İsa Mesİh'İn DİrİlİŞİ Nasil Oldu? Ruhsal Olarak Mi Yoksa Bedensel Olarak Mi?

  • Bu konu 4 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24103
    klaus
    Anahtar yönetici

    İsa Mesih'in Dirilişi Nasıl Oldu? Ruh Olarak mı Yoksa Bedensel Olarak mı?

    Y. Şahitleri, YCEY kitaplarının 142-146'ncı sayfalarında ve aynı zamanda diğer birçok yazılarında açık bir şekilde Mesih İsa'nın “insan olarak ebediyen öldüğünü” ve “ruhsal bir varlık olarak da ölüler arasından diriltilmiş” olduğunu iddia ederler. Bu görüşlerine destek olarak Y. Şahitleri, I. Pet. 3:18; I. Kor. 15:44-50 ayetlerini gösterir ve öğrencilerin dirilişinden sonra, O'nu tanımamış olmasını da O'nun dirilişinin ruhen gerçekleştiğinin bir kanıtı olarak görürler. Yine onlara göre Mesih'in bedenen dirildiğini ileri sürmek, O'nun vermiş olduğu fidyeyi geri alması veya onu tamamen geçersiz sayması demekmiş!

    Oysa bu görüşler Kutsal Kitap'a tamamen yabancıdır. Kutsal Kitap bu görüşlerin tam tersine açık bir şekilde İsa Mesih'in insan olarak yeryüzüne gelip, öldüğünü ve yine yüceltilmiş bir insan olarak ölüler arasından dirildiğini bildirir. Çünkü bizzat İsa Mesih, dirilişinden sonra öğrencilerine bir ruh olmayıp bedensel bir şekilde dirildiğini belirtmiştir:

    “Ellerimi ve ayaklarımı görün. Ben O' yum. Bana ellerinizle dokunun ve görün. Bende olduğunu gördüğünüz gibi, bir ruhta et ve kemik yoktur. Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi. Sevinçten hâlâ inanamayan öğrencilerine İsa, sizde yiyecek bir şey var mı? diye sordu. Kendisine bir parça kızarmış balık verdiler. İsa onu aldı ve gözlerinin önünde yedi.” (Lu. 24:39-48).
    Başka bir olayda bedensel dirilişinin bir kanıtı olarak İsa, elçi Tomas'a “Parmağını buraya getir ve ellerime bak, elini de uzat ve böğrüme koy. İmansızlık gösterme, imanlı ol.” dedi (Yu. 20:24-29). Şimdi biraz durup düşünelim: Acaba İsa Mesih burada gerçekten ölülerden dirilmiş olan bedenini mi gösteriyordu, yoksa kendisinin olmayan bir bedeni kendisininmiş gibi göstererek öğrencilerini kandırmaya mı çalışıyordu? Y. Şahitleri İsa'nın Tomas'a gösterdiği yaralı bedenin O'nun dirilen bedeni olmayıp, geçici olarak almış olduğu bir beden olduğunu ileri sürerler! Fakat bu görüş Tanrı'ya ve Mesih'e karşı büyük bir hakarettir! Bu ağzında hile bulunmayan (1. Pet. 2:22) İsa Mesih'i sahtekârlıkla ve yalancılıkla suçlamaktır! Çünkü İsa Mesih “bakın, dokunun, bizzat ben'im” diyor. Bunun dışında, eğer Mesih gerçekten ruh olarak dirildiyse ve ruh olarak dirileceğini bildirdiyse, neden O bu konuda Tomas‘ı ve öğrencilerini düzeltmiyor ve neden bunun tam tersine ellerini ve böğrünü göstererek onlara bedensel olarak dirildiğini ispatlamaya çalışıyor! Başka bir yerde yine İsa Mesih açıkça fidye olarak sunacağı kendi insansal doğasından söz ederek şöyle der:

    “O'nu veririm ve tekrar geri alırım.” (Yu. 10:17-18).
    “Bu tapınağı yıkın, üç günde onu yeniden kurarım.”‘ İsa'nın sözünü ettiği tapınak kendi bedeniydi.” (Yu. 2:19-22).
    Dikkat edin ki İsa Mesih bu ayetlerde ölümüyle verdiği in-sansal doğasını veya bedenini yeniden alacağını bildirmektedir ve yine bu sözlerle açıkça belgelemektedir ki, O'nun bedensel olarak ölüler arasından dirilmesi kesinlikle verdiği fidyeyi geri alması veya onu geçersiz sayması demek değildir! Bundan başka eğer YŞT‘nın bu savı bir gerçek olsaydı bırakın Mesih‘in ruhen dirilmesini, yaşama dönmesi bile bir tutarsızlık olacaktı. Çünkü İsa Mesih fidye olarak yalnızca bedenini değil yaşamını da vermiştir (Yu.10:17; 1Kor. 15:3; Gal. 1:4). Fakat Kutsal Kitap açık bir şekilde öğretmektedir ki, Mesih‘in bedenen dirilmesi verdiği fidyeyi geri alarak onu geçersiz sayması değil; tam tersine vaat ettiği kurtuluşu garanti altına almasıdır. Pavlus‘un açıkça belirttiği gibi:

    ‘ Mesih dirilmemişse, imanınız boştur; siz hâlâ günahlarınız içindesiniz… Mesih‘e ait olarak ölmüş olanlar da mahvolmuşlardır‘ (1. Kor. 15:17-18).
    Dirilişinden sonra, bizzat İsa Mesih‘in kendisini Esinleme kitabında ‘Davud‘un kökü ve soyundan olan ‘ olarak tanıtması da O‘nun insansal doğasını hâlâ muhafaza ettiği gerçeğini gösterir (Esin. 22:16). Bundan başka diriliş olayı, zaten, daima ölmüş olan kişinin dirilmesidir. Eğer ölüm olayı yoksa, dirilme olayı da yoktur. Dirilmek için mutlaka önceden ölmüş olmak lazımdır. Eğer Mesih'in ölü olarak mezara konan bedeni üç gün sonra canlanmadıysa, gerçek bir diriliş olmamıştır! Mesih ruh olarak yaşayıp ölmediği için ruh olarak dirilmesi de söz konusu olamaz! Kutsal Kitap açık bir şekilde haça gerilip ölen İnsanoğlu Mesih'in dirildiğini gösterir:

    “Kutsal Yazıların çok önceden bildirdiği gibi, Mesih günahlarımız için öldü, sonra gömüldü. Üçüncü gün dirildi” (1.Kor. 15: 3-4).
    “Siz yaşam önderini öldürdünüz, ama Tanrı O'nu ölümden diriltti.”. “Bu İsa'yı Tanrı diriltti.” (Elçi.3:15; 10:39-40; 2:23-24,32; 17:3).
    “İsa, Yeruşalim'e gitmek… öldürülmek ve üçüncü günde kıyam etmek gerek olduğunu… öğretmeye başladı.” ( Mat.16:21).
    “Yunus nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin bağrında kalacaktır.” (Mat. 12:40).
    İnsanoğlu İsa Mesih öldüğünde yalnızca üç gün ve üç gece yerin bağrında, yani mezarda kaldı ve üçüncü gün ise ölülerden dirildi! Bu sözler Y. Şahitleri'nin, “İnsanoğlu İsa Mesih ebediyen ölmüştür!” öğretişinin ne kadar çarpık ve ne kadar hakikatten uzak olduğunu açıkça göstermektedir.

    Tanrı'nın melekleri bile Mesih'in bedensel dirilişine tanıklık etmişlerdir . Mesih'in ölü vücüdunu görmek için gelen kadınlara, bir melek şunları söyledi:

    ” Korkmayın! Çarmıha gerilmiş olan İsa'yı aradığınızı biliyorum. O burada yok; söylemiş olduğu gibi dirildi. Gelin ve yattığı yeri görün.” (Mat. 28:5-6).

    Elçiler de Mesih'in bedensel dirilişine tanıklık ettiler. Örneğin elçi Petrus bu konuda şunları söylüyordu:

    “(Davut peygamber), geleceği görerek Mesih'in ölümden dirilişine ilişkin şunları söyledi: “O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni de çürümedi. Tanrı bu İsa'yı ölümden diriltti ve biz hepimiz bunun tanıklarıyız.” (Elçi. 2:31-32; bkz. 5:30-32).
    Petrus bu sözlerle Mesih‘in bedeninin diriliş yoluyla çürüme görmediğini belirterek, tartışılmaz bir şekilde Mesih‘in bedensel dirilişine tanıklık eder. Bundan daha açık bir söze gereksinim yok sanırız.Yalnızca bu değil; Elçiler'in, dirilişinden sonra bile İsa Mesih'i “İnsanoğlu” olarak görüp, yine O'nu “İnsanoğlu” olarak tanıtmaları Mesih'in bedensel dirilişinin başka bir açık kanıtıdır. Örneğin İstefanos taşlanırken gözlerini yukarı kaldırıp ” İnsanoğlu'nu Allah'ın sağında durmakta” görmüştür (Elçi.7:56 ve bkz Esin.1:13;2). İsa Mesih şu anda “İnsanoğlu” konumunda gökte aracılığımızı yapmaktadır:

    “Çünkü tek bir Tanrı ve Tanrı ile insanlar arasında tek bir Aracı vardır. Bu da İNSAN OLAN… Mesih İsa'dır. ” (Tim. 2:4-6).
    İsa Mesih, yeryüzüne ikinci gelişinden söz ederken bunun yine “İnsanoğlu” pozisyonunda gerçekleşeceğini bildirdi:

    ” İnsanoğlu'nu göğün bulutları üzerinde kudretle ve büyük izzetle geldiğini görecekler.” (Mat. 24:30-31).
    “İnsanoğlu geldiği zaman acaba yeryüzünde iman bulacak mı? “(Lu. 18:8).
    Pavlus da, İsa Mesih'in insanlığı, İnsanoğlu pozisyonunda yargılayacağını bildirdi:

    “Allah bir gün tespit eyledi, o günde tayin ettiği adam vasıtasıyla dünyaya adaletle hükmedecektir.” (Elçi. 17:31; bkz. Yu. 5:22).

    Mesih'in dirilişinin fiziksel bir diriliş olduğu gerçeğini, ilk yüzyıllardaki Hıristiyan öncüleri de onaylamaktadır. Örneğin Antakya'lı Ignace, Lyon'lu İrene, Justin Martyr, Tertulyen vs…O zamanlarda Platon ve Pythagora adlı meşhur filozofların düşüncelerinin etkisinde kalan ve Mesih'in ölülerden “ruhen” dirildiğini ileri süren sapkın Hıristiyanlara karşı ciddi bir savaş açmışlardı. Onlar, elimize ulaşan yazılarında açıkça Mesih'in bedensel olarak ölülerden dirilip, göğe yükseldiği gerçeğini ilan ettiler. Örneğin M.S 110 yılında vahşi hayvanlara yem olarak verilip şehit düşen Antakya‘lı Ignace, İzmir‘lilere yazdığı mektupta bu konuda şunları söyler:

    ‘ Biliyorum ve inanıyorum ki, O (İsa Mesih) dirilişinden sonra bile bedendeydi. ‘. Petrus‘a ve onunla birlikte olanlara yaklaştığında ‘dokunun bana ve görün ki ben bedensiz bir ruh değilim‘ dedi‘ ( III:1).
    Roma‘da 165 yılında öldürülen Justin de şunları söyler :

    ‘İsa öğrencilerine kendisiyle yemek yemelerini söyledi; öyleki onlar O‘nun bedensel olarak gerçekten dirildiğine kuvvetli bir güvenceye sahip olsunlar.‘ (Justin, R-Fragm. 9).
    Y. Şahitleri'nin sık sık görüşlerine, bir dayanak olarak ileri sürdükleri 1. Petrus 3:18 ayetleri aslında Mesih'in ruhsal bir varlık olarak dirildiğini değil, Romalılar 1:4'te de söylenildiği gibi O'nun “Kutsal Ruh aracılığıyla ölülerden dirilmiş” olduğu gerçeğini vurgulamaktadır. Zaten birçok modern çeviri burada kullanılan “ruhta” sözünü “Kutsal Ruh'ta” veya “Ruh aracılığıyla” şeklinde tercüme etmektedirler! İleri sürdükleri “et ve kan Allah'ın krallığını miras alamaz” (1. Kor. 15:44-50) sözlerine gelince, bu da bedensel olarak hiç kimsenin Allah'ın krallığına giremeyeceği anlamına gelmez. Buradaki “et ve kan” kelimesi diğer birçok yerlerde de kullanıldığı gibi Tanrı'nın Ruhu ile, değişmeyen Tanrı-tanımaz günahlı ve çürük insan tabiatını simgeler (Rom. 8:1-9). Şüphesiz Tanrı'nın Ruhu'yla değişmemiş günahlı ve çürük bir bedenle hiç kimse Tanrı'nın krallığına giremez! Dirilişte her bir inanlıya yeni özelliklerle donatılmış güçlü ve görkemli bir beden sağlanacaktır. Bu diriliş bedenleri her ne kadar fiziksel olsa da Kutsal Ruh'un yenileyişinden dolayı “ruhsal bedenler” olacaktır (Bkz. Rom.8:9-11,22). Zaten Pavlus'un 1. Korintliler 15: 44'te sözünü ettiği “ruhsal bedenler” de yenilenecek olan diriliş bedenleridir. İlk yüzyıllardaki inanlıların da vurguladığı gibi, işte inanlılar ancak bu yenilenmiş bedenlerle Tanrı' nın egemenliğine gireceklerdir (bkz. I.Kor.15:52-53).

    YŞT'na göre ölülerden dirildikten sonra Mesih'in Meryem veya öğrencileri tarafından tanınamaması olayı da O'nun ölülerden bedenen değil, ruhen dirildiğinin bir kanıtıymış. Oysa bu da tamamen çürük bir tezdir. Çünkü bu tanınamama olayı birçok olayda ya bizzat Tanrı tarafından planlanmıştı (Örneğin Emmayus yolcularının durumunda olduğu gibi, Lu.24:16), ya da bu, İsa ve öğrencileri arasında bulunan mesafe uzaklığı veya karanlık oluşundan ileri geliyordu (Örneğin deniz kenarında öğrencilerine görünmesi, Yu.21:4,8). Bazen de öğrencilerin içinde bulunduğu psikolojik durum ve şaşkınlık İsa Mesih'i ilk bakışta hemen tanıyamamalarına neden oluyordu. Örneğin; Meryem İsa Mesih'i bahçıvan yerine koyarken, ağlamakta ve bir telaş içinde bulunmaktaydı. Yu. 20:16'da aynı zamanda Meryem'in dönüp İsa'ya Rabbuni dediğini okuyoruz. Bu demektir ki, Meryem İsa'yla konuşurken yüzü tam olarak O'na dönük değildi, telaş içinde olduğundan da dikkatli bir şekilde O'na bakmıyordu! Bununla bağlantılı olarak yine belirtelim ki İsa Mesih yaşarken bile birkaç olayda öğrencileri İsa'yı hemen tanıyamamıştı! (Mar. 6:49). Acaba bundan hareket ederek İsa Mesih'in yaşarken de farklı bedenlere bürünen ruhî bir varlık olduğunu ileri sürebilir miyiz?

    Kutsal Kitap'a ve o dönemde yaşayan halkın genel görüşüne göre gerçek diriliş her zaman fiziksel bir dirilişi içermekte olup, ruh olarak dirilme diye bir şey bilinmemekteydi. Örneğin, İsa‘nın Lazar'ı ve diğer ölüleri diriltmesi daima bedenseldi. Kral Hirodes de İsa'nın ününü duyunca O'nun hakkında “Vaftizci Yahya ölülerden dirilmiştir… o başını kestiğim Yahya'dır” diyordu (Mar. 6:14-17). Şüphesiz İsa Mesih Matta 27:17-20'de kendi dirilişinden söz ederken istisnaî bir ruhsal dirilişten söz etmiyordu! Hayır! İşte tam bu nedenledir ki Pilatus İsa ölünce O'nun “mezar taşının mühürlenmesi” ve askerler tarafından da muhafaza edilmesini buyurmuştu. Çünkü Ferisiler şöyle diyorlardı:

    “Efendi biz hatırlıyoruz ki, o aldatıcı daha yaşıyorken üç gün sonra kıyam ederim demişti . İmdi emret ki üçüncü güne kadar kabri beklesinler de şakirtleri gelip onu çalarak halka, O ölülerden kıyam etti demesinler.” (Mat. 27:57-66).
    Eğer İsa Mesih yersel hizmeti esnasında bedenini bir fidye olarak verip onu geri almayacağını ve ruhî bir varlık olarak da ölüler arasından dirileceğini gerçekten bildirmiş olsaydı, bu önlemlerin alınması tamamen saçmalık olup, Tomas'ın da dirilişine inanmak için O'nun ellerini ve böğrünü görmeyi bir koşul olarak ileri sürmesi mantıksızlık olacaktı! Sonuç olarak şunu söylemeliyiz: İsa Mesih'in bedensel dirilişini inkâr edip, O'nun ruh olarak dirildiğini iddia etmek, Kutsal Kitap gerçeklerini saptırmaktan başka bir şey değildir![/size]

    #34955
    Anonim
    Pasif

    Yehova Şahitleri İsanın Dirilişini yanlış biliyor – İnkar ediyor !!

    İsanın çarmıh üzerinde ölüp ,üç gün sonrada dirildiği gerçeği İnkar edilebilir mi? Bir hristiyan bu inancı inkar edemez.Fakat Hrıstıyan olmayan kişilerin İsanın dirilişini kabul etmemesi gayet doğaldır.

    fp_06.jpg

    Şahitlere göre bir tasvir.

    Yehova Şahitleri ,İsanın hem “ÇARMIH üzerinde” öldüğünü inkar ediyor hem de “bedensel DİRİLİŞ“ini! .Bu akıma göre İsa peygamber elektrik direğine benzer düz bir ağaçta çivilenmiş ,(Çarmıh putperesttir)asılı kalırken ölmüş, üç gün sonra Yehova Tanrı tarafından bedeni sonsuza dek YOK edilmiş , İsa Ruh olarak öğrencilerine görünmüştür.Eğer İsa bedensel olarak dirilirse ,tanrısal fidye ödenmemiş saylır .Ve dirildikten sonra öğrencilerine bedenini gösterirken aslında Havarilerini yanıltmakta , o anlık beden göstermektedir. Yani özetlersek ;

    1 -İsanın çarmıhı putperest bir öğedir !
    2 -İsa bedensel olarak dirilmemiş ,ruhsal olarak dirilmiştir
    3 -İsa gerçekten dirilirse Kefaret geçekleşemez.
    4 -İsa ,bedeninin ruh olmayıp,et ve kemik olduğunu söylediğinde öğrencilerini yanıltmıştır.

    Peki bunlar gerçek mi? Kutsal kitaba ve kilise babalarının söylediklerine uyuyor mu ? HAYIR! hem de HİÇ biri !!!!

    1-isanın çarmıhı putperest bir obje değil ,Romalıların o zamanlarda kullandığı bir işkence aletidir. Bu tarihsel kaynaklarda vardır.Onların bahsettiği sadece ‘simplex’tir .

    Crucified%20man%20found%20in%201968.jpg

    2-İsa BEDENsel olarak dirilmiştir. Öğrencilerine görünmüş açıkça ruh olmayıp et ve kemik yani maddesel olduğunu söylemiş kanıtlmıştır.

    Ellerimi ve ayaklarımı görün. Ben O’ yum. Bana ellerinizle dokunun ve görün. Bende olduğunu gördüğünüz gibi, bir ruhta et ve kemik yoktur. Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi. Sevinçten hâlâ inanamayan öğrencilerine İsa, sizde yiyecek bir şey var mı? diye sordu. Kendisine bir parça kızarmış balık verdiler. İsa onu aldı ve gözlerinin önünde yedi.” (Lu. 24:39-48).

    Görüldüğü gibi İsa açıkça “Ellerimi ve ayaklarımı görün” ,”bir ruhta et ve kemik yoktur. ” demiş ve ” birşeyler yemiştir”.

    3-Bu da yalandır, Asıl bedensel olarak dirilmezse kefaret ödenemez!Ki zaten ruhsal anlamda diriliş diye bir şey yoktur. Bu Yahudi toplumuna tamamen yabancıdır.

    Mesih dirilmemişse, imanınız boştur; siz hâlâ günahlarınız içindesiniz… Mesih‘e ait olarak ölmüş olanlar da mahvolmuşlardır‘ (1. Kor. 15:17-18).

    4-Eğer bu idda doğruysa ,İsa Mesih sahtekar ve yalancıdır!Öğrencilerini kandırmıştır.Bu da İsa mesihe küfür etmek demektir. Zaten böyle bir şeyi yapan da hrıstıyan felan değildir.

    Bu gerçeklere tanıklık eden bir kilise Babası Şehit Justin’dir ;

    ‘İsa öğrencilerine kendisiyle yemek yemelerini söyledi; öyleki onlar O‘nun bedensel olarak gerçekten dirildiğine kuvvetli bir güvenceye sahip olsunlar.‘ (Justin, R-Fragm. 9).

    saygılarımla

    natan

    #34957
    Anonim
    Pasif

    Kardeş Natan..
    Verdiğiniz.. aydınlatıcı bilğiler için,sağolun.

    Müsadenizle..Bende..soru işaretleri bırakmış, bazı konuları size, sormak istiyorum..cevaplarsanız,benim gibi bu konuyu, bilmeyen, kardeşlerin bereketlenmesine, aracı olur.. bizi sevindirirsiniz.

    Yahudiler..Meshedilmiş Kral bir gün gelecek ve Davut’un Kralığını eski Kudreti ile yeniden diriltecek..Onları her tür eziyetten kurtaracak,bir Kral beklentisi içindeydiler.Bütün Kurtuluşa ait İnanç ve umutları buydu.
    bu hala’da devam ediyor..bildiğim kadarı ile.

    Kutsal kıtab’ta okuyoruz:

    “Onlar oradayken,,Meryem’in doğurma vakti geldi ve İlk oğlunu doğurdu.Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı.”
    Luka 2:6.7

    Mali durumu iyi olan aileler o zaman yakılan sunu olarak bir Kuzu ve günahların bağışı için bir çift kumru yada iki güvercin sunuyorlardi.
    Levililer 12:14 ayetlerinde bu belirtiliyor.

    Yani Dinsel olarak uygulanılan geleneklerinde Doğum yapan kadının arınması için.Fakir olan ailelerde, bir çift kumru yada güvercin sunmalarına da izin veriliyormuş.(Levililer 12:6:8)

    Ve Meryem sadece iki güvercin getirmişti..Bu mali yönden çok iyi olmadıklarının belirtisiydi..

    Ve gene Kutsal Kıtap’tan okuyoruz..

    Matta 21 Bölümünde..İSA MESİH, Yaruşalime yaklaştığında, iki öğren-cisini gönderip, Beytfaci Köyünden, bir dişi eşek yada eşek yavrusu Sıpa’yı.. getirtip, eşeğe binerek, Yaruşalime giriyor.

    “Siyon kızına deyinki,
    İşte alçakgönüllü Kralın,
    Eşeğe,evet sıpaya,
    Eşek yavrusuna binmiş Sana geliyor.
    Matta 21:5

    Tüm yaşamı boyunca ,üstündeki giysiden başka bir şeyi olmayan İSA MESİH.Ahır’da dünya’ya geliyor.Dünyasal ailesi Yoksul bir aile..O dönem lüks sayılabilincek hiç bir şeye sahip değil.

    Dünyanın gösterişli saraylarında, satafat içinde, hizmetcilerle olduğu bir evde değil..Yoksulluk içinde Dünyaya geldiği gibi Dünya’dan ayrılırkende aynı Dünyasallıktan uzak üstünde tek bir giysi ile çarmıh’a gidiyor.

    Evet..Bu kadar mütevazı..doğal..bir İSA MESİH..

    Kardeş Natan,Bakıyoruz:
    Diğer yandan..Gölkemli Binalar…?
    Gölkenli Törenler..?
    Tahtlar..İhtişam içinde ışıltılı tapınaklar..?
    Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz..?
    Bu nasıl bir çelişki dir..?

    Kutsal Kıtab’a İnanıyoruz..İşte RAB’bimizin söyledikleri..

    “Onlara “Evimi dua evi olacak”diye yazılmıştır”Ama siz onu haydut inine çevirdiniz” dedi.
    Luka 19:46

    “İsa ona “Tilkilerin ini,kuşların yuvası var,ama insanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok dedi.”
    Lıka 9:58

    ” Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez.Ya birinden nefret edip öbürünü sever,ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür.Siz hem TANRI’ya hemde paraya kulluk edemezsiniz.”
    Lıka 16:13

    “İsa “varlıklı kişilerin Tanrı Eğemenliğine girmesi ne kadar güç “dedi.”
    Luka18:24

    İMAN eylemdir..
    Eylemler ortada’dır..Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz..?

    Esenlikle..

    #34961
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Saba, Ortodoks kiliselerdeki ihtişam insanların Tanrı’yı yüceltmelerinde maddi açıdan da en iyi olanını sunmalarıyla başlamıştır. Mesela bugün bile evdeki dua köşesindeki kandile ucuz nebati yağdan konmaz, en pahallısından zeytin yağı konur. Bu bir saygı mevzudur. Tabi bu zamanla bir aşırılığa kaçmıştır, şüphesiz. Hatta devletlerin tebalarına ve dıştan olanlara bir güç telkin etme vasıtası olarak kullanılmasına kadar gitmiştir. Bunu inkar etmek aklı salih hiç kimsenin yapacağı bir şey değildir.

    Öte yandan ‘kiliseyi Rab’bın tevazuuna yakışır bir şekilde sade tutalım’ deyip de şahsi hayatta para tutkunluğuna ve gösteriş merağına batmış olarak yaşamak da riya ve cimrilikten başka bir şey olmaz. Önemli olan dengedir. Aşırılıklardan uzak durmaktır.

    Mesajlarımın imzası olarak yerleştirdiğim İncil bölümü sanıyorum bu dengeyi en isabetlisinden izah eden bir bölüm. Teslimiyet ve çabasızlık durumunda hasıl olan güzellik Tanrı’dan olandır. Hepimizin de Mesih inanlıları olarak bu tür bir teslimiyetten doğan estetiğe odaklı olması gerekir.

    Bugün o haklı olarak üzerinde durduğun sorunlar Ortodoks cemaatin içersinde de büyük bir sorunlanış konusu. Dileyelim Tanrı’nın ilham edeceği hakim olur. Çünkü elimiz ağrıyor diye çıkarıp koparacak da değiliz. Şifanın bulunmasıdır istenen.

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.