zakir Selvi’nin başını çektiği haraç çetesinde muvazzaf subayların, görevde memurların olduğu ortaya çıktı.

Kayıp büyük, utanç büyük, vahşet büyük…

Peki alınan yol?

Yok denecek kadar az…

Belki de gidiş geriye doğru…

Değil mi ki, soruşturma safhalarında ortaya çıkan kimi gerçekler, izlenen adli politika ve yol suç ve suçluyu ortaya çıkarmaktan çok, yeni suç alanları oluşturdu.

İşte size Ümraniye çetesi: Devlet sırrı engeline takıldı.

Malatya davasında inanılmaz ilişkiler ortaya çıktı. Mağdurları töhmet altında bırakan iddianame, Özel Harekat elemanları ve savcılarla temaslar, sokak ile devlet çetelerinin elele verdiği manzara dehşet verici…

Dink’in katledilme yıldönümüne işte böyle yaklaşıyoruz…

Bu davanın bir vicdan, bir ahlak, bir namus davası olduğunu söyledik bir yıl boyunca…

Bu dava aydınlanmazsa çetelerin cirit atmaya devam edeceğini, yeni kahraman adaylarının ortaya çıkacağını, yeni cinayetlerin işleneceğini, kanlı ellerin cür’et açısından önü alınamaz hale gelebileceğini söyledik…

Bugün bakın neredeyiz…

Peki yarın nerede olacağız?

Dink davasını izleyin bu sorunun yanıtı için…

Bilin ki sorun sadece katiller, tetikçiler değil… Sorun katilleri harekete geçiren ve hâlâ hareket halinde olan mekanizma… Ve bunun üzerine gitme niyeti olan yok…

Hrant Dink cinayeti dosyası bu açıdan da tipik bir örnek…

Neyin yapılıp neyin yapılmadığını, izleri sürmenin nereye kadar mümkün olduğunu ve izlerin bizzat kendilerini ortaya açık bir şekilde koyuyor Dink dosyası…

Devlet çetelerinin bu işteki payı ve garip ihmaller silsilesi önümüzdeki asıl meseledir…

Dink Davasını İzleme Grubu’nun raporunun bir kesitini birlikte okuyalım:

“Cinayet öncesinde ve sonrasında, cinayetin tetikçilerinin cinayete hazırlandığı yer olan Trabzon ile cinayet mahalli olan İstanbul ve bütün istihbari bilgilerin toplandığı yerde yani Ankara’da görev yapan kimi güvenlik güçlerinin şüpheliler ile ilişkileri, kast, olası kast veya ihmal düzeyinde bu suçun işlenmesine katkıları, olay sonrası suç delillerini gizlemeleri, saklamaları, suçu ve suçluyu övme eylemleri gizlenemez biçimde ortaya çıkmıştır.

“Bütün bu eylemlerin bizzat soruşturma savcılarınca da tespit edilmesine rağmen bu görevlilerin ana davaya dahil edilmeyip iddiaların soruşturulması için Trabzon Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmesi de soruşturmadaki bütünlüğün parçalanmasına, yargılamanın bütün üzerinden değil parça üzerinden yürütülmesine neden olmuştur…”

Bu “parçalanma” aslında “Dink cinayetinin gerçek yüzüne götüren derin yolun tıkanması”dır…

Tıkanan yolun sonunda bu sistemin ana sorunları, karanlık yüzlerinden birisi bulunuyor…

Hrant Dink hâlâ uyarıyor…

17.01.2008

YENİ ŞAFAK